Haberler

Bir(kaç) kuşağın gözleri yaşlı: MTV 44 yıl sonra kapanıyor

Bir döneme damgasını vuran, milyonlarca gencin müzikle bağ kurmasını sağlayan MTV; 44 yıllık yolculuğunun ardından 31 Aralık 2025’te ekranlara veda ediyor.
Batıkan Baksı - 13 Ekim 2025
post image

1 Ağustos 1981’de müzik dünyasını tamamen değiştiren bir kanal olarak yayına başlayan MTV, bunu sadece şarkılarla yapmadı. Yayımladığı programlar ve dizilerle gençlik kültürünü ve popüler kültürü de dönüştürdü. 2025 yılının sonunda müzik kanallarını kapatma kararı alarak bir dönemi noktalamaya hazırlanan MTV; arkasında unutulmaz klipler, ikonlaşan sanatçılar ve küresel bir müzik devrimi bıraktı. Peki MTV, dünya müziğinde nasıl dönüşümlere sebep oldu?

Tarihler 1 Ağustos 1981’i gösterdiğinde, adına bakar bakmaz derdinin ne olduğunu anlayabildiğimiz bir kanal açılmıştı. The Buggles’tan “Video Killed the Radio Star” şarkısının klibiyle yayın hayatına başlayan MTV, bir nevi görsel medyanın işitsel medyadaki isimleri yok edeceğinden bahseden bu şarkıyla büyük bir meydan okumayı da beraberinde getirmişti. Dijital medyanın kendisine nasıl etki edeceğini bilmeden 44 yılı geride bırakan MTV, ne yazık ki 45. yılını göremeden yayın hayatına son verecek. 31 Aralık 2025 itibarıyla sahip olduğu beş kanal ile birlikte dünya müzik tarihine izini bırakıp aramızdan ayrılacak olan MTV, müzik endüstrisinde nasıl bir rol oynamış ve neden bu kadar popüler bir kanal hâline gelmişti? Gelin, “Bir zamanlar MTV vardı” diyeceğimiz o kanalın hikâyesine kısa bir göz atalım!

24 saat müzik yayını fikri kulağa nasıl geliyor?
1 Ağustos 1981 tarihinin gün ortasında tüm dünyanın popüler kültürünü derinden etkileyecek bir kanal, ilk sinyallerini uzaya göndermeye başlamıştı. İsmi hiç havalı değildi, direkt olarak derdini anlatıyordu: MTV yani Music Television. MTV’nin ikonik logosunu meşhur kreatif direktör Fred Seibert’in öncülüğünde Manhattan Design adlı bir kolektif hazırladı ve bu logo dönemsel olarak türlü türlü kılıklara girdi;
renkten renge, desenden desene. Kanalın mantığı aslında çok basitti, tıpkı radyolardaki listeler gibi Top 40 formatıyla yayın yapacaktı ve bu kliplerin arasında müzik haberlerini duymak mümkün olacaktı. Ancak dönemin klip stoğu biraz azdı ve bu yüzden aynı klipler ekranda sürekli dönüp duruyordu. Bir yandan da MTV kablolu televizyon servisinin içinde yer aldığı için pazarını henüz bulamamış bir lüks kanal olarak anılıyordu. Bunun yalnızca grup ve sanatçılar tarafından çekilmiş kliplerle ilerlemeyeceğini fark edince MTV için özel çekilmiş video ve performanslar hazırlanmaya başlamıştı. Bu durum, popülarite kazanmak isteyen şarkıcı ve yönetmenlerin MTV’nin kapısını çalmasına sebep oluyordu.

Başarı, MTV’ye dönüşümü de getirmişti…
MTV, yayınlarına devam ettikçe ister istemez farklı türlerden isimler de rotasını bu kanala çevirmeye başlamıştı. R&B türünün de kendisine sık sık yer bulduğu MTV’de Michael Jackson’ın “Beat It” ve “Thriller” kliplerinin gözükmesi onu hem büyük kitlelere tanıttı hem de MTV ekranlarında görünen isimlerin nasıl süperstarlığa yükselebileceğini gözler önüne serdi. Yani müzik dünyasında artık sadece albümler çıkarıp klipler çekmek işe yaramıyordu, MTV ekranlarına da çıkmak gerekiyordu. 1984 yılında Grammy’e rakip olarak VMA (Video Music Awards) adı verilen bir ödül sistemine geçen MTV, Grammy’nin taraflı olduğu iddia edilen değerlendirme sistemine karşı da isyankâr bir tavırdı aslında. İlk sene Madonna’nın “Like a Virgin” şarkısının canlı performansıyla taçlandırılan VMA, 2012 yılında bile hâlâ aynı heyecanla izleniyordu. Bu arada da dönemin yıldızları, kliplerini bir bir bu ekranda gösterdiklerinden popülariteleri de artıyordu; onların popülaritesi arttıkça MTV’nin de izleyici kitlesi büyüyordu. Bu başarı, Viacom’un MTV’nin ana şirketi olan MTV Networks’ü Warner Communications’tan satın almasıyla kanalı bir dönüşüm dalgasının da içine sokmuştu. Artık yalnızca bir VJ’in seçtiği klipler değil, konseptlere bölünmüş ve türlere ayrılmış yayınlar olacaktı MTV ekranlarında.

