Alternatif sahnenin üretken müzisyenlerinden Cem Özel, yeni EP’si Esra’yı ve gelecek projelerini Dergy’e anlattı. 

Sebla KOÇAN / [email protected]

Cem Özel ismine aslında uzun yıllardır aşinayız. Bundan 10 yılı aşkın zaman önce elektronik dünyasında Wufi ile performanslarını seyrettiğimiz müzisyen, son yıllarda solo şarkıları ile dikkatleri çekiyor. Sony Müzik Türkiye etiketiyle yaptığı son EP de Esra adında. Bu EP’de “Esra”nın yanı sıra “Aşk mı Olur” ve “Sallanmalı” adında iki yeni şarkı daha var. Özel, kendi kanatlarıyla uçtuğu yeni yolda sadeleşmenin peşinde olduğunu söylüyor. Bunu da kendi usülünde başarıyor. Cem Özel’e göre yeni şeyler yaratmanın yolu da klasik bir derdi kendi süzgecimizden geçirerek sanata çevirebilmek. “Üretebilmek için tam tersine bir mesafe koyabilmemiz ve dolayısıyla her duruma kendi perspektifimizden bir çözümleme getirebilmemiz gerekiyor” diyor. Yani ona göre işin sırrı “kendi içimizde olayı aşmak, anlamak, bir şaka veya bir hikaye haline getirebilmek”. Yetenekli müzisyenle ileriye dönük projelerinden krizantem çiçeğinin felsefesine pek çok şeyi konuştuk.

Çok çoook uzun yıllar önce Wufi zamanında röportajlar yapmıştık. Solo kariyerinizdeki çizginizin epey farklı olduğunu söyleyebiliriz şimdi. Aslında bu dönem de elektropop’un epeyce yükselişte olduğunu söyleyebiliriz. Yine benzer tınılarda dolaşacağınız şarkılar da yapacak mısınız? 

Evet! Ne kadar hızlı geçti yıllar:) Aslında bence artık hiçbir genre yükselişte veya alçalışta değil. Artık tüketiciler olarak müzik tarzından çok simalarla ve kavramlarla ilgilendiğimiz bir dönemdeyiz. Yeterince ikna edici bir imaj, her müzik tarzını her an geri getirebilir veya sıfırdan başlatabilir gibi sanki. Ben ise hikayelerimi (düzenleme açısından) mümkün olduğunca soymak ve çıplaklaştırmak istikametinde gidiyorum şu anda. En azından bunu hedefliyorum. Dolayısıyla görünür gelecekte elektro-pop şarkılar yapacağımı sanmıyorum. Fakat elektronik ve deneysel müzik ve ses tasarımı çok zevk aldığım alanlar. Belki başka sanatçılar ile bu tarzlarda işbirlikleri yaparım!

Nasıl bir yaz geçirdiniz? Son 1,5 yıldır tüm dünya bambaşka bir ruh halinde. Kapanmalar, karantinalar, içe dönüşler, yazla birlikte dışarı çıkmalar derken, siz normalleşebildiniz mi? Nasıl bir ruh hali içindesiniz şimdilerde? 

Ben bu dönemin başında Karaburun’a kaçtım. Hala burdayım. Burayı çok seviyorum. İlginç bir şekilde de “kafamı dinleme” gibi bir klişe yaşamıyorum, aksine burda şehirde yaşadığımdan daha üretken bir şekilde yaşıyorum. Aslında zaten hiçbir zaman “normal” yaşamadık. Pandemi sayesinde eğitim ve birçok iş alanı aynı anda bu kadar insanın zamanını öldürüp bu kadar karbonmonoksit pompaladığı sistemin hiç de gerekli olmadığını fark etti. Buna çok seviniyorum. Birçok iş alanı da büyük kayıplar yaşadı tabii ki ama dünyamız biraz da onu düşünmemizi ve dolayısıyla bir takım adaptasyonlar yaşamamızı çoktan hak ediyor. Belki de pandemi, bir “normal” olmadığı veya “normal” tanımımızda bir değişiklik yapmamız gerektiği fikrini daha büyük kitlelere ulaştırmış oldu. Bardağın dolu tarafı!

cemozel esra ep2 1

Esra’nın bir aşkı başka bir aşkla bitirmeye çalışma hissini anlattığını söylüyorsunuz. Bir ara mutsuzluğun çok yazdırdığını söylerlerdi, katılıyor musunuz bu fikre? 

Güzel soru – mutsuzluğun yazdırdığına kesinlikle katılmıyorum! Mutsuzluğun yazdırdığını her mutsuz yazabilir. Sanatçıların duygularla ve tüm gerçekliklerle daha özel bir bağı olduğunu düşünüyorum. Mutluluk, mutsuzluk, hayalkırıklığı, sitem, arzu, siyasi yapılar… Kendimizi bu gerçekliklerin ortasında, derinlerinde kaybolurken bulmaya meyilliyiz. Üretebilmek için tam tersine bir mesafe koyabilmemiz ve dolayısıyla her duruma kendi perspektifimizden bir çözümleme getirebilmemiz gerekiyor. Bu her zaman gerçek dünyada bir problemi çözmek anlamına gelmiyor tabii ki, ama kendi içimizde, zihinsel bir bağlamda olsa bile, olayı aşmak, anlamak, bir şaka veya bir hikaye haline getirebilmek anlamına geliyor. Benim için tam aksine, bir durumla ilgili gerçekten mutsuzsam muhtemelen onunla ilgili yazmaya henüz hazır değilimdir.

