Kreş grubundan hatırladığımız Serkan Ferat bir süredir müzik kariyerine solo olarak devam ediyor. Yetenekli müzisyeni Dergy sayfalarında konuk ettik.

Sebla KOÇAN / [email protected]

Müzikle ağabeyinin plakları, kasetleri ve bateri seti sayesinde tanıştı ve o günden bugüne hiçbir şey eskisi gibi olmadı… 16 yaşında, annesinin cesaretlendirmesiyle sokak müzisyeni olarak önce sokaklarda çalmaya başladı. 2000 yılında önce Popcorn adıyla bir grup kurdular. 2006’da Kreş olarak grubun ismi değişti ve ilk albümleri Zaman Yok’u kaydettiler. Dönemin ünlü festivalleri Rock’n Coke, Masstival, Radar Live gibi pek çok sahnede çaldılar. İkinci albümden sonra grubun dağılmasıyla Serkan Ferat yoluna solo olarak devam etmeyi seçti. Bu yıl Şahıs’la birlikte yayınladıkları “İnsanoğlu Kardeşim” de iyi bir başarı yakaladı. Kısa süre önce Almanya’ya yerleşen Serkan Ferat’a merak ettiklerimizi sorduk.

Öğrendiğiniz ve çaldığınız ilk enstrümanın davul olduğunu okuduk. Peki davulla ilk ne çalmıştınız onu hatırlıyor musunuz?

Büyük ihtimalle Deep Purple şarkısı ‘Smoke on the Water’ olmalı. Şarkının girişindeki o efsane gitar riff’ine eşlik eden davuldaki hi-hat hareketlerini yapmaya çalışmışımdır. O zaman ne kadar becerdim, işte orası şüpheli…

serkan ferat dergy rop

16 yaşında annenizin teşvikiyle İzmir’de sokak müzisyeni oldunuz ve gitarınızı kaptınız. Annenizin, ailenizin müziğinizi şekillendiren nasıl bir etkisi oldu hayatınızda?

İlk olarak ağabeyimin plak ve kasetleri beni yoldan çıkardı. Farklı tarzlar olmak üzere genellikle rock ve big band kayıtları ile dolu bir koleksiyonu vardı ağabeyimin. Onları dinleyerek bir gün müzik yaptığımı hayal ederdim. Annem ise biraz gitar çalıp, biraz da şarkı söylemeye çalıştığım dönemde “Yurtdışındaki insanlar gibi sokakta müzik yapsana! Müziğini ve yeteneğini insanlar karşısında sına bakalım, hoşuna gidecek mi?” diyerek beni çok az ailede görebileceğimiz bir destek ile cesaretlendirdi. Babacım ise genelde müzik konusunda bana muhalafet ederek hayalimi testlerden geçirdi. Kendimi aileden aldığım destek konusunda şanslı hissediyorum.

serkan ferat dergy rop3

Yıllardır ağırlıklı olarak Türkçe vokal yapan bir solist olarak, düşüncenizi merak ediyoruz. Bazı müzisyenler rock’ın ana dilinin İngilizce olduğunu, Türkçe’nin rock için zor olduğunu söylüyor. Sizce?

Barış Manço, MFÖ ve Bulutsuzluk Özlemi beni yıllar önce çok erken yaşlarımda Türkçe Rock’ın olabilirliği konusunda ikna etti. Zor olduğunu hiç düşünmüyorum. Kendine has bir iç dinamiği olduğuna inanıyorum. Rock müzik her dilde olur, bal gibi olur ve dinlemelere doyamazsın.

YouTube kanalınızda olan BireBir Loop Performans videolarınızdan söz eder misiniz? Bu kanaldaki performanslarınıza devam edecek misiniz? Loop projesi nedir?

Yıllardır loop pedallara ilgi duyarım özellikle evde doğaçlama ya da beste yaparken. İster gitar, ister vokal ya da çeşitli enstrümanları loop pedallarına kaydederek döngüsel ve deneysel bir müzik yapabilirsiniz. Tek başıma mekanlarda sahneye çıkmak istediğim zaman, elime akustik gitar alıp şarkı söyleyerek müzik yapmak istemedim. Yıllar içinde o duygum yeterince tatmin olmuştu. Kendime meydan okuyacağım ve kendimi geliştireceğim bir şeyin peşinde idim. Zamanın ruhuna ve daha çok moduma uygun elektronik müzik unsurlarını da içeren deneysel bir sound duymak istiyordum. Davul makinası, synth ve çeşitli gitar pedallarını kullanarak kendimce bir ses örgüsü yarattım. Bu fikir zaman içinde gelişti, çeşitlendi. Bir yandan loop projem ile sahne alırken, bir yandan da projemin çeşitli örneklerini YouTube kanalımda yayınlamaya başladım. Kanalımdaki performanslar (Serkan Ferat BireBir Official) beni heyecanlandıran fikirler buldukça devam edecek sanırım.

