Pandemi sonrası gerçekleştirdikleri ilk turnelerine İstanbul‘dan başlayan Arctic Monkeys maalesef bizde olmasa da turnenin devamında yeni şarkılara yer vermeye başlamıştı. Albüm öncesi birkaç tekli yayınlayan grup bugün itibarıyla “The Car”ı dinleyici ile buluşturdu.
İpek ATCAN / [email protected]
2000’li yılların en büyük rock gruplarından Arctic Monkeys hatırı sayılır bir aranın ardından yeni albümü “The Car” ile bir kez daha bizlerle. 2013’teki “AM” üstü çıkardıkları “Tranquility Base Hotel & Casino” ile ivmelerini büyük bir hızla artıran grup bu albümle mevzuyu bambaşka bir boyuta taşıdı desek yeridir.
Bundan 3 gün önce ön dinleme link’i geldiğinde çocuklar gibi şen bir şekilde kahvemi hazırladım ve ses sistemini açıp başına oturdum. Yedinci albümleri “The Car”, Turner‘ın harika vokal hatları ve saat gibi çalan bir orkestranın eseri. Sözler her daim en basit gerçeklerin gerçekten de “en basit gerçekler” olduğunu gösteriyor ve hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığına -belki de görmek istediğimiz gibi olmadığına!- dem vuruyor. Albümü baştan sona dinlerken birçok duyguyu bir arada yaşayabiliyorsunuz. ‘There’d Better Be A Mirrorball’ ile başlayan albümde sanki bir filmin soundtrack’ini dinliyor gibi hissediyorsunuz. Biraz funk esintileri, biraz wah wah pedalı tınıları… En belirgin özelliği ise albümü baştan sona dinlerken alışılageldik bir Arctic Monkeys albümü değil de bambaşka ve hatta yepyeni bir grup dinliyor gibi hissediyorsunuz. Acaba bir “olgunluk dönemi” diyebilir miyiz?
En büyük tavsiyem hiçbir şarkıyı atlamadan, yarıda kesmeden baştan sona dinlemeniz.