Ana SayfaMüzikCan Temiz: "Hayatı yanlış yaşama korkusu hayata bakış açımızı çok kısıtlıyor."

Can Temiz: “Hayatı yanlış yaşama korkusu hayata bakış açımızı çok kısıtlıyor.”

Geçtiğimiz günlerde “Ahlaken Alçak” ile dinleyicilerle buluşan ve lansman konserinde herkesin hep bir ağızdan eşlik ettiği şarkılarla sahneden bize seslenen Can Temiz ile hem albümünü hem de hayatı masaya yatırdık. 

Erhan BİLEN / [email protected]

Yeni albümün “Ahlaken Alçak”, elektronik indie, avant-garde rock, horrorcore ve punk türlerini bir araya getiren eklektik bir yapıya ve sound’a sahip. Müzik kariyerinin başından bu yana bu türlerle olan ilişkini nasıl değerlendiriyorsun? Ya da bu türlere karşı olan yaklaşımın yıllar içerisinde nasıl değişti?
Yani punk, metal, hip-hop, progresif rock, arabesk, gothic rock vs gibi türler benim çocukluğumdan beri tutkuyla dinlediğim ve birçok farklı grupla, birçok farklı projede çeşitli varyasyonlarını ürettiğim müzikler. Gelgelelim hayatımın 10 yıllık büyükçe bir kısmında üretimimin tamamını Model domine ediyordu ve açıkçası tutkulu olduğum birçok farklı tarzda gerek enerjimi, gerek zamanımı kanalize edemediğim için üretim yapma imkanı bulamıyordum. Model dağıldıktan sonra kendi içimde küçük rönesans patlamaları yaşamaya ve sevdiğim her şeyle ilgili keşifler ve denemeler yapmaya başladım. E zaten üretim içinde olduğum projelerde tek bir janra bağlı kalmak hiçbir zaman keyif aldığım bir şey olmadı. İlla ki az önce saydığım tarzların birkaçını sentezleyip ortaya yeni bir şey çıkarmaktan çok keyif alıyorum. Bu Model‘de de böyleydi, Seven Day Sleep‘te de, Exnun‘da da, solo projemde de aynı şekilde oldu. Aslında bir singer/songwriter albümü yapmak için oturdum masaya ama sonuçta ortaya bu çıktı.

Yeni albümünle adeta “Genel ahlak, kimin ahlakı?” diyerek toplumun genelgeçer ahlaki normlarına meydan okuyorsun. Albümü baştan sona dinlerken ve o tarzdan, bu tarza savrulurken başka birinin dinler gibi oluyor insan. Ve bu süreçte neler dinleyip nelerden beslendiğini de merak etmeden yapamıyor 🙂
Ya evet lirikal içerik olarak hayatımın bu döneminde aklımı ve kalbimi en çok meşgul eden konulara eğilmek istedim. Bu “hayatı yanlış yaşama korkusu” hayata bakış açımızı çok kısıtlıyor ve bizi birbirimizden uzaklaştırıyor hatta düşman ediyor. Halbuki bence ister konservatif olsun, ister progresif olsun bütün ahlaklar içsel ve uydurmadır aslında. Ki bunda hiçbir problem yok ama problem bu ahlak anlayışlarını mutlak kabul edip önce kendimizi sonra da birbirimizi acımasızca, empatiden yoksun bir şekilde kendi ahlak anlayışımızla yargılamaya başlayınca ortaya çıkıyor. Bence hepimizin bir diğerinin ahlak anlayışından bağımsız olduğunu fark edip, kendi ahlakımızın başkasını bağlamayacağı, başkasının ahlakının da kendimizi bağlamayacağı farkındalığının özgüvenine ihtiyacımız var.

Müzikal olaraksa demin de dediğim gibi bu albümü kendime bir oyun alanı gibi görüp bütün sevdiğim oyuncaklarımla hiçbir kaygı gütmeden oynamak istedim. Fakat özellikle son yıllarda beni çok etkileyen, punk, metal, hip-hop, elektronik gibi türleri bir araya getiren, Ghostamane, IC3PEAK, Ho99o9, Code Orange, Bob Vylan, WARGASM (UK) gibi isimlerin işleri beni çok etkiledi. Tabii ki yine bu müziği de kendi yaklaşımımla ve melodilerimle harmanlayıp yeni bir şeye dönüştürmeye çalıştım.

