Yerli hip hop sahnesinin yeni isimlerinden aia, ilk single’ı “Bulamadım”la alkış topladı. Genç MC, Dergy’nin sorularını yanıtladı.

Sebla KOÇAN / [email protected]

Rap dünyasında taze bir kan, aia. Basemode Records’tan yayınladığı ilk single’ı “Bulamadım”la dikkatleri çekti, alkışları topladı. Bir sonraki hamlesini merakla beklediğimiz aia, küçüklüğünden beri hip hop kültürüne ait şarkılar dinlediğini söylüyor: “Bu müzik türü bu kadar yükselişte olmasaydı eskisi gibi, ben yine de ilk yapan kişi olma hedefindeydim. Riskleri göze almıştım yani. Eğer bir işi seviyorsanız, her risk alınmaya değerdir bence” diyor. Kadın MC’ler arasındaki yerini sağlamlaştıracak gibi görünen aia, Dergy’nin sorularını yanıtladı.

Merhaba. Sizi biraz yakından tanımak isteriz, ödüllü bir yüksek endüstri ürünleri tasarımcısı ve grafik tasarım uzmanı olduğunuzu biliyoruz. Müzik yapmaya nasıl karar verdiniz? 
Müzik yapmak ve sahnede olmak, kendimi bildim bileli en büyük hayalimdi. Çok küçük yaştan itibaren bunu düşünerek yaşıyorum. İçimde varolan bir şeyler yaratma, tasarlama, resim yapma gibi ve benzeri, müzik harici diğer yetenekleri besleme ihtiyacım da vardı her zaman. Bu sebeple Mimarlık ve Tasarım fakültesinde okumayı seçtim. Endüstri ürünleri tasarımı okurken de, sektörde tasarımcı olarak çalışırken de, çok ciddi birikimler elde ettim. Ancak bunları yaparken de, daha öncesinde de, müzik alanında aldığım eğitimlerle, edindiğim sahne tecrübeleriyle, sosyal medya üzerinde paylaştığım orijinal cover ve mash up çalışmalarımla ve daha niceleriyle, müziği kalbime her zaman yakın tuttum ve hayalimin peşinden gitmeye devam ettim.

Tasarım sektörü aktif bir beyinle, sürekli yaratmak ve araştırmak durumunda olarak çalıştığınız bir sektör. Meslek, yaratıcılık ve gece gündüz çalışmayı gerektiren, zihnen ve bedenen yorucu olan bir meslek. Her gün işten çıktıktan sonra, çok yorgun olmama rağmen, eve gidip cover ve mash up videoları çekip, sosyal medya üzerinde sahip olduğum küçük ama sıcak kitleyle videolarımı paylaşmak için sabırsızlanıyordum. Yorgunluğuma ve kendimce yaptığım fedakarlıklara değdiğini düşünüyorum ettiğim sabrın ama aynı zamanda iki farklı hayatı tek hayata sığdırmaya çalışmak sebebiyle yorgun düştüğüm oluyordu. Dolayısıyla sosyal medyada dönem dönem video paylaşamadığım da oldu. Sosyal medya süreklilik isteyen bir mecra. Bunu yapmadığım için de sesimi daha geniş bir kitleye duyuramadım seneler içinde çok çok doğal olarak ama hiçbir zaman temelli bırakmadım. Tek derdim müzikti 🙂

Yani özetle müzik yapmaya bir anda, hiç aklımda yokken karar vermedim. Müzik yapan yanımı, tasarımcı ve dansçı yanlarım her zaman beslediler. Tüm bu yönlerim olmasaydı, bugün aia olmazdı muhtemelen.