MTV büyüyor, yayın politikası genişliyordu…
Yalnızca dört yıl içerisinde böyle büyük bir popülariteye ulaşan MTV, odak noktasını sadece müzik yayını yapan bir kanalın ötesine kaydırmaya başladı. Çünkü artık popüler kültürün bir öğesi olmaya başlamıştı ve gençliğin favori kanalı olmaya adaydı. Bu yüzden artık ergenlere ve genç yetişkinlere yönelik içerikler de
yayımlamaya başlamıştı. Aynı zamanda biraz önce de söylediğim gibi konsept ve tür odaklı programlar da hazırlanıyordu. 1987 yılında başlayarak metalcilerin yüzünü güldüren ve 2000’lerde hepimizin henüz internet yokken “Böyle gruplar da mı varmış” dediği Headbangers Ball, alternatif rock dinleyicilerinin favori programı 120 Minutes ya da hip-hop severlerin gözdesi Yo! MTV Raps, dünya müziğinde türlerin bu denli keskin ayrışmasına da sebep oldu. Bu programların akabinde yarışma programları, reality şovlar, çizgi filmler ve dizileri de yayın politikasına katan MTV, artık tam manasıyla bir popüler kültür kanalı hâline gelmişti.

MTV’nin başı sansürle dertte miydi?
MTV, yıllar içerisinde bazı çevreler tarafından çokça eleştirildi. Bunlardan ilki ırkçılıktı. Birtakım düşünce kuruluşları ve aktivistler, MTV’nin ilk yıllarında siyahi sanatçılara çok yer vermediğinden rahatsızdı. Aslında Michael Jackson, en popüler kliplerini MTV’de yayımlamıştı ve genel olarak ilk üç yılında sadece popüler siyahi sanatçılar ekranlarda yer alıyordu. Örneğin, Rick James’in “Super Freak” şarkısı kanalın o dönem özenle seçilmiş olan albüm odaklı rock formatına uymadığı için reddedilmişti. MTV’de yeterli sayıda siyahi sanatçı yer almadığını düşünen Rick James, bu duruma epey yüksek perdeden tepki göstermişti. David Bowie dahi, MTV’nin bu politikasına karşı çıkıyordu ancak kanalın müzik program direktörü Buzz Brindle, bunu MTV’nin başta bir rock kanalı olarak tasarlandığını ve rock alanında Afro-Amerikan isimlerin bulunmasının zorluğuna bağlamıştı, 2006’da verdiği bir demeçte. Tabii MTV’nin filtresinden geçenler yalnızca siyahi isimler değildi. Kanal; çıplaklık, uyuşturucu, seks, şiddet, silah kullanımı, ırkçılık, homofobi gibi konularda birçok klibi düzenleme yoluna gitmişti. Bu başlıkları içeren konulardaki klipleri sansürleyen ya da gece yarısı saatlerine taşıyan MTV, yönetiminde ABD Başkan Yardımcısı Al Gore’un eşi Tipper Gore’un da olduğu PMRC tarafından da şiddetli bir şekilde eleştirilmişti. PMRC zaten o dönem aklını metal grupları ve şarkıcılarıyla bozmuştu; MTV’yi de satanizmi açıkça tasvir ettiği iddia edilen bazı müzik videoları nedeniyle lince başlamıştı. Bunun sonucunda din karşıtı görülen klipleri yayınlamayı reddeden MTV, Soundgarden’ın “Jesus Christ Pose” ve Incubus’un “Megalomaniac” gibi kliplerini de yasaklamıştı.

