Müzik

Nem: Temmuz albümleri

2025’in şu ana kadarki en durgun yeni albüm ayı olmaya hazırlanan Temmuz, yaz sıcaklarından etkilendi. Ancak biz 50 faktörlük güneş kremimizle gelip ayın albümlerini inceledik.
Ant Arın Şermet - 7 Temmuz 2025
post image

Her geçen gün kendimizi hayatın farklı bir tarafındaki gariplik, hatta saçmalıkla mücadele ederken buluyoruz. Bu saçmalıklar özgürlüklerimizi hedef aldığındaysa ses çıkarmaktan başka şansımız kalmıyor. Ki bunun da insanın üzerinde bıraktığı etki çok yoğun. O yüzden herkesin kendini zapt edebilme şekli farklı olsa her ay onlarca yeni albümle buluşmak işimizi biraz da olsa kolaylaştırıyor. Havanın 30 derece üstünü sabitlediği, güneş kreminin işe yaramadığı temmuzun bize hediye edeceği niş albümler var. Daha makul bir Ağustos’ta buluşmak üzere, afiyet olsun.

Wet Leg – moisturizer

2021 yazında bir anda ‘Chaise Longue’ ile hayatımıza girip 2022’nin en büyük sıçramasını yapan gruptu Wet Leg. Kendi adlarını taşıyan ilk albümleri öylesine başarılı oldu ki Grammy’den Brit’e kazanmadıkları büyük ödül kalmadı. Akla gelebilecek bütün büyük festivallerin aranan ismine de dönüşen Rhian Teasdale – Hester Chambers ikilisi, 11 Temmuz’da daha farklı bir albümle karşımıza çıkacak. İlk albümdeki sound çoğunlukla aynı kalsa da şarkıların daha çiğ ve kirli duyulacağını söylemek lazım. Ancak bu çiğ ve kirlilik kötü değil, aksine grubun yırtıcılığının bir göstergesi. İlk albümde tatlı ve uysal bir imaj çizen Wet Leg, “moisturizer”da bunu tamamen değiştirdi. Rhian Teasdale düzenli spor yaparak bir sporcudan daha fit vücuduyla patriyarkaya olan öfkesini kusmaya devam ediyor. Bir yandan şarkıların tamamının aşk şarkısı olduğu gerçeği de sabit. Yılın önemli albümlerinden biri olması konusunda şüpheye sahip olmasak da biraz kafası karışık bir kayıt olduğunu ifade etmeliyiz.

Paul Weller – Find El Dorado

1970’lerin sonunda İngiltere’den çıkan en önemli birkaç punk grubundan biri olan The Jam’de başladığı kariyerinde 50 yılı devirdi Paul Weller. 1982’de The Jam’den ayrılıp kurduğu The Style Council’la da 6 sene geçirdikten sonra solo kariyere adım atan efsanevi müzisyenin 18. stüdyo albümü “Find El Dorado”, sanatçının altın arayışının bir göstergesi olacağa benziyor. Solo kariyerinin zirvesine 1995’te “Stanley Road”la çıkan Weller, sonraki 30 senede ilgi çeken işler yapsa da bir türlü tahmin edilebilirlikten uzaklaşamadı. Muhtemelen 25 Temmuz’da çıkacak “Find El Dorado”da da durumu farklı olmayacak. Akustik gitarı eline alıp hikaye anlatıcılığına devam ediyor. Ancak yine de The Jam’in ve solo kariyerinin ilk yıllarının hatrına dinlemekten geri durmayacağız. 

Kae Tempest – Self Titled

Kae Tempest günümüzün en kapsamlı ve en değerli seslerinden biri. Müzisyenliğindeki başarısının yanı sıra çok yetenekli bir şair olan Kae Tempest, duruşu ve varlığıyla da binlerce insana ilham oluyor. 4 Temmuz’da dinleyiciyle buluşan “Self Titled”, kendi deneyimlerini şairane üslubuyla birleştirirken R&B ve hip-hop’a olan hakimiyetinin bir göstergesi. Adele’den Stormzy’e çok sayıda önemli isimle çalışmış Fraser T. Smith’le birlikte albümün prodüktörlüğünü de kendi yapan Tempest’in yanında olan isimler vardı. Tawiah, Connie Constance, Young Fathers ve Pet Shop Boys’tan Neil Tennant, birer şarkıda Kae Tempest’le güçlerini birleştiriyorlar.

Kurt Vile – classic love (EP)

The War On Drugs’ı kurarak 2005’ten bu yana canımıza iyi anlamda kasteden -2009’da gruptan ayrılmıştı- Kurt Vile’ın 17 yıllık solo kariyeri son sürat devam ediyor. Son olarak 2022’de albüm yapan Vile, “Watch In My Moves”tan sonraki ikinci EP’si olan “classic love”la yaz vakti kış depresyonu yaşamamızı istiyor. İki şarkıda Luke Roberts’ın da yer aldığı EP, akustik gitarın melodik tarafını orta batı Amerika sesleriyle buluşturuyor. Gün doğumunu gösteren kapağıyla da 25 Temmuz’u beklememizi sağlıyor. Yeni albümün üstünden 3 sene ve 2 EP geçmişken 2026’da hasreti bitirir ve yolu belki buralara düşer parmağımızı çaprazlıyoruz.

Kokoroko – Tuff Times Never Last

5 Eylül’de Bozcaada Caz Festivali’nin ilk gününün headliner’ı olarak Türkiye’ye gelecek İngiliz caz yedilisi Kokoroko, afrobeat’i modern cazla buluşturma iştahını koruyor. İlk albümleri “Could We Be More”, Birleşik Krallık listelerinde 30 numaraya kadar çıkarken geniş kapsamlı bir dünya turnesine de çıkmışlar ve yolları Türkiye’ye ilk kez bu sayede düşmüştü. 11 Temmuz 2025’te Brownswood Recordings etiketiyle yayınlanacak “Tuff Times Never Last”, genç prodüktör Miles C. James’in Kokoroko’yla olan dostluğunun fiziksel bir karşılığı olacak. Albüm kapağıysa yine Kokoroko üyelerinin yakın arkadaşı olan İngiliz illüstratör Luci Pina imzası taşıyor. Albümü beklerken ‘Just Can’t Wait’i dinlemenizi öneririz. Hatta denk getirebiliyorsanız Bozcaada Caz Festivali’ndeki performansını da kaçırmayın. 

İlgili Yazılar
Development by Bom Ajans