Her geçen gün yaşadığımız hayatın değerinin azalmasına öfkeli bir şekilde tahammül etmeye çalışıyoruz. Bu çalışmalarımızın belki de en güçlü dayanağı şehrimizdeki harika konserler. Coğrafi olarak dünyanın bu tarafında yaşayan birçok ülkeye göre çok şanslı olduğumuzu bilsek de bize sunulandan çok daha fazlasını hak ediyoruz. O günler geldiğinde aşağıdaki isimler gibi yüzlercesini de izleyeceğimize dair inancımızı koruyoruz. 2026’ya son sürat yaklaşırken, 2025’in kalan kısmında iştahımızı en çok kabartan konserlere odaklanma zamanı.
Megadeth’i anlatmaya çalışmak, James Joyce’a Dublin hakkında fikir vermekten farksız bir çaba. Metal müziği değiştiren ve gelmiş geçmiş en önemli birkaç gruptan biri olan Megadeth’i muhtemelen son kez izleyeceğimiz konserin misafiri, doksanlardaki efsane dönemin gitaristi Marty Friedman olacak. 2026’da son albümünü çıkarıp ardından veda turnesine başlayacak Megadeth’i izlemek için fırsatınız varken tereddüt etmeyin. Son pişmanlık işe yaramaz…
Günümüz elektronik müziğinin en yaratıcı ve başarılı isimlerinin başında gelen Barry Can’t Swim, İstanbul’a ilk kez 26 Eylül’de gelecek. Temmuz ayında yayınladığı “Loner” ile yılın albümlerinden birine imza atıp partilerin vazgeçilmezi olan İskoçyalı sanatçı, Zorlu’da vereceği konserle eylül ayına edeceğimiz pozitif vedanın mimarı olacak.
Hepimizin müzikle yolunun kesişmesini sağlamış biri vardır. Bunun üstüne, o kesişimin tutkuya dönüşmesi bizim bu satırları yazmamızı, sizin de okumanızı sağlıyor. Robbie Williams, benim müzikle tanışmamı sağlayan insan olduğu için 20 yılı aşkın zamandır bu konserin hayalini kuruyorum diyebilirim. 7 Ekim’de gerçekleşecek konserin mekanı kısa süre önce bir kez daha değişti ve İTÜ Stadyumu’ndan Ataköy Marina’ya alındı. Ne diyebiliriz ki, bir an önce 7 Ekim gelsin.
Metal müzik birçok müziksever için mayınlı bölgeden farksız. Sert davullar ve jilet keskinliğindeki gitarlara eşlik eden alışkanlık talep eden vokaller, birçok insanın mesafelenmesinin sebebi. Ancak ekstrem metal yapmasına rağmen metal müzik dinleyicileri dışında da büyük takdir toplayan Blood Incantation, yıllar sonra tekrar İstanbul’a dönecek. IF Beşiktaş’ta gerçekleşecek konser yılın en heyecan verici metal konserlerinden biri olmaya teşne. Hele ki 2024 tarihli kusursuz albümleri “Absolute Elsewhere” için çıktıkları turnede geleceklerini hatırlayınca gülümsememiz yüzümüzü kaplıyor. 15 Ekim için iş yerinizden izin alın deriz çünkü headbang esnasında muhtemelen boynunuzdaki birkaç yeri sakatlamanız çok olası.
2010’ların ikinci yarısıyla birlikte İngiltere ve İrlanda’dan akın akın gelen modern post-punk’ın öncülerinden shame, 4. albümü “Cutthroat”u, 5 Eylül’de yayınladı. Grubun eski albümlerindeki işitsel temaların yanı sıra çok daha oyunbaz bir tarafını da gördüğümüz albüm, muhtemelen 2025’in en başarılı albümlerinden biri olarak anılacak. “Songs of Praise”in enerjik kuzeni şeklinde yorumlayabileceğimiz “Cutthroat” için çıkacakları 40+ konserlik Avrupa turnesinde 26 Ekim’de Blind’a da gelecek shame ile terli, enerjik ve sesimizi kısacak bir akşam bizi bekliyor.
2020’lerde hayatımıza giren DITZ, Brighton’dan çıkıp gelirken post-punk’ı endüstriyel sound ile buluşturmaktan geri durmadı. Bunu yaparken de azınlık haklarını korumak için elinden geleni yaparken, LGBTQ+ bireylerin her alanda yanında oldu. Sene başında çıkardıkları “Never Exhale”, yorucu ve talepkar bir albüm. Lakin albümün talep ettiği eforu verdiğinizde tadını başka bir şeyle değiştiremeyeceğiniz bir haz da sunmuyor değil. Bir yandan YouTube’a DITZ yazarsanız konserlerindeki çiğ enerjiye şahitlik edersiniz. Grubun sesi Cal Francis’in, konser verdikleri her mekana tırmandığını düşününce Blind’ın üst katında konser izleyecekler için heyecan dolu bir akşam olacak.
Bu sene 15. yaşını kutlayan Salon İKSV, yine, yeni, yeniden keşif diyor. Aslında ayda 700 binden fazla dinleyicisi olan bir gruba keşif demek komik duruma düşürüyor ve fakat Türkiye’deki müzikseverler için yeni bir isim olan TOPS’u 28 Kasım’da Salon’un, ev atmosferinde izlemek heyecan verici olacak. Ki 22 Ağustos’ta çıkardıkları “Bury the Key”, tam Pitchfork gibi platformların öveceği cinsten bir albüm. O yüzden, senenin son çeyreğine girerken keşif hakkımızı TOPS’tan yana kullanıyoruz.
Bazı gruplar vardır, sadece adını duymak güvenmemiz için yeterli olur. Deafheaven, ekstrem müzik türleri içinde bu konudaki en güvenilir gruplardan. Black metal ile shoegaze’i muhteşem bir şekilde birleştirmeleri yetmezmiş gibi 2021 tarihli “Infinite Granite” albümü gibi lo-fi’a bakış attıkları işleri de var. Ancak ortada 2013 tarihli “Sunbather” isimli bir şaheser var elbette. 2025’in son 2 ayını yollarda geçirip karış karış Avrupa gezme kararı alıp 6 Aralık’ta ilk İstanbul konseri için Türkiye’ye gelecek grup 2025 konser senesine uzun süre hafızamızdan çıkmayacak bir nokta koymaya çok yakın.