Gençlerin tutkunu olduğu programlar yine MTV’deydi!
MTV, müzik videolarının yanı sıra, gençlik kültürünü yansıtan çeşitli programlar üretiyordu ki bu programlar arasında “MTV Unplugged”, “Total Request Live (TRL)”, “The Real World” ve “Jersey Shore “The Osbournes” gibi popüler yapımlar bulunmaktaydı. “MTV Unplugged”, sanatçıların akustik performanslarını sergilediği özel bir programdı ve birçok unutulmaz performansa ev sahipliği yapmıştı.
Türkiye’de de birçok akustik performans programlarına ilham olan MTV Unplugged, Kurt Cobain gibi şu an aramızda olmayan isimlerin ikonik performanslarını da tekrar tekrar izlememizi sağlamıştı. MTV, bu programların yanında sadece eğlence dünyasında değil, aynı zamanda sosyal sorumluluk projeleriyle de dikkat çekmişti. “Choose or Lose” ve “Rock the Vote” gibi kampanyalarla gençleri seçimlere katılmaya teşvik etmiş, “MTV Act” ve “Power of 12” gibi projelerle toplumsal sorunlara dikkat çekmiş; ayrıca, “Elect This” ve “Vote Early Day” gibi girişimlerle, gençlerin politik süreçlere dahil olmalarını sağlamıştır. Jackass, Boiling Points, Laguna Beach, My Super Sweet 16, Pimp My Ride, Beavis and Butt-Head gibi gençliğin tutkunu olduğu programlar ise MTV’nin özellikle 2000’li yıllarda ABD kültürünü dünya gençliğine yayma konusunda epey güçlü olduğu kaslarıydı.

Türkiye de MTV’nin etkisinden nasibini almıştı…
MTV’nin yayına başlamasının üzerinden 25 yıl geçmişti ve Türkiye’de ancak yabancı MTV izlenebiliyordu. Tarihler 23 Ekim 2006’yı gösterirken, çok büyük bir tanıtımla yayına geçen MTV Türkiye, özellikle dönemin gençlerini çok heyecanlandırmıştı. Bu o kadar büyük bir etki yaratmıştı ki kanalın açılışına Pussycat Dolls bile katılmıştı. Nil Karaibrahimgil’in “Peri” şarkısıyla yayına başlayan MTV Türkiye de 24 saat yayın yapıyordu ve MTV ile MTV Europe programlarını Türkçe altyazılı olarak veriyordu. O dönem için çılgın bir şeydi çünkü internet bugünkü yoğunluğa sahip değildi. Lokal izleyicilere yönelik MTV Türkiye programlarının da hazırlandığı kanal, yayın politikası açısından biraz katıydı; Türkçe Pop şarkıcılarının klipleri neredeyse hiç yayımlanmıyordu. Alternatif Türkçe Pop, Rock, Hip-Hop, Elektronik türlerinde şarkıların yayımlandığı MTV Türkiye sayesinde Türkiye, ilk kez 2007 yılında MTV’nin EMA (Europe Music Awards) ödüllerine katılma şansı yakaladı. 2007-2011 yılları (2010 hariç) arasında Ceza, Kenan Doğulu, Sertab Erener, Nil Karaibrahimgil, Teoman, Hayko Cepkin, Emre Aydın, Hadise, Sagopa Kajmer, Hande Yener, maNga, Bedük, Atiye, Duman, Cartel, mor ve ötesi gibi isimlerin aday olduğu EMA ödüllerinde Ceza, Emre Aydın, maNga ve Atiye; Avrupa’da gerçekleşecek ödül törenine gitmeye hak kazanmıştı. MTV Türkiye’nin ömrü de yalnızca beş yıl sürdü ve kanal 2011 yılında kapandı.

44 yıl sonra MTV de yayın hayatına son veriyor…
Kimilerine göre çoktan bitmesi gerekiyordu, kimilerine göreyse harika bir nostalji öğesiydi MTV. Yayın hayatına başlamasının üzerinden 44 yıl geçen ve 31 Aralık 2025 tarihinde kapanmaya hazırlanan MTV, müzik dünyasında bir dönemi şekillendiren, gençlik kültürüne yön veren ve popüler kültürü dönüştüren bir kanal olarak tarihe geçti. Kapanışı, medya dünyasında büyük bir değişimin simgesi olarak kabul edilebilir ancak MTV’nin mirası, müzik videoları, gençlik kültürü ve popüler kültür üzerindeki etkileriyle yaşamaya devam edecek gibi gözüküyor. Tabii bunun yanında MTV’nin bünyesindeki müzik kanallarını kapatma kararı, dijitalleşen medya dünyasında geleneksel televizyon yayıncılığının geride kaldığının da en büyük göstergesi. Streaming platformlarının yükselmesi ve gençlerin içerik tüketim alışkanlıklarının değişmesi, MTV’nin bu adımı atmasına neden olan en büyük etkenlerden. Bu kapanış, müzik televizyonculuğunun eski şaşasının ortadan kaybolduğunu bize gösterirken dijital platformların yükselişiyle birlikte müzik içeriklerinin nasıl tüketileceği konusunda yeni bir dönemin başlangıcını da müjdeliyor.

İlgili Yazılar
Development by Bom Ajans