Ana SayfaKeşifKeşif: Kendileri: “Müziğin yaratabileceklerini düşünüp şaşırmamak elde değil.”

Keşif: Kendileri: “Müziğin yaratabileceklerini düşünüp şaşırmamak elde değil.”

Alternatif müzik dünyası her geçen gün büyürken bambaşka tatlarla karşılaşıyoruz. Kendilerini ifade etmek için yola çıkmış bir üçlü: “Kendileri” ile röportajdayız!

Eylül BOMBACI

Her geçen gün yeni tatlar ararken kolayca bulmaya başlıyoruz kendimizi. Keşif serüveninde karşımıza Kendileri grubu çıktı. Göktuğ Eren, Samay Toprak ve Atılay Küçükoğlu’ndan oluşan Kendileri, bize aslında bir nevi kendilerini, sonra da bizi anlatıyor dolaylı yoldan. Kendilerini ifade etmek için yola çıkan üçlü, dreampop ve alternatif rock semalarında dolaşırken kalbimize dokunan şarkı sözleri yazıyor. Grubun kurucularından Göktuğ Eren’le müzikleri ve hayatları hakkında sohbete daldık.

Öncelikle klasik sorulardan başlayalım isterseniz… Kimdiler Kendileri? Nasıl bir araya geldiniz, müzik yolculuğunuz nasıl başladı? Bu ismi nereden aldınız?

Atılay Küçükoğlu ile okulda müzik tarihi sınıfında karşılaştık. İlk hatırladığım şey, sınıfta yaptığımız dinlemeler sırasında Monteverdi’ye çılgınca ritim tuttuğuydu. Teneffüste anında arkadaş olup beraber müzik yapmaya karar verdik. Bir yıl boyunca yazıp çizdik, çeşitli tarzlar ve vokalistler denedik. Pandemide uzaktan çalıştık. İlk olarak İngilizce olarak oluşturduğumuz bir projeydi. Sonrasında kendi dilimize dönme kararı aldık ve şans eseri hem Türkçe hem İngilizce vokal tavırlarına oldukça hâkim olan Samay Toprak ile okulda karşılaştık. Bu şekilde sentez bir ifade yakalamış olduk ve asıl yolculuğumuz başladı. İsmi bulmamızsa anlıktı. Samay ve Atılay kendinden hiç ödün vermeyen, tamamen kendileri gibi insanlar. Zaten bu yüzden iyi arkadaşız. Bu düşünce hep kafamdaydı ve isim bir yerde otururken ortaya anında dökülüverdi. Sanatsal anlatımımızı da düşününce olur dedik.

Üçünüz bir adada mahsur kalsanız, herkesin götüreceği üç şey neler olurdu?

Daha önce kabile yaşantısına benzer ufak bir deneyim yaşamıştım ve pek sevimli olduğu söylenemez. Ok, mızrak, sopa gibi şeyler götürürdük herhalde. O şartlarda sıkılma gibi lüks bir duruma geçebilirsek ağaç falan yontup enstrümanlarımızı yapardık. Bir de antibiyotik. O çok önemli.

kendileri

Kendinizden bahsederken “Farklı bünyelerde sentezlenip benzer dışavurumlarda, benzer sanatsal düzlemlerde buluşabildik” demişsiniz. Başka bünyeler başka hikayeler mi demek yoksa? Üçlü olarak birbirinizden nasıl ayrışıyorsunuz?

Her insan gibi bizim de doğal olarak hikayelerimiz ve hayatta karşılaşmış olduklarımız farklı.  Bu durum yaratım sürecini elbette etkiliyor. Benzer dışavurumları yakalamak için öncelikle hepimizin yaratmakta olduğumuz fikri hissedip benimsemesi gerekli. Ortaya çıkan melodilerin ve imgelerin üzerimizde çağrışımsal farklılıkları olabiliyor. Bu farklılıkları doğru bir şekilde tartışıp birbiri içinde eritince farklı bir sanatsal düzlem oluşuyor. Bu anlayışı yakalayabilmiş olmak bence bir lüks. Örneğin, parça genelinde sadece beş saniye var olan bir gitar tonunu ve mix içerisindeki yerini saatlerce tartıştığımız olabiliyor. Çünkü birbirinden farklı mix’ler birbirinden farklı duygular doğuruyor. Bu durum üretim aşamasının her alanında geçerli.

Müziğinizden güçlü dreampop ve synthpop tınıları alıyoruz. İlhamınızı nerelerden topluyorsunuz? Sevdiğiniz, takip ettiğiniz yerli/yabancı sanatçılar var mı?

