Saniye saniye ilerleyen Temmuz’dan sonra göz açıp kapayana kadar sona eren Ağustos, ayarlarımızı bi’ güncelledi. Bu hızlı akışta her hafta çok sayıda dikkat çeken yeni albümle tanışmamızın etkisi vardı elbette. Eylül de Ağustos’un koyduğu çıtayı artımaya aday. Eylül’de çıkacak albümlerin arasından sadece 5 tanesini seçmiş olsak da bir o kadar da radarımıza takılan iş var. Lola Young, Suede, David Byrne, Baxter Dury, Mum, Saint Etienne, Cate LeBon, Geese ve Tron Soundtrack’i ile Nine Inch Nails’ın albümlerine bu ay içinde mutlaka kulak verin uyarısını yaparak başlıyoruz.
2010’ların ikinci yarısında Birleşik Krallık ve İrlanda’dan akın akın dünyaya yayılan modern post-punk’ın öncü gruplarından Shame, dersine günü gününe çalışmaya devam ediyor. 2018’den bu yana her 2-3 senede bir yeni albüm yayınlayan grubun 4. albümü olan “Cutthroat”, grubun daha oyunbaz, enerjik ve dışa dönük tarafının bir karşılığı olacak. Grubun hem sesi hem de şarkılarının yazarı olan Charlie Steen’in kontrolü tamamen eline aldığı albümde indie sleaze olarak bildiğimiz 2000’lerin ortasındaki dans temalı punk müziği, post-punk ile buluşacak. Bunu yaparken de hit adayı olan ‘Cutthorat’, ‘Lampiao’, ‘Quiet Life’ ve ‘Axis of Evil’ gibi şarkılar, grubun ulaşacağı zirveyi belirleyecek. 5 Eylül’de Dead Oceans etiketiyle çıkacak albümün prodüktörüyse John Congleton. Congleton’ın dokunuşları, Shame’in kariyerindeki yeni sayfada nasıl bir yere sahip olacak sorusunun cevabı için 5 Eylül’ü bekliyoruz. Ayrıca 26 Ekim’de İstanbul’a geleceklerini hatırlatalım.
Aslında 2024 Big Thief için pek de iyi bir sene değildi. İlk günden beri grubun parçası olan bas gitarist Max Oleartchik gruptan ayrılırken ufak çaplı bir gerginlik yaşanmıştı. Bunlar olurken Adrianne Lenker solo kariyerine odaklanıp “Bright Future” ilke aklımızı başımızdan aldı. Ancak gün sonunda Lenker’in de diğer üyelerin de önceliği Big Thief’ti. New York’taki Power Station stüdyolarında kaydedilen albümde Dom Monks’un adını prodüktör olarak gördük. 2022 tarihli harika albümleri “Dragon New Warm Mountain I Believe In You”ya yakın bir tarzda ilerlediler “Double Infinity”de. Lenker yine şarkı sözü yazarlığındaki maharetini gösterirken Buck Meek’in müzik aşamasındaki varlığı, tam bir Big Thief albümüyle karşı karşıya olduğumuzun göstergesi. Albümden önce çıkan teklileri dinlemek bile iyi bir albümle buluşmaya hazırlanmamızı sağladık. Ek olarak, dinleyeceğimiz 9 şarkının yaklaşık 60 şarkılık bir seçkiden geldiğini de belirtmemiz lazım. Muhtemelen 2026 sonları ya da 2027’nin ilk zamanlarında bir Big Thief albümü daha gelir. Bu düşünce ve 5 Eylül’ü beklemek bize iyi gelecek ve mümkün mertebe yaralarımızı saracak.
Hayatımıza pandemiyle birlikte dahil olan Brooklyn çıkışlı synthpop üçlüsü Nation of Language, 5 sene içindeki 4. Albümünü 5 Eylül’de Subpop etiketiyle yayınlayacak. Önceki Nation of Language albümlerine göre çok daha karamsar, sisli, kasvetli ve acı üzerine inşa edilen “Dance Called Memory”, Ian Richard Devaney’nin depresyonla boğuştuğu 1.5 senelik sürecin bir iç dökümü olacak. Şarkıların temaları hem kişisel hem de toplumsal travmalar. Bunları irdelediğimizde, değişime, kayıplara, geride kalan olmaya alışmanın ne kadar zorlayıcı bir deneyim olduğuna dair uzun ve dürüst bir belge niteliğinde…
İşte bu albüm tam bir ‘editörün seçimi’ benim için. Albümde yer alan şarkılardan ‘Pretty’ ve ‘Entertainer’ı dinleyince hem 2010’ların ilk zamanlarını hem de günümüzü tek potada eritebilmiş bir grubu duymanın verdiği heyecanı yaşadım. Çünkü genel olarak albüm öncesi yayınlanan teklilerin görevi, albüm için heyecan yaratmak oluyor. Bu iki şarkı, “Altar”ı Eylül ayının en heyecan veren albümü yapmaya yetiyor. İrlanda’dan çıkan NewDad, ilk albümü “MADRA”yı geçen sene yayınlamış ve listeleri altüst etmişti. Indie müziğin punk esintili sosuna ekmeğin en güzel kısmını banmaları yetmezmiş gibi meditatif bir sese sahip Julie Dawson’ın yeteneği, NewDad’i dikkat etmemiz gereken yeni gruplar listesinin başına alıyor. “Altar” ile birlikte ilk büyük sıçramalarını yaşamaları işten bile değil. 19 Eylül’de yayınlanacak albümün turnesi kapsamında yolları buraya düşse tadından yenmez.
Temmuz ayında bir kez daha İstanbul’da ağırladığımız Parcels, 2018 ile 2021’den sonra bir kez daha albüm yapmaya karar verdi ve ‘yougotmefeeling’, ‘safeandsound’ gibi modumuzu yükselten enerji veren şarkılarla 5 Eylül için dakika saymaya başladı. Parcels’in boşluk tuşuna basmadan ilerlediği kariyerini anlatırken albümler, pek de öne çıkan veriler olmuyor. Teklileri, canlı performansları ve bu perfomansların kayıtları, en az albümler kadar öne çıkıyor. Avustralya’dan çıkıp Berlin’e taşınmalarının üzerinden 10 küsur sene geçmiş olsa da geçmişlerini, bugünlerini, heveslerini ve üsluplarını koruma noktasındaki maharetlerine şapka çıkarmamak işten bile değil. O yüzden sonbaharın kalan son güneşli günlerinde “Loved”ı baya dinleyeceğiz gibi duruyor.