Ana SayfaMüzikPatron: "Aileme layık olma stresini uzun süre yaşadım."

Patron: “Aileme layık olma stresini uzun süre yaşadım.”

Geçen hafta düzenlenen Trakya Fest’te sahne alan isimlerden biri olan Patron ile konser sonrasında bir araya geldik ve sokak kültürüne duyduğu aşk, ailesine rest çekmesi ve ardından elde ettiği başarı gibi yıllara yayılan süreci konuştuk.

Zeynep SİPAHİ / [email protected]

Pandemi dönemiyle birlikte birçok müzisyen gibi konserleri iptal olan Patron, bu süreçte biraz uzaklaşmayı tercih etmişti. Bodrum’a taşınıp üretim sürecine oradan devam eden Patron‘la konser sonrası bir araya geldik ve eylül ayında yayınlanacak yeni albümü “Kış Uykusu”ndan festival yasaklarına derin bir sohbete daldık.

Bundan birkaç yıl önce biraz molaya ihtiyacım var demiştin. Ardından da kelimenin tam anlamıyla gümbür gümbür geri döndün diyebiliriz. O süreç nasıl geçti? Şu an nasıl hissediyorsun?

Benim altı şehirden oluşan bir avrupa turum, bir de Türkiye’de 30 konserim vardı. Maalesef 40’a yakın konserimiz iptal oldu pandemi döneminde. Çok iyi gidiyorduk. 20 senedir beklediğim çıkış pandemiyle baltalandı. Bunu atlatmak benim için zordu. Bodrum’a yerleştim hatta. İki yıldır orada yaşıyorum. Her ne olursa olsun ben üretmeyi, işin sürecini çok seviyorum ama özlemem gerekiyor. Biraz özleyip, onu çok isteyip, ona yeniden büyük zaman ayırmam gerekiyor.

Ardından da “El Patron” albümü geldi. Şimdiki planların neler?

Yeni albüm yapma fikri 2021 eylül ayında oluştu, ocak gibi de icraata geçirdim. Aslında temmuz gibi albüm hazırdı ama albümün ismi “Kış Uykusu” ve bu bir kış albümü aslında. Eğlenceye yönelik değil de, daha duygusal şarkılar var.

Aslında “Kış Uykusu” tam da pandemide geçirdiğin o döneme atıfta bulunuyor gibi.

Evet, kesinlikle. Bir de benim kendi değişimlerim var, 35 olmak üzereyim. Bir sanatçı dinleyicilerine kendini nasıl tanıtıyorsa, ben de bu albümde onu yaptım, yani düşüncelerimi bilsinler istedim. Toplumsal olarak nasıl düşünüyorum, politik görüşlerim ne yönde ya da kadın erkek ilişkileri konusunda ne tür şeyler yaşadım bunları yansıtmak istedim albüme. Dinleyicinin kimi dinlediğini bilmesini istedim özellikle, o yüzden daha samimi bir albüm oldu. Belli bir çıkış yaptıktan sonra duracağın duruş önemli. Bu albümü yaparken, ileride çocuklarım olursa nasıl bir babaları olduğunu, nasıl bir sanatçı olduğumu görmelerini istedim. Beni dinleyenler birçok şeyi bilmiyor, çünkü sosyal medya kullanmayı pek beceremiyorum, içimden de gelmiyor. Ben de bu sefer dinleyicilerime ana akımdaki yarışa katılmadan bir duruş çizmek istedim. Ve 1 Eylül’de çıkacak bu albümü dinledikleri zaman dinledikleri adam kim, hangi görüşlere sahip bunu daha iyi anlayacaklar.

Müzik kariyerinizde de o zaman önemli bir noktada yer alıyor bu albüm. Kendi görüşlerinizi dinleyiciyle buluşturma fikri aslında rap müziğin de temeli değil midir? Ezilenlerin isyanının sesidir.

Kesinlikle ama bu bizim unuttuğumuz bir şey. Ben yaşam standartlarını belli bir yere getirmiş, dinleyici kitlesini sağlamlaştırmış kişilerin belli bir noktadan sonra açgözlülük yapmayıp belli bir tavır sergilemesi gerektiğini düşünüyorum. Tabii ki bu tavır tehlikeli bir şey olmak zorunda değil, çünkü Türkiye’deyiz ve her an hepimizin özgürlüğü kısıtlanabilir, kötü şeyler yaşayabiliriz. Ama yavaş yavaş da olsa bir sanatçı olarak ben bunu göstermek istiyorum. Bunu görevim olarak görüyorum. Eğlenceli şarkılar dışında bir rapçinin protest, sistemde gözüne batan kötülükleri eleştireceği şarkılar yapıp kendisi için bir tavır, bir duruş çizmesi gerektiğine inanıyorum.

Bir yandan da bu duruşu sergilemek kolay değil, bir sürü riski beraberinde getirmiyor mu?

