Ana SayfaMüzikNeydik ne olduk? Kültür sanat alışkanlıklarımız nasıl değişti?

Neydik ne olduk? Kültür sanat alışkanlıklarımız nasıl değişti?

Sadece ülkemizde değil global bir krizin ortasında olduğumuz açık. Peki kültür sanat alışkanlıklarımız nasıl değişti? Gidişat bir enteresan… 

İpek ATCAN / [email protected]

Geçtiğimiz haftalarda yazdığım “Konserler neden iptal oluyor?” yazımla paralel bir yazı olacak aslında. Çünkü kültür sanat alışkanlıklarımız biz istemesek de büyük bir sekteye uğradı. Tiyatrodan sinemaya, konserden müze ziyaretine ve hatta aldığımız kitaba kadar… Bunun en temel nedenlerinden biri tabii ki gider artışı kadar gelir artışının olmayışı. Birtakım şeyleri yapabilmek için birtakım şeylerden feragat etmek gerekebiliyor. Eskiden feragat edilen şey “Konserlerden o mu yoksa bu mu olsun?” sorusunun cevabıyken şimdi “Temel ihtiyaçları karşılamak mı yoksa bir kültür sanat aktivitesinde bulunmak mı?” sorusunun cevabına dönüştü. Tabii sadece bu da değil, değişen izleyici profilinin de etkisi büyük. Yıllardır konser ve tiyatroya giden, çoğu filmi sinemada izleyen ve sergileri asla kaçırmayan biri olarak insanların da rahatsız edici olmaya başladığını söyleyebilirim… Sinemada konuşan ya da telefonuna bakan, tiyatronun sessizliğini bozan, konser boyunca telefonu havada tutup ekrandan izlememize sebep olan o kadar çok kişi var ki… Tabii konunun başına dönecek olursak bir sinema filminin 250 TL (o da yine ben bu yazıyı yazarken, bakalım yarın kaç olacak?) olması da akıl alır gibi değil… Ulaşılabilirlik her geçen gün zorlaşıyor.

Bir kesimin “içiyorlar!” söyleminin ardında yatan bir gerçeği de paylaşmak isterim sizlerle. Türkiye’de (İstanbul ve çevresi) festival/konser gibi etkinliklerde kişi başı bir tüketimi 0,8L, hatta Doğu’ya doğru gidildikçe bu rakam 0,5L’lere düşüyor. Ama Avrupa ve Amerika’da ise kişi başı 2L ve üstü. Tabii kimse bunun ekonomi ile alakalı olduğunu dile getirmiyor ama ben onunla alakalı olduğuna emin gibiyim.

preview

Geçtiğimiz günlerde kendi instagram hesabımdan bir soru sordum. Oradan gelen yanıtlar da durumu özetler şekilde. Sorum şuydu: “Eski kültür sanat alışkanlıklarınızla bugün arasında neler değişti? Bir şey değişmedi mi? Ya da eskisine kıyasla daha mı az yapabiliyorsunuz bunları?” Çok fazla cevap geldi. Aldığı kitap sayısını azaltanlar, çok istediği konsere gidemeyenler, birçok sergiyi kaçıranlar, bazen sırf karşılaşmak istemediği insan profilinden kaçanlar, arkadaşlarına sırf maddi kaygılardan ötürü katılamayacağını söylemeye utananlar ve nicesi. Gelin farklı yaş ve meslek gruplarından birkaç kişinin söylediklerine kulak verelim.

  • Gülcan Baskıç / 24 / Konser fotoğrafçısı

“Çok pahalıya mal olmasına ne kadar daha dayanırız bilmiyorum artık.”

