Son sürat ilerleyen 2024’e yetişmeye çalışırken Nisan albümlerini keşfedelim.
Ant Arın ŞERMET
Her albüm yazısının girişinde geçen ayın geride kalmasındansa yılın ne kadar hızlı ilerlediğinin farkına varıyorum… Kışın, soğuk bir havada bu ay neler çıkacak diye bakarken bir anda Nisan ayında neler çıkacağını dip köşe tararken buldum kendimi. Bu gidişle ne olduğunu anlamadan 2024’te neler neler dinledik bir seri yazımına başlamışım…
Gelgelelim 2024’ün şu ana kadarki albümlerinde ana akıma daha yakın ya da ana akımın ta kendisi olan büyük isimlerin yeni işlerini buluşturduğu ay olacak Nisan. Bir nevi sıra büyük isimler ve dolayısıyla sektörde…
Taylor Swift – “The Tortured Poets Department”
Çağımızın en büyük müzik ikonu mu demek doğru olur yoksa en büyük popüler kültür figürü mü? Kıta fark etmeksizin gittiği her ülkede devasa stadyumları dakikada dolduran ve bilet bulmanın bir hayal olduğu Taylor Swift’in on birinci stüdyo albümü “Tortured Poets”, 19 Nisan’da Republic etiketi ve yakın dostu Jack Antonoff’un prodüktörlüğünde dinleyiciyle buluşacak. Önceki albümü “Midnights”la başarılarını katmerleyen Taylor Swift, o albümü bitirdiği gibi “Tortured Poets”in çalışmalarına başlamış. Bir nevi hayatta kalma çağrısı olarak tanımladığı albüme “hiçbir albümümde şarkı yazıp iyileşmeye bu kadar ihtiyacım yoktu” demiş… Post Malone’un da dahil olduğu albümün açılışı ‘Fortnight’ ve Florence + The Machine’in katkısıyla ‘Florida!!!’ ilk dikkat çeken şarkılar oldu. Henüz albüm çıkmamış olsa bile…
Pearl Jam – “Dark Matter”
İki ters bir düzden devam diyen Pearl Jam’in 12. albümü “Dark Matter”, 18 Nisan’ın 19 Nisan’a bağlndığı anlarda bizimle buluşacak. Son albümü “Gigaton”la hiç de fena bir iş yapmayan Pearl Jam’den beklentiler azımsanmayacak seviyede. Ancak çıkan teklilere bakacak olursak biri umut verirken diğeri “hay aksi, niye böyle oldu ki” dedirtiyor. “Future Nostalgia” ile adından söz ettiren yeni neslin önemli prodüktörlerinden Andrew Watt’la çalışan Eddie Vedder ve arkadaşlarından beklentiyi normal seviyeye indirmek sanıyoruz ki en sağlıklısı. Boş yere can sıkıntısına gerek yok. İyi bir albüm çıkarsa da döne döne dinleriz…
The Black Keys – “Ohio Players”
Doğup büyüdükleri eyalet Ohio’ya albüm ismiyle selam gönderen tatlı mı tatlı grup The Black Keys’in, dinleyicisine keyifli bir albüm deneyimi sunacağı “Ohio Players”, 5 Nisan’da dinlenebilecek. William Bell’in 1968 tarihli ‘I Forgot to be Your Lover’ının da yorumu olan albüm, 14 şarkıdan oluşacak. Beck’ten Lil Noid’e dikkate değer isimlerin de yer aldığını notlarımız arasına ekleyebiliriz.
Albümü bir kenara bırakacak olursak “This Is A Film About Black Keys” isimli bir belgeselleri birkaç hafta önce ilk gösterimini yaptı. Belgeselin yönetmenliğiyse Jeff Dupre’nin. Konusuysa şimdilik bilinmiyor.
