Ana SayfaMüzikMTV'den bugüne: Müzik yayıncılığı

MTV’den bugüne: Müzik yayıncılığı

Bugün, dünyanın tamamen müzik yayını yapan ilk televizyon kanalı MTV’nin tarihi açısından belki de en önemli günün 40. yıldönümü. O zamanlardan bugüne müzik televizyonculuğu neler yaşamış ve bugünkü müzik yayıncılığına nasıl evrilmiş birlikte bakalım.

Temelleri 70’li yılların sonlarında atılan MTV yayına ilk kez 1 Ağustos 1981’de başlamıştı. Televizyon tarihinin tamamen yabancı olduğu bu yepyeni konsept ufak çaplı bir heyecan yaratmış olsa da geniş çaplı bir hesapla bakıldığında tam anlamıyla başarısız bir girişimdi. Televizyon yayıncılığı ve müzik piyasası için gerçek bir kırılma noktası olacak kanalın hikayesi neredeyse daha yeni başlamışken bitmekle yüz yüze gelmişti. Yayına başladığı andan itibaren hedefledikleri geniş izleyici kitlesine ulaşmalarının karşısına dört bir yandan engeller çıkıyordu. Tabii ki bunların başında medya sektöründeki ve plak şirketlerindeki büyük patronlar geliyordu.

O güne dek süren geleneksel müzik yayınlarının yöneticileri MTV’nin yayın konseptinin tüm sektörü öldürebileceğinden endişeleniyordu. Plak şirketleriyse sanatçıları için asla müzik videosu üretmeyeceklerine yemin ediyorlardı. Televizyon yayını servisi şirketleri ise 24 saat müzik videosu yayınlayacak olan projeye gülüyorlardı. Mücadele ettikleri piyasanın tüm otoritelerinin sırt döndüğü MTV tabii ki yayına devam ettikleri her gün boyunca yayıncılarına para kaybettiriyordu. Projenin bir şeyleri değiştirebileceğine fazlasıyla inanan ekipse hızlı aksiyonlar alıp herkesi yanıltmayı umuyordu. Altında geçtiğimiz aylarda kaybettiğimiz efsane medya tasarımcısı George Lois’in imzası bulunan belki mucizevi ama kesinlikle dahice “I Want My MTV” reklam kampanyası fikri çıkagelmişti. Kanala ve bu yeni yayın konseptine güvenmeyen ve ciddiye almayan herkesi yanıltmak üzere gerilla usulü bir tanıtım kampanyasıydı bu.

MTV’nin daha çok eve ulaşmasına engel olmak isteyen medya patronlarının, kanalı seven genç kuşağı uyuşturucu bağımlısı ve içi boş bir kitle olarak gördüğünü söyleyen Lois onlara aksini ispatlamak için önce kamuoyu desteğini toplamayı planlıyordu. Sonrasında çığa dönüşecek yıldız isimlerden gelen destek zincirini Mick Jagger’a söz konusu sloganı söylemeye ikna ederek başlatmıştı. Çok kısa sürede piyasanın en sevilen ve saygı duyulan isimlerinin ağzından tekrar tekrar duyulan slogan hemen sokaklara kadar inmişti ve halkın “MTV’sini istediği” kabul edilmek zorunda kalınmıştı. Daha önce kanalda yer almamış sanatçılar bile plak şirketlerini arayıp MTV’ye çıkmak istediklerini söylemeye başlayınca da tüm kablolu yayın servisleri ciddiye almadıkları kanalın ayağına gidecek duruma gelmişti. Kuruluşunun üzerinden bir buçuk yıl geçmişken kapanmanın eşiğine gelen kanal 22 Ocak 1983’te ilk kez ABD’nin batı yakasına yayın yapabilmeye başlamış ve kısa sürede o döneme kadar ettikleri tüm zararı kara dönüştürebilmişti. Bu aslında basit bir kablo servisi edinmenin tarihinden öte yeni bir yayıncılık formatının kabulünün resmiyet kazanışının tarihi olmuştu.

Tarihin tekerrürü MTV’nin sonu

Ulaşılan büyük izleyici kitlesi ve reklam pazarında elde edilen çok daha geniş talep MTV’nin başlangıçta sınırlarını çizdiği içerik politikasında çeşitliliğe gitmesine de sebep olmuştu. 1981’de yayına “Hanımlar beyler… Rock ‘n roll” sözleriyle başlayan kanal başta tercih etmedikleri “çok pop” ya da dans müziği olarak nitelendirdikleri türlere kapısını açmaya başlamıştı. Bu dönüşüm Michael Jackson ve Madonna‘yı dünya yıldızı haline getirince de müzik videosu denilen yepyeni bir sektör doğmuştu. Tabii ki ilk büyük rakip VH1’nın yarışa katılmasıyla da birlikte günümüze dek dönüşümler geçiren müzik televizyonculuğu, hem müzik hem de televizyon için bayrağını MTV’nin taşıdığı birçok kritik etki bıraktı.

