Bir Lo-Fi çılgınlığıdır gidiyor! İnsanların sakinleşmek ve ruhunu dinlendirmek için tercih etmeye başladığı bu müzik türü, dünya genelinde büyük bir patlama yaparken dinleyicilerin neden bu kadar ilgi gösterdiğinin cevabı da hemen aşağıda.
Batıkan BAKSI / [email protected]
Yorucu mu yorucu bir günün sonunda, ayaklarınızı kanepede uzanarak zihninizi arındıracak bir şeyler yapmak istiyorsunuz. Belki hiçbir şeyle uğraşmadan sadece tavan izleyecek, belki de kafanızı boşaltacak yayınlara bakacaksınız. Arkada çalacak müziklere karar vermekte zorluk çektiğinizi fark ettiğinizde de, şu an çoğunluğun da yaptığı gibi bir anda “Lo-Fi” yazan bir liste bulup dinlemeye başlıyorsunuz. Sakin, hafif çıtırtılı, size geçmişte bir yolculuk gibi hissettiren bir müzik bu. Rahatladığınızı hissederken, ruhunuzu yumuşak yumuşak okşadığını fark ettiğiniz bu tür aslında epey uzun zamandır insanların kendisine terapi olarak gördüğü bir müzik tarzı. Tam manasıyla spesifik bir tür olarak nitelendirilemeyen Lo-Fi müziğin neden bu kadar popülerleştiğini ve insanların hayatına bir anda giriş yaptığını hiç düşündünüz mü? Şimdi açın favori “Lo-Fi” listenizi, rahatlamanın keyfini çıkarırken son zamanların sakin trendi Lo-Fi’ı birlikte inceleyelim!
Bu Lo-Fi de ne ola ki?
Yukarıda da dedim ya aslında spesifik bir türle bağdaştırmak çok zor Lo-Fi’ı. Bazıları caz listelerine soksa da aslında cazla da çok alakalı bir tarz değil. High Fidelity’nin tam karşıtı olarak ortaya çıkan ve Low Fidelity açılımına sahip Lo-Fi, Hi-Fi’ın aksine düşük ses kalitesi veya amatör kayıt teknikleriyle oluşturulmuş müzikleri tanımlıyor. Bu tarzda, doğal ve kusurlu sesler bol bol kulağımıza çalınırken; hışırtılar, hafif arka plan gürültüleri gibi unsurlar da karakteristik özellikler olarak karşımıza çıkıyor. Ancak normal şartlarda rahatsızlık vermesi beklenen tüm bu seslere rağmen, Lo-Fi’ın minimalist ve sakinleştirici yapısı özellikle odaklanmayı artıran, rahatlatıcı bir fon müziği olarak kendine özellikle “easy listening” listelerinde yer buluyor.
Dijital platformlar yükselirken Lo-Fi’ı da yükseltti!
Lo-Fi’ın dünya genelinde bu kadar popüler olmasının en büyük sebeplerinden birisi de dijital müzik platformlarının hayatımızı ele geçirmesi. Özellikle bu tarz müzik yapan amatör ya da profesyonel müzisyenler YouTube, Spotify ve SoundCloud aracılığıyla üretimlerini yayınlamaya başlayınca platformlar da Lo-Fi müzik koleksiyonlarını sürekli çalan kanallar ve çalma listeleri oluşturdu. Özellikle YouTube’da sık sık gördüğümüz “Lo-Fi hip-hop radio – beats to relax/study to” gibi 24 saatlik canlı yayınlar, Lo-Fi müziği devasa kitlelere ulaştırdı. Farkında bile olmadan “aman arkaya açalım da sakin bir şeyler çalsın” dediğimiz uzun süreli yayınların bizi sakinleştirdiğini hissetmeye başladığımızda Lo-Fi’ın büyüsüne de kapılmış olduk. Ayrıca bu kolay erişim, insanların gündelik aktiviteleri sırasında bu müziği dinlemelerini ve Lo-Fi’ın yaygın bir fon müziği olarak kullanılmasını sağladı.
Lo-Fi başlasın, stres uzaklaşsın!
Lo-fi müziğin yavaş temposu, minimal enstrümantal yapısı ve tekrarlayan melodik unsurları, beyni rahatlatan bir etki yaratmasıyla meşhur aslında. Bu müzik türü, özellikle çalışma, meditasyon, yoga veya dinlenme esnasında odaklanmayı artırır ve stres seviyelerini azalttığı için son yıllarda büyük bir patlama yapan bu tür zihin odaklı deneyimlerin de vazgeçilmez bir parçası oldu. Beynin alfa dalgalarını artıran bu tür ritmik ve yumuşak yapılar, insanların rahatlamasına yardımcı olduğundan Lo-Fi, zihinsel rahatlama ve stresle başa çıkmada bir tür terapi müziği gibi kullanılmaya başlandı. Bu da dünyadan uzaklaşmak ve stresi en az seviyeye indirmek isteyenler için biçilmiş bir kaftan konumuna geldi.
Lo-Fi’ın patlamasıyla pandeminin ne ilgisi var?
