Ana SayfaMüzikBüyük Ev Ablukada şimdi bize ne anlatıyor?

Büyük Ev Ablukada şimdi bize ne anlatıyor?

Büyük Ev Ablukada’nın -neredeyse- senelerdir beklediğimiz yeni albümü “Defansif Dizayn” geçtiğimiz günlerde yayınlandı.

Sebla KOÇAN / [email protected]

“İnsanlar mutlu iken müziği dinlerler, üzgün iken şarkı sözlerini” teorisini duymuşsunuzdur. Bazen yeni bir şarkı dinlerken en çok nereye odaklanıyorum, o an mutlu muyum üzgün mü diye düşünmekten kendimi alamıyorum. Fakat şimdi Büyük Ev Ablukada şarkılarını dinlerken sözlere nasıl odaklanmayayım? Üzgün de değilim ki.

6 yıl sonra “Defansif Dizayn”ın gelişi muhtemelen yılın bitmesine birkaç hafta kala hepimizi neşelendiren bir gelişme oldu. Öyle ya, her hafta cuma günleri yeni bir single’ın yayınlanmasına alışkınız. Ortalık hep çok karışık. BEA’da öyle bir şey pek yok. Ayda yılda bir şey gelince seviniyoruz. Geçtiğimiz yıl -tabii ki klipsiz- yayınlanan ‘Yangın Akvaryum’u aylarca konuştuk. Sonra ‘Yangın Akvaryum’un Çıplak Ayaklar Stüdyosu’ndaki canlı şekli geldi, onu da aylarca konuştuk. “Defansif Dizayn”ı yıllarca konuşacağız bu durumda.

Onların anlatacak çok şeyi varmış, bizim de haliyle dinleyecek çok şeyimiz var bu albümde. BEA bir röportajlarında şarkı sözleri için grupta bir “edebiyat departmanı” gibi çalıştıklarından söz etmişti. Bartu Küçükçağlayan başka bir röportajında da BEA şarkılarını şöyle tarif ediyor: “Müzik – laflaflaflaflaflaflaflaflaf – müzik.”

BEA bu kez ana fikri rahatsız etmek üzerine kuruyor. Bazı nakaratlar tekrar etmiyor, bazıları takip edilemiyor hatta anlaşılmıyor. Şarkıların belli bir süresi veya sınırlaması yok. ‘Yangın Akvaryum’daki gibi, sanki üç şarkı birbiri içine geçmiş hissi pek çok şarkıda mevcut. Bu da her dinlediğinizde şarkıyı başka bir yerinden duymanız demek. Mesela albüm akarken bir şarkının solosuna vuruluyorsunuz. Zaman geçiyor, “Aaa ben bunu da sevdim” diyorsunuz. Fark ediyorsunuz ki o aslında aynı şarkıymış. Çok renklilik ve çok çeşitlilik, “Defansif Dizayn”ı bir evvelki albüm “Fırtınayt”ın elektronik ağırlıklı dünyasından ayırıyor.

Bir akrabalık türü olarak “Defansif Dizayn”

Büyük Ev Ablukada şarkılarını genellikle herkes istediği yerden tutup büküyor. Mesela en büyük Büyük Ev Ablukada hitlerinden ‘Güneş Yerinde’nin pek çok insanın sosyal medya hesaplarında mutlulukla ilişkilendirmesine tanık olmuşsunuzdur. Ama şarkının tamamı bana kasvetli gelmiştir, hatta ölümü çağrıştırmıştır. Burada doğru diye bir şey yok elbette. Kim neresinden tutuyorsa orasından alsın. Kişiselleştirebiliyor muyuz, yakınlık kurabiliyor muyuz ona bakmak lazım. “Defansif Dizayn”la kesinlikle bir akrabalık kurabiliyoruz. Cuma günü yaşanan yeni şarkılar kaosu içinde bu büyük bir nimet.

Albümdeki favorim ‘Şiraze’. Ruh hali çok tanıdık: “Artık eskisi gibi hissedemiyorum.” Bu bizim jenerasyona mı özel bilmiyorum ama bizde genellikle artık o eski heyecanlar, yüksek duygular, aşklar, romansların falan kalmadığı çok konuşuluyor. Üstüne bir de omuzlarımıza çöreklenen “Artık vaktimiz kalmadı” hissi genel gündemimize tuz biber ekiyor. Şimdi bunun sosyolojik sebeplerini sıralayıp konuyu dağıtmayalım. ‘Şiraze’, dört elle sarıldığımız mantığımızı bazen de bırakmalıyız diye kendi kendiyle konuşan bir şarkı. Sevemiyor olmaktan yakınıyor. Sesli düşünüyor sanki. Yavaş yavaş başlıyor, gittikçe hızlanıyor, sonlara doğru çığırından çıkıyor, sonra yavaş yavaş tekrar eski sakinliğine geri dönüyor.

