Ana SayfaMüzikCan Şengün: "Yalnızca bir iş ile meşgul olmak fikri bana gayet sıkıcı...

Can Şengün: “Yalnızca bir iş ile meşgul olmak fikri bana gayet sıkıcı geliyor!”

Yıllardır severek takip ettiğim, Türkiye’de aklınıza gelen her türlü büyük isimle yolu kesişen harika bir müzisyen Can Şengün. Yıllardır sahnede olmasının yanı sıra oldukça uzun bir zaman da YouTube’da keyifli programı “The Producer” ile sevenleriyle buluştu. Bir süredir Zorlu PSM Touché sahnesinde “Can Şengün ile Sıkı Fıkı” isimli bol müzikli talk show’u sahneleyen Can Şengün ile hem programına hem de hayata dair keyifli sohbete buyurun hadi 🙂
Ve unutmadan ekleyeyim, 15 Haziran’da Touché’de, kaçırmayın!

İpek ATCAN / [email protected]

Yapabileceğimiz şeyler kendimize getirdiğimiz kısıtlamalar veya cesaret edemediklerimiz ile sınırlı.”

Yıllardır inanılmaz bir tempodasın. Albümünde ya da sahnesinde çalmadığın isim kalmadı gibi bir şey. Hiç mi yorulmuyorsun? Hayır, bir de yetmezmiş gibi Los Angeles ve İstanbul arasında mekik dokuyorsun?

Aşık olduğum hobim ile, mümkün olabildiğince üretebilmek, çalabilmek, birçok güzelliğin ufak da olsa bir parçası olabilmekti amacım. 80’li yılların sonunda bu işlere girerken, aklımda olan en son şey ileride hangi oranda tanınacağım veya ne kadar kazanacağımdı. Bugün ne mutlu ki bu hâlâ geçerli. Benim de yorulduğum günler elbette oluyor, bu insana özgü bir durum. Fakat güzel olduğunu düşündüğüm işler üretiyor olmak her şeye bedel. İnsan sevdiği, hastası olduğu işi yaparken, zaman veya yorgunluk gibi kavramlar fevkalade önemsiz oluyor, inan bana. Bunca yıldır yüzümü böylesine güldüren, heyecanın hiç azalmadığı bir iş ile hayatımı devam ettirebiliyor olmaktan dolayı gece gündüz inanılmaz bir minnet içersindeyim. Ayrıca mümkün olduğunca ve sıklıkla İstanbul dışına ve hatta Türkiye Cumhuriyeti hudutları dışına çıkmak, bana iyi geliyor. 

Sen sadece bir müzisyen değil, müzik konusunda da delicesine bilgi sahibi birisin. Eğlenceli paylaşımların ve “The Producer” programından da anlaşıldığı üzere… İşin en çok hangi tarafını seviyorsun? Sahnede ‘rockstar’ olmak mı, eğlenceli sohbet eden kişi olmak mı?

Teşekkür ederim. Biz insanlar aslında çok yönlüyüz. Yalnızca bir iş ile meşgul olmak fikri bana gayet sıkıcı geliyor. Sabahtan akşama ve yıllarca aynı iş yerinde beyaz yakalı modern kölelerin dirsek çürütüyor olması gözlerindeki ışıltıyı da beraberinde götürüyor. Yapabileceğimiz şeyler kendimize getirdiğimiz kısıtlamalar veya cesaret edemediklerimiz ile sınırlı oysa. Sahne üstündeyken rockstar gibi o iki saati yaşamak, binlerce seyircinin enerjisi ile beslenmek acayip bir duygu. Seviyorum. Sahne arkasında, mazbut, mütevazı, öğrenmeye açık kibar biri olarak yaşamı devam ettirmek önemli. Stüdyolarda, fevkalade yetenekler ve birbirinden farklı özellikler ile doğmuş, birçoğu da bana hayata dair pek çok şey öğretebilecek seviyede kişiler ile çalışabilmek, değerli şarkılara katkıda bulunabilmek ayrı bir heyecan. Alışık olduğum, yıldızımın öne çıktığı ortamlar. YouTube için yaptığım içerikler ve özellikle “The Producer” serimin bu denli tutmuş olması beni mutlu ediyor. Unutmadan, bu gerçek bir takım işi. Programın yüzü ve beyni her ne kadar ben olsam da, kameramanından, ışıkçısından, yönetmeninden, edit’çisine kadar bir çok kişinin emeği var bu ve buna benzer işlerde… Kendimi hiçbir konuda sınırlamak istemiyorum. Yapabileceğimin en iyisi neyse onu yaptım, yapmaya da devam ediyorum.