Sadece müzik üzerine yayın yapan ilk televizyon kanalı MTV’nin ilk dakikalarında yayınladığı ilk videonun The Buggles’ın ‘Video Killed the Radio Star’ şarkısına ait olması tabii ki bir tesadüf değildi. Bu da aslında MTV’nin proje olarak ilk anından itibaren sadece basit bir konsept yayın kanalından fazlası, kültürel bir manifesto olma amacını gösteren en güzel örneklerden biri. Ancak tabii ki tarihte her alanda gelenekseli yıkıp yerini alan yeni oluşumların paylaştığı nihai kader MTV ve temsil ettiği müzik televizyonculuğunu da bulacaktı. Çünkü zaman ilerleyip yıllar geçtikçe yeni olan geleneksele dönüşür ve bir şekilde radyonun yıldızını söndüren video da yeni bir manifestoyla ölüme mahkum olur. Her sektörün her alanında geçerliliğini koruyan bu doğa kanununa karşı önce ayak uydurmaya çalışarak direnilse de sonuç hep aynı olur. 2000’lerin ortalarında dünyayı avucunun içine sığdıran YouTube da kendi zamanına uygun ama 30 yıl öncekine çok benzer bir devrim gerçekleştiriyordu. MTV’nin yaratıcıları da dahil olmak üzere müzik televizyonculuğunun önde gelen isimleri YouTube geldiğinde işlerinin bittiğini biliyorlardı.

Ülkemizde müzik televizyonculuğu

Bu öyle bir devrim ki MTV kendi yarattığı müzik videosu kültüründen tamamen uzaklaşıp 2010 yılında ismindeki “Müzik televizyonu” ibaresini resmen kaldırdı. İçeriğini ise büyük bir çoğunluğunu reality programlarının kapsadığı yeni bir yayın politikasıyla güncelleyerek yayın hayatını sürdürmeye başladı ve yenilgiyi kabul etti. Hızla değişen medya dünyası içinde bu kadar sarsılabilen büyük markaların gölgesi altında global çaptaki etkileri de gözlemlemek mümkün tabii. Ülkemizdeki örneklerini düşünecek olursak (kısmen tam zamanlı olan TRT 4 ve) TRT Müzik, Kral TV ve Dream TV gibi yayın hayatı uzun yıllar sürmüş müzik kanalları da bu değişimlerden nasibini almıştı. Yıllar boyunca uluslararası faaliyetlerini geliştiren MTV’nin ülkemizdeki ayağı MTV Türkiye de 2006 yılında yayın hayatına başlamıştı. Ancak az önce de dediğimiz gibi tüm dünyada müzik televizyonculuğunun toparlanıp ortadan kaybolmaya başladığı yıllara düşen bu yeni girişim de uzun sürmemişti. Her şeye rağmen yeni yayıncılık anlayışına ayak uydurmaya çalışılsa da ülkemizdeki ekonomik hareketlenmeler de buna pek izin vermemişti ve yıllardır özel içerik üreten müzik kanallarımızı birer birer kaybetmiştik.

Söz konusu müzik televizyonculuğunun ülkemizde gerçekleşen sürecinin bizzat içinde bulunmuş ve 20 yıl boyunca her bir dinamiğini yaşamış olan Dream TV’nin kurucusu ve genel yayın yönetmeni Şafak Ongan‘a bu durumu nasıl değerlendirdiğini sorduk. Sosyal medya kanalları ve YouTube’un bugünkü kadar etkin olmadığı dönemlerde müzik televizyonculuğunun kritik bir öneme sahip olduğunu söyleyen Ongan bu yayınların sektörün neresinde durduğunu şu sözlerle açıklıyor: “Sadece video kliplerle değil, özel röportajlar ve canlı performanslarının yayınlanmasıyla kendilerini tanıtma fırsatı bulmaları, başta yeni çıkış yapan isimler olmak üzere sanatçılar ve plak şirketleri için birinci derecede önem taşıyordu.” Müzik sektörü üzerindeki etkileri açısından geleneksel müzik yayıncılığı dönemiyle günümüz medyasını kıyaslamasını istediğimizde ise konuda fikrini şu şekilde ifade ediyor tecrübeli yayıncı: “Artık her şey çok daha hızlı ve kolay. Tek bir gitarla çalınıp söylenen şarkının dakikalar içinde kaydedilip tüm dünyaya yayınlandığı bir zamanda dinleyiciye ulaşmak çok daha kolay. Ama her şeyin bu kadar kolay olduğu bir ortamda niteliksiz işlerin sayısı da oldukça artmakta. Eskiden öyle ya da böyle bir şarkı çıkarabilmek için bazı standartların üstünde olmak lazımdı. Şimdiyse kötü iş ile en iyi işler aynı pazarda yan yana duruyor ve seçmek dinleyiciye kalıyor. Tabii bu kargaşa içinde dinleyicinin müzikal zevklerinin kalitesi de gittikçe düşmekte.”

Dünyanın her neresinde, hangi zaman diliminde ya da hangi formatla yapılıyor olursa olsun müzik yayıncılığının müzik sektörüne her daim göbeğinden bağlı olduğu değişmez bir gerçek. Hem üreten sanatçılar için hem tüketen dinleyiciler için arada ihtiyaç duyulan çok önemli bir köprü görevi gördüğü aşikar. Bundan belki on yıl sonra YouTube ve sosyal medya kanallarının önemini yitirmesine sebebiyet verecek başka platformlardan bahsedeceğiz belki de ancak bu değişimlerin arkalarında bıraktıkları yalnızca müzik dinleme alışkanlıklarımızı değil, müziğin üretimini ve genel olarak müzik kültürünü dahi şekillendirip dönüştürecek.

BENZER İÇERİKLER

EN ÇOK OKUNANLAR

ÖZEL DOSYALAR