Kuşadası Altın Güvercin Beste Yarışması’nda aldıkları 3.’lüğün ardından çıkardıkları ‘Tören’ şarkısıyla toksik ilişkilere iki farklı gözden bakan Gökçe Özgül ve Bariton (Göktuğ Tavacı) ile biraz lafladık. İki farklı kişi olarak müzik yapmanın gereklerinden, dijital platformların kariyerleri için ne gibi bir öneme sahip olduğuna kadar birçok noktaya değinen ikili, gelecekte de birlikte yeni projelerle karşımıza çıkacağından bahsetti.
Batıkan BAKSI / [email protected]
Birlikte çıkardığınız yeni single’ınız ‘Tören’ ile konuşmaya başlayalım istiyorum. Şarkının dumanı çok üstünde henüz. Peki ‘Tören’ nasıl ortaya çıktı? Daha doğrusu böyle bir iş birliği yapmaya nasıl karar verdiniz?
Gökçe: ‘Tören’ şarkısı, birbirimize duyduğumuz güven ve müzikal uyumun bir ürünü olarak doğdu. İki ayrı müzikal perspektiften gelen enerjilerimizi birleştirmek bize büyük bir heyecan verdi.
Bariton: Gökçe’de 1 hafta kaldığım bir süreçti aslında. Dizi izliyorduk ve bir anda beraber bir şarkı yapma fikri doğdu. Gökçe, daha önce benim bir şarkımda rap kısmını söylemişti. Bu sefer direkt düet olsun istedik. İkimiz de kendi kısımlarımızı yazdık ve nakarat kısmını kararlaştırdık. Tamamen ortak bir şekilde ortaya çıkan bir şarkı oldu. Daha sonrasında bu şarkıyı Kuşadası Altın Güvercin Beste Yarışması’na gönderme kararı aldık.
Şarkı aslında günümüzün kadın-erkek ilişkilerine de farklı bir yönden bakıp daha çok toksik ilişkileri anlatıyor. Toksik ilişkileri ele alırken nasıl bir motivasyonunuz vardı? Kendi deneyimlerinizden de bir şeyler barındıran bir şarkı mı?
G: Toksik ilişkilerin karmaşıklığını anlatmak, duygusal derinlik eklemek istedik. Ben şahsi olarak hayatımda toksik bir ilişki yaşamadım ama empati yaparak deneyimledim diyebilirim. Dinleyicilere de bu konuda empati kurabilecekleri bir şarkı sunmayı amaçladık.
B: İlişki deneyimi olan biri olduğum için işlerin ne kadar kötü gidebileceğini çoğu zaman fark ettiğimden bunu bir şarkıya dökmek istedim. Kendi yazdığım kısımlarda aslında daha çok buna değindim. Sürekli ayrıl-barış halindeki toksik bir ilişkide öfkeli olan tarafı canlandırmaya çalıştım.
“Önemli olan toksikliğin içinde kendimizi neden kalmaya zorladığımızı sorgulamak”
Toksik ilişkilerden bahsetmişken, sahi sadece duygusal ilişkiler mi toksik olur; yoksa biz hayatımızın herhangi bir yerinde de toksik bir sürü ilişki kurmak zorunda kalıyor muyuz? Ne dersiniz?
G: Toksik ilişkiler sadece duygusal değil, hayatın birçok alanında karşımıza çıkabiliyor bence. İş ilişkilerinden dostluklara kadar. Sağlıklı sınırlar koyarak toksik etkilerden kaçınabilmek çok önemli.
B: Bence toksik ilişki herkesle olabilecek bir şey. Önemli olan, bu toksikliğin içinde kendimizi neden kalmaya zorladığımızı sorgulamak.
‘Tören’in arka planında hayli geniş bir kadro var. Klibine de epey emek vermişsiniz. Bir de mix’leri Bariton’un yaptığını biliyorum. Üretirken kontrolü elinizde tutmak gibi bir derdiniz var mı? Dijitalin de etkisiyle bağımsız müzik yapan kişiler olarak gerçekte ne kadar bağımsızsınız sizce?
G: Geniş bir ekiple çalışmak, şarkıya zengin bir dokunuş kattı. Kontrolü elde tutma konusunda ise, iş birliği içinde olmak ve herkesin güçlü yönlerini kullanmasına izin vermek çok önemliydi. İşimizin başındaydık ama direksiyon hep alanında usta olanların elindeydi.
B: Öncelikle emeği geçen herkese bir kez daha teşekkür etmek istiyorum. Çok büyük bir emek söz konusu. Aslında Gökçe ile iş bölümü yaptık şarkıda. Ben ses mühendisliği konusundaki birçok şeyi üstlendim. O da klip kurgusu ve montajı konusunda birçok noktada görev aldı. Çoğu zaman başka birisi yaparken tam kafamdaki şeyi yapamadıklarını fark ettiğimden mix konusunu ben üstlendim ama mastering konusunda daha önce birçok işte birlikte çalıştığım dostum Olcay Demirci yardımcı oldu. Bağımsız müzisyenlerin işi daha zor oluyor bu sektörde ancak hâlâ bağımsız kalmaya çalışan az sayıda sanatçılardanız bence.