“Gerçeği mahvetmeliyim / Hem çirkinim hem kafamda taç var / Bildiğim her şey yanlış ve ahmakça / Kendimi kaybetmeliyim / Aklıma esir olmaktan yoruldum /Ve takvimden yapraklar kopmakta”

Üstelik ‘Arayan Bulur’daki “İnsan büyüdükçe- kusura bakma- giderek kendine benziyor” gibi bunda da çenemize yumruğu sallayan satırlar var: “Niye kendimi başkalarında kurtarmaya çalışıyorum bile bile?/ Anılarımın acılarını yeni insanlarda görmek istiyorum diye?”

Şarkıların ince ayarları

Bir diğer favorim ‘Karargâh’. Tophane Noise Band’in eşlik ettiği şarkıyı Gülinler (pardon, Galvaniz Gelbiraz) söylüyor. Tıpkı günlük tutar gibi yazılmış şiirsel sözler, karanlık altyapılarla birleşiyor. Burada bir savaşa hazırlık durumu anlatıldığını söyleyebiliriz: “Rüzgârı salonuma misafir ediyorum/ Ona kasırgaları beklediğimi söylüyorum.” Şarkıya ismini veren ‘Karargâh’ da biliyorsunuz askeri bir terminoloji, savaş sırasında orduların konakladıkları yer anlamına geliyor. Şarkıdaki bir diğer ince ayar da “Sanki jamais vu” satırlarında gizli. “Jamais vu”, “Deja vu”nun şeytani ikizi olarak tasvir ediliyor. Daha önce yaşadığımız bir şeyi hiç yaşamamışız gibi hissetmek anlamına geliyor. Hikâyelerin değiştiğini söylüyor, geçmişe çok takılı kalmayan bir ruh halinden bahsediyor.

Şu ana kadar gözlemlediğim kadarıyla çoğu dinleyicinin favorisi ‘@defne.kalbim96’ olmuş. Instagram’daki sahte bir hesap adını simgeleyen şarkıda mutsuz bir aileden gelen özgür bir kadın profili çizilmiş: “Yapmaması gereken şeylerin olduğuna emin/ Ve yapmaması gereken şeylere hayır dememeye bayılıyo’…” Şarkıdaki bu karakter beni ister istemez tedirgin etti. Sanırım bu kahramanı ilişkiler üzerine açılan hesapları takip ederken ve kendi kişisel gelişimi için aldığı kitapların sadece arkasını okurken resmetmeye devam ediyorum kafamda.

Herkesin sevgilisi bir diğer şarkı da ‘Beklediğim Gibiyim’. “Madem sahile vurcaktım, oltalardan niye kaçtım?” Yine hepimizin genel gündemlerinde yer alan cümlelerden birinin tam bir BEA filtresiyle estetize edilmiş hali.

1701690465532

Albümün çok renkliliğinden bahsetmiştik. Açılışı yapan ‘Pazartesi’ de bunlardan biri. İmer Demirer iş birliğiyle caz fırtınaları eşliğinde başlayan ‘Pazartesi’, sözleriyle deliye yatıyor olması açısından gülümsetiyor. “Bu benim ölü sezonum” diyecek kadar depresif olan ruh halini, “Dışarda meyveler yerlere değiyor” diyerek taçlandırıyor. Haftanın en sevilmeyen günü hakkında kesinlikle sevilecek bir şarkı oluyor ‘Pazartesi’, ama öyle hemen değil.

‘Oh Be!’ albümdeki aşk şarkısı açığını kapatan eğlenceli bir şarkı. İyimser ve anın keyfini çıkartan hissi albümü rahatlatıyor. ‘FeeL’ yumuşak, tatlı tatlı akıyor, diğerlerine nazaran daha “catchy” diyebileceğimiz bir parlaklıkta.

Can Güngör ve Zeynep Oktar’ın ekibe yeni katılan üyeler olmasıyla zenginleşen Büyük Ev Ablukada albümü “Defansif Dizayn”da sloganlaşan, hemen sağa sola yazmaya başlayacağımız cümleler kulağımızı hızla yakalamıyor. Ancak birkaç dinlemeden sonra zihnimizin derinlerine yerleşmeye başlıyorlar ve onlara karşı koyamıyoruz. Edebiyat departmanı o kadar iyi çalışmış ki olmuyor başka türlüsü. Ruh haliniz neyse, o şarkıya doğru yükseliyorsunuz ama bu şarkı her dinleyişte değişiyor. Hangi şarkının sizi neden yakaladığından emin olamıyorsunuz. Defansif bir dizayn sahiden, muazzam bir kaos, olağanüstü karmaşalar. Tüm bu sebeplerden ötürü bu albümü daha yıllarca dinleyeceğiz orası belli. Ve daha durun, konserlerine gidince kim bilir daha neler hissedeceğiz.

BENZER İÇERİKLER

EN ÇOK OKUNANLAR

ÖZEL DOSYALAR