“Samimi fakat kimseyi rencide etmeyecek bir program yapmak istiyordum.”

Zorlu PSM’nin Touché sahnesinde “Can Şengün ile Sıkı Fıkı” isimli bir programa başladın. Konserlerde ve kulislerde geçen hayatı izleyici önüne taşımak gibi bir şey oldu bu program. Fikrin ortaya çıkış sürecinden bahsedebilir misin? Çünkü sanki bir anda değil de zamanla ortaya çıkan bir fikir gibi geliyor bana.

Tanımaktan ve uzun yıllardır birlikte çalışmaktan iftihar ettiğim değerli büyüğüm Feride Edige hanım beni aradı geçen sonbaharda. Zorlu PSM bünyesinde bir program yapmak isteyip istemediğimi sordu. Hızlıca bir araya geldik ve uzun süredir aklımda olan, gerçekleştirmek istediğim, sonradan adı “Can Şengün ile Sıkı Fıkı” olan program fikrimi paylaştım kendisiyle. Sonra Zorlu PSM genel müdürü sayın Filiz Ova hanım ve şahane ekibine program formatını sunduk. Bunca yıldır edindiğim dostluklar ve güven mekanizması içinde, sanki evimizin salonunda karşılıklı sohbet eder gibi, yeni yazdığımız şarkıları -ama doğru ama yanlış-  birbirimize çalar gibi bir ortam içersinde, gayet samimi fakat kimseyi rencide etmeyecek bir program yapmak istiyordum. Zorlu PSM içindeki Touché’nin müthiş bir enerjisi var. Ayda iki kere ve birbirinden oldukça farklı konuklarım ile, salonu tıka basa dolduran seyirci karşısında programımı sürdürüyorum. Bu işi de çok sevdim! Kimse annesinden program sunucusu doğmuyor. Her program benim için yeni bir heyecan, yeni bir okul. İzleyicilerin memnuniyeti ve hepimizin keyfi devam ettiği sürece devam…

can şengün

Geçtiğimiz birkaç programı düşünecek olursak en unutulmaz anlar neler oldu?

Her program birbirinden çok farklı. Bu programa katılan konuklarımın hepsinin kendine has karakterleri var. Sonuçta şahsen tanımadığımız kişileri ancak hakkında doğru veya yanlış yazılan haberlerden ve yaptıkları işlerden tanıyabiliyoruz. Ben bu doğrultuda harekete geçmek istedim. Konuklarımın pek çok kişi tarafından hiç bilinmeyen ve ilginç olacağına inandığım özelliklerini sahneye taşıdım. Magazinsel bir durum pek yok. O işi ustalarına bırakıyorum. Benim heyecanım ve zaman zaman sahnede yaptığım gaflar dahil anlatacak aslında o kadar şey var ki…

Her bölümde bir konuğun oluyor aslında ama sahneye çıkan isimler ‘sonsuz’ gibi de bir durum oluyor. Bir anda Türk rock ya da pop sahnesinden isimler izleyiciler arasından sahnede belirebiliyor. İzleyici senin evine konuk oluyor diyebilir miyiz? 🙂

Evet evet! Enfes tanım, teşekkür ediyorum sana. Buradaki kilit kelime bence ‘samimiyet’. Bizim insanımız doğuştan kim samimi kim sahtekar kim yapmacık bu kodları çözebilme konusunda donanımlı. Sadece politikacıların gerçek yüzlerini göremiyoruz milletçe. Onu da hayat bize eninde sonunda öğretecek zaten öyle değil mi? İnsanın özeli; kalesi, evi, salonu. Burada olan burada kalmalı ve bizim için değerli olan, kendimize yakın bulduğumuz kişiler bu ortama girebilmeli yalnızca. Evimizin salonunda yaptığımız konuşmalar, mutluluğumuzu, üzüntümüzü paylaşmamız ancak yakın mesai içerisinde bulunduğumuz kişiler ile mümkün. Ben de bir nebze bu salonu, evimin salonunu Touché’ye taşımaya çalışıyorum her akşam. Gelen yorumlara ve izleyenlerin ilgisine bakılırsa fena da olmuyor galiba… Anons ettiğimiz, duyurduğumuz konuk evet bir tane. Fakat onun arkadaşı, setten veya sahneden yakını, komşusu, tüm tanıdıkları katılıyor programa aslında. Birden ateş alıyor diyebilirim gece. Türk pop ve rock dünyasının, sahne ve dizi dünyasının bir çok tanınan, sevilen ismi ne mutlu ki bizleri yalnız bırakmıyorlar.

