Ana SayfaKeşifKeşif: Voyou: "Türk müziklerinden oluşan bir sürü eski plağım var"

Keşif: Voyou: “Türk müziklerinden oluşan bir sürü eski plağım var”

Bugün, genç ve yetenekli Fransız müzisyen Thibaud Vanhooland ile tanışıyoruz!

Ersin BABAOĞLU

4 yaşında trompet dersleri alarak müziğe başlayan, Fransa’da Elephanz, Rhum for Pauline ve Pégase gibi gruplarda bas çaldıktan sonra Voyou adıyla solo kariyerine başlayan, şarkı sözü yazarı, besteci ve multi-enstrümantalist sanatçı; ilk albümü “Les Bruits de la Ville”i 2019 yılında yayımladı.

Son olarak bu yılın başlarında 11 harika şarkıdan oluşan “Les Royaumes Minuscules” albümüne imza atan müzisyenin adını, önümüzdeki yıllarda daha çok duyacağımız kesin!

Henüz kariyerinin başlarında diyebileceğimiz Voyou ile bir araya gelip, müzik yolculuğu ve gelecek planları ile ilgili sohbet ettik. Kendisinin İstanbul’da konser vermek için oldukça istekli olduğunu da bu vesileyle ilgililere duyurmuş olalım 🙂

Bugünlerde nelerle meşgulsün?

Fransa, Avrupa ve Kanada’yı kapsayan turnemin ilk kısmını henüz tamamladım. Ve şimdi stüdyoda yeni bir kayıt bitiriyorum. Sonrasında en azından kısa bir tatile çıkabileceğim!

Çok küçük yaşlarda müzikle ilgilenmeye ve trompet dersleri almaya başladığını öğrendim. Kısaca bu müzik yolculuğu nasıl başladı ve istediğin şekilde devam ediyor mu, anlatabilir misin?

Gerçekten oldukça genç yaşta trompet çalmayı öğrendim ve sonra bas, gitar, piyano ve davul gibi daha fazla enstrümanla ilgilenmeye başladım. Son günlerde de trombon, klarnet ve flüt çalmayı öğrendim. Başkaları için müzik yaparak çok uzun yıllar harcadım ve müzik hakkında son sözü söyleyemediğim için hüsrana uğradığım zamanlar oldu, sanırım müziğimdeki her şeyin hakimi ben olmalıyım diye düşündüm. Dolayısıyla aklımdaki şeyleri hayata geçirmenin en iyi yolu, tüm enstrümanları tek başıma kayıt etmek oldu.

Peki “Voyou” adını nasıl seçtin?

Teknolojiyle aram her zaman kötüydü, iTunes ile telefonuma nasıl müzik eklerim hiç anlamadım mesela ama sokakta yürürken demo’larımı dinlemek istiyordum. Bu yüzden ben de soundcloud üzerinde bir sayfa oluşturdum ve adını rastgele Voyou koydum. Sonra da bu şekilde devam etti. (“voyou” Fransızca’da “kabadayı, eşkıya” anlamına geliyor)

voyou cpierre

Fransa’da yaşamanın bir müzisyen olarak artı ve eksi yönleri neler?

Artılar ve eksiler; üzerinde gerçekten uzun uzun tartışabiliriz! Fransa’da, müzisyenlerin turneye çıkmadıklarında bile ödeme almalarına yardımcı olan, “intermittence” adında gerçekten harika bir sistemimiz var. Bu oldukça rahatlatıcı, öte yandan çok az müzisyeni kapsıyor çünkü bu sistem içerisinde yer almak istiyorsanız gerçekten belirli mekanlarda çalınabilir müzikler yapmanız gerekiyor. Ayrıca Fransız endüstrisi, genellikle ana akım müzik için çokça para ve tanıtım anlamına geliyor, bağımsız müzik içinse gittikçe azalan bir kazanç söz konusu. Bu nedenle bazen sadece iyi müzik yapmaya çalışmak, ana akım müzik kalıplarının içine girmek gibi kolay yolu seçmemek, yorucu geliyor.

Fakat aynı zamanda oldukça çılgın iyi bir müzik mirasımız ve süper havalı albümler çıkaran birçok müzisyenimiz var, bu yüzden sonuçta kendimi çok şanslı hissediyorum.

Daha önce İstanbul’u ziyaret ettin mi? Seni burada canlı izleme şansımız olacak mı?

Hiç orada bulunmadım fakat çok isterim. Turneye çıktığımda birçok şehir ve ülke keşfettim ve nihayet şehrinizi keşfetmek ve orada biraz vakit geçirmek için, gizli bir umutla konser vermeye davet edilmeyi bekliyorum!

Peki sen bugünlerde kimleri dinliyorsun?

Evimde çoğu 70’lerin sonuna ait psikedelik Türk müziklerinden oluşan bir sürü eski plağım var, ülkenizi keşfetmek istememin nedenlerinden biri de bu. Plak dükkanlarında ve konser mekanlarında zaman geçirip yeni jenerasyondan daha fazla grup ve sanatçı keşfetmek istiyorum.

