Kültür sanat ve müzik dünyası pandeminin ülkemizde başladığı 2020 yılı mart ayından bu yana büyük bir krizin tam ortasında nefes almaya çalışıyor.

Sebla KOÇAN / [email protected]

BÖLÜM 1 

Solistler, müzisyenler, ışıkçılar, rodiler, tüm sahne emekçileri 1,5 yıldır işsiz. Bazısı işini bırakıp başka mesleklerle gelir elde etmeye çalışıyor. 100’ü aşkın müzisyen ise çalışamadığı için ne yazık ki aramızdan ayrıldı. Konserlerin ne zaman yeniden başlayacağı konusu müzik profesyonellerine göre de belirsizliğini koruyor. 1 Haziran’da açıklanan Kademeli Normalleşme kararları içinde nikah törenlerine, restoran ve kafelere, sinema salonlarına dair bilgiler verildi. Ancak müzik sektörü yine görmezden gelindi. Konserlerin bebek adımlarıyla da olsa ne zaman başlayacağına dair hiçbir açıklama yapılmadı. Müzik sektörü uzun zamandır keyifsiz, yeni kararlar sonrası umutsuz da… Sektörde uzun zamandır çalışan isimlerin kapısını çaldık. Ve sorduk: “Ne olacak bizim bu halimiz?” 

“BU KRİZDEN ÇOK DAHA KUVVETLİ ÇIKACAĞIZ”

Hadi Elazzi
GRGDN Music Production, Kurucu Ortağı 

hadi elazziDoğrusunu söylemek gerekirse 1 Haziran kararları bizi çok şaşırtmadı. Çünkü kültür ve sanat ne yazık ki, hiçbir zaman bizim devlet büyüklerimizin önceliğinde olmadı. Onların bakış açısıyla kültür ve sanatın ülke ekonomisine katkısı turizmin, ve  inşaat sektörünün  katkısının yüzde biri bile değil. Ama toplumların ve ülkelerin en büyük tanıtım aracının kültür/sanat ve sanatın ihraç edilmesi olduğu, bu sayede turizm sektörüne ve başka sektörlere de büyük katma değer yaratıldığı hep unutuldu. Konserlerin temmuzda başlayıp başlamayacağı konusunda da; bence içinde bulunduğumuz dönemde, bu tip öngörülere bel bağlamanın çok doğru olduğunu düşünmüyorum. Yüzde 50 kapasite çoğu zaman prodüksiyon giderlerinin tamamını bile karşılayamamakta. 2020 yazında yapılan konser etkinliklerinde hepimiz bu konuyu tecrübe etmiş olduk. Bu dönem tüm insanlığın çok hızlı değişim gösterdiği ve yüzyıllar sonra bile hatırlanacak bir dönem olacak. Belki de bu dönem bir çağın bitişi ve başka bir çağın başlangıcı olarak kabul edilecektir. Dönemin getirmiş olduğu zorluk ve negatiflikleri nasıl pozitife çevirebileceğimize bakıp, birbirimize destek olmayı, tek ses olmayı, hakkımıza sahip çıkmayı öğrenmeye başladığımız bir dönüm noktasında olduğumuzu düşünüyorum. Sektörel olarak hepimiz zorluklar çektik ve çekmeye devam ediyoruz. Biz bu topraklarda büyüdüğümüz için kriz anında hızlı bir şekilde evrim geçirmeye oldukça alışık bir topluluğuz. Bence hepimiz gerekli çıkarımları yapıp bu krizden çok daha kuvvetli ve olgun bir şekilde çıkacağız

“İŞİMİZ BİR MESLEK OLARAK BİLE GÖRÜLMÜYOR”

