Yeni şarkısı “Jackpot”u Sony Müzik Türkiye etiketiyle yayınlayan Burry Soprano, Dergy’nin sorularını içtenlikle yanıtladı.
Sebla KOÇAN / [email protected]
“Melodilerle aram iyidir. Bir gün müzik dışındaki sanatları da icra etme isteğim var. Yeni bir ortamda genelde sevgi görürüm ama herkesin favorisi değilimdir. ‘Hater’larım sizi yanıltmasın onlar sadece internette varlar. Bunlar şimdilik geçerli çünkü hayat çok hızlı değişiyor”. Bu cümleler, genç rap sanatçısı Burry Soprano’nun biyografisinde yazıyor. Yeni single’ı “Jackpot”u yakın zamanda yayınlayan Burry Soprano, şarkıların hem bir ruhu hem de bir matematiği olduğunu düşünüyor. Onu geniş kitlelere tanıtan “Mary Jane”in yakaladığı büyük başarı sonrası yaşadığı mutluluğun yanı sıra, hakkında çok önyargı oluştuğunu da söylemeden edemiyor. Burry Soprano, Dergy’nin sorularını samimiyetle yanıtladı.
Yeni şarkınız “Jackpot”un klibi oldukça başarılı. Önce gerçek mi animasyon mu anlaşılmıyor, sonra 3D animasyon olduğunu anlıyoruz. Nasıl karar verdiniz böyle bir klip çekmeye? Klibin sonuna bakarsak hikayenin devamının geleceğini hissediyoruz, öyle mi sahiden? Teşekkürler. Her şey Atıl’ın beni Saruhan’la tanıştırmasıyla başladı diyebiliriz. Saruhan, YouTube’da “Mightyracoon!” isminde popüler bir kanalın sahibi. Orada harika animasyon videoları yayınlıyor. Ben kanalı gördüğümde şok oldum, bunu Türkiye’den biri yapamaz dedim. Ama yapılıyormuş. Gerçek görüntülerle yakalanması zor olan vurucu sahneler yaratma fikri ilgimi çekti. Sonrasında tanıştık ve proje üzerinde konuşmaya başladık. Enerjiyi yakaladıktan sonra fikirler kendiliğinden ortaya çıktı.
Klibin hemen başında, genç yaşta kaybettiğimiz Vio’yu da görüyoruz. Sizde nasıl bir yeri vardı Vio’nun? Neden klipte böyle bir an olsun istediniz?
V iyi yürekli bir insandı. Karşısındaki ona insani yanıyla yaklaşırsa asla geri çevirmez ve destek olmak için elinden geleni yapardı. Kısacası gerçek bir dosttu. Eskiden beri şarkılarda birbirimizden bahsederiz. Bu geleneği yaşatmaya devam ediyorum.
“Mary Jane”den bu yana iki yılı aşkın bir zaman geçti. Bu şarkının kazandığı bu büyük başarı sonrası neler yaşadınız, neler deneyimlediniz? Yeni bir şarkı için çalışırken bu başarı sizi etkiliyor mu, yönlendiriyor mu?
Mary Jane’e gelen sevgi ve tebrikler beni motive etti. İnsan bazen kendisine ne kadar inansa da başarısını herkese kanıtlamak istiyor. Mary Jane de benim öyle bir dönemimde verilmiş bir hediyeydi. Adını bilmediğimiz ülkelerde bile 1 numara olma hissini böylece tatmış oldum. Kendi sanatçı kimliğimi oturtmama yardımcı oldu. Ama bunu ilk atışta yapmış olmam bir anlamda da olumsuz etkiledi. Daha önceden fazla tanınmadığım için olsa gerek hakkımda ön yargılar oluşmaya başladı. Yeni bir şarkı için stüdyoya girdiğimde kararı sadece müzik verir. Şarkı kulağa güzel geliyorsa güzeldir. Bu baskıyı zaman zaman hissetsem de farklı tarzlar deneyerek kendimi geliştirmeyi tercih ediyorum.
Rap sanatçıları aynı zamanda çok güçlü kalemşörler diyebiliriz. Üstelik şarkı çok uzun oldu diye bir derdiniz de yok. Size en çok neler yazdırır, en üretken olduğunuz zamanlar hangi zamanlar?
İlham, bazen bir kelimeden, bazen bir renkten, bazen de alakasız bir şeyden ortaya çıkabilir. Gün boyu aklıma gelen fikirleri bir kenara yazıp stüdyoya girdiğimde onlardan ilham alıyorum. Eğer mutlu bir günümse saatlerce şarkı yazabilirim.
