Ana SayfaMüzikStefan Will: "Böyle bir film yapmanın mümkün olmasına kesinlikle şaşırdım."

Stefan Will: “Böyle bir film yapmanın mümkün olmasına kesinlikle şaşırdım.”

Gerek yurt içi gerek yurt dışındaki başarılarıyla daha vizyona girmeden adından bolca söz ettiren “Kurak Günler”in müziklerini yapan Stefan Will ile güzel bir söyleşi gerçekleştirdik. Kim bilir belki kendisini “Freud” dizisindeki müzikleriyle de hatırlarsınız?

İpek ATCAN / [email protected]

Vizyona girmeden önce izleme şansı elde ettiğim, içinde bulunduğumuz bu garip, yer yer (bol bol demek istemiyorum!) karamsar zamanı hem sert hem de naif bir şekilde anlatan “Kurak Günler”in müzikleri de elbette ki film kadar dikkat çekici. Vizyona gireceği hafta Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü tarafından verilen yapım desteğinin geri istenmesiyle de gündeme gelen film henüz vizyondaki ilk haftasında ve oldukça da ilgi görüyor. Tavsiyem kesinlikle gidip izlemeniz yönünde. Ama önce… Bu röportajı bir okuyun ve bir de bu ülkeye yabancı birinin gözünden filmi görün.

“Kurak Günler” geçtiğimiz hafta sonu vizyona girdi. Ama birkaç aydır birçok açıdan film hakkında konuşuyoruz. Öncelikle film hakkında neler söylemek istersiniz?

“Kurak Günler”, bir gerilim filmi içinde paketlenmiş, günümüzdeki siyasi kültür ve baskılar hakkında bir film. Senaryoyu okuyup ilk düzenlemeleri gördüğümde Türkiye’de yolsuzluk ve homofobi hakkında bir film nasıl yapılabilecek diye düşünmüştüm. Almanya’da yaşayan biri olarak buradan oraya baktığımda, ülkenizde meydana gelebilecek sansürün kesinliğini görebiliyordum. Ve böyle bir film yapmanın mümkün olmasına kesinlikle şaşırdım. Geçenlerde Kültür Bakanlığı’nın fonu geri istediğini okudum. Nedeni Bakanlık tarafından kesin olarak açıklanmasa da bu durumun büyük ihtimalle filmin işlendiği temalarla ilgili olması bir tür sansür gibi hissettiriyor. Filmin yolculuğunun bir parçası olduğum için çok mutluyum ve dünya çapında tanınmasını umuyorum.

Kurak Günler
Kurak Günler

Pek çok film ve dizi için birçok şarkı bestelediniz. Ve hepsinin farklı temposu ve farklı duyguları var. Bu filmin kompozisyon süreci nasıldı? Ne kadar sürdü?

Normalde senaryoyu okuduktan sonra beste yapmaya başlarım. “Kurak Günler” için müzik yapmam istendiğinde ilk düzenlemeler çoktan bitmişti. Emin Alper ve Nadir Öperli ile stil ve enstrümantasyon hakkında Skype yaptık ve hemen başladım. Emin Alper ilk yaptığım düzenlemeyi beğenmedi. Ama ondan sonra aynı kafadaydık ve aklıma gelen her yeni fikir büyük ölçüde kabul gördü. Neticede şarkılar üzerinde yarım yıl boyunca çalıştım. Sadece stüdyoda da değil, kafamın içinde de… En küçük fikri yakalamak için her zaman uyanıktım çünkü bu filmin müziğine yol açabilir. Müzik için kuyruklu piyanomun ve bir Okarina’nın ayrıksı sesleriyle birçok şey denedim. Okarina İspanya’dan aldığım kilden yapılmış küçük bir flüt. Bazı parçalardaki hızlı keman kısmını çalmak çok zordu. Doğru kemancıyı bulana kadar bunu dört farklı kemancı ile denedim. Emin‘in keskin yönetmenlik tercihleri müzik tarafından çok da fazla destek gereksinimi duymuyordu ve müziği nereye koyup nereye koymayacağına dair net bir fikri vardı.

