2022’de bir Led Zeppelin tribute albümü yayınlayacak olan ve bugün ilk single “Good Times Bad Times”ı paylaşan Amerikalı caz, blues, soul ve rock müzisyeni Beth Hart hakkında bilmeniz gereken 7 şeyi derledik. 

Ceren ORDU/ [email protected]

“Am I The One’’ ve ‘’Caught Out In The Rain’’ ile gönüllerimizde taht kuran Beth Hart, bir şarkıcıdan çok daha fazlası. Beth Hart, 24 Ocak 1972 tarihinde Los Angeles, Kaliforniya’da doğmuş Amerikalı caz, Blues, Soul ve Rock müzisyeni; aynı zamanda Grammy adaylığı da bulunan bir söz yazarıdır. Sesinde başka herhangi bir sanatçının yaratamayacağı bir büyü var ki onun için “Robert Plant ve Janis Joplin’in kızı olsaydı, kesinlikle Beth Hart olurdu” sözü edilir. Bu yüzden, Beth Hart’ın müziği, müzik endüstrisini kontrol eden ana akım müzikten çok daha fazlası… Her şarkısında derinden hissedebileceğiniz duygularla bürünmüş keşfedilmeyi bekleyen hikayeleri var. Gelin bu hikayelere ve hakkındaki bilinmeyenlere birlikte bakalım.

HER ŞEYİN BAŞLADIĞI YER: STAR SEARCH

1993’te Ed McMahon’un ev sahipliğini yaptığı müzik yarışması “Star Search”e katılır ve rakiplerini eleyerek “En İyi Kadın Vokalist’’ ödülünü kazanır Beth Hart. Yarışmada Aretha Franklin’den “Think’’, Janis Joplin’den “Piece of My Heart’’, The Beatles’dan “Lucy in the Sky with Diamonds’’ ve daha birçok blues, rock ve soul tarihinin önemli eserlerini seslendirir. Beth Hart denilince aklımıza gelen o müthiş başyapıtı “Am I the One’’ı da ilk kez bu yarışmada söyler. Yarışmadan kazandığı 125 bin doları menajeriyle bölüştükten sonra kalan parayla kendine ev almayı tercih eder çünkü bu yarışmayı kazanması ona herhangi bir albüm anlaşması sağlamaz. 1995 yılında Ahmet Ertegün’ün sahip olduğu Atlantic Records şirketiyle albüm anlaşması sağlasa da yarışmadan kazandığı bütün para eriyip biter. Tam bir yıl sonra ise Beth Hart Band olarak Immortal albümünü 1996 yılında Atlantic Records aracılığıyla piyasaya sürerler ve Beth Hart için serüven artık yeni başlar.

HERKESİN İNİŞLERİ VE ÇIKIŞLARI VARDIR

İlk grup albümünden iki yıl sonra beş parasız bir haldeyken Santa Monica’da yeni menajeri David Wolff’la tanışır ve Atlantic Records şirketiyle çalışmaya devam eder. 1999 yılında Screamin’ for My Supper albümünü piyasaya sürer. Kariyerinin zirvesine doğru adımlar atmaya başlamışken çocukken yaşadığı travmatik olaylardan dolayı uyuşturucu ve alkol bağımlılığı peşini bırakmaz. Aynı zamanda bipolar hastalığıyla da mücadele eden Hart, bütün bunlar üst üste gelince Atlantic Records tarafından kovulur. Hatta rehabilitasyon dönemleri hariç, o dönemde yılda beş farklı hastaneye gittiğini ve terapistinin tavsiyesi üzerine de işi bırakmaya çok yakın olduğunu söylüyor bir röportajda.

