Keşif

Lili Jüpiter: "Synthpop kısık sesle dinlenmez, sesi açıp dinlemek lazım"

Lili Jüpiter, ilk single’ı 'Kaç Bana Kaç' ile müzik ve dans tutkunlarına enerjik bir merhaba diyor. Bu rengarenk gezegene konuk olmak isterseniz buyurun röportajımıza.
İpek Atcan - 12 Mayıs 2025
post image

Sizleri yeni bir ekiple tanıştıracağım. Ekip yeni ama bünyesindeki isimler sizi şaşırtacak. Çünkü isimler oldukça tanıdık. Mesela Murat Tümer, Mavisakal’ın davulcusu ve yapımcısı… İlkay Özboyar, klavye, synth ve aranjmanlarda görev alıyor. Kendisi birçok sanatçıyla çalışmış deneyimli bir müzik insanı ve Mavisakal’ın son döneminden tanıdığımız bir isim. Son olarak Zeynep Karakaşoğlu, grubun vokalisti, söz yazarı ve bestecisi ve aynı zamanda uzun yıllar reklam sektöründe büyük markalara hizmet vermiş bir kreatif direktör… Gelin bu renkli isimlerden oluşan Lili Jüpiter’i yakından tanıyalım.

Kaç Bana Kaç’ın video klibi, 09 Mayıs 2025’te yayımlanacak. Klip, Organic Films ekibinden Senem Bay yönetmenliğinde çekildi. Grubun görsel dünyası ise sanat yönetmeni Levent Yalgın tarafından tasarlandı. Projenin kreatif direktörlüğünü de Zeynep Karakaşoğlu üstleniyor.

Lili Jüpiter, Temmuz’da ikinci single’ını, Eylül’de üçüncü single’ını yayımlayacak. İlk albümleri “Gezegen”, yıl sonunda Tamar Records etiketiyle dinleyicilerle buluşacak.

Ekipte çok köklü müzisyenler var bkz. en başta Murat ama uzun yıllarını reklam sektörüne veren biriyle hop Lili Jüpiter kuruluyor. Önce bir yola çıkış ve kurulma hikayesini dinlemek isterim.

Murat: Hiç aklımızda yoktu böyle bir şey. Ben 7 yıldır bırak çalmayı, çok az müzik dinliyordum. Köyceğiz’de sessiz sakin yaşarken bir gün Batur Yurtsever (Mavisakal, Foma, Blues Attack) geldi ve ne olduysa ondan sonra çok hızlı oldu. İlk başta bir midi klavye alalım ve kurcalayalım bakalım düşüncesiyle başladık. İyi bir şeyler çıkarsa belki birileri seslendirir diye düşünüyorduk. Ancak Zeynep’ten çıkan söz ve melodileri duyunca birden “Bu çıkan şarkılar beklemesin. Biz yapalım” dedim Zeynep’e. “Kim söyleyecek?” diye sordu, ben de “Sen söyleyeceksin” dedim. 2 ayda zor ikna ettim. Bir yandan şarkıları yapıyor, diğer yandan da Zeynep’i ikna etmeye çalışıyordum bunun mümkün olduğuna 🙂 Demoları yaptıktan sonra da İlkay’la paylaştık. Tüm şarkıları bir çatı altında toparlayacak harika aranjmanlar yaparak hem grubun son sound’unu oturttu hem de aramıza katıldı.

İlkay: Mavisakal’dan sonra ilk kez birlikte müzik üreteceğimizin haberini aldığımda ben de heyecanlandım ve meraklandım. Zeynep’ten çıkan şarkılar hepimizi şaşırttı ve ilham verdi diyebilirim. Kafamızın içindeki o senelerin sert bakışlı, ciddi ‘Rock’ insanı biraz sallanmaya, gülümsemeye ve ardından kendi alanında dans etmeye başladı. Bu süreç, müziğimizdeki öğelerin oluşumuna da etki etmiş oldu. Artık gülümseyen ‘Rocker’larız 😉

Mavisakal gibi Türkiye’nin en önemli rock gruplarından birinin ardından FOMA gibi yine gümbür gümbür rock sound’unda ilerleyen bir müzikle devam ettikten sonra, yıllarca verdiğin aranın ardından bu yepyeni tarz ve synth-pop olarak ilerlemek sana nasıl hissettiriyor?