Evlerimize kapanıp günlerce çıkamadığımız, ekmek almaya bile giderken gizlene gizlene yürüdüğümüz o inanılmaz dönemin etkisi belki de hâlâ mental olarak sürüyor. Peki pandemiyle birlikte Lo-Fi’ın da büyük bir patlama yaptığını biliyor musunuz? 2020’de tüm dünyayı etkisi altına alan COVID-19 pandemisi sırasında; evden çalışmanın, yalnızlığın ve izolasyonun arttığı dönemde Lo-Fi müziğe olan talep büyük bir artış gösterdiği ortaya çıkmış. İnsanlar, özellikle evde çalışırken, rahatlatıcı ve dikkat dağıtıcı olmayan bir müzik türüne yönelmek isteyince, Lo-Fi; izole bir ortamda huzur bulmaya ve evdeki sessizliği doldurmaya yardımcı oldu. Böylece pandemi dönemi, Lo-Fi müziğin küresel çapta popülaritesinin zirveye ulaşmasında da büyük bir rol oynadı.
Kültürel ve nostaljik hatıralar, bizi Lo-Fi dinlemeye itiyormuş!
Lo-Fi parçalarının arka planında genellikle eski kaset hışırtıları, eski radyo yayını kalitesi veya eski çizgi filmlerden ses örneklerinin bulunduğunu biliyoruz ve aslında bizi en çok mutlu eden şeyler de tam olarak bu Lo-Fi’da. Hâliyle bu tür unsurlar, dinleyicilere nostaljik bir his verir ve geçmişle bir bağ kurmasına yardımcı oluyor ve tarihte bir yolculuk yapmak istediklerinde bu müzik türünü seçiyorlar. Ayrıca Lo-Fi hip-hop’un Japon anime ve sanat kültürüne olan bağı, anime hayranlarının bu müzik türüne yakınlık hissetmesine yol açtı. Özellikle Japon sanatçıların ve yapımcıların bu türdeki etkisiyle birlikte Lo-Fi müzik, kültürel bir fenomene dönüştü.
Lo-Fi, çalışırken verimliliği nasıl artırıyor?
Lo-Fi’ın odaklanmayı artırıcı özelliği, son zamanlarda özellikle öğrenciler ve yaratıcı profesyoneller arasında bu müziğin tercih edilmesini sağladı. Çalışırken sözsüz, yumuşak ritimli ve düşük temposu olan müzikler, dikkat dağınıklığı yaratmadığı için üretkenliği artırıyor. İnsanlar, bu tür müziklerle daha uzun süre odaklanabiliyor ve zihinsel yorgunluk yaşamadan çalışmalarına devam edebiliyorlar. Bu da Lo-Fi’ın çalışma sırasında kullanılmasını bir trend haline getirdi. Bu öyle bir akıma dönüştü ki biz artık dijital platformlardaki çalma listelerinde yer alan verimlilik bölümünde bile Lo-Fi şarkılarından oluşan çok uzun listelere denk gelebiliyoruz. Yani çok önemli bir sınava ya da iş yerinde büyük bir sunuma hazırlanıyorsanız biraz Lo-Fi başarınızı artırmak için sizi bekliyor.
Lo-Fi, dijital çağ için de biçilmez bir kaftan!
Lo-fi müziğin minimalist ve kolay üretilebilir yapısı, bu müziği ev yapımı prodüksiyonlarla bile yaratılabilir hale getirdi. Bilgisayar başında basit bir prodüksiyon yazılımıyla birçok kişi lo-fi müzik yapabiliyor ve dijital platformlarda paylaşabiliyor. Bu da bu türün hızlıca genişlemesini ve daha fazla müzik üreticisinin bu alana girmesini sağladı. Böylece hem üretim hem de tüketim açısından kolay erişilebilir bir müzik türü haline geldi. Bunu gören müzik insanları da, buradaki ilgiye karşı koyamayıp Lo-Fi severlerin beğenisine de sayısız şarkı sunmaya başladı.
Bir sosyalleşme aracı olarak Lo-Fi…
Lo-Fi müzik dinleyicileri, bu müziği sadece bir rahatlama veya odaklanma aracı olarak değil, aynı zamanda bir topluluğun parçası olarak da görüyorlar. YouTube’daki canlı yayınlar sırasında chat bölümlerinde oluşan sıcak ve arkadaş canlısı topluluklar, özellikle pandemide başlayarak insanlara yalnız olmadıklarını hissettirdi. Bu topluluk ruhu da, Lo-Fi müziği dinleyenler arasında bir bağlılık ve aidiyet duygusu yarattı. Özellikle genç nesiller, Lo-Fi’ı bir alt kültür olarak sahiplenmeye başladılar.
Lo-Fi müziğin dünya çapında yaygınlaşması ve insanlar tarafından terapi müziği gibi görülmesi, dijital çağın sunduğu erişim kolaylığı, bu müziğin psikolojik rahatlatıcı etkileri ve kültürel bağları gibi birçok faktöre dayanıyor. Lo-Fi, basit yapısına rağmen karmaşık duygusal ve zihinsel etkiler yaratarak, modern dünyanın yoğun temposu içinde bir kaçış ve rahatlama aracı olarak önemli bir yer edindi bile. Bu müzik türünün popülaritesi, gelecek yıllarda da dijital platformlar ve yeni üretim teknikleriyle gelişmeye devam edecek gibi gözüküyor. İleride türü tamamen Lo-Fi olan albümler çıkmaya ve ana akıma oturursa şaşırmayın derim.