Hakan Yalçın
İmge Yapım kurucusu, organizatör, menajer, yapımcı 

hakan yalcinBugüne kadar pandemi nedeniyle alınan önlemler olarak değerlendirmiş olsak da gün itibariyle bu durumun tamamen ideolojik olduğunun farkına vardık topluca. Öncesinde de bu yönde kaygılarımız olmakla birlikte ‘kılıf’ çok iyi hazırlandığı için itiraz edemiyorduk. İşimiz bir meslek olarak bile görülmüyor. Kahvehanelerin, halı sahaların açıldığı ve düğünlere izin verilen bir genelge var ortada ama konser ve sanat etkinliklerine dair hiçbir açıklama yok. İnsanlar uçaklarda, otobüs ve metrolarda yan yana, dip dibe ve sosyal mesafe gözetmeksizin yoğun kalabalıklar oluşturacakken, kültürel faaliyetler için sınırlı kapasitede dahi izin verilmemiş olması pandemi ile açıklanamaz. Bir STK gibi toplanmalı, bir araya gelmeli ve yasal sınırlar içerisinde eylemler yapıp sesimizi duyurmalıyız. Birlik olup yüksek sesle taleplerimizi iletmezsek bizi görmeyecekler, duymayacaklar.

“HİÇ OLMADIĞIMIZ KADAR KENETLENDİK”

Can Şener
Mümkün İşler menajer (Nova Norda, Sedef Sebüktekin, Simge Pınar, Can Temiz, YÖKŞ, Blakhol) 

can senerDaha kaçımız hayattan kopacak bizleri görmeniz için diye sormak isterim. Kültür – sanat uzun zamandır ülkemizde öncelik olmadı. Bu yüzden durumu şaşırtıcı bulmuyorum maalesef. Halbuki çok sevdiğimiz Güney Kore örneği var. Kültür – sanata yatırım, ülkeyi maddi darboğazdan da en kısa sürede kurtaracak, en hızlı geri dönüşü alınacak opsiyon. Hayatları kurtaracak desteğin yanında devlet kalkınma için politika üretmeli ve bu sektörü büyütmeli. Bizler buradayız, aynı heyecanla çalışmaya, kaliteli işler üretmeye her zaman hazırız. Bundan sonra sesimizi daha çok duyacaksınız çünkü hiç olmadığımız kadar kenetlendik. İzleyen, dinleyen herkesi bu sektörün bu coğrafya için ne kadar hayati bir konu olduğunu anlatmaya çağırıyorum.

“HER GÜN ACILARIMIZ VE KAYGILARIMIZ ARTIYOR” 

Ümit Oyuktaş
Event34 Entertainment, organizatör 

umit oyuktasPandemi sürecinin başlamasından itibaren maddi ve manevi en büyük fedakarlığı müzik sektörünün yaptığı kanaatindeyim. Sektörün bir bireyi olarak içinde bulunduğumuz duruma üzülmemek elde değil, bazı kesimler müzik sektörünü sadece yüksek gelir elde eden sanatçılardan ibaret görmeyip sektörün dolaylı sekilde milyonlarca insana gelir sağladığını ve bu insanların tamamının pandemi sürecinde yalnız bırakıldığını görmek zorunda. İçinde bulunduğu durum sebebiyle intihar eden arkadaşlarımız için çok üzgünüm, bu vesileyle hepsini saygıyla anıyor ailelerine sabır diliyorum. Halen olumlu yönde bir çalışma yapılmaması ve yaşamakta zorluk çeken sektör bireylerinin her gün artması acımızı ve kaygılarımızı arttırıyor. Ülkemizde yaşanan doğal afetler, terör saldırıları gibi durumlarda her zaman konserleri, oyunları ve gösterimleri etkilenen yine sanatçılar ve müzisyenler oldu. Biz maalesef yıllardır bunu yaşıyoruz ve hep olumsuz etkileniyoruz. Ne kadar olumsuz etkilensek de hiçbir zaman bu olumsuzluğu gündem yapmaya çalışmadık. Ancak pandemi sürecinde hissettiklerimiz, mesleğimize olan yaklaşım gerçekten kendimizi kötü hissettiriyor ve sesimizi yükseltme, gündem olma ihtiyacı doğuruyor. Toplum olarak siyasi görüşlerimizi, sanata, sanatçıya, eğlenceye bir kenara bırakıp hayatını bu sektörden kazanan milyonlarca insanı olumsuz etkileyen bu yasaklara karşı ortak hareket edebildiğimizi ve yetkililerin çözüm bulmak zorunda kaldığını görmek isterdim.