Esra’nın bir diğer dikkat çeken yanı şarkıdaki trompet performansı. Biraz 70’lerin hissinde, çok tanıdık ama yeni ve heyecan verici bir şarkı. Biraz yapım sürecinden bahseder misiniz bize, ne zaman yazıldı, ne zaman bestelendi? Son hali nasıl oluştu? 

Evet, “tanıdıklık” ve “70ler” tanımlamalarına katılıyorum. Özellikle 70ler tınısı kovalamadım kesinlikle, fakat bazen yazdığım şarkılar zaten belli bir dönemin etkilerinden bana ulaşıyor. Ben de düzenleme yaparken bu şarkılar nerden geldiyse oraya bağlı kalmanın en doğal sonuca götürdüğüne inanıyorum. “Esra”daki şarkıları 2013-2014 yıllarında yazdım. 8 senedir aralıksız çalışmıyorum tabii ki, fakat bu sırada bu şarkıları belki onlarca defa tekrar kaydettim, tekrar düzenledim. Bir tek “Aşk mi Olur” geldiği gibi çıktı, onun düzenlemesi sürecinde hiç şüphe yaşamadım. Esra’nın ilk demosunda trompet partisini bilgisayarda sahte bir trompet uygulamasıyla kaydetmiştim. Daha sonra belki gerçek trompet kaydetmekten kaçtığım içindir ki bu partiyi klavyeyle ve gitarla denediğim oldu. Fakat Mahmut’un stüdyosunda (Blue Kite) Serkan Emre Çiftçi ile yaptığımız trompet kaydı müthiş rahat ve sorunsuz geçti ve şarkıya ciddi şekilde yön verdi.

cemozel esra dergy

“KRİZANTEM YENİ BİR BAŞLANGIÇ ANLAMINA GELİYOR”

Esra EP’sinin kapağındaki krizantemin “farklı kültürlerde yas ve ölümden, mutluluk ve tutkuya kadar birçok anlamı olan, aynı zamanda Konfüçyüs felsefesinde özel yeri olan bir güz çiçeği” olduğunu söylüyorsunuz. Ayrıca sizde dövmesi de var. Biraz daha anlatır mısınız bize anlamını? Şarkılarınızla nasıl bir bağlantısı var? 

Dediğin gibi, krizantem bir güz çiçeği. Aynı zamanda büyüleyici bir güzelliğe sahip. “Junzi”, Konfüçyüs’ün saflık, muktedirlik, tevazu ve denge timsali ideal insan için kullandığı bir terim. Bin yılı aşkın bir süredir ise Çin sanatında dört çiçek dört Junzi’ye benzetiliyor. Bunlar 4 mevsim için erik çiçeği, bambu, orkide ve krizantem. Krizantem ve sonbahar benim için yeniden doğmak ve yeniden başlamak ile ilgili. (Eylül doğumluyum zaten!) Bu şarkılar benim için geride kalmış bir dönemin son meyvalarıydı. Dolayısıyla yeni bir başlangıç anlamına da geliyor.

Cem ozel-Esra kapak

Bir dönem yurtdışında yaşadığınızı duymuştuk, şimdi neredesiniz? 2021 içinde yayınlamayı planladığınız başka projeler de olacak mı? 

Şimdi Karaburun’dayım. Önümüzdeki sene İstanbul’a dönerim diye düşünüyorum. Kesinlikle! Yeni şarkılar Ekim’de gelmeye başlar herhalde.

Yaş aldıkça dert ettiğiniz şeyler değişti mi? Müziğe ilk ilgi duyduğunuz o ana geri dönseniz, kendinize ne söylemek isterdiniz? 

Tabii ki değişti. Bazı dertler değişmiyor, ama doğal olarak onlara da yaklaşım biçimimiz değişiyor. Yaş almanın güzel tarafları da olmalı:) Sanırım bu tavsiye her konuda geçerli: Uzatma ve erteleme!

Hiç aynı rüyayı tekrar tekrar gördüğünüz olur mu? Neyi temsil ediyor sizin için rüyalarınızda gördükleriniz?

Eskiden tekrar tekrar gördüğüm rüyalar vardı ama artık her gece başka bir macera. Daha gençken çok anlam ifade etmiyordu ama sanırım yıllar içinde biraz daha çözmeye başladım. Her zaman olmasa da artık kafamın arka odalarına neleri kapattığımı biraz daha net bir şekilde anlayıp bunlarla daha kolay yüzleşebiliyorum.

 

Bu gönderiyi Instagram’da gör

 

Cem Özel (@cem.0zel)’in paylaştığı bir gönderi

KISA KISA 

Kendimde en sinir olduğum özelliğim sabırsızlığım.

En son okuduğum ve beni çok etkileyen kitap Ben Lerner’in Leaving the Atocha Station romaninda 2000’lerde genç olmak ve sanatçı olmaya çalışma durumları ile ilgili çok başarılı ve mizah dolu gözlemler.

TV başına geçtiğimde hiç düşünmeden, peşpeşe izleyeceğim dizi kuşkusuz Homeland ve Zero Zero Zero

Son dönemde dinlediğim ve sürekli baştan aldığım albüm Steely Dan’in “Can’t Buy a Thrill” albümü.

Onunla çalışmak için kapısında bile yatardım dediğim müzisyen… yok ya öyle biri 🙂