“Emin Alper yaptığım işe tamamen güveniyordu.”

Bu filmin sizde uyandırdığı ilk duygu ya da düşünce neydi?

Bu soru direkt birinci soru ile bağlantılı. Şahsen, ilk andan itibaren tamamen kabus gibi hikayenin içine çekildim. Emre‘nin yel değirmenlerine karşı verdiği mücadeleyi ve yaşadığı tüm baskıları yansıtan doğru müzikal dokuları bulabilecek miyim merak ediyordum. İzlediğim ilk kurgularda ilk sahne bana, biraz western filmini hatırlattı. Bu tema, Emre‘nin başına gelen sıcağı, su eksikliğini ve tüm garip şeyleri tasvir eder nitelikteydi.

Kurak Günler
Kurak Günler

Ekiple bir araya gelmeyip tek başınıza çalıştığınızı biliyorum. Zor muydu?

Hayır, hiç de değildi! Biliyorum, Altın Portakal‘daki kısa konuşmamda bundan bahsetmiştim ama zaten çok nadiren başka bir ekiple bir araya gelirim. Asla çekimlere gitmem ve bir çekimin sonundaki partiye de neredeyse hiç katılmam. Çünkü bu bana kendimi sınıfın yeni çocuğu gibi hissettiriyor. Bu projedeki en alışılmadık durum, yönetmenle hiç tanışmamış olmamdı ki normalde yönetmenlerle çok yakın çalışırım. Ama bu filmde çok iyi olduğu çünkü Emin Alper yaptığım işe tamamen güveniyordu ve tabii ki “Kurak Günler”de müziğin ne olması gerektiği konusunda ikimiz de aynı fikirdeydik. Yer yer tamamen anlaşılır ve uygulaması kolay bazı yönlendirmelerde bulundu. Benim için çok sorunsuz bir süreçti ve belki gelecekteki projeler için de bu şekilde çalışmaya devam ederim 🙂

“En İyi Müzik” dalında Altın Portakal aldınız, bu size nasıl hissettirdi?

Bir ödül almak her zaman karşı konulamaz bir şeydir. Ve çok sert müzik (kısmen) için bunu hiç beklemiyordum. Bu ödülü aldığım için çok mutluyum. Bana Türkiye’deki en büyük ödüllerden biri olduğu söylendi.

“Sosyal medya aracılığıyla yeni Türk arkadaşlar kazanmaya başladım.”

Bir müzik insanı olarak eminim ki dünyanın her yerinden farklı şarkılar dinliyorsunuzdur. Tanıdığınız veya dinlediğiniz bir Türk müzisyen var mı?

Fazıl Say‘ın bazı eserlerini biliyorum ve tüm farklı kültürel etkileri harmanlaması hoşuma gidiyor. İlhan Usmanbaş‘ı da az çok tanırım. Sanırım Fazıl Say aracılığıyla dinlemiştim kendisini. Bazen Marvel filmleri izlemeyi severim ve Pınar Toprak‘a denk gelmiştim. Kendisi büyük bir Türk film bestecisi.

Türkiye hakkında neler söylemek istersin?

Türkiye’ye ilk gelişim Ekim ayındaki Altın Portakal için oldu. Şehrin ve insanların görüntüsü çok sıcak bir izlenim bıraktı. “Kurak Günler” filminin yayına girmesi ve ilk hafta sonunda büyük başarı elde etmesinden sonra sosyal medya aracılığıyla yeni Türk arkadaşlar ve genç sinemacıları kazanmaya başladım. Umarım bu, Türkiye’nin şu an sahip olduğumdan daha derin ve ayrıntılı bir resmine vesile olur.

BENZER İÇERİKLER

EN ÇOK OKUNANLAR

ÖZEL DOSYALAR