İlk albümün 2019 ve sonuncusu bu yılın başlarında yayımlandı. Sence müzik anlayışın bu süreçte nasıl bir değişim gösterdi?

Yavaş yavaş tüm elektronik alt yapıları gerçek enstrümanlarla değiştirdiğimi düşünüyorum. İki albüm arasında, yeni dokular aradığım ve müziği düzenlemenin deneysel yollarını keşfetmem için harika bir fırsat sunan, enstrümantal bir albüm yaptım. Ayrıca sanırım şimdilerde şarkı sözlerimde ve tüm enstrümanların birbirlerine rahatsızlık vermeden uyumlu bir iletişim halinde olmaları konusunda daha netim. Fakat hala öğrenecek çok şey var, eğlenceli kısmı da bu!

Ve son single şarkın “Hypra-Sensorial”da Yuksek ve Paula ile bir işbirliği yaptın. Bu proje nasıl hayata geçti?

Yuksek ve ben birbirimizin müziğini çok seviyoruz ve iyi arkadaşız. Fransa’da Le Barn adında süper havalı bir kır otelinde buluştuk. Bir gün beni aradı ve albümü için bir şarkı yapmak isteyip istemediğimi sordu, anında kabul ettim ve şarkıyı sadece 1 günde tamamladığımız Le Barn’da buluşmuş olduk.

O, sevdiğimiz bazı müziklerden esinlenerek bir ritim oluşturmakla işe başladı, sonra ben bas ve gitar kısımlarını kaydettim, trompet temalarını ve armonilerini ekledim. Prodüksiyonu o üstlendi, ben sesler için melodiler besteledim, hepsini kaydettik ve günün sonunda şarkının bir versiyonuna ulaşmış olduk. Sonra Paris’te buluştuk ve sevdiğim bir gruplardan PPJ’de şarkı söyleyen Paula’yı aramaya karar verdik. Melodi üzerine Portekizce bir şeyler yazmasını istedik ve beraber söyledik, stüdyoda gerçekten çok eğlendik, dans ediyor, gülüyor ve mikrofona saçma şeyler bağırıyorduk. Yuksek tüm bu materyali aldı ve bu sesleri sanki çok sayıda insanın olduğu büyük bir parti, büyük bir karnaval izlenimi vermek için kullandı.

Kariyerindeki ilk büyük kırılma anını hatırlıyor musun?

Kendi şehrinizde verdiğiniz büyük konserler, neyi başardığınızı fark ettiğiniz anlardır bence, bunun dışında gerçekten “kırılma” olarak adlandırabileceğim bir an hatırlamıyorum. Bir albüm çıkarmak her zaman bir şeydir ve bence bu yeni albümü yapmak ve onunla birlikte dolu mekanlarda şarkı söylediğim bir turneye çıkmak; bana bir şeyler başardığımı fark ettirdi. Müzik yaparken çok eğleniyorum ve ayrıca her zaman müziğime katmak için yenilikler araştırıyorum.

Canlı performansların en çok neyinden keyif alıyorsun?

Sahnede harika bir müzisyen ekibim var ve bilgisayar ya da sabit dijital alt yapılara bağlı değiliz, dolayısıyla sahnede nasıl istersek o şekilde çalıyoruz. Her konserin farklı olmasına ve tabii ki seyirci ile aramızda olan enerjiye bayılıyorum.

Kariyerinde herhangi bir zorlukla karşılaştın mı ve bunun üstesinden nasıl geldin?

Bence birçok şey zorluk olabilir, örneğin başka insanlar için beste yapmak ve söz yapmak her zaman bir zorluk oldu. İnsanların kalbine dokunan iyi şarkılar yazmak, yarattığınız her şeyde tutarlı olmak hep bir zorluk. Önce kendin, sonra diğerleri için anlamlı olduğunu hissettiğin şeyler yapmak ise oldukça tatmin edici. Sanırım bu yüzden sürekli hareket halinde olmak, kendimiz ve başkaları hakkında bir şeyler anlamak için şarkı bestelemeye devam ediyoruz.

Müzik dışında tutkuyla bağlandığının bir şey var mı?

Evet, birçok şey! Sanatın tüm formlarını, sinema izlemeyi, müzeye gitmeyi seviyorum; ayrıca yeni şehirler ve kültürler keşfetmeye bayılıyorum.

Yakın gelecek için planların nedir?

Bir EP bitirmek için stüdyoda olacağım, sonra ağustos sonuna kadar biraz tatil. Sonra tekrar turne ve yeni şarkılar!

Çok teşekkürler! Eklemek istediğin bir şey varsa alalım.

Umarım çok yakında görüşürüz 🙂

BENZER İÇERİKLER

EN ÇOK OKUNANLAR

ÖZEL DOSYALAR