Ana SayfaMüzikFestival Belleği: Bak hala buradayız

Festival Belleği: Bak hala buradayız

Son dönemde süregelen, bilmeyene anlatan, bilene hatırlatan yazılar ve videolar gündemde. Bir nesil festivallerden ve konserlerden bahsediyor durmadan. Ve ana tema “Biz neydik ne olduk?” Peki neden?

İpek ATCAN / [email protected]

Geçtiğimiz günlerde Cansu Dengey‘in çok kısa bir özetle “o günler”i anlattığı video viral oldu. Diyeceksiniz ki “E hepiniz aynı dönemlerden bahsediyorsunuz arkadaşım!”… Belki de evet. Ama öte yandan da hayır. Hepimiz kendi belleğimizin derinliklerinden -hem de çok da uzak olmayan bir geçmişten- anılar çıkarıyoruz. Çıkarıyoruz çünkü hem özlüyoruz hem de bilmeyen bilsin, duymayan duysun istiyoruz. Neden? Çünkü benzer ve hatta çok daha iyi bir gelecek mümkün.

25 yaşıma kadar (2013) bu ülkede kimleri ne koşullarda gördüğümden bahsedeceğim kısaca. Ve sadece oralarda bir yerde bunu 20’lerindeki bir bireyin kendi yaşadıklarıyla kıyaslamasını rica edeceğim. Amaç sadece “daha iyiydi” demek değil aslında… Ama evet, bir başkaydı ve şu an daha iyi olabilirdi.

İlk festivaller

Sene 2003, 15 yaşındayım, ilk Rock’n Coke. Festival Hezarfen Havaalanı’nda. O zamanlar şehir dışına gitmek gibi geliyor oralara gitmek. Koşarak gidiyorum tabii. The Cardigans, Suede, The Pet Shop Boys izliyorum o yaşta. Hayatımın ilk festivali. Aynı sene Rock the Nations festivali var Dio ve Kreator izliyorum. Bütün bunları tabii ki ailemden aldığım harçlıkla yapıyorum. Yoluma, yediğime, içtiğime, her şeyime yetiyor o küçücük harçlık. Bugün birçok insan, aldığı onca eğitimin üzerine başladığı 9 – 5 işlerde kazandığı maaş ile bunu yapamıyor…
Sene 2004 yaş 16. Büyük bir Duman hayranıyım. Öyle her yerde konserlerine gidemiyorum tabii yaşım tutmadığı için. Maslak Venue’de (şu an yine bir gece kulübü olarak hizmet veriyor) konserleri var, atlayıp gidiyorum. Ama öyle kolay da olmuyor çünkü o zamanlar metro sadece Taksim – Levent arasında hizmet veriyor. Dolmuşlara, otobüslere binip mekana ulaşıyorum. Üzerinden geçen 19 senede Duman‘da bir değişim yok o yüzden Duman‘dan bahsetme kısmını geçiyorum. Gece eve dönüş dert, fakat korkmuyorum gecenin o saatinde sokakta… Hoş, hiçbir zaman korkmadım ama ne yalan söyleyeyim gittikçe daha bir ürkek oldum.

2013’e kadar süren (son yıllarda 2 senede 1 oldu) Rock’n Coke‘ta kimleri izliyorum kimleri… Şu an hala düşündükçe mutluluktan çıldıracak gibi oluyorum. 2004’te The Rasmus‘u Iggy Pop & the Stooges‘ı, 50 Cent‘i… 2005’te The Cure‘u, The Offspring‘i, Korn‘u… 2006’da Muse‘u, Placebo‘yu, Kasabian‘i, Reamonn‘ı… 2007’de The Smashing Pumpkins‘i, Chris Cornell‘i Manic Street Preachers‘ı… 2009’da Nine Inch Nails‘i, The Prodigy‘i, Linkin Park‘ı, Kaiser Chiefs‘i… 2011’de Limp Bizkit‘i, Skunk Anansie‘yi, Motörhead‘i… Ve son olarak 2013’te Arctic Monkeys‘i, Jamiroquai‘ı ve bir kez daha The Prodigy‘i…

raw one love festival 17 temmuzda 835947677

Bu mevzulardan bahsederken hepimizin aklına (en güzel festivalimizdi bence!) Rock’n Coke geliyor ama peki ya diğerleri? Mesela One Love? Yıllar içerisinde Moby, Peter Gabriel, The Chemical Brothers, Morrissey, The Black Eyed Peas, Roisin Murphy, Tricky, Groove Armada, Pulp, Moderat, Bonobo, Bon Iver… Bir sürü ama bir sürü isim izliyoruz. Statta gerçekleşen Sonisphere Festival‘da Big Four (Anthrax, Slayer, Megadeth, Metallica) Iron Maiden, Slipknot, Rammstein‘ı izliyoruz.