Murat: Müthiş! Benim gençliğimin müziği. Hem hayatın arka fonunda hem de kafamın içinde hep rock ve synthpop’la büyüdüm ben. Hala gümbür gümbür devam. Synthpop kısık sesle dinlenmez, sesi açıp dinlemek lazım 🙂

Yıllarca reklam sektöründeydin ve hala da öylesin, oldukça da hatırı sayılır bir pozisyondasın. Müzik yapmak hiç aklında var mıydı? Vardıysa hiç girişimde bulunmuş muydun? Bulunduysan bugün geldiğimiz noktada sadece söz yazmakla kalmadın bir de üstüne seslendirdin. Neler hissediyorsun bu konuda? Bildiğim kadarıyla arada sözler yazıyordun zaten?

Zeynep: Müzik yapmaya dair ciddi düşündüğüm bir an bile olmamıştı. Fakat bir yandan da müzik hayatımın çok içindeydi. Uzun yıllar piyano eğitimi aldım. Sanırım o eğitim, armoniye dair bende bir fikir yaratmış. Bu sürecin başlamasıyla ben de yeni idrak ediyorum aslında müzikle ilişkimin boyutunu. Şarkı söylemem konusunda Murat çok ısrarcı oldu. İlk başta istemedim. Fakat bir sürü şarkı birikmişti. Birinin bu şarkıları söylemesi gerekiyordu. Ben de söyledim.

Yola çıkarken ki hayalinizi merak ediyorum. Kendinizi mutlu hissetmek için çıktığınız bir yol mu yoksa zaten kendinizi mutlu hissederken yanınıza kalabalıkları da katacağınıza inandığınız bir serüven mi?

Murat: Zaten çok mutlu bir hayatımız var. Sakin bir kasabada yaşıyor; kedi, köpek, bahçemizle uğraşıp, müzik, senaryo, reklamlar üretiyoruz. Bize bahşedilip akıtılanı hayata geçirmek için çıktık bu yola, hesapsız kitapsız. Ben hiçbir şeyin rastlantı olmadığına inanırım. Batur yıllar sonra boşa çıktı geldi ve kibriti çaktı. Zeynep yıllar sonra kendini klavyenin başında buldu; sözler ve melodiler aktı. Bende kuluçkada olan bir şey uyandı. Ardından İlkay aramıza katıldı ve yaratılanlara büyük değer kattı. Şimdi bu yolda birilerine dokunursak ve bize katılırlarsa çok daha mutlu oluruz elbette. 

Zeynep: Aslında biz çok paldır küldür, çok hesapsız bir halde müzik yapmaya başladık. Odağımızda şarkıları en iyi şekilde nasıl yaparız, nasıl kaydederiz gibi başlıklar vardı. Şimdi de öyle. Bunların sonucunda şarkılarımız kalabalıklara ulaşırsa ne güzel olur.

Lili Jüpiter ismi şahane. Lili, Lili’dendir (tatlı köpekleri) diye düşünüyorum 🙂 Jüpiter kısmını kaçırmış olabilirim 🙂 Bu isme nasıl karar verdiniz ve neyi temsil ediyor diye sorayım. Her ne kadar grup ismi sormayı sevmesem de tatlı bir hikayesi olduğuna eminim.

Murat: Tahminin doğru. Lili bizim birlikte yaşadığımız köpek dostlarımızdan biri. 

Zeynep: Jüpiter, Lili’nin göbek adı. Ama o daha çok Lili’yi kullanıyor 🙂 Aramızda kulağı en iyi olan Lili’ydi. O yüzden onun ismini verdik.

Reklamcılık ve müzik yaratımı arasında yaratıcı süreç açısından nasıl benzerlikler veya farklar gördünüz? Bu iki dünyanın birbirini beslediği noktalar oldu mu?

