Yerli pop-rock sahnesinin köklü ekiplerinden Badem, 9 yıl sonra yeniden bir araya gelişleri şerefine 24 Aralık’ta Kadıköysahne’de konser verecek. Ekibi Dergy’e konuk ettik. 

Sebla KOÇAN / [email protected]

Onları çok özlemiştik! En son albümleri Badem ve Konukları’nı 2012 yılında kaydeden ekip, aslında yine müziğin içindeydi ama bir arada değildi. Ama şimdi tam kadro karşımızdalar: Vokal, piyano ve gitarda Mustafa Kemal Öztürk; vokal, gitar, perküsyonda Barış Bahçeci; bas gitar ve vokalde Doğaç Başaran; gitar, banjo, mandolin ve vokalde Mert Özdemir; davul ve perküsyonda Emre Yıldız. Solo çalışmalar, kendilerine ait işler derken 2021 onlar için de sürprizli oldu ve yeniden bir araya gelme kararı aldılar. Bu kararla birlikte 24 Aralık’ta da Kadıköysahne’de bir konser vermek için kolları sıvadılar. Badem’i yakın zamanda Moğollar’ın Ustalara Saygı albümünde yer alacak “Gece Sesleri” yorumuyla dinleyeceğiz. Bir de, temelleri önceden atılmış “Sensiz de Olunur” adında yeni bir şarkıları var sırada. 2022 için de Badem’den dinleyeceğimiz yeni şarkılar sıralarını bekliyorlar desek yalan olmaz. 9 yıl aradan sonra yeniden bir araya gelen Badem’i Dergy sayfalarında ağırladık.

 

Bu gönderiyi Instagram’da gör

 

dergy (@dergycom)’in paylaştığı bir gönderi

Epey uzun zaman oldu, önce dağıldığınız haberlerini aldık, şimdi de sürpriz bir konserle karşımızdasınız. Neler oldu o arada, anlatır mısınız bize?

Mustafa: Öncelikle kimseye dağıldık dememiştik, soranlara mola verdik cevabını veriyorduk fakat Doğaç’ın yurtdışına yerleşmesiyle birlikte ayrıca bi miktar dağılmış olabiliriz 🙂 Her aile ve ilişkide olabileceği gibi bazen çıkmaz yollara girebiliyor gruplar da. Belirli bir süreyi ayrı geçirmek sanırım hepimize iyi geldi. Daha da büyüdük, geliştik, törpülendik, özledik, değerimizi anladık ve sanırım her şeyden önemlisi birlikte geçirdiğimiz vaktin ve ürettiğimiz müziğin değerini algıladık. Yeni dönem terimiyle bir tür iyileşme süreci geçirdik diyebiliriz.



24 Aralık Kadıköysahne konserinizde neler çalacaksınız, yeni şarkılar olduğunu duyduk cebinizde, biraz ipucu verir misiniz o gece neler olacak?


Barış: Çalacağımız şarkıların önemli bir kısmı daha önce de konserlerimizde çaldığımız ve çok istek alan “Kara Değil mi”, “Sen Ağlama”, “Kalpsiz” ve “Geceyedir Küsmelerim” gibi Badem şarkıları. Bunun dışında yeniden düzenleyip çok sesli hale getirdiğimiz, ya da hali hazırda çok sesli olup kendimize göre yorumladığımız, “Yine Yol Göründü”, “Geceler”, “Fat Bottomed Girls” gibi şarkılar var. Biraz uzun süren beraber bir şey yapmama halinin ardından iki tane şarkı düzenledik. Bizde yeri apayrı olan Moğollar’ın sevdiğimiz ve bize yakıştığını düşündüğümüz “Gece Sesleri” isimli şarkısını kendi tarzımızda ama Moğollar’dan uzaklaşmamaya çalışarak düzenledik. Bu aynı zamanda Moğollar için yapılan “Ustalara Saygı” projesinin kapsamında gerçekleşti. Diğeri ise bir şey yapmama haline geçmeden önce çıkan bir beste, “Sensiz de Olunur”. Yıllar sonra hadi bir şeyler deneyelim dediğimizde ilk dikkatimizi çeken şarkılardan biriydi. Bu arada özellikle bir şeyler yapmama hali diyorum çünkü grup olarak hiçbir zaman dağılma ya da ayrılma kelimesini kullanmadık. Zaten hepimiz birbirimizle iletişim halindeydik. Müzik hep devam etti.