Siz aynı zamanda birlikte Kuşadası Altın Güvercin Beste Yarışması’nın 2023’teki ayağına katılarak 3.lük ödülü de almıştınız. Bu ödülün sizin kariyer yolculuğunuzda ve beraber müzik yapmanızdaki katkısı ne oldu? Yanlış hatırlamıyorsam Gökçe, 2019 yılında da birincilik ödülü almıştı.
G: Bu ödül, bize müzikal anlamda daha fazla özgürlük ve dikkat getirdi. Kazandığımız deneyimle birlikte, müziğimizi daha geniş kitlelere ulaştırma şansını elde ettik.
B: Aslında şarkı çıkmadan önce şarkının ne kadar iyi olduğunu yarışmaya katılarak ölçme fırsatımız oldu. Kariyerimde aldığım ilk ödül olduğu için ayrıca mutluyum ve yeri ayrı.
Genç jenerasyondan geliyorsunuz ve haliyle gençlerle de daha fazla temastasınız. Şu an gençler daha çok rap ağırlıklı dinliyor malum. Sizin müziğinizse daha alternatif / pop. Adınızı duyurmak için daha zor bir yol seçmişsiniz aslında. Dinleyicilerden aldığınız geri dönüş nasıl?
G: Evet, farklı bir tarz seçtik ama her tarzın kendine özgü bir güzelliği var. Dinleyicilerimizden aldığımız geri dönüşler, müziğimizin çeşitliliğiyle ilgili çok olumlu ve destekleyici.
B: Auto-tune kullanılan sesleri daha çok sevdikleri için rap dinleme algısı oluştu gibi düşünüyorum. Tabii bu benim fikrim. Sektörde rekabet zor, farkındayız bunun zaten ancak bizim yaptığımız türdeki şarkılar tuttuğu zaman daha uzun soluklu bir yolculuğa sebep olabiliyor. Bu yüzden yaptığım tarzdan mutluyum. Dinleyicilerden aldığımız geri dönüşler de gayet olumlu o yüzden iyi ilerliyor şu an.
“Dijital platformlar, dinleyicilerimizle doğrudan etkileşim kurma şansı veriyor…”
İkiniz de TikTok üzerinde oldukça aktifsiniz. Tabii sadece TikTok değil; YouTube, Twitch gibi kanalları da çok iyi kullandığınıza denk geldim. Takipçilerinizle buluşmak bakımından bu tür dijital alanlar size ne gibi avantajlar sağlıyor?
G: Dijital platformlar, dinleyicilerimizle doğrudan etkileşim kurma şansı veriyor. Artık her projenin detaylarına izleyicilerimizle karar veriyorum. Yaratıcılığı serbest bırakmak ve anlık geri dönüşlerle büyümek için önemli bir alan sunuyor.
B: Bu platformları kullanınca takipçilerle daha samimi ve hayatımızdan olan kesitleri paylaşma fırsatı buluyoruz. Bu yüzden daha samimi bağlar kurmamıza yardımcı oluyor bu platformlar.
Sosyal medyalarınıza ufak bir göz gezdirdim ve aslında aranızdan hiç de su sızmadığına rastladım. Müzikte ya da sanatın diğer dallarında iyi ortak işler yapabilmek için iyi bir arkadaşlık da gerekiyor mu sizce?
G: İyi bir arkadaşlık, müzikteki iş birliği için kesinlikle temel bir taşıyıcı. Birbirimize güveniyor ve farklı perspektiflerden güç alıyoruz. Bu, yaratıcılığımızı zenginleştiren bir faktör bence.
B: Gökçe benim en yakında arkadaşlarımdan birisi. Seslerimiz de, müziğimiz de, kafa yapımız da hayli uyumlu. Bence herhangi bir iletişimde önce çok iyi arkadaş olabilmek önemli. İyi bir temel ile ilerleyen işler daha verimli sonuçlar elde etmemizi sağlıyor.
Bundan sonraki süreçte beraber yeni şarkılar çıkaracak mısınız? Yoksa solo projelerinize mi yoğunlaşacaksınız? Dinleyicilerinizi neler bekliyor yakın zamanda?
G: Hem beraber hem de solo projelerle devam edeceğiz. Dinleyicilerimiz, hem birlikte yarattığımız yeni projeleri hem de bireysel çalışmalarımızı yakından takip edebilir.
B: Benim 8 Mart’ta solo bir single’ım çıkıyor. Birkaç tane daha solo projem var ancak beraber şarkı yapmak her zaman çok eğlenceli ve güzel sonuçlar doğuran bir şey. Bu yüzden ben hep açığım birlikte yapılan projelere.
Son olarak takipçilerinize ve dergy.com okuyucularına da söylemek istediklerinizi alalım 🙂
G: Tüm destekleyicilerimize teşekkür ederiz! Müziğimizle sizlere dokunabilmek ve ortak bir bağ kurabilmek büyük bir mutluluk. Hayatın sahnesindeki perdeyi açtığınızda, kendi melodi ve ritminizi bulun. Unutmayın ki, zorluklar sizi sadece daha güçlü kılar ve her engel, yeni bir başlangıcın kapısını aralar. Unutulmaz bir performans için kendi şarkınızı yazın, cesurca sahneye çıkın ve hayatınızın en büyük şovunu gerçekleştirin.
B: Hepsine destekleri için teşekkür ediyorum. Çok yakında bir sürü güzel proje gerçekleşecek. Konserler de cabası. Beklemede kalın diyorum 🙂