2014’te 20 TL’ye, 2018’de 45 TL’ye, 2022’de 1.000 TL’ye konser izlemişliğim var. Lüks olsa da konser sevgisinden vazgeçmeyip fiyat artışlarına rağmen konserlere gidenlerdenim ama artık daha az konsere gidebiliyorum. Eskiden, dinlediğim ya da dinlemediğim her sanatçının konserine gidebiliyordum. Şimdi bu hakkımı en sevdiğim sanatçılar için kullanıyorum. Mekan olarak da ulaşımı kolay yerlere gitmeye çalışıyorum. Taksi ücreti/taksi bulmak gibi sıkıntılar tadımı kaçırsın istemiyorum çünkü evim her yere uzak. Ama ulaşım, yemek, bilet ve 2 ya da daha fazlası kişi bir konsere gidince çok pahalıya mal olmasına ne kadar daha dayanırız bilmiyorum artık. En çok gün geçtikçe kültür sanatsız kalıyor oluşumuzdan şikayetçiyim. Ben de yabancı grupların ülkemizde bolca konser verdiği, festivallerin üst üste olduğu bir gençlik yaşamak isterdim. Bilet fiyatları, yerli konserlerin saçma sapan nedenler ile iptali derken olanlar da elimizden alınıyor maalesef.

  • Tanem Kuriş / 51 / Girişimci

“Ne yazık ki seyirci kalitesi ve kitlesi de eskiye göre çok farklı”

90’lardan beri severek kültür sanat aktivitelerini takip eden biri olarak en çok üzüldüğüm şey festivallerin ciddi şekilde azalmış olması. Devam eden festivallerde ise artık gerçek anlamda yıldız isimlerin bulunmaması. İstanbul Caz Festivali, Rock’n Coke gibi festivallerde dünya yıldızlarının İstanbul’a yağdığı dönemi yaşamış biri olarak sanırım en çok bunun eksikliğini hissediyorum. Artan bilet fiyatları ile deneysel olarak ya da sadece kaçırmamak için herhangi bir aktiviteye gitmek iyice zorlaştı. Eskiden çok bilmediğimiz sanatçıların performanslarına merak ederek ve öğrenmek/denemek için bile giderken artık gerçekten seçici davranmak gerekiyor. Ne yazık ki seyirci kalitesi ve kitlesi de eskiye göre çok farklı. Özellikle kapalı mekanlarda ve oturma düzeni olan performanslarda cep telefonu terörü dayanılmaz hale gelmiş durumda. Tüm salonların bu konuda ciddi önlemler almasını umuyorum.

  • Erden Sülecik / 35 / Özel bir şirkette finans departmanında çalışıyor

“Sinemaya gitmeyi hayatımdan çıkardım. Henüz tiyatro hayatımdan çıkmadı ancak böyle devam ederse o da çıkacak gibi duruyor.”

Her şeyin fiyatı deli gibi artınca ve bir sürü festival ve organizasyon çeşitli nedenlerle iptal edilince artık eski sıklıkta konser izleyemez olduk. Ülkenin siyasi gidişatı, toplumdaki kutuplaşmalar, mülteci sorunu vb gibi sebepler dışında en çok şikayetçi olduğum konu tabii ki ekonomik kriz ve onun sebep olduğu etkiler. Bu ekonomik krizle birlikte bu hobimi devam ettirebilmek adına bazı şeylerden feragat etmem gerekti açıkçası. Tiyatro, sinema gibi etkinliklerde bazı kısıtlamalara gitmek zorunda kaldım; sinemaya gitmeyi hayatımdan çıkardım diyebilirim mesela. Henüz tiyatro hayatımdan tam olarak çıkmadı ancak böyle devam ederse o da çıkacak gibi duruyor. Bu tür etkinliklerin öncesinde veya sonrasında arkadaşlarla topluca yemek yenir, muhabbet edilir, etkinliğin kritiği yapılırdı, şimdi artık bu da kalmadı.

  • Eda Erman / 36 / İstanbul Fringe Co-Founder & Comms Manager

“Üniversite öğrencileri izleyici olmaya aç ve hevesli.”