 

Badem çok köklü bir grup, ama bir yandan da grup elemanları olarak solo çalışmalar da yaptınız. Bunlara da devam edecek misiniz?


Mustafa: İçinizdeki müzik üretme dürtüsünü engellemek bir miktar imkânsız, bu 7 yıllık süreçte de hem benzer hem farklı tarzlarda müzikler üretip yayınlamaya başlamıştık. Badem in kendi tarzı dışında kalan bu paylaşımlara da devam ederiz tahminen ama tabii ki yeterli vakit bulmak kaydıyla.

Barış: Bugüne kadar en sevdiğimiz bestelerimizi ilk önce grubumuza saklamak ve dinletmek gibi bir önceliğimiz oldu. Ortak zevki yakalayan bestelerimizin çoğu şu an albümlerimizde. Müzisyen olarak bestenizi insanlarla paylaşmak duygunuzu ve fikrinizi ifade etmenin en temel ve vazgeçilmez yolu. Badem’e tarz olarak çok uymayan ya da ortak zevke hitap etmeyen ama sevdiğimiz şarkıları solo olarak denemek kendimizi ifade etmemiz için önemliydi. Besteleri bir vesileyle ortaya çıkarmak müzisyeni ruhen besliyor da. O yüzden sevdiğimiz bestelerimizi önce grubumuzla paylaşırız. Uymaz ya da denk gelmezse de adına ister solo proje, ister çocuk şarkısı, veya jingle deyin üretmeye devam etmek istiyoruz. Bu elbette Badem’in bundan sonra ne kadar yoğun çalışacağına da bağlı.

Birlikte konser vermeyeli ne kadar zaman oldu, şimdi yeniden birlikte çalmak, konsere hazırlanıyor olmak nasıl bir duygu?

Emre: Yaklaşık 7 yıldır birlikte konser vermiyoruz. Arada benim Mustafa ile kendi projesinde çalmışlığım oldu ama tam kadro olarak 7 yıl sonra beraberiz. Birlikte çalmak çok özlediğimiz bir duygu aslında. Bu süre boyunca iletişimimiz hiç kopmadığı için stüdyoya ilk girdiğimizde sanki hiç ara vermemişiz gibi kaldığımız yerden devam edebildik. Provalar esnasında sadece müzik yapmayı değil aynı zamanda muhabbet etmeyi, espri yapmayı, birlikte gülmeyi de özlediğimizi fark ettik. O yüzden konser hazırlıklarımız da oldukça keyifli geçiyor diyebilirim.

“KONSER HEYECANINI BİRLİKTE YAŞAMAYI ÇOK ÖZLEDİK”

Badem ekibi olarak sahnede en çok hangi şarkınızı söylemeyi özlediniz? Mutlaka vardır sizin için yeri bir başka olan şarkınız…

Mert: 9 yıl aradan sonra tüm o şarkılara yeniden dokunmak güzel bir his gerçekten. O an hangisini söylüyorsak o şarkı için geçirilen süreçler, harcanan emekler, hissedilenler geliyor tek tek akla. Her birini çalmaktan ayrı ayrı ne kadar keyif aldığımızı ve özlediğimizi anlıyoruz. O sebeple benim cevabım E şıkkı; hepsi!

Mustafa: Bu bir miktar kişisel bir soru o yüzden de şahsen “Sen Ağlama” olmadığını söyleyebilirim 🙂 Kendimizce içine espri kattığımız Kara Değil Mi? (Karate Hilmi olarak söyleyip arada bir Doğaç’a iki parmak saldırı tekniğimi burnuna paralel olacak şekilde el hamlesiyle savuşturması) Sensiz Kalacak Bu Şehir (Japon kahraman Ta-ki-o gelene kadar gökten yıldız toplamamız) gibi şarkıları çalmayı özledim şahsen.

