Gitarist Faruk Aydın Toksöz’ün enstrümantal rock albümünün ilk şarkısı olan
“Geçmişe Özlem (Yearning for the Past)” yayınlandı. Sanatçıyı Dergy’de ağırladık. 

Kontrast, Alkera ve Arıza Kontrol Saati grupları kurucu üyesi, birçok kayıtta session gitarist olarak yer akan Faruk Aydın Toksöz, ikinci solo projesi “Geçmişe Özlem” ile müzikseverlerle buluşuyor. Toksöz’ün besteleri ve yapımcılığı kendisine ait, dört şarkıdan oluşan, elektro gitara dayalı enstrümantal rock albümü Regeneration, pandemi sürecinde insanların yaşadığı psikolojik değişimler ve bunların insan duygularına yansımalarının hikayesi. Toksöz, 2022’nin ilk yarısında “Zayıf Umut, Anı Yaşamak ve Kaybettiğim Her Şey” isimli eserleri de yayınlamaya hazırlanıyor.

Dört şarkılık EP’niz ”Regeneration” ı , pandemi sürecinde insanların yaşadığı psikolojik değişimler ve bunların insan duygularına yansımalarının hikayesi olarak tanımlıyorsunuz. Biraz daha açar mısınız bunu, neler yaşadınız, neler gözlemlediniz?

EP’yi hazırlarken referans aldığım süreç pandeminin bir kaç ay öncesinden başlıyor. Ailemin korkutucu hastalıklar, kazalar ve kayıplarla mücadele ettiği bir döneme rast geldi pandemi. Hiçbir şeyin düzelmeyeceğine dair bir umutsuzluk yaşadım. Dışarı çıkıp müzik yapabildiğim, sosyalleşebildiğim eski hayatımı özledim, tüm kaybettiklerimin acısını hissettim, ve her şeye rağmen içinde bulunduğum anı yaşamayı, keyif almayı öğrendim. Bu hislerin sadece bana ait olmadığını, hep birlikte ortak kaygılar ve duygular yaşadığımızı fark ettiğim anda da Regeneration EP’yi yazmaya başladım.“Geçmişe Özlem” deyince insanın aklında pek çok şey beliriyor: Öğrencilik yıllarımız, festivallerde dans ettiğimiz güzel günlerimiz, aklımızı başımızdan alan konserler…

Peki siz neler sayarsınız, bu şarkının fonda çaldığı görüntüler neler sizin için?

90’lara dair bir çok hatıram bu müziğin görüntüsünü oluşturuyor benim için. Şarkıyı yazarken ve prodüksiyon sürecinde dinlerken gözümde en sık canlanan görüntü arkadaşlarımla birlikte çocukken yasadığımız kasabayı bisikletle gezdiğimiz, kendi tabirimizle – keşfettiğimiz – heyecan, merak ve birçok pozitif hislere sahip olduğumuz güzel anlardı. Yearning For the Past’in dinleyiciler üzerinde de bu pozitif hisleri uyandırmasını umuyorum.

faruk-aydin-toksoz-roportaj-gecmise-ozlem-i-yayinladi

“KUZENİMİN ELEKTRO GİTARINA İLK DOKUNDUĞUMDA…”

Müzikle ilk temasınızı, gitarla olan ilk anınızı hatırlıyor musunuz? Ne olmuştu da “Tamam, ben aradığımı buldum” deyip gitarist olmak istediğinizi anlamıştınız?

Gitarla ilk temasım ilkokul dönemimde kuzenimin elektro gitarına dokunarak olmuştu. O çalarken her şey çok kolay görünüyordu ve denemek istemiştim. O kadar da kolay değilmiş. 20 yılın üzerinde zaman geçti, hala gitar çalışırken o ilk günkü deneyip zorlanma hissini sıklıkla yaşıyorum. Gitarist olmaya karar vermem ise anlık bir olaydı. Liseler arası müzik yarışmasında sahneye çıkmıştık. Bostancı Gösteri Merkezinde yaklaşık 5 bin seyircinin bulunduğu salonda şarkıya girdiğimiz an seyirciden o kadar güzel bir reaksiyon geldi ki müziğin sesiyle seyircisinin sesi birleşip harika bir atmosfer oluşturdu. Çok şaşırmıştım. Bir şeyden bu kadar etkilendiğim başka bir an hatırlamıyorum. Sahneden indiğimizde ömrümün kalanında bunu yapmak istediğime karar verdim.

“Tüm zamanların en iyi gitaristleri” listelerinde genelde hep aynı isimler vardır, hepimizin de gönlünde ayrı bir şampiyon vardır. Sizin ilk 3’ünüz kimler?

Çok zor soru çünkü teknik kapasite, bestecilik, çalım hissiyatı, sahne performansı
gibi farklı açılarla düşündüğümde ilk 3 ler sürekli değişiyor. 3 kategoriden birer
temsilciyle gönlümün şampiyonlarını paylaşıyorum:

Teknik Kapasite : Guthrie Govan
Bestecilik : John Petrucci
Çalım Hissiyatı : Marty Friedman

Çalarken sizi en çok etkileyen, diğerlerinden ayrıldığını düşündüğünüz şarkınız hangisiydi, onun hikâyesi neydi?

Müzisyenleri birbirinden ayıran en büyük faktörün dinledikleri, hayranlık duydukları diğer müzisyerden edindikleri stil ve alışkanlıklarla, kendi hayal gücü ve yaratıcıklarının bileşimindeki oran olduğuna inanıyorum. İlk solo albümüme ismini verdiğim Lighthouse’un bu bakımdan bende ayrı bir yeri var. İnternette gördüğüm ve çok beğendiğim bir deniz feneri paylaşımından etkilenerek bir kaç saat içinde tamamladığım, form yada tür olarak her hangi bir kalıba dahil olması için hiç zorlamadığım, oldukça doğal şekilde meydana gelen şarkıdır. Bestecilik ve icra bakımından esinlendiğim müzisyenlerin etkilerini diğer yayınlanmış şarkılarıma oranla daha az hissediyorum. Bu sebeple bana en yakın olan, ve beni diğerlerinden ayıran şarkımın ”Lighthouse” olduğunu düşünebilirim.

Müzik haricinde başka bir tutkunuz daha var mı?
Sinema ve tiyatro sanatına karşı büyük ilgim var. Eğer müzisyen olmasaydım bu
alanlardan birinde çalışmayı çok isterdim.

KISA KISA

● Müzik yapmanın bence en güzel tarafı kendini ifade edebilmek için tercüme gerektirmeyen evrensel bir lisana sahip olmanız.

● Eğer gitarımdan uzak kalırsam, onun yerine koyabileceğim enstrümanım piyano olurdu.

● Bugüne kadar izlediğim ve çok etkilendiğim konser 8 Kasım 2002 Dream Theater Bostancı konseriydi.

● İlk kez seyirci önünde sahne aldığımda hissettiğim duygu %60 heyecan %40 korkuydu.

● Keşke bir fırsatım olsa ve birlikte çalışsam dediğim isim benim için Steven Wilson.