Zeynep: Tüm yaratıcı süreçlerin ortak paydası bence disiplin. İstediğin kadar yaratıcı ol, disiplinli değilsen bir yere kadar ilerleyebiliyorsun. İyi bir reklam fikri bulmak için her gün bilgisayarın başına oturup saatlerce yazmak gerekiyor. Ya da dizi/film yazmak için aylarca mesai yapmak lazım. Bence bu müzik için de geçerli. Şans eseri güzel bir fikir bulabilirsin ya da güzel bir şarkı yapabilirsin. Ama bu başarıyı ikinci bir kez daha elde etmek istiyorsan çalışmak şart gibi geliyor bana.

Şarkılarda kişisel hikâyeler mi ağır basıyor yoksa daha kolektif bir yazım süreci mi var? Nasıl çalışıyorsunuz üretim kısmında? Köyceğiz Stüdyosu’ndan da muhakkak bahsedelim tabii ki 🙂

Zeynep: Bazıları kişisel, bazıları değil. Sözler, klavye başında melodiyle birlikte çıkıyor. Aslında o melodi ve ton sözleri çıkartıyor. Sonrasında düzeltmeler yapıyorum. Köyceğiz’deki evimiz bizim stüdyomuz gibi oldu. Salonda davul ve klavye var 🙂 Bir odayı kayıt odası yaptık. Etrafımız boş olduğu için evde rahat çalışabiliyoruz.

İlkay: Benim rolüm aslında her zamanki gibiydi; müziği duyarım, sözleri dinlerim, bununla alakalı bir müzikal reaksiyon gerçekleşir ve hayal kurarım ama sınırlarımın da belirlenmesini isterim. Aksi takdirde okyanusta kaybolup, yönünü arayan biri gibi hissederim. Hayal kurmam için gerekeni Zeynep vermiş oldu, sınırlar -ve sınırsızlıklar- da Murat’ın fikirleriyle somutlaştı. 

İlk şarkınızı yayınladıktan sonra aldığınız geri dönüşlerde sizi en çok ne şaşırttı?

Murat: Synthpop’u ne kadar çok seven varmış, ben ona çok şaşırdım ve mutlu oldum. Telefonlar susmak bilmiyor 1 haftadır.

Zeynep: Bu benim müzik hayatında ilk tecrübem. Bu kadar çabuk olumlu tepki almamıza şaşırdım.

İlkay: Bu tarzda bir çalışma yapmamıza kimsenin şaşırmamasına şaşırdım. Kimse garipsemedi ve kabul etti. Güzel bir şey bu. 

Türkiye’de bağımsız müzik yapmak sizce şu anda nasıl bir yerde? Dinleyiciyle ve müzik endüstrisiyle ilişkinizi nasıl kuruyorsunuz? Mesela Murat, bunca zaman aradan sonra değişim seni iyi ya da kötü yönde şaşırttı mı?

Murat: Türkiye’de bağımsız müzik yapmak ve bunu duyurmak her zaman zordu. Ama hep bir yolunu bulduk. O yolda da bir araya gelebildik gönlüne dokunduklarımızla. Sağ olsunlar. Son 10 yılda pazarlama yöntemleri tümüyle değişti. İyi veya kötü diyemiyorum, hayatta her şey değişiyor ve kendi içinde dönüşüyor. Buna uyum sağlamak gerekiyor. Yurtdışında hala müzik dergileri, müzik televizyonları vs var. Bizde maalesef bu yönde büyük bir kayıp var. Ama sizler gibi bağımsız müziği destekleyen oluşumlar da var gücüyle devam ediyor. Bu sayede harika işler çıkartan her yaştan gençler de yollarına devam edebiliyorlar.

Lili Jüpiter’e ilham veren sesler neler?

Murat: Doğa, hayvanlar ve hayatın ritmi…. 

Zeynep: İnsanlar.

İlkay: Kadıköy dokusunu oluşturan sokak sesleri. Çalışırken bol bol lafımızı kestiler. 

O zaman teşekkürler!

Lili Jüpiter: Biz teşekkür ederiz!

İlgili Yazılar
Development by Bom Ajans