“İNSAN VÜCUDUNDA DNA’LARIN ÜSTLENDİĞİ İŞİ MÜZİKTE NOTALAR ÜSTLENİYOR”
Türkçe rap altın çağını yaşıyor ama hepimizin çocukluğunu etkilemiş yerli rap sanatçıları ve grupları var… Sizi etkileyenler, ilham kaynağınız olanlar kimlerdi?
Türkçe rap’in ilerlemesi ve dünyaya yayılması beni mutlu ediyor. Ben kendini geliştirmek isteyen bir müzisyen olarak genelde hiphop kültürünün anavatanı olan Amerikalı rapçilerden ilham aldım. Örnek vermek gerekirse Kid Cudi ve Wiz Khalifa gerek müzik gerekse kişilik bakımından beni etkileyen iki isim.
Şarkıların sadece matematikten ibaret olmadığına, onların da insanlar gibi birer ruha sahip olduklarına inandığınızı söylüyorsunuz… Bu düşüncenizi biraz daha açar mısınız? Sizin için neredeyse ete kemiğe dönüşmüş, kişilik kazanmış, eski bir dost gibi hissettiğiniz şarkılar hangileri?
İnsan vücudunda DNA’nın yaptığı işi müzikte notaların üstlendiğini düşünüyorum. Nasıl DNA molekülünün üzerindeki nükleobazların dizilişi insanın özelliklerini ortaya çıkarıyorsa, notaların da uyum içinde dizilişi müziği ortaya çıkarıyor. Bunu yaparken sadece matematik kullanmazsınız, hem matematiği hem de içinizden gelen sesi bir arada kullanmanız gerekir. Tıpkı doğanın kendisi gibi. O zaman ortaya çıkan ürün güzel bir matematik işleminden çok bir dost gibi ruhunuza dokunacak hale gelir. Ben sevdiğim şarkıları unutup yıllar sonra tekrar keşfetmeyi seviyorum. O zaman hepsi eski bir dost gibi hissettiriyor. Yine de iki favorimi buraya bırakıyorum:
KIDS SEE GHOSTS – Reborn
Prince of Falls – Marlboro
Türkçe rap dünyası oldukça gergin. Hem şarkılarda hem sosyal medyada laf dalaşları bitmek bilmiyor. Neden rap dünyasında tansiyon bu kadar yüksek sizce?
Kıyas yapmaktan hoşlanan bir toplumuz. İki kişinin kavga ettiğini görmek nedensizce hoşumuza gidiyor. Ya da başarılı birini gördüğümüzde tebrik etmek yerine kendimizi onunla kıyaslayıp tepki göstermeyi tercih edebiliyoruz. Müzisyen olarak bu negatif düşüncelerin etkisinde kalmamak lazım. Ancak bu şekilde büyük müzisyenler olarak anılabileceğimize inanıyorum.
Rap sanatçıları yıllardan beri en çok linç edilen, eleştiriye ve kötü söze maruz kalan kesim oldu. Siz benzer şekilde haksızlığa uğradığınızı düşündüğünüzde, eleştiri aldığınızda nasıl tepki veriyorsunuz buna?Ben bu durumları kişisel algılamıyorum. Olumsuz mesajlara maruz kaldığımda işe karşımdakinin haklılık payı olup olmadığını tartarak başlıyorum. Eğer yoksa kolayca işime devam edebiliyorum. Haklılık payı varsa ortaya atılan eleştiriyi analiz etmek ve ondan ders çıkarmak zorundasınız. Bu herkesin sahip olması gereken bir erdem.
KISA KISA…
- Beni en çok etkileyen film Predestination oldu, özellikle de şu sahnesi: Her şeyin açıklığa kavuştuğu son sahne.
- Gardrobumda en sevdiğim parça kırmızı Air Jordan tişörtüm. Bıraksalar sadece onu giyerim.
- Sabahları uyandığımda kahve olmadan ayılamam.
- İnsanlarda en tahammül edemediğim özellik dedikoduculuk. İşte o zaman beni tutmayın!
- Kendimde en sevmediğim huyum sabırsız olmam. Ne yapayım, ben böyleyim.
- Eskiden hep rockçılar ve rapçileri kapıştırırlardı. Benim rock müzikle ilişkimse hep Manga oldu. Bu durumu manidar buluyorum.