Tiyatro tarafı sancı içinde. Pandemi 3 senesini yedi tiyatronun. Büyük ekip çalışmaları zorlaştı. Öte yandan kimseyi geçindirememeye başladı. Hem enflasyon hem de vergi yükü olarak… Tüm bunlarla beraber işlerin kalitesi de düşmeye başladı. Çok basit matematikle telifsiz klasik oyunlar fabrika gibi sahneleniyor. Bir şekilde yatırımcı bulan dev prodüksiyonlar ise doğum sancısı çekiyor. İkisinin arasında sıkışan ise eskiden alternatif dediğimiz bağımsız küçük tiyatrolar. Bunları seçip, erişip, izlemek sadık tiyatro izleyicisinin bireysel çabası zira mecburen bilet fiyatları çok yüksek. Elimizden düzeleceğiz umarım demekten başka bir şey gelmiyor şu an. Bu arada, üniversite öğrencileri izleyici olmaya aç ve hevesli. Bir bira parasına bilet bulduklarında kaçırmıyorlar. Fakat bu da eskisi gibi her hafta yapılabilen bir şey olmuyor.

video marketing

TÜİK raporları da düşündürücü

Bu arada TÜİK tarafından yağılan araştırmanın sonuçları geçtiğimiz günlerde açıklanmışken onlara da yer vermek istedim. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından 2022 yılında, birçok Avrupa ülkesi tarafından aynı dönemde uygulamaya sokulan “Yaşam Kalitesi Modül”ünün verileri yayımlandı. Verilere göre; son 12 ay baz alındığında 15 yaş üzeri bireylerin yüzde 85,3’ü sinemaya, yüzde 93,7’si canlı gösteriye yüzde 92’si kültürel alanlara ve yüzde 94,9’u canlı spor etkinliklerine katılım göstermedi. Burada sebep olarak başı, sosyal anksiyete çekerken maddi olanaksızlıklar da ikinci sırada yer alıyor. Bununla beraber yoksulluk ya da maddi imkansızlık çeken bireylerin çoğu otomatik olarak sosyal anksiyeteden mustarip.

Bu çalışmanın bir diğer araştırması ise son 12 ay içerisinde bireylerin yüzde kaçının kitap okuduğu. Verilere göre 15 yaş ve üzeri bireylerin yüzde 69’unun hiç kitap okumadığı, yüzde 31’inin ise en az bir kitap okuduğu görülüyor. Yani sonuçlar neresinden tutarsanız tutun üzüyor.

Peki ne yapılabilir?

Kendim sorup da asla cevap veremediğim ve üzerine sıkça düşündüğüm bir soru bu. IKSV’nin Eczacıbaşı desteği ile 10 TL’lik öğrenci bileti uygulaması, İBB’nin “Koltuk senin” projesiyle etkinlik başlarken boş koltuk olması durumunda alınan sıra numarasına göre 24 yaş ve altı İstanbullu gençler içeri alması, Zorlu PSM’nin “Son dakika koltuğum” uygulaması yapılabileceklere güzel birer örnek aslında. Zate bazı büyük kurumlar imkanlarının el verdiği ölçüde gençleri kültür sanat aktiviteleri ile buluşturmak için büyük bir çaba sarf ediyor. Bu girişimlerin belki her kuruma yayılması bir çare olmasa da bu dev yaraya bir pansuman olabilir.

Ama açık ve net olan şey şu ki daha birçok kişi bu etkinliklerle buluşamamaya, buluşamadığı için moral bozmaya devam ederken belki de vazgeçmeye başlayacak. Kültür sanat dozu düşük ve hatta sıfır olmaya yüz tutmuş nesillerin ne kadar köreleceğinden bahsetmeye gerek yok sanırım… Atatürk boşuna “Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir.” demiş olamaz zaten…

Değişim bir noktada şart, ama bakalım nasıl ve ne zaman gelecek bu değişim? O zamana kadar birer kurum olmasak da birer birey olarak dokunabileceğimiz her gence/kişiye dokunmaya ve destek olmaya devam…

BENZER İÇERİKLER

EN ÇOK OKUNANLAR

ÖZEL DOSYALAR