Ana SayfaKeşifKeşif: Maya Perest: "Yalnızlığımı müziğe döktüm."

Keşif: Maya Perest: “Yalnızlığımı müziğe döktüm.”

Maya Perest’i duydunuz mu? ‘Yok Bana Bu Cihanda’ adlı teklisiyle müzik sahnesine adım atan Maya Perest’le bir araya geldik.

Zeynep SİPAHİ / [email protected]

Büyük büyükbabasının mandolinini eline alıp ‘Yok Bana Bu Cihanda’ adlı ilk solo teklisini besteleyen Maya Perest, yerli müzik sahnesinin en yeni isimlerinden. Küçüklüğünden beri müzikle haşır neşir olan, Fransa’da resim ve sanat teorisi üstüne eğitim aldığı sırada da müziği asla bırakmayan ve hatta müzik yapma tutkusunun onları bir araya getirdiği arkadaşlarıyla sokak müzisyenliği yapan Maya Perest‘in ileride daha da çok adını duyacağınıza eminiz. Huzur veren sakin sesiyle hayatımıza giren bu yeni ismi daha yakından tanıyoruz.

Seni ilk olarak Akustikhane’deki performansınla tanıdık. Daha önce nerelerdeydin? Neler yapıyordun?

Önce İzmir, sonra Fransa’da öğrenciydim. Şu anki üretimime önayak olan, özgür bir yaratım sürecindeydim. Kuluçkadaydım da denebilir. 🙂

Aslında çok küçük yaşta müzikle ilgilenmeye başlıyorsun. Ailen yeteneğini nasıl keşfetti? Müziğe dair hafızandaki o ilk anıyı bizimle paylaşabilir misin? 

Hikaye biraz klasik aslında. İlkokulda sık sık gösterilerde şarkı söyletirlerdi, müzik öğretmenim okuldan sonra vokal teknikler öğretirdi. Ailem bana hep destek oldu. Hem annem hem de babam bana yetenekli olduğumu hissetirdiler. İlk sahneye çıktığım zamanlar en heyecan dolu ve en güzel anılarım. Mikrofonun önünde ilk durduğum anı hatırlıyorum. Sanırım 8-10 yaşlarındaydım. Koskoca gösteri salonundan çıt çıkmıyordu, o an kendi kendime “Ben önemli bir şey yapıyorum galiba, müzik herhalde önemli bir şey, çünkü herkes beni dinliyor,” diye düşündüm. Müziğin gücünü çocuk yaşta böyle kavradım. 

Diğer yandan Fransa’da resim ve sanat teorisi üstüne eğitim aldığını biliyoruz. Müziği ise Fransa’da sokak müzisyenliği yaparak deneyimlediğini verdiğin bir röportajda okumuştum. Bize biraz o günlerden bahsedebilir misin? 

Öğrenciliği şansıma çok güzel bir ortamda deneyimledim. Küçük bir şehir, sıcakkanlı insanlar. Montpellier eski bir orta çağ şehriymiş. Bütün sokaklar ve binalar taştandı. Başka bir dünyada gibi hissediyor insan, ya da başka bir zamanda. Okulun yanı sıra müzik de yapıyordum. Okuldan çok sokakta geçiyordu hatta zamanım (anne bu satırları okuyorsan özür dilerim). Eğlenceli yıllardı, özellikle hafta sonları parklarda, kafelerde diğer müzisyen arkadaşlarımla toplanıp müzik yapıyorduk. Ara sıra da sokakta çalıyorduk, para toplamak için. Ama asıl amaç beraber müzik yapmaktı. 

‘Yok Bana Bu Cihanda’ adlı teklini kısa br süre önce yayınladın. Hüzün ve hasret temalarının öne çıktığı bu şarkının hikayesini senden dinleyebilir miyiz? 

En hızlı çıkan bestelerimden biriydi, ‘Yok Bana Bu Cihanda’. Biraz bunaldığım bir dönemimde bestelediğim için olabilir, yalnızlığı en derinden hissettiğim bir zamandı. Hayat hep ileriye doğru akar ve geriye dönemeyiz. İçimde var olan bir nostaljiyi müziğe dökmek istedim. Sağ olsun dinleyenlerden aldığım ve hala alıyor olduğum güzel geri dönüşler bana yalnızlığımda o kadar da yalnız olmadığımı hissettirdi. 

Şarkıyı büyük büyükbabanın mandoliniyle bestelediğini duymuştum. Ailende müzikle böyle yakından ilgilenen ve sana rol model olan birileri var mı?

Annem var. Gençken konservatuvara girmek istemiş ama olmamış. Kendi kendine gitar çalmayı öğrenmiş, besteler yapmış. Küçükken ilk müzikal partnerim de oydu. Beraber şarkılar söylerdik. 

Şarkının düzenlemesi Cihan Mürtezaoğlu’na ait. Nasıl bir araya geldiniz? 

Sony Müzikten A&R direktörüm Sinan aracılığı ile bir araya geldik. Ama esasen şarkının sözlerini yazan Dündar Hızal’ın tanıdığıydı ve Dündar bana Cihan’ı önerdi. Açıkçası daha önce bir prodüktörle çalışma deneyimim yoktu, bu yüzden gergindim. Ama süreçte istediğimiz noktaya gelene kadar çok çaba sarf ettik ve çok güzel bir iş çıktı. 

Alternatif sahnenin genç isimleri birlikte yaptıkları düetlerle çok ses getiriyor. Senin de düet yapmak istediğin biri var mı? Varsa kim ve neden özellikle o kişi?

Canozan kuşağımın iyi seslerinden ve bestelerini de çok beğeniyorum. Onunla bir düet yapmak isterdim. 

“Her şarkı kendi hikayesini taşıyor.”

Şarkılarınla dinleyicilerine nasıl bir mesaj vermeyi istiyorsun? 

Aslında tek bir mesaj yok müziğimde, her şarkı kendi hikayesini taşıyor. Mesaj demek de doğru olmaz aslında, kendimle olan diyaloğumu paylaşıyorum dinleyicilerime. Ama herkesin benzer diyaloglar içinde olduğunu ve bu yüzden de kendilerinden bir parça bulacaklarını düşünüyorum. 

Müzik yaparken seni motive eden kaynaklar neler?

Hikaye anlatmak benim temel motivasyonum. Hayatımda veya etrafımda olup biten şeylerden esinlenerek hikayeler yazmayı seviyorum. Kafamda yazdığım bu hikayeler sonra şarkıya dönüşüyor. Bir olay etrafında farklı bakış açıları yaratmak beni birçok açıdan besliyor ve geliştiriyor. 

Daha yolun çok başındasın ama müzik kariyerinde ilerisi için neler hayal ediyorsun?

İlk olarak ülkemde, sonra da dünyada dinlenen ve sevilen bir sanatçı olmayı hayal ediyorum. Büyük hayaller kurmaktan hep korkardım ama etrafımda bana inanan insanların sayısı arttıkça kendime güvenim de aynı oranda artıyor. Dinleyicilerim ve yakın çevrem bana güç veriyor. 

BENZER İÇERİKLER

EN ÇOK OKUNANLAR

ÖZEL DOSYALAR