Masstival, Blues Festival, Goldfest, Radar Live… Unutulmaz festivaller yaşadık. Yetmedi, statlarda Metallica, Justin Timberlake, Roger Waters, Madonna izledik. Kuruçeşme Arena’da Kylie Minogue, Lenny Kravitz, Massive Attack izledik.
Peki konu sadece ne kadar çok ve büyük isim izlediğimiz mi?

Ya sonra?

Önce alkol yasakları geldi. Bir nesil denk gelemedi ama Blue Jean gibi basılı gençlik dergilerinde alkol reklamları olabiliyordu. Tabii içmeye özendiren reklamlar değil ama dozajında (Tıpkı şu an dünyanın geri kalanında olduğu gibi!) reklamlar.
Onlar bitti gitti… Bu yasaklarla otomatik olarak sponsorluklar da etkilendi… Bu organizatörler için büyük kayıp oldu elbet. Bir zamanlar One Love‘ın aslında Efes Pilsen One Love (hatta EPOL derdik), Goldfest‘in de Tuborg Goldfest olduğunu hatırlıyor musunuz?

2012’de One Love için toplanmış bizler aniden festivalde alkol yasağı ile karşılaştık. Hem de tam da kapılar açılmadan biraz önce! Yapılan açıklama “Yazılı anlaşmalarımız olmasına ve mevzuatlara uygun olmasına rağmen, işletme sahiplerinin ruhsatlarını kullandırmaması nedeniyle, etkinliğimiz süresince alkollü ürün satışı yapılmayacaktır. İçki ruhsatlarının kullandırılamayacağı bilgisi kapı açılışından yarım saat önce tarafımıza bildirilmiştir. Tarafımıza çok kısa süre önce bildirilen bu durum nedeniyle tüm müzikseverlerden özür dileriz” şeklinde oldu. Öfkeyle karışık hayal kırıklığımızı çok iyi hatırlıyorum. Sonun başlangıcı hissini veren 11 yıllık bu olayın aslında atılan adımlardan sadece biri olduğunu anlamamız çok da zaman almadı elbet…

Pandemi ile gelişen süreçte koyulan müzik yasakları hiç esnetilmedi farkında mısınız? Salgın bitti, dünya normale döndü bir tek ülkemizdeki müzik, kültür & sanat alanı dönemedi… Konaklamalı festivaller bir bir yok oldu… Ekonominin gittiği nokta ise apayrı konu elbet… Onun da etkisi yadsınamaz bir gerçek.

Ya şimdi?

Elbette ki güzel etkinliklerimiz hala mevcut. Peki birçok kişi için ulaşılabilir mi? Peki sizce düşüncelerimiz, sözlerimiz, varlığımız eskisi kadar özgür mü? Sokaklar eskisi kadar özgür ve güvenli mi? Hayaller eskisi kadar uçsuz bucaksız mı? Uçmak istediğimiz kadar uçabiliyor muyuz hayallerimizde yoksa bir şeyler bizi dizginliyor mu?
Ama bence -ve hatta kesinlikle- bir başka hayat mümkün. Ve bu başka hayatı mümkün kılmak da bizlerin elinde…
O yüzden geçmiş güzellemesi yapan bir grup nostaljisever insan gibi değil de belleğini paylaşan insanlar olarak düşünün bu akıma (daha doğrusu “uyandırma servisi”ne) kapılıp gidenleri.

Yazımı Duman’ın ‘Kırmış Kalbini’ şarkısından şu dizelerle bitirmek istiyorum.

“Yolun ardına bakmadık, yorulmadıkBak hala burdayızBelki delirdik, de belirdikBak hala burdayız”

Ps. Bu yazıyı bitirdikten sonra denk geldiğim Taner Turna‘nın Duende için kaleme aldığı “Bir varmış, bir yokmuş: Türkiye’de müzik festivalleri” yazısını da sizlerle paylaşmak isterim. Paylaştıkça, konuştukça çoğalacak duygular…

BENZER İÇERİKLER

EN ÇOK OKUNANLAR

ÖZEL DOSYALAR