Yakın çevrenden birçok ismin ve sanatçının yeni albümünde katkısı bulunuyor. Nasıl gelişti bu beraber çalışma süreçleri?
Aslında albümde ortak çalışma yaptığım isimlerin hepsi yakın arkadaşlarım. İlk solo işim olduğu için sanatından, duruşundan, tarzından çok ilham aldığım arkadaşlarımı da işin içine katmak istedim. Ama esas olarak onların sanatsal karakterleriyle benim tarzımın birleşip ortaya yeni bir şey çıkarttığı işler yapmak istedim. Can Bonomo‘yla yaptığımız ‘Misafir’de hem black metal hem endüstriyel hem noise tatları hakim olan bir şarkıda Bono‘nun kapkaranlık bir şiirinin nasıl tınlayacağını duymak istedim. ‘her şey yapışkan’da elektronik punk diyebileceğimiz tarzda bir şarkı, onu da The Ayılar‘dan Ayı Murat‘ın daha old school punk tarzıyla pekiştirmek istedim. ‘S.K.R.M.H.R.Ş.Y.İ’ zaten Fırat‘ın meşhur mottosudur, o da beraber kurmayı planladığımız bir rock’n roll grubunun ortaya çıkan tek meyvesiydi, baktık grup olmayacak ben albüme aldım. ‘Astral Pilav Günü’ hem teknik hem duygusal yönü çok kuvvetli bir vokal gerektirdiği için o şarkıyı Damla‘yla kaydetmek istedim. ‘İhtiyar Avdan Dönüyor’da ise açıkçası şarkı yazarı/şarkıcı ve dinleyici arasındaki bütün bariyerleri ve perdeleri 3 dakikalığına kaldırmak istedim ve bunu yapmak için de eşimle evde hatasıyla, kusuruyla, telefona kaydettiğimiz bir parçadan daha iyi bir yöntem düşünemezdim.
Grupla albüm çıkarmaktan nasıl farklılıkları var solo albüm çıkarmanın? 

Ben 20 senedir sürekli ekip çalışması şeklinde üreten ve performe eden birisiyim. Bu kesinlikle çok keyifli ve çok ufuk açıcı bir proses ama tabii ki her aşamada bir çok yaratıcı insanla ortak kararlar vermeye çalışmak 20 senenin sonunda biraz yıpratıcı olabiliyor. Ben hala gerek EXNUN olsun gerek OTM olsun, gerek Oyunlar Holding olsun ekip halinde üretim yaptığım işleri çok seviyorum ancak artık hayatımın bu döneminde kimseye danışmadan karar verme özgürlüğü yaşadığım bir alana da ihtiyacım varmış doğrusu, o yüzden çok keyif alıyorum ama bunun zorluğu da her küçük detayın sorumluluğu ve yükünün bir kişinin omuzlarında birikmesi.

O Tarz mı?’da bir takım değişiklikler oluyor, onun da dedikodusunu alalım isteriz senden 🙂
O Tarz Mı? zaten 7 sene önce başladığı günden beri kemik bir çekirdek kadronun her türlü kombinasyonu şeklinde nerdeyse her sezon şekil değiştiren bir oluşum. Hatta bu sene içinde bile 3-4 farklı kombinasyon var. Ama biz böyle olmasını seviyoruz, hepsinin enerjisi ve karakteri farklı oluyor.
Lansman konserin nasıl geçti? 
İnanılmaz geçti. Rüya gibiydi. Hala etkisinden kurtulabilmiş değilim. Demin de bahsedip durduğum gibi şu yirmi küsür yıllık müzik kariyerimde bir çok farklı projeyle, çok farklı kitlelere çaldım ama ilk defa yayınladığım bütün şarkıları baştan sona ezbere bilip haykıra haykıra söyleyen yüzlerce kişinin karşısına çıktım. İlk şarkıcılık deneyimimde bunu yaşamak mucize gibiydi. Bu kadar niş bir tarzda müzik üretip, bu kadar kısa sürede, bu kadar tutkulu bir kitleye sahip olmak en vahşi rüyalarımda bile yoktu açıkçası. Hepsine sonsuz minnettarım.
Dergy okurlarına ve hayranlarına bir mesajın var mı?
Hepinizi çok seviyorum, sağolun var olun.
BENZER İÇERİKLER

EN ÇOK OKUNANLAR

ÖZEL DOSYALAR