Herkes bu riski alsın demiyorum, çünkü bu risk sizin kariyerinizden bir şeyler eksiltebilir, yaşam standartlarınızı düşürebilir, kazancınız azalabilir. Herkesten beklemesem de artık olgunluk çağına gelmiş, 15-20 senesini buna adamış ve standartlarını yükseltmiş kişilerin bu duruşu tavrı sergilemesi gerektiğini düşünüyorum. Bu iş biraz cesaret gerektiriyor. Bunu 23-24 yaşındaki gençlerden beklemek çok doğru olmayacaktır.

Aslında bütün bu çabada Z kuşağını yakalama gayesi de var değil mi?

Bizim jenerasyonun Z kuşağına bazı şeyleri söylemesi gerektiğini düşünüyorum. çünkü Z kuşağı çok değerli, bütün bu işleri değiştirecek, yüksek potansiyele sahip kişiler. Ben 18-19 yaşındaki gençleri geleceğin sanatçısı, doktoru, siyasi kişiliği diye değerlendiriyorum ve onların birey olmasına izin veriyorum, çünkü bizim toplumumuzda bu da sıkıntılı bir durum. Çocuklar 30-35’e kadar anne babasının çocuğu ama bu doğru değil. Bu insanlar birey olmalı. Birey olmayı çok erken öğrenmeli, tıpkı Batı’daki gibi.

Peki sen nasıl bir yol çizdin kendine birey olarak?

Ben çok geç birey olduğumu düşünüyorum bu sistem yüzünden ki çok iyi bir ebeveyne sahibim. Annem öğretmen ve geçmişte Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Başkan Yardımcısı’ydı, babam doktorluk yaptı, tanınan bir beyin cerrahıydı, emekli oldu şimdi. İyi bir ailede büyüdüm, gereken her şey verildi bana ama ben sokağı, sokak kültürünü sevdim ve risk alıp aileme rest çektim üniversiteyi bitirdikten sonra, 23-24 yaşındaydım o zaman. Dedim ki ben bunları yapamayacağım ama başka bir şeyler yapabilirim. İnanmalarını da beklemedim, çünkü kendimi kanıtlayabileceğim bir şey yoktu o zaman elimde. 15 yıllık rapçiyken bile aileme yetenekli olduğumu kanıtlayamıyordum, çünkü televizyonda yokum, para kazanamıyorum. Herkes bana sen mi kendini yetenekli sanıyorsun, yoksa gerçekten yetenekli misin diye soruyordu (Gülüyor). Bunu kanıtlamam ve somut bir şey sunmam gerekiyordu, o yüzden 24’ten 30’a kadar çok zor bir süreç geçirdim. Aileme layık olma stresini uzun süre yaşadım. Herkes bunu kabul etti, herkes her şeyi aslında bilmediğini kabul etti. Çok güzel bir barışma yaşadım ailemle. Onların mahcubiyetini gördüm, kendi gururumu, zaferimi yaşadım.

Son zamanlarda yaşanan festival yasaklarıyla ilgili neler düşünüyorsun? 

Bence yasaklar her zaman ters teper, başka bir yerden patlar. Örneğin festivaller yasaklanır, küçük bar konserleri artar, bunu daha önce yaşadık. Bence doğal olarak su akar yolunu bulur. Bu milletin aptal olduğunu düşünmüyorum, sadece boş bulunduk ve bazı şeyleri kaybettik. Bu coğrafya, bu topraklar, insanımız çok değerli. Yurt dışına kaçmak isteyen arkadaşlarıma şunu söylüyorum, ben de istesem kaçabilirim ama benim gibi cumhuriyet çocuğu, modern türk insanı ve sanatçı olanlar, biz burayı terk etmeyeceğiz. Biz burası için savaşacağız. Herkes giderse o zaman ne olacak. Bizim jenerasyonun artık bunu düzeltmesi gerektiğini düşünüyorum. Ayrıca Z kuşağını çok akıllı buluyorum. O yüzden benim umudum var. Ben burada kalacağım, hiçbir yere gitmiyorum. Burada yaşlanmak ve ölmek istiyorum Fedon gibi (Gülüyor). Bronzlaşıp rakı içerek, gündüz sporumu yapıp yaşlanmak istiyorum.  Bunun aksi ne olabilir; ya ceza evindeyimdir ya da iltica etmişimdir ama bunlar artı ve eksi en uzak ihtimaller. Ben bu ülkenin vatandaşı olarak elimden geldiğince insanları eğlendirip bir şeyler sunacağım ve insanlarla aynı kaderi paylaşarak burada öleceğim. Biz buranın sahibiyiz. Herkes gelir geçer ama biz halkız. Biz burada kalacağız ve mutlu günlere ulaşacağız. 

BENZER İÇERİKLER

EN ÇOK OKUNANLAR

ÖZEL DOSYALAR