“AŞI ALACAK PARAMIZ YOKTU, KONSER DENEYLERİ YAPAMADIK”

Turan Bedir
Ankara 6.45 Kaybedenler Kulübü, İşletmeci

turan bedirBunları söylüyor olmak inanılmaz bir içsel sıkıntı yaratıyor bende. Bu acı sonun en büyük nedeni müzisyenlerin sosyal güvenliğinin olmaması. İkinci nedeni ise maddiyatla ilgili değil maneviyatla ilgili… Yani o şaşa, sahne ışıkları, dinleyiciler, bunların olmaması da intiharların büyük nedenlerinden. Türkiye Avrupa ülkeleri gibi konser deneyleri yapmadı, neden yapamadı? Çünkü aşıyı alacak parası yoktu. İkinci sebep ise aşı üreticileri, aşıyı ilk önce kendi ülkelerinde kullandılar. Bar sahipleri inanılmaz bir borç yükünün altında şu an. İnim inim inliyorlar. İnşallah onlardan da kötü haberler gelmez. 

“DAYANIŞMA RUHUNU KENDİ SEKTÖRÜMÜZDE SAĞLAMAMIZ ŞART”
Subutay Yitgin 
Say2me, organizatör, menajer 

subutay yitginYıllardır organize, birlik olamamış ve bencillik üzerine ilerleyen bir sektörün, pandemi sürecinde bireysel projeler hariç müzik emekçilerinin önemsenmediği bir dönem geçiriyoruz. 1999 depremi gibi bakmak gerek. Öncesi müdahale konusunda bir altyapımız yoktu. Şu an çok daha başarılı bir sistem var. Bizim de bakanlık, meslek birlikleri, sivil kuruluşlar, sanatçılar ve müzisyenlerimizin bu yönde örgütlenmesi gerekmektedir. Ülkemizde bu konunun hem politik bir tarafı var hem de insanımızın tam bilinçli olduguna inanmıyorum. Geçtiğimiz yaz alınan önlemlere rağmen yapılan etkinliklerdeki görüntüleri hatırlatmak isterim. Benzer düzenlemeleri uygulayabilecek bir zihniyete sahip degiliz. Önce ülke olarak uluslarası etkinlikler adresi olma yolunda ilerleyebilirsek gelecekte bu gibi karşılaşabileceğimiz süreçlerde biz de deneysel olarak önlemlerde politik değil; kültürel faaliyetlerde öne çıkan bir ülke kimliği kazanabiliriz. Dayanışma ruhunu geçtiğimiz 1 yıl içerisinde kendi sektörümüzde göremedim. Önümüzdeki süreç içerisinde sağlığımızın korunmasının temel alan önlemlerle dayanışma sağlanır ise 2022 yazından önce sektörümüzün butik anlamda canlanacağını düşünüyorum.

“HAKLARIMIZI SAVUNMALI, HAKLARIMIZI ALMALIYIZ”