Müziğe olan tutkunuzda ailenizin payı neydi? Size destek oldular mı, evin içinde neler dinlenirdi?
Babam sağolsun çok geniş bir müzik bilgisi ve arşivi vardı her zaman. Kendisi sayesinde ben de her tür müziği dinlerken buldum kendimi. Aynı zamanda müzik sistemleriyle, müzikle ve hoparlör tasarımıyla uğraşan biri. 6 yaşından beri keman çalan yetenekli biri… Annemin müzikle çok yakından ilgisi yoktu ama iyi bir dinleyiciydi her zaman. Dolayısıyla evin içinde klasik müzikten, jazz müziğe, Türk sanat müziğinden, rap müziğe, her şey dinlenirdi. İkisi de bana bu yolda çok destek verdiler. Anne ve babam dışında, ailemdeki diğer kadınlardan anneannem ve teyzem de bana destek vermişlerdir her zaman her konuda. Her biri için çok müteşekkirim. Hepsinin yeri bende ayrı. Hepsini çok seviyorum.

Küçük yaşta sürekli etrafta şarkılar mırıldanıp, dans ettiğimi ve enstrüman çalmaya yönelik ilgimi farkettiklerinde, müzisyen bir tanıdıklarına götürüp yeteneklerim konusunda fikir almak istemişler. Güzel yorumlarla eve geri döndüğümüzde de anlamışlar ki benim yolum bu 🙂 Anaokulundan itibaren sahneye çıkmaya, dans etmeye, tiyatro oyunlarında bulunmaya ve korolarda solo veya grup içinde şarkı söylemeye başlamış olduğumu görüyoruz biraz geçmişe baktığımızda. Instagram profil fotoğrafımda 3-4 yaşındayım. Elimdeki feneri mikrofon olarak kullanıp, televizyon önünde aileme konser verdiğimi görebilirsiniz o fotoğrafta 🙂  Özetle her zaman destek olan bir ailem olduğunu söyleyebilirim rahatlıkla.

aia2

Sizi biraz daha tanımak istiyoruz. Nerede doğdunuz, nerede büyüdünüz? Yaşadığınız yerin müziğinize ne gibi etkileri oldu? 
1992, İstanbul doğumluyum. İstanbul’da büyüdüm. İstanbul’un havası, suyu bile insana ilham veriyor. Kaotik günlük yaşantısının yanında, güzellikleri görmeye daha çok odaklanmaya çalışıyorum. Yorucu yanları da var elbette ama güzelliklerini görebilirseniz, ilham alacağınız çok şey barındırıyor. Karmaşası da ilham veriyor, sükunet dolu özellikleri de.

Müziğime yetiştirilme tarzımın, aile bireylerimin, aile yapımın, çevremin ve yaşadığım yerin çok fazla katkısı olduğunu söyleyebilirim. Belli bir vizyon sahibi olmanıza sebep olan etkenlerden yalnızca bazıları bu saydıklarım. Herkes için geçerli bu elbette ama kendimi sadece içine doğduğum yere ve çevreme teslim etmedim bu yaşa kadar. Bir dünya insanı olmayı, birden çok dil bilmeyi, araştırmayı, daha çok öğrenmeyi ve bir gün önceki halimin üstüne koyarak ilerlemeyi kendime hedef olarak belirlediğim için, müziğime şüphesiz ki başka unsurların, kişilerin, kültürlerin ve daha nicelerinin de güzel etkileri oldu.

“DANS, KENDİNİZİ SÖZLERLE İFADE EDEMEDİĞİNİZDE İMDADINIZA KOŞAN BİR MUCİZE”

“Bulamadım” yayınlandı ve ilk çıkışında fena bir izlenmesi olmadı, neler hissettiniz? Ne gibi tepkiler aldınız, bu tepkiler motivasyonunuzu nasıl etkiledi? 
Çok severek yarattığımız bir iş oldu “bulamadım”. İşin hedef kitlesine ulaşmaya başladığını görmeye başladık. Doğru yere ulaştığında ve müzikle iç içe olan insanlar tarafından dinlendiğinde, gelen yorumların veya eleştirilerin oldukça yerinde olduğunu gördük ve görmeye devam ediyoruz. Hedef kitlesi dışına ulaştığında, tüketimi gerçekleşemediği için, bizim için verimli olan eleştiriler alma fırsatımız olamıyor. Bunun olmasını beklemek de abesle iştigal etmek olurdu zaten. Olumlu yorumlara hangi mesafedeysem, olumsuz olanlara da aynı mesafedeyim. Bu her zaman böyleydi. Olumlu yorumlara kapılıp hayatımı onlara göre şekillendirmediğim gibi, olumsuz yorumlar karşısındaki duruşumu da aynı şekilde biçimlendiriyorum. Her görüşe ve her yoruma saygım sonsuz. Tek hedefim ve ekip olarak tek hedefimiz, işin hedef kitlesine ulaşmasıdır. O noktadan sonra, her şeyi zamana bırakmak gerekir diye düşünüyorum 🙂