Böylesi kötü bir dönemde tanışıp gerçek aşkı bulduğu ve en büyük desteği gördüğü tur menajeri ve şu anda 21 yıllık eşi Scott Guetzkow ise Hart’ın hayatında çok önemli bir yere sahip olur. War In My Mind (2019) albümünün adını da Guetzkow seçmiştir. “Scott, hayattaki mücadelelerimi zihnimle birleştirmemin ve onları olumlu bir şeye dönüştürmenin önemli olduğunu söyledi” der. 7 yıldır da alkol ve uyuşturucu kullanmaz. Bunu yanı sıra bipolar hakkında konuşmak Hart için “büyük bir tutku” haline gelir, özellikle de birçok doktorun ona müzik kariyeri yapamayacağını söylemesinden sonra. “Buna inanmayı reddettim” der. “Bir şey için çok çalışırsan, önüne çıkan engel ne olursa olsun bu hayatta yaşamanın bir yolunu bulursun. Bu yüzden sürekli bundan bahsediyorum… Bu benim için gerçekten önemli. Bir sanatçı olarak kim olduğumdan daha önemli, orası kesin.” Söylenildiği gibi de olur ve birçok başarıya imza atar. 2018 yılında İngiltere’deki Royal Albert Hall’de tüm biletleri tükenmiş inanılmaz bir konser gerçekleştirmesi bu başarılardan sadece bir tanesidir…

MULTİ-ENSTRÜMANTALİST

Dört yaşında bir televizyon reklamında gün boyu Beethoven’ın Moonlight Sonata’sını duyan ve duyduğu andan itibaren şarkıdan çok etkilenen Hart, gecenin bir yarısı evdeki piyanonun başına geçip şarkıyı çalmaya başlar. Bir röportajda, bunu duyan annesi ve babasının şaşkınlıktan ağlamaya başladıklarını söyler çünkü kızlarının doğuştan yetenekli olduğunu fark ederler. İlk resitalini de 4 yaşındayken yapar ve şarkılardan biri piyano öğretmeninin ona öğrettiği bir şarkıyken diğeri de kendi bestesidir. Çok iyi derecede piyano çalan Beth Hart, aynı zamanda iyi derecede gitar, bas gitar, çello ve perküsyon çalmaktadır. Çello çalmayı dördüncü sınıfta öğrenen Hart, 12 yaşında da gitar dersleri almaya başlamıştır. Annesinin evde çokça dinlediği sanatçılar olan Aretha Franklin, Frank Sinatra, Billie Holiday, Ella Fitzgerald, Dinah Washington’dan etkilenen Hart, müziğini “Eklektik Americana’’ olarak tanımlar ve dinleyicilerin müziğinde Blues, Rock ve Gospel tonlarını duyabildiğini söyler.

ASLINDA OPERA SANATÇISI OLMAK İSTEMİŞ

Çocukluktan beri operaya ve klasik müziğe ilgisi olan Hart, aslında opera sanatçısı olmak istemiş. Hatta 13 yaşındayken Rhonda Dillon adında opera koçu bile vardır. Los Angeles’ta bulunan Dorothy Chandler Pavilion’a Dillon’u dinlemek için gider sıklıkla. Fakat Dillon bir gün Hart’a “Biliyorsun Beth, seni çok seviyorum ve sana inanıyorum ama klasik müziğin sana göre olduğunu düşünmüyorum’’ der. Tabii bunu duymuş olmak Hart’ı çok üzer. Çünkü çellodan, piyanoya ve vokallere kadar klasik müzik Hart’ın hayatında çok önemli bir yere sahiptir o zamanlar. Bu olaydan sonra da şarkı sözü yazmaya geri döner.

İÇİMİZDEKİ DUYGULARIN KADINI

Beth Hart genellikle şarkılarında kendi hayatından kesitler anlatır bize. Çoğu hikaye hayatında yaşadığı travmatik olaylara ya da geçirdiği zor dönemlere dayanır hatta. Daha çocukken çok sevdiği babası tarafından terkedilmiş ve kız kardeşi Sharon’ı da AIDS’ten dolayı kaybetmiştir. Bir röportajında “Acı, korku, kafa karışıklığı, aşk, kayıp, gerçek, seks, neşe, rüyalar, sanat, Tanrı, arkadaşlar hakkında yazıyorum” der. Yine de her yazdığı şarkı onun için bitmiş bir eser değilmiş. Eğer yazdığı şarkılarla bir bağ kurabiliyorsa o zaman kayda değer şarkılar ürettiğini söyler. Screamin’ for My Supper (1999) albümündeki “Skin’’ ile My California (2010) albümündeki “Sister Heroine’’ şarkısını 33 yaşında AIDS’ten kaybettiği kız kardeşi Sharon Hart’a yazar. “Şarkıda kız kardeşimi kaybettiğim için üzgün hissettiğimi dile getirmek yerine, onun kahramanlığını, hayatta olduğu zamanı ve hayatta kalmak için nasıl mücadele verdiğini dile getirmek istedim’’ der “Sister Heroine’’ için. Yine My California albümündeki “My California’’ şarkısını hayatının aşkı Scott Guetzkow için yazmıştır. “Ve seni güneşin California’yı sevdiği gibi seveceğim’’ der şarkıda. War In My Mind albümündeki “Try a Little Harder” şarkısını ise 1970’lerde kumarbaz olan babasından ilham alarak yazmıştır.