“KREŞ’LE EDİNDİĞİM TECRÜBELER HÂLÂ YOLUMU AYDINLATIYOR”

2006 yılında Jack Daniel’s Rock Music Competition’da “Zaman Yok” isimli bestesiyle birinci olan Kreş’teki günlerinizi hatırladığınızda neler hissediyorsunuz?

Yaptığımız şarkıları ve yıllarca sahnede sergilediğimiz performansları hatırladıkça iyi ki uğraşıp, didinmişiz diyorum. Çok eğlendik ama çok da çalıştık. En önemlisi kendi soundumuzu oluşturduk. Kreş ile edindiğim tecrübeler halen yolumu aydınlatıyor. Dinleyiciler bana sosyal medyadan ulaşıp Kreş’in müziğini ne kadar çok sevdiklerini söyleyince yaptıklarımız ile bir başka gurur duyuyorum.

serkan ferat dergy rop5

Yeniden bir grup kurma, grup dinamiği içinde çalma planınız var mı? Grup olarak çalmayı özlüyor musunuz? Solo olarak devam etmenin avantajları daha mı fazla?

Solo olarak devam etmekten çok memnunum açıkçası. Solo şarkılarımda da başka müzisyen dostlar ile dirsek teması içindeyim. Bu yakınlaşmalar beni başka türlü besleyerek tatmin ediyor. Grup fikrine ise ancak proje bazında sıcak bakıyorum.

Üniversite için bir süre Çanakkale’de yaşadınız. Ne kadardır Almanya’da yaşıyorsunuz? Yaşadığınız yerdeki gözlemleriniz nasıl, neden orayı seçtiniz, sizi müzikal olarak nasıl şekillendiriyor?

Almanya maceram çok yeni. Daha bir sene dolmadı bile. Küçük ailem ile yavaş yavaş adapte olup alışıyoruz. Heyecanlı bir süreç. Yeni hayat ve yeni ülke bağlamı içinde yaşadıklarımı, gözlemlerimi not alıyorum. Sanırım zaman içinde bu eskizlerin müziğime nasıl yansıdığını hep beraber göreceğiz. Loop projemi Almanya’da da pandemi izin verdikçe, zaman zaman sahne alarak sürdürmeye başladım.

Şahıs’la birlikte yaptığınız “İnsanoğlu Kardeşim” şarkısının hikâyesini anlatır mısınız? Nasıl bir araya geldiniz, şarkı nasıl ortaya çıktı?

Şahıs da Çanakkaleli bir müzisyen. Yaptıklarını yakından takip ediyordum. Beraber bir şeyler yapma teklifi ile Şahıs bana geldiğinde ‘neden olmasın’ dedim. Kısa süre içinde onun ev stüdyosunda ikimiz baş başa verip çalışmaya başladık. “İnsanoğlu Kardeşim” şarkısını pandemi başlarında yazmıştım. Dünyanın ve insanlığın gidişatı ile ilgili şüphelerimi dile getiren bir şarkı ortaya çıkmıştı. İçinden hep beraber geçtiğimiz zor döneme sözel olarak uyuyordu. Şahıs da beğendi şarkıyı. Şarkıda hem söz hem de sound olarak yakaladığımız uyum bizi heyecanlandırdı. Ben Almanya’ya taşınmadan önce kayıtları ve klip çekimini bitirmiştik. Her şey çok kısa süre içinde oldu bitti.

KISA KISA

  • Günün en sevdiğim saati bahar ve yaz aylarında akşam üstü 18 ve 22 arası.
  • Türkiye’de en çok özlediğim şey bir sürü şey! Dostlar, yemekler, Çanakkale ve kitapçılar… 
  • Müzik kariyerimdeki en büyük pişmanlığım, tuşlu çalgılar çalmaya daha erken başlamalıydın Seko!
  • Hayatta en çok para harcadığım şey kitaplar.
  • Kendi müziğimi yaparken hissettiğim en baskın duygu yeni bir şeyler deneme isteği.
  • Eğer müzisyen olmasaydım öykü yazarı olmak isterdim.