“Bulamadım”ın sözlerinde “Bugün kapkara, yarın toz pembeyim” diyorsunuz…
“Bugün kapkara, yarın toz pembeyim”, insanoğluna özel bir durumu betimleyen bir cümle aslında. Yaşadığımız her günün çok mutlu ve çok verimli geçmesini beklemek, kendimize yaptığımız bir haksızlık olacaktır diye düşünüyorum. Bu sözlerle anlatmak istediğim şey, her şeyin geçeceği ve kötü şeylerin eninde sonunda geride kalacağıdır. Güneş her zaman doğacaktır ve yeni bir gün, yeni umutlarla bizlere sunulacaktır. Dolayısıyla orada söylemek istediğim şey “Bugün üzülsem bile biliyorum ki dert edecek bir şey yok. Yarın her şeyin güzelleşmesi için yeni bir şans sana verilecek”. Pozitif düşüncenin gücü 🙂

Ekran Resmi 2020 05 28 10.15.48

Ezhel’in prodüktörü olarak tanıdığımız Bugy “Bulamadım”ın arkasında olan isim. Yollarınız nasıl kesişti, nasıl karar verdiniz beraber çalışmaya?
Uzun bir süreçti bir araya gelme sürecimiz. Uzun bir süre bekledikten sonra, kendisiyle bir araya gelebildik. Kendisine benimle çalışacak kadar bana güvendiği için müteşekkirim. Kendisi çok yetenekli, çok değerli, müzik dışında birçok farklı yeteneğe sahip olan, çok zeki ve akıllı bir birey ve değer benim için. Dolayısıyla “bulamadım” şarkısının oluşum sürecinde, bazı konulara farklı perspektiflerden bakmama yardımcı oldu diyebilirim. Çok seviyorum kendisini ve başarılarının sonunun gelmemesini diliyorum.

Uzun zamandır dans ettiğinizi biliyoruz. Ne anlama geliyor sizin için dans etmek? 
Dans benim için, en az resim, tasarım ve müzik kadar önemli olan bir ‘kendini ifade etme’ yolu. Enerjik bir yapım var ve her zaman bedenimi kullanarak yapabileceğim aktivitelere ilgim olmuştur. Neredeyse milli tenis takımına bile giriyordum ortaokul çağında ama farklı hedeflerim olduğu için, tenisi hobi olarak bırakmayı seçtim. Dans, müzikle çok uyumlu olan bir sanat dalı. İkisi her zaman birbirini besledi bende. Birinin olması, diğerini kuvvetlendiriyor diye düşünüyorum. Dans, kendinizi sözlerle ifade edemediğinizde imdadınıza koşan bir mucize diyebilirim 🙂 Dolayısıyla muhtemelen her zaman olmasını isteyeceğim bir yanım ve bir rahatlama yöntemi. Bir çeşit meditasyon. 

aia3

“PANDEMİ SONRASINDA KONSERLER VERMEK İSTİYORUM”

