Müzik

2025’in göz ardı edilmiş 5 albümü

Her sene öne çıkan albümler ve isimler oluyor, o seneleri anarken bu albümlerden bahsediyoruz. Bir de o kadar göze çarpmasa da içinde cevherler barındıranlar oluyor. 2025’in gizli cevherlerine buyrun.
Ant Arın Şermet - 18 Aralık 2025
post image

Pek de göz açıp kapayınca biten senelerden biri değildi 2025. Özellikle Mart’tan beri olanları düşündükçe zaman kavramı iyice muallaklaştı. Lakin yine de bir seneyi daha bitirmek üzereyiz. Son günleri içinde olduğumuz 2025 hiç de fena bir müzik senesi değildi. Belki 2024’teki kadar ikonik albüme denk gelmedik ama çok sayıda önemli kayıt, kulaklıklarımızı şenlendirdi. Bunların bir kısmı dünyada belli etkiye ulaşsa da Türkiye’yi teğet geçti… O albümlerden beş tanesini seçip 2025’in gözden kaçanlarını yazarak 2026’yı beklemeye koyulabiliriz ağız tadıyla. Tabii ki ağız tadıyla müzik dinleyebildiğimiz bir sene olması dileğimizi de ekleyerek. Afiyet olsun.

Blood Orange – Essex Honey

Dev Hynes, alternatif müzik dünyasının 2000’lerle beraber başına gelmiş en özel şeylerden biri. Önce Test Icicles ile 2000’lerin ortasında indie sleaze’in tozunu attıran müzisyen, Blood Orange projesine başladığından bu yana müziğin sadece kulağa değil, ruhumuzun her köşesine dokunan bir sanat dalı olduğunu kanıtladı. Bu doğrultuda yeni albümü “Essex Honey”i 29 Ağustos’ta çıkaran Hynes, her saniyesiyle aklımızı başımızdan aldı. Annesini kaybetmesinin ardından ona adadığı albüm, yas duygusunu acınası değil; alınan her nefesin kutlamaya değer olduğunun göstergesi. Özellikle, Caroline Polachek, Mustafa ve Lorde ile ortaklığı sonucunda ortaya çıkan ‘Mind Loaded’, 2025’in en özel yanlarından biriydi. Albümde birçok ismin Dev Hynes ile gücünü birleştirdiğini de söyleyip şu isimleri sayabiliriz: Brendan Yates, Ben Watt, Tarik El-Sabir, The Durutti Column, Eva Tolkin ve nicesi.

Mogwai – The Bad Fire

Post-rock tarihinin en başarılı ve uzun soluklu gruplarından biri olan Mogwai, senenin hemen başında 4 yıllık sessizliğini sonlandırmıştı. Grup üyelerinden Barry Burns’ün kızının yaşadığı çok zor günlerin bir yansıması olan ve bir insanın yaşama direnme çabasından yola çıkarak kıyamet yazgısına dönüşen “The Bad Fire”, Mogwai diskografisinin en kolay dinlenebilir albümlerinden biri konumunda. Normal şartlarda 11 Ekim’de İstanbul’a gelmesi planlanan ama sonrasında iptal olan konser içimizde hala ukde olsa da grubun bu kaydını dinledikçe kendi zihnimizde izleyemediğimiz konseri yaşıyoruz. ‘If You Find This World Bad, You Should See Some Of The Others’, ‘Fanzine Made Of Flesh’, ‘Lion Rumpus’ ve ‘What Kind Of Mix Is This’, albümle henüz tanışmadıysanız kulak vermeniz gereken şarkılardan bazıları.

Panda Bear – Sinister Grift

Hem Animal Collective hem de Panda Bear ile her sene mutlaka müzikseverlere güzel bir albüm armağan eden Noah Lennox, sadece kendi kariyerinin değil 2025’in de en heyecan veren albümlerinden birini yaptı. Nisan ayında sanatçıyla röportaj yapmış ve albümün yanı sıra hayatının da detaylarına inmiştik. Ancak özetlemek gerekirse, Portekiz’deki ev stüdyosunda kaydettiği albümde, farklı seslere ve türlere olan açıklığını rahatlıkla duyabiliyoruz. Ki ek olarak, hızlıca üretilen bir albüm olmadığını ve pandemiden beri adım adım ilerlediğini düşününce “Sinister Grift”in neden kolay unutulan albümlerden biri olmadığını görüyoruz. ‘Praise’ ve ’50mg’ı dinlerseniz pişman olmazsınız. 

Destroyer – Dan’s Boogie

Dan Bejar liderliğinde 30 yıl ve 14 albüm deviren Destroyer, minimal melodilerin ışığında ilerleyen bir grup oldu bugüne kadar. “Dan’s Boogie”ye geldiğimizdeyse eski albümlere göre biraz daha pop ve elektronik dokunuşlara açıklığını gördük grubun. Dahası, Dan Bejar’ın bu kadar yakalayan şarkılar yazabilme maharetinden bihaber oluşumuzmuş. Grup üyelerinden John Collins prodüktörlüğünde tamamlanan albüm, Kanadalı indie gruplardan alışkın olduğumuz nezakete sahipken bir yandan da karamsarlığı bol keseden dağıtıyor. Dan Bejar, “Her zaman bahsetmeyi sevdiğim temalar var. Dünyanın kendi kendini yok etmesi, çürüme bunların başında geliyor. Ama yaşlanınca bunlar kitabi olmaktan çıkıp fazlasıyla gerçek hale geliyor. Eğer bir menajerim olsaydı, ‘yaş mevzusunu kapat!’ derdi” sözleriyle “Dan’s Boogie”deki temaları özetlemişti.

Wombo – Danger in Fives

Kentucky çıkışlı Wombo’nun ismini ilk kez Kasım ayının başında Almanya’daki bir plakçıda duydum. O şehirde konseri olduğu için 3 albümünü de ön raflara çıkaran bu plakçı sayesinde grubu açtığımda güncel post-punk gruplarından Dry Cleaning’in biraz daha rock ve gitar temelli versiyonuyla karşılaştım. 10 yıla dayanan kariyerlerinin üçüncü albümü olan “Danger in Fives”, post-punk, indie ve alternatif müzikle arası iyi olan tüm müzikseverlere hitap edebilecek çeşitliliğe sahip. Özellikle ‘Ugly Room’un girişindeki bas gitar ve sonrasındaki vokal tipine bakarsak Sonic Youth’un bu grup üzerindeki etkisini hissedebiliriz. ‘Neon Bog’ ve ‘Spyhopping’, ‘Ugly Room’ ile birlike “Danger in Fives”ın öne çıkan diğer şarkıları.

İlgili Yazılar
Development by Bom Ajans