Deniz Küçük 
Müzisyen, solist

deniz kucukMustafa Kemal Atatürk’ün “Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş olur” sözü toplum olarak şu dönemde yaşadığımız toplam depresyon durumunu anlatmak için çok açıklayıcı bir söz. 1.5 senedir sanatsız kaldık, müziksiz, tiyatrosuz, sergisiz kaldık ve ülkece çok mutsuzuz. Bir konsere gitmek sizi günlük hayatın hengamesinden koparıp derdinizi tasanızı unutmak, veya size derdinizle tasanızla yüzleşmek için bir fırsat verirdi. Deşarj olurdunuz. 1.5 senedir bunu yapamadığımız için bu haldeyiz. Tabii ki ülkenin ekonomik durumunu ve bunun insanlar üzerindeki etkisini göz ardı edemeyiz, ancak deşarj olacağımız imkanların olmayışı bu mutsuzluğu kat be kat arttırıyor. Biz müzisyenler ve sahne emekçileri olarak toplam motivasyonumuzu olabildiğince canlı tutmalı ve bugünlerin de geçeceğine dair inançlı olmalıyız. Fakat aynı zamanda balık hafızalı olmamalı, bizim bu duruma düşmemizin sebeplerini unutmamalı, ve bir daha bu duruma düşmemek için atılması gereken tüm adımları atmalıyız. Haklarımızı savunmalı, belki de haklarımızı almalıyız. Yoksa son 1.5 sene gerçek anlamda hayatımızdan çalınmış olur.

“OLMASA DA OLUR DİYEN BİR ZİHNİYET VAR SANKİ” 

Burak Çakaloz
Defans grubu solist, gitarist 

burak cakalozKültür-sanat etkinlikleri sadece eğlence sektörü olarak değerlendirilip göz ardı ediliyor. Olmasa da olur gibi bir zihniyet var sanki. İlgili tüm bu kültür-sanat etkinlikleri türetilmiş pek çok iş kolunu da barındırıyor. Bu çalışanlar sadece sahne sanatçıları değil. Resmen yok sayılıyorlar ya da işgücünün farkında değiller. Avrupa ve diğer bazı dünya ülkeleri kültür-sanat faaliyetlerini de diğer sektörler gibi değerlendirebildi. Pandemi ile bilimsel ve akılcı mücadeleler gerçekleştirdi. Maddi destekler (yeterli ve kabul edilebilir miktarda) verdi. Aşılama ve sosyal mesafe, maske kuralları çerçevesinde yaşamın normale dönmesini sağladı. Bunların hiçbirini yeteri kadar gerçekleştiremeyen ülkelerde durum normale bir türlü dönemedi elbette.

“BİR KİŞİ BİLE ÖLMEDEN ACİLEN ÇÖZÜM BULUNMALI”

Alaz Pesen
Müzisyen, öğretim görevlisi 

alaz pesenİntihar çaresizliğin en son noktasıdır. Hayatlarına son vermeyi seçen müzisyenler de bu noktaya gelmiş. Sayı çok yüksek. Bu noktaya gelmek üzere olan başka müzisyenler de vardır, bir yıldan fazla süredir işsiz olan müzisyenlerin çoğu da, son noktaya gelmemiş olsa da, son derece çaresiz. Hükümetin bu konuda acil adımlar atması gerekiyor. Müziğin bir lüks, ya da yalnızca bir eğlence olmadığını, hem müziği yaratanlar için geçim kaynağı, hem de dinleyiciler için temel bir gereksinim ve aynı zamanda da eşi bulunmaz, müthiş bir terapi olduğunu anlaması ve anlatması gerekiyor yetkililerin. Konser deneyi yapan ülkeler tarih boyunca rock gibi, flamenco gibi, opera gibi, caz gibi farklı müzik türlerinin ortaya çıkması ve dünyaya yayılmasında çok önemli rol oynamış ülkeler. Müziğin felsefesini anlayabilmiş, basit bir eğlence olmadığını kavramış, insanların temel ihtiyaçlarından biri olduğunu çok çok iyi bilen kişilerin yaşadığı ülkeler. Türkiye’nin müziğe, sanata, ifadenin özgürce, estetikle harmanlanarak dışa vurumuna bakış açısını değiştirmesi gerekiyor önce. Yetkililerin, belediyelerin, meslek birliklerinin acilen müzisyenlerimizi çaresizlikten kurtaracak çözümler üretmesi ve uygulamaya geçirmesi gerekiyor, bir kişi daha bile ölmeden, bir kişi bile daha aç kalmadan.

BÖLÜM 2: KONSERLER NE ZAMAN BAŞLAYACAK?