Emre: Zor bir soru çünkü her şarkının ayrı bir yeri var tabii. Mesela “Sen Ağlama” bizim için çok özel bir şarkıdır. Bazen iki kere üç kere çaldığımız olurdu aynı konserde ve her seferinde bütün seyircilerimizle beraber muhteşem bir koro eşliğinde söylerdik. Benim içinse “Geceyedir Küsmelerim”in yeri ayrıdır. Şarkının duygusu ve İlhan Şeşen’in şarkıya olan katkısının yanı sıra konserde özellikle Mert’in gitar solo çaldığı bölümde herkesin davulun etrafında toplanıp yarattığı coşkuyu hiç unutmam. Benim için tüylerimi diken diken eden anlardan biri olurdu her seferinde.

Barış: Kendi şarkılarımız arasında çok bir ayrım yapamayız herhalde. Hepimizin ayrı ayrı çok sevdiği Badem parçaları var. Neşesiyle “Kara Değil mi”, hüznüyle “Sen Ağlama”, coşkusuyla “Kalpsiz”, yoğunluğuyla “Sonsuz Aşk”, ve böyle saymaya devam edebilirim. Ancak son zamanlarda adeta kendi parçalarımız haline gelen “Yine Yol Göründü” ve “Fat Bottomed Girls” ayrı bir keyif veriyor. Bu konserde onlar da olacak:)

Doğaç: Uzun süredir konser veremediğimiz için açıkçası bir şarkıyı çalmayı özlemekten ziyade birlikte çalmayı, konser heyecanını birlikte yaşamayı özledik. Ama eğer bir şarkı ismi vermek gerekirse 2. albümümüzden Sensiz Kalacak Bu Şehir’i söyleyebilirim. Çoklu vokalleriyle, solosuyla, grup ahengiyle çalmayı en sevdiğimiz şarkılardan biridir.



2022 içinde bu iki yeni şarkının haricinde yeni çalışmalar da planlıyor musunuz, bir EP ya da albüm gibi?

Mert: Tekrar bir araya gelişimiz, Barış ve Serkan’ın (Fidan) ustalık dolu manevraları sayesinde oldu demek yanlış olmaz. Barış’ın yeni bestesi için herkesi evindeki kayıt imkanlarıyla bile olsa katkıda bulunmaya ikna etmesi, derken perde arkalarında Serkan’la görüşüp menajerlik konusunu gündeme getirmesi ve Serkan’ın bu fikre çok sıcak bakması, derken Serkan’ın bizi Moğollar 50. yıl projesine davet ve dahil etmesi ve sonrasında da “Ben konser ayarlıyorum Aralık ayına, ona göre” deyip elimizi ayağımızı birbirine dolaması şeklinde gelişti süreç. Muhtemelen konser sonrasında da 2022 içinde bunları yapıyoruz diye çıkar gelirler. Dolayısıyla hiçbir şey olmasa bile kesin bir şeyler olur.

Boğaziçi Üniversitesi’nde direnişin 50. haftasına girildi. Boğaziçili bir ekip olarak bu konuda neler söylemek istersiniz?

Doğaç: Direnişi ilk gününden beri yakından takip ediyoruz. Bizler akademik olarak çok daha özgür bir ortamda okuduk ve bunun değerini iyi biliyoruz. Üniversitelerin özgür düşünen, hem akademik hem iş dünyasında başarılı ve iyi bireyler yetiştirmesi için gerekli olan şey bu özgürlüğün ta kendisi. Bu direnişin kişilere karşı olmadığını, bu özgürlüğü korumak için olduğunu iyi biliyoruz ve Boğaziçili akademisyenlerin ve öğrencilerin bu haklı isteklerinin karşılık bulmasını kalpten umuyoruz.