Türkiye’de kadın MC’lerin sayısı yine de çok az. Kadın rap sanatçıları çoğunlukla sektörde daha büyük zorluklarla karşılaştıklarını söylüyorlar. Sizin görüşünüz nedir bu konuda? 
Ülkemizde de, dünyada da, erkek ve kadınların, bu müzik türünde birçok iş yaptıklarına şahit oluyoruz. Ülkemiz özelinde bu konuya bakmamız gerekirse eğer, erkek egemen olarak ilerleyen bir müzik türü olduğu için, dinleyicilerimizin, kadınların bu müzik türünde işler yapmasına alışmaları için zamana ihtiyaçları olduğu kanaatindeyim. Bizim zevkli, meraklı ve zeki milletimiz, yetenekli kadınlarımızın iyi işlerinin de arkasında durmayı bilir diye düşünüyorum ve görüyorum ki şu an öyle de olmaya başladı. Kendine güvenen bir kadın karşısında kimse çok uzun süre direnemez diye düşünüyorum. Yaptığı işe de herkes saygı duyacaktır dolayısıyla. Çünkü bu durum yaptığı işlere de olumlu olarak yansıyacaktır, eğer hali hazırda yetenekli ve donanımlı bir kadınsa.

Kadınlara destek veren erkek sanatçılarımızla da gurur duyuyorum. Kadınlar istedikleri her şeyin ve karşılaştıkları her zorluğun üstesinden gelebilecek olan, son derece güçlü ve özel varlıklar. Dolayısıyla herhangi bir zorluğu aşamayacak olduğumuzu hiç düşünmüyorum. Kadınların her zaman arkasında ve yanındayım. Hemcinslerimle gurur duyuyorum, çabalarının farkındayım ve daha çok bir araya gelip güçlerimizi birleştirmemiz gerektiğini ve güzel işlere imza atmamız gerektiğini düşünüyorum. 

Sizin takip ettiğiniz, belki de idol olarak gördüğünüz müzisyenler/MC’ler kimler? 
Rap müzik alanında bir değerlendirme yapmak gerekirse, Ezhel, Ceza, Ayben ve Aga B, bana ilham verenlerin başında gelen isimler. Daha birçok isim sayabilirim sizlere. Vio, artık aramızda fiziksel olarak bulunmuyor olmasına rağmen, benim için kocaman bir ilham kaynağı. Yaşı genç sanatçılarımız arasından Vio diyebilirim bu sebeple. 

Müzikle büyüdüğüm için ve ailem çok çeşitli müzik türlerini bana sürekli dinlettiği için, dinleme arşivim çok geniş bir hal aldı seneler içinde. Pop, jazz, türkü, opera, türk sanat müziği ve birçok farklı tür ile zaman içinde kendimi bir dinleyici ve yorumcu olarak geliştirmeye gayret ettim. Hala da devam ediyor bu gayretim. Sanatçı listem oldukça kabarık. Birkaçını sıralayayım tabii ki. Beyonce, Michael Jackson, Whitney Houston, Rihanna, H.E.R., Alicia Keys, Rosalia, Jason Mraz, Ariana Grande, Billie Eilish, Imogen Heap, Evrencan Gündüz, Neşet Ertaş, MFÖ diyebilirim şimdilik. Ben sıraladıkça sıralarım buraya sanatçıları. Her röportajda mutlaka birini eksik bırakmış oluyorum ister istemez. Çünkü liste uzun 🙂

Ekran Resmi 2020 05 28 10.16.04

Bundan sonra yapmayı planladığınız proje nedir, yeni bir single mı yoksa bir albüm mü?
Bu tarih itibariyle ilk isteğim sonsuz sağlık dolu olan günlerimize acilen kavuşmamız. Pandemi dönemi bittikten kısa bir süre sonra da yeni işler paylaşmak istiyorum. Hedefim daha çok üretmek. Single olarak devam edeceğim eğer beklenmedik sürpriz bir gelişme olmazsa. Ortalık sağlığına kavuşur kavuşmaz, ilk fırsatta dans ve müziğin güzelce harmanlandığı sahneler yapabileceğim konserler vermek de bir diğer hedefim tabii ki. Özümü yansıtmak, sevdiğim şeyi yapmak ve şimdiden beni seven insanlarla ve ilerde tanışacağım diğer güzel insanlarla müzik ve dans aracılığıyla buluşmak istiyorum. Şu durumda tek odak noktam herkes için sonsuz sağlığa kavuşmuş olan, huzurlu bir dünya. O olursa, her şey olur diye düşünüyorum ve tüm dünyaya sağlık diliyorum şu an sadece.