St. Vincent – “All Born Screaming”
Gitardaki hünerlerine ayrı, sesine ayrı, duruşuna apayrı hayran olduğumuz Annie Clark’ın müstesna grubu St. Vincent’ın yeni albümüyle buluşmamıza 1 ay kaldı. 26 Nisan’da çıkacak albüm Annie Clark’ın yaratıcı zihninin ürünü. Her şarkıyı kendi yazan ve albümün prodüktörlüğünü de kimselere vermeyen Clark’a albümde eşlik eden çok sayıda önemli isim var. En başa Dave Grohl ve Cate LeBon’u yazabileceğimiz listede yok yok. Ayrıca, “All Born Screaming”de yer alan ‘Sweetest Fruit’, 2021 yılında çok talihsiz bir şekilde hayatını kaybeden müzisyen ve prodüktör SOPHIE’ye bir ağıtmış…
Albümün nasıl duyulacağı konusunda gelen sorulara “Göz alabildiğine ağaçlarla dolu bir ormanda yürüyüşe çıkıp iç sesinizi dinlediğinizi düşünün. O ses gerçektir değil mi? Bu albüme de aynısını söyleyebilirim. Her şeyiyle gerçek tınlayan bir albüm çünkü gerçek…”
Justice – “Hyperdrama”
Albüm henüz çıkmadan, turnenin neredeyse tüm konserlerinin biletlerinin tükendiği bir iş bekliyor bizi 26 Nisan’da. Elektronik müziğin en başarılı ve aktif ikililerinden olan Justice, kariyerlerinin dördüncü albümünde de çıkan teklilere bakacak olursak kendi belirledikleri çıtanın altına düşmeyecek gibi duruyorlar. Türün severleri için “Hyperdrama” zaten ayın en büyük müzik olayı olarak tanımlanabilecekken türle çok ilgili olmayan müzikseverler bile bu albüme heyecanla yaklaşıyor. Haklılar da. Tame Impala’nın iki şarkıya eşlik ettiği; Thundercat, Miguel ve Connan Mockasin gibi isimlerin de Justice’le yolunu kesiştiren Hyperdrama, bakalım isminin hakkını verebilecek mi?
Shabaka – “Perceive Its Beauty, Acknowledge Its Grace”
İngiltere’nin yeni nesil caz sahnesinin tişört değiştirir gibi proje değiştiren dahi ismi Shabaka Hutchings, Sons of Kemet ve The Comet is Coming sonrası solo kariyerine odaklanıyor. 12 Nisan’da Impulse! Etiketiyle çıkacak “Perceive Its Beauty, Acknowledge Its Grace, Shabaka’nın saksofon çalmayı bırakıp flüt ve flüt benzeri enstrümanlara yöneldiği; özüne döndüğü bir albüm olmaya aday. Albümün prodüktörlüğünü de kendisi yapan Shabaka’ya, Dilip Harris’in eşlik ettiğini de söylemek lazım. Amerika’nın modern caz sahnesinin önemli isimlerinden Jason Moran ve Nasheet Waits’in piyanoyla davullarda Shabaka’yı yalnız bırakamamasıyla birlikte yılın dikkat edilmesi gereken caz albümlerinden biriyle karşı karşıya olabiliriz.
Vampire Weekend – “Only God Was Above Us”
Bazı gruplar vardır ki sadece adlarını görmek bile güven verir. Ne dinleyeceğinizi üç aşağı beş yukarı tahmin edersiniz. Vampire Weekend, 20 yıla yaklaşan kariyerinde bu durumun en net örnekleri arasında gösterilebilir. 2019’da çıkan son albümleri “Father of the Bride” biraz daha minimal tınlasa da her şeyiyle bir Vampire Weekend albümüydü. 5 Nisan’da gelecek beşinci stüdyo albümleri “Only God Was Above Us” için de aynısını söyleyebiliriz. ‘Capricorn/Gen X Cops’ ve ‘Classical’ teklileri sonrası dinleyeceğimiz albümün müzikal ve sözel dilini anlamak mümkün. 2013’ten beri grupla çalışan Ariel Reichstaid’ın yine prodüktör koltuğunda olduğunu da eklersek argümanımız güçlenecektir…