Müzik, modern hayattaki duyguları yansıtabilmek için oldukça geniş ve yaratıcı olunabilecek bir alan. Anlatımı destekleyici sertliği, yumuşaklığı ve tatlı melankoliyi yaratabilmek mümkün. ‘Yörüngeler’ parçasında canlı ritimlerle başlayan modern hayattaki koşuşturmaca hissiyatının, nakaratta hayalsi ve içsel bir süzülmeye dönüşmesi buna bir örnek. Merakımız ve işimiz gereği takip ettiğimiz sanatçı listesi oldukça kabarık: Totally Enormous Extinct Dinosaurs, Beach House, Tame Impala, Moderat, Mild Minds, Weval şu an aklıma ilk gelenlerden.

Kendileri nerede, ne zaman ve nasıl müzik yapıyor? Bize biraz üretim sürecinden bahseder misiniz?

Üretim sürecimiz biraz karmaşık. Atılay Küçükoğlu ile benim kendi evlerimizde ufak çaplı müzik prodüksiyonu için setup’larımız var ve sürekli olarak üretim içerisindeyiz. İlk olarak bu üretimleri mail üzerinden birbirimizle paylaşıyor, tartışıyor ve projeyi bir temele oturtuyoruz. Bir fikir bambaşka bir şeye evrilebiliyor. İçimize sindiğinde üzerine çalışmaya devam ediyoruz. Grupta görev paylaşımı diye bir şey neredeyse yok. Bir şarkının bas ve davulunu biri yazarken, bir sonrakinde tam tersi olabiliyor. Ya da bir düzenlemeyi alıp bambaşka bir şeye dönüştürüp birbirimize sürpriz yaptığımız durumlar da mevcut. Şarkı sözlerini prodüksiyon taslağından sonra geliştiriyoruz. Sonra prodüksiyonu tekrar sözlere göre düzenliyoruz. Samay’ın sesi ve yorumlamaları geriye dönük değişikliklere de yol açabiliyor. Genel olarak benim Cihangir’deki evimde toplanıp son kararları veriyoruz. Mix ve mastering aşamalarını da gerçekleştirip yayımlıyoruz.

İkinci tekliniz ‘Derin’ bizi içten bir kliple karşıladı. Klip sayesinde sizi biraz daha tanır olduk. Sanki karakterlerinizi de hafifçe yansıtmışsınız gibi… Sözlerinizle birlikte biz de biraz duygusala bağladık izlerken. Bu kliple dinleyicilerinize ne mesaj göndermek istediniz?

Sitemizde yayımladığımız şarkının hikayesinden bir alıntı ile başlamak isterim:

“Bu kuyuları ben mi kazdım tam anımsayamıyorum. Emin olduğum tek şey beni oradan çıkaracak bir ışık hüzmesi dahi sızmıyordu içeri. Sesimin yankısını işitemedim. Gökyüzü nereye kayboldu? Güneş nereye gitti? İçimde türevlerce çoğalan duyguları konuşmayı dahi beceremedim. Yukarıda bir yerlerde hala atan kalpler vardı ama bu kesin. Kendiminki de dahil. Hissettim ve fark ettim, ne kadar derine inip kaybolsak da daima sizi bekleyen bir siz var hazır asker gibi. O tutup ellerinizi, sizi hiç kuşku hissetmediğiniz zamanlara götürür.”

Kendimizi unutuyoruz bazen. Yaşadığımız şeyler bizi kendi kuyularımızı kazıp onların içerisine kendi kendimizi hapsetmemize neden olabiliyor. Bu şarkı aslında bir itiraf ve aynı zamanda kırılma anı. Zaten bazı şeyleri kabullenmeden o şeyleri kırmak mümkün değildir. “Kendimiz” hep var oldu ve olacak, üzerine sis düşürmemeliyiz.

Müzik yapmak sizin için ne demek?

Bu sorunun cevabı hepimizde aynı. Dışavurum, yaratma ve anlatma ihtiyacı. Müzik bize çok iyi geliyor. İnsanlarla bu dilde konuşabilmek ve anlaşabilmek oldukça güzel bir his. Varoluşsal yükümüz de hafifliyor bir nebze. Müziğin insan üzerinde yaratabileceklerini düşünüp şaşırmamak elde değil.

Yakınlarda bizi bekleyen yeni bir tekli var mı? Karşımıza neler çıkacak?

Tahminen şubat ayının başında yayınlamış oluruz. Biraz daha içe kapanık duygularla oynayan alternatif rock ve dreampop sentezi yavaş bir parça olacak. İlk yaratımlarımızdan olduğu için oldukça heyecanlıyız. Yayımladığımız zamanlarda kar yağması büyük bir temennim. Sıcak içecekler ve kış sessizliğiyle çok iyi gidecektir.

BENZER İÇERİKLER

EN ÇOK OKUNANLAR

ÖZEL DOSYALAR