Rap müzikte, özellikle de trap müzikteki inanılmaz yükselişi neye bağlıyorsunuz? Eğer rap bu kadar yükselmeseydi yine de şarkılarınızla müzikte şansınızı denemek ister miydiniz?
Ben bu yükselişi, bu müzik türünün ve yaptıkları işin hakkını veren yetenekli sanatçılarımıza bağlıyorum. Ezhel ve ekibindeki herkes (prodüktörleri Bugy ve DJ Artz) çok ses getiren ve çok kaliteli işlerle, piyasada farklarını kanıtladılar. Türkiye’deki dinleyicilere, kendi orijinal yollarını ve yöntemlerini kullanarak, bu müzik türüne yeni ve farklı bir perspektiften bakma imkanı tanıdılar. Bunu doğru bir şekilde yaptığımızda neler olabileceğini görmüş olduk aslında. Bu ülkenin bir vatandaşı olarak onlarla gurur duyuyorum. Onlar adına gerçekten çok mutluyum. Ortada güzel bir ekip işi var ve bunun değerinin bilinmesi gerçekten iç rahatlatıcı bir şey. Hepsini ve yaptıkları işleri ayrı ayrı çok seviyorum. 

Ben küçüklüğümden beri Hip-Hop kültürüne ait şarkılar dinleyerek ve bu kültürden beslenerek büyüdüm. Türkiye’de yükselişte olmasaydı bile, bu türle bir çıkış yapacaktım. Ne olursa olsun müzikte şansımı deneyecektim illa ki. Bu kaçınılmaz bir şeydi benim için. Bu müzik türü bu kadar yükselişte olmasaydı eskisi gibi, ben yine de ilk yapan kişi olma hedefindeydim. Riskleri göze almıştım yani. Yolumu aydınlatan, yukarıda ismini saydığım veya saymadığım, bu kültüre gönül veren her sanatçıya teşekkür ediyorum bu sebeple. Eğer bir işi seviyorsanız, her risk alınmaya değerdir bence 🙂 

Ekran Resmi 2020 05 28 10.15.32

Sosyal medyayla aranız nasıl? Özellikle rap dünyası düşünülünce, sosyal medyanın da işe karıştığı bir dövüş kulübüne dönüşüyor olaylar. Yani mevzu diss’ten çıkıyor, bambaşka bir yere gidiyor. Siz ne düşünüyorsunuz bu konuda?
Sosyal medya hayatımın tamamını domine ediyor olmasa da, hayatımın bir parçası benim de. Günün gerektirdiklerine ben de ayak uyduruyorum. Dezavantajları olduğunu düşündüğüm gibi, avantajları olduğunu da düşünüyorum. Sanatçıların birbirlerine hazırladıkları diss çalışmaları da hip hop kültürünün bir parçası sonuçta. Fikir beyan etme özgürlüğünün başka bir biçimi. Gönül ister ki bunlar saygı çerçevesinde ve mantıklı şekillerde hayata geçirilsin ama bazen olamayabiliyor. Mevzu sadece diss olarak kalsın isterim ben de en az sizler kadar. Sosyal medya her konunun yayılma hızını artırdığı gibi, disslerin de hızlı yayılması konusunda etkili oluyor doğal olarak. Hayranlar genelde devreye girebiliyor dissler söz konusu olunca. Her hayran kitlesi kendi desteklediği sanatçıyla ilgili bir fikir beyanında bulununca ve bu fikir beyanları saygı çerçevesinde yapılmadığında, işler biraz kontrolden çıkabiliyor sosyal medyada. Eğer seviyeyi koruyup, sınırları aşmazsak dissleri dışardan izleyenler olarak veya hayran kitleleri olarak, o zaman kimse istenmeyen şekillerde etkilenmez diye düşünüyorum. Saygıyı önceliğimiz yapmamız, günün sonunda hepimizi mutlu edecektir.