Kimi konuk etmek istedin de gelmedi? Ya da etmek istersin de gelmez?

Şu ana kadar davet ettiğim dostlarım arasında istediği halde, programıma katılamayanlar oldu. Pandemi sonrasında bazı işlerin hızla açılması sevindirici. Önceden verilmiş sahne veya çekim sözleri olabiliyor birçok kişinin. Ret cevabı aldığım biri olmadı. Uluslararası düzeyde isim sayacak olsam dev bir paragrafa dönüşür… Kim istemez ki, tüm dünyanın bayılarak izlediği kişileri ağırlamayı? Ülkemizde son 20-25 yıldır var olan gece programlarının ve talk show’ların hepimizin hayatında çok önemli yeri var. Bu işlerin kahramanlarından birçok şey öğrendik milletçe. Benim programım da var olan bu büyük zenginliğe bir alternatif, bir öneri. 

can şengün

15 Haziran’da bizi neler bekliyor?

Edis bizlerle müziğini, geçmişini, pek çoğumuzun hiç bilmediği hikâyelerini paylaşacak. Fevkalade başarılı bir Türk genci olarak hayallerini, bu sahne yolculuğunda ulaşmak istediği noktaları, cümlelerden çalmadan, esirgemeden bizlerle paylaşacak. Bazı şarkılarını akustik gitar eşliğinde seslendireceğiz. Hayran olduğu ve bilmediğimiz bazı yerli ve yabancı şarkıları bile seslendirebilir belki de, kim bilir… Güzel müzik, dobra dobra sohbet. Dans edeceğiz, izleyenleri dansa davet edeceğiz. Bu genç yıldızımız ile programı “iyi ki yapmışız.” diyeceğimiz bir geceye dönüştürmek amacım.

Can Şengün’ü gelecek günlerde neler bekliyor?

Neler neler bekliyor… Haziran sonunda programımın ilk sezonu bitiyor ve tatile giriyor. Yeni sezonda buluşacağız izleyiciyle. Bu arada uzunca bir süredir üstünde çalıştığım iki yeni formatım var. Planladığım içerikler dahilinde görüşmelere başladık. Yapmak istediğim birçok şey var. Büyük konserleri çok özledim. Covid-19 adlı bilimkurgu filminin, ümit ediyorum ki son haftalarını yaşıyoruz hepimiz. Bolca konser vermek, birçok yeni müzik üretmek istiyorum. Hepinizin çok yakından tanıdığı ve severek dinlediği bir çok müzisyen arkadaşımın yeni albümlerinde gerek fikirlerimle, gerek bestelerimle aylardır çalışmaktayız. Kendi grubum seasandsun‘ın ilk teklisini haziran ayı sonunda çıkartıyorum. Sevdiğim müziği yaptığım bir ekip. Yakında tanışırsınız. Seveceğinizi düşünüyorum. Yeni şarkılarım için stüdyodayım belki 7 aydır. Şu an bu röportajı Los Angeles‘taki evimden yapmaktayım seninle. Kasım ve aralık ayında yine burada fevkalade mühim işlerim olacak, önceden söz verdiğim. Beni heyecanlandıran bu konular dışında, çocuklarıma gurur duyabilecekleri bir baba olabilmeye çalışıyorum. 

Son olarak Dergy okurlarına neler söylemek istersin?

Dergy okurlarına şahane bir yaz sezonu diliyorum. Bol su ve güneş kremi! 2023 seçimlerinde, bir zahmet herkesin oy kullanmasının ne denli mühim olduğunu hatırlatmak isterim. Gençlerimizin hayallerinin çalınmadığı, cesaretle, korkusuzca kendilerini mutlu edeceğine inandıkları iş ve özel hayatların peşinde koşmalarını, koşabilmelerini arzuluyorum. Din ve politika gibi kişisel bakım ürünlerinin, reklam ve propaganda yapılmadığı, berrak, saf, gerçek bir gelecek içersinde pırıl pırıl gençlerimizin kahkahalar atarak herhangi bir dünya vatandaşından farksız yaşantılar yaşayabilmelerini bu hayatta görebilirsem daha ne isteyim? Tüm okurlarına ve sana sağlıklı, enfes günler diliyorum.

BENZER İÇERİKLER

EN ÇOK OKUNANLAR

ÖZEL DOSYALAR