ADETA PATLAMAYA HAZIR DİNAMİT GİBİLER

Tom Waits ve Leonard Cohen ile sahneyi paylaşmayı her zaman çok istemiş olan Beth Hart, bugüne kadar Jeff Beck, Slash, Buddy Guy gibi isimlerle sahneyi paylaşmıştır. Jimi Hendrix’in varisi olarak görülen Amerikalı Blues-Rock gitaristi Joe Bonamassa’yla ise çok önemli işlere imza atmıştır. Bonamassa 2010 yılında albüm hazırlığındayken Ike & Tina Turner gibi kadın bir vokalin ön planda olduğu grup kurmak istemiş ve kadın vokal olarak da aklına gelen ilk kişi ise daha önce “37 Days’’ şarkısını İngiltere’deki bir radyo programında severek çaldığı Beth Hart olmuş. Bu fikri duyan Beth Hart her ne kadar ilk önce Bonamassa için geri vokal olacağını düşünse de, Bonamassa’nın tam tersine Hart’ın ana vokal olacağını söylemesi üzerine Beth Hart sevinçten havalara uçar.

Bu sayede biz de Hart & Bonamassa’nın doğuşuna şahit olduk… 2011 yılında çıkarttıkları ve içinde “I’ll Take Care of You’’, “Your Heart Is As Black As Night’’, “Ain’t No Way’’, “Strange Fruit’’ gibi başyapıtların bulunduğu Don’t Explain albümü ile ne kadar efsanevi olduklarını kanıtlayan ikili ardından iki mükemmel albüme daha imza atar: Seesaw (2013), ve Black Coffee (2018). Seesaw aynı zamanda Grammy adaylığını da layık görülür.

“HAUNTED’’ VE ‘’PURPLE RAIN’’

Beth Hart, 2003 yılında bir Deep Purple şarkısında (“Haunted’’) geri vokal olarak yer alan ilk ve tek müzisyen olmuştur. Aynı zamanda Led Zeppelin’den “Whole Lotta Love’’, The Rolling Stones’dan “Wild Horses’’, Larry McCray’den “Soulshine’’, Humble Pie’dan “I Don’t Need No Doctor’’, Free’den “All Right Now’’, Prince’den “Purple Rain’’ olmak üzere birçok rock ve blues şarkılarını tekrar yorumlamıştır. Hatta 2016 yılında Hollywood Bowl’da 50. yılını kutlayan Jeff Beck, programında yine 2016 yılında kaybettiğimiz Prince’i de anmak ister ve gecede “Purple Rain’’i söyleyen Hart’a, Steven Tyler geri vokallik yapar, Jeff Beck de gitarıyla eşlik eder.

İSTANBUL’DA KONSER VERMİŞTİ

2016 çıkışlı Fire on the Floor albümü sonrasında aynı adlı turne kapsamında 10 Mayıs 2017 tarihinde Zorlu PSM’de Türk seyircisiyle buluşmuştu. Daha önce Türkiye’ye tatil için geldiğini söyleyen Beth Hart, Türkiye’yi çok sevdiğini, İstanbul’da ilk konserini verdiği ve harika bir seyirci kitlesiyle karşılaştığı için çok mutlu olduğunu söylemişti. O gece uzun yıllar söylemediği “Over You’’ şarkısını da yıllar sonra ilk kez Türk seyircisi için söylemişti.

Diskografisi:

Beth Hart and the Ocean of Souls (1993)
Immortal (1996)
Screamin’ for My Supper (1999)
Leave the Light On (2003)
37 Days (2007)
My California (2010)
Don’t Explain (2011)
Bang Bang Boom Boom (2012)
Seesaw (2013)
Better Than Home (2015)
Fire on the Floor (2016)
Black Coffee (2018)
War in My Mind (2019)