Çağımızın en iyi vokallerinden biri olan İngiltere, Londra doğumlu 28 yaşındaki müzisyen Sam Smith, yeni albümü Love Goes’u yayınladı.

Grammy, Oscar ve Brit Ödüllü Smith’in kariyerinde yepyeni bir dönemi açacak olan Love Goes, onun iki yıllık çalışmasının bir ürünü. İşte yetenek silsilesi Sam Smith hakkında bilmeniz gereken 7 şey.

SAM SMITH VE YENİ ALBÜMÜ LOVE GOES 

Albümden çıkan ilk single “Diamonds” OzGo ve Shellback tarafından Londra’da yazıldı ve kaydedildi. Sanatçının 26 ve 28 yaşları arasında yazdığı bu albümdeki şarkılar kalp kırıklığının iyileşme sürecini en acı yönleri ve çözüme kavuşma hissi ile anlatıyor. Buna rağmen albümün biçimi Sam Smith’in şimdiye kadar hiç yapmadığı kadar coşkulu ve enerjik.

 

ALBÜMÜN ADINI NEDEN DEĞİŞTİRDİ?

Duygusal şarkıları ve özellikle baladlarıyla popüler olan Sam Smith, albümün adının önce To Die For (Ölmek İçin) olduğunu söylüyor. Ancak, son zamanların psikolojisini düşünerek bu ismi seçmenin çok duyarsız bir davranış olacağını düşünmüş. Smith, erkek arkadaşından ayrıldıktan sonra büyük bir çaresizlik duygusuna düşmüş. Bu işin içinden kendini affetmeden çıkamayacağını fark etmiş. Bu yüzden albümün adını Love Goes (Aşk Gider) olarak değiştirmiş.

Sam Smith

HAYATIMIZA NASIL GİRDİ? 

Tam adı Samuel Frederick Smith olan sanatçı, babasının adı Frederick olduğu için Sam adını kullanıyor. 2012 yılında Disclosure ile yayınladığı “Latch” şarkısı ile çıkış yaptı. Ardından Naughty Boy ile yaptığı işbirliği “La La La” büyük bir ilgi gördü. 2013’te Nirvana adlı bir EP yayınladı ardından 2014 yılında In The Lonely Hour albümünü Capitol Records etiketiyle piyasaya sürdü. Albüm yüksek bir başarı yakaladı. In The Lonely Hour son 10 yılın en çok satan albümlerinden biri oldu. In The Lonely Hour albümü, onun karşılıksız aşkını anlatıyor.

 

ZAMAN ZAMAN CİNSİYET DEĞİŞTİRMEYİ DÜŞÜNÜYOR

Genç müzisyen, birkaç yıl önce açılmış ve eşcinsel olduğunu tüm dinleyicileriyle paylaşmıştı. Kendini hem kadın hem de erkek gibi hissettiğini söyleyen Smith, küçüklüğünden beri doktorların da kendisine vücudunda fazla östrojen olduğunu söylediğini anlatmıştı. Smith, konuşmasında “Birçok farklı şeyin karışımıyız, herkes özel ve herkes eşsiz bir karışım. Kendimi erkek ya da kadın olarak görmüyorum. Arada bir yerlerde geziniyorum. Bu bir spektrum ve ben spektrumun ortalarında bir yerdeyim” demiş ve kimi zaman cinsiyet değiştirmeyi düşündüğünü belirtmişti.

AKIL SAĞLIĞIM YERİNDE DEĞİL

Smith, kendisinde obsesif kompulsif bozukluk (OKB) olduğunu söylüyor: “Sahip olduğum bir depresyon değil, bu bir anksiyete bozukluğu. Anksiyete bozukluğundan dolayı depresyona giriyorum. Ailemde akıl sağlığı sorunları var ve sanırım hayatım nasıl giderse gitsin, muhtemelen her zaman bir noktada onunla savaşmak zorunda kalacağım”. Smith, ünlü ve başarılı olmanın da bir noktada akıl sağlığına zarar verdiğini düşünüyor.  

 

İDOLÜ WHITNEY HOUSTON

Sam Smith, tam bir Whitney Houston hayranı olduğunu söylüyor: “Dinlediğim ilk şarkının Aretha Franklin’in ‘Say a Little Prayer’ olduğunu hatırlıyorum. Bu yüzden bunu taklit ederdim, ama yavaş yavaş Whitney ve ‘It’s Not Right, But It’s OK’e girdim. Aslında o kaydı yapan Darkchild ile öğle yemeği yedim, bu biraz tuhaftı. Divaları seviyorum.”

Sam Smith

ESKİDEN TUVALETLERİ TEMİZLİYORDU

Sam Smith, ünlü olmadan önce Londra’da bir barda çalışıyordu. Hem sahne alıyor hem de tuvaletleri temizliyordu. Bir noktada tıkandığını ve “Bunu bir yıl daha yapacağım, sonra her şey bitecek” dediğini söylüyor: “Arkadaşlarımın hayatlarını yaşadıklarını görürken ben tuvaletleri temizleyemiyorum.” Ancak burada, kalan boş vakitlerinde pek çok insanla tanışmış. Pek çok şarkısında söz yazarı olarak imzası olan Jimmy Napes bunlardan biri. 

KAYNAKLAR: Sözcü, Npr, Self-Titled Mag
GÖRSELLER: Universal Music Turkey