İşte 1983 yılında Manchester’da kurulmuş olan İngiliz rock grubu The Stone Roses hakkında bilmeniz gerekenler…

Bekir Özgür AYBAR / [email protected]

İlk albümün çıkış tarihi 1989.  İkinci albümün çıkış tarihi 1994. Hepsi bu. Sonrasında başka bir albüm gelmedi onlardan. Kariyerlerinde büyük ara dönemler oldu. Kepenkleri kapalı tuttular. 2011 yılında konserler için geri döndüklerinde yeni jenerasyon tarafından tanındıklarını fark ettiler. Birçok gruba ilham kaynağı olan The Stone Roses çeyrek asır önceki üretimiyle hala yaşıyor. Onlardan 7 önemli sekansa gidelim istedik.

KURULUŞ

1983 yılında bir araya geldi ve yola çıktı The Stone Roses. Vokalde Ian Brown, gitarda John Squire, bassta Mani ve davulda Reni dörtlüsü ekibin en bilinen, en akılda kalan omurgası oldu. Onlar da tıpkı birçok ekip gibi üye değişiklikleri yaşadılar, ancak vokaldeki Brown’ın liderliği baştan sona sürdürmesi grubun müziğini daima aynı düzlemde özgün olmasını sağladı.

Foto 2

İLK ALBÜM

1983 yılında kuruldular ama ortaya çıkmak için 6 yıl beklemek zorunda kaldılar. Zira adlarını taşıyan ilk albümleri yayımlandığında takvimler 1989 yılını gösteriyordu. Albümün kapak çalışması Mayıs 1968’deki Paris Direnişi’ne göndermeler yapıyordu. John Squire tarafından hazırlanan bu ön yüzdeki limonlar bundan sonrasında The Stone Roses’ın simgesi olacaktı. İçerikte 11 şarkı yer alıyordu. 1 dakikadan az ya da 8 dakikadan fazla şarkılar vardı. Zaman bu albüm için önemsiz bir detaydı. Müzik nereye götürürse oraya gitti. En büyük gücü buydu.

stone-roses

I WANNA BE ADORED

İlk albümün ilk şarkısı. The Stone Roses’ı ayağa kaldıran ve onları var eden şarkılardan birisi. Yıllar sonra Oasis’in “Magic Pie” isimli şarkısında referans gösterdiği gibi, The Charlatans’ın daima hatırlattığı gibi, Blur’ün temel hat olarak gördüğü gibi “I Wanna Be Adored”, brit müzikte yeni bir dönemin kapısını açmıştı. Böylesine güçlü bir şarkıyla başlayan albümü bırakamazsınız. Albüm toplamda 4 milyon kopya sattı. Bu rakamın yarısını “I Wanna Be Adored”a yazıyorum.

1980’LERDEN 1990’LARA KÖPRÜ

5 yıl çok uzun bir süre. Tam 5 yıl boyunca ilk albüm hattından ilerledi The Stone Roses. Evet 30 bin kişinin izlediği konserlere çıktı, evet büyük turneler gerçekleştirdi. Ama 5 yıl müzikte bir insan ömrü gibidir. Oasis, Blur, Radiohead, The Charlatans, The Verve ve daha birçok yeni İngiliz müziğini temsil eden genç grup bu 5 yıllık süre zarfından ortaya çıktı ve meşhur oldu. Unutulmanın çok kolay olduğu bir dönemdi. Ancak The Stone Roses’ın unutulmamak için yapacağı güçlü bir numara vardı. 

Foto 3

ONE LOVE

Bağımsız bir single. The Stone Roses’ın 2 stüdyo albümünde de yer almaz. Ian Brown şarkı için şöyle der: “Cümbüş yeterince güçlü değildi. Güçlüydü ama daha fazla, daha fazlasını istiyorduk. Bir marş için denedik. Tüm detayları, her şeyin üstünü örtmek istedik ve sonra her şeyi açıkta bıraktık.” Marş vurgusu önemli çünkü The Stone Roses’ın müziğinde bir davet vardır. Onlara ait düşük tempo parçaların bile bir bölümünde ritmin yükseldiğini ve herhangi bir şeye davet edildiğinizi fark edersiniz. “One Love” single paketi, arka yüzündeki “Something’ Burning” ile birlikte grubu 1990’lara taşıdı.

SECOND COMING

İşte ikinci albüm. 5 Aralık 1994 tarihinde yayımlanan bu albümle The Stone Roses son kez bir LP formatında hayranlarını selamlıyor. Second Coming‘de ruhsal ritimler, 1970’lerin tarzı genişletilmiş gitar riffleri, jazz unsurları içeren funky rock / blues numaraları ve grubun o zamanlar Manchester’ın taşra çevresini ima eden “Your Star Will Shine” ve “Tightrope” gibi kamp ateşi tarzı şarkılar dikkat çekiyordu. Grup albümü yapmak için Galler’e taşındı. Albümden 3 single “Love Spreads”, “Ten Storey Love Song” ve “Begging You” piyasaya sürüldü. Albümün etkisi çok büyük olmadı. The Stone Roses hiçbir zaman albüm çıkışlarıyla müzik listelerinde 1 numara olmadı. Bu neyi ifade eder ki? 78 dakikalık Second Coming upuzun bir yolculuk. Görkemli ve ışıl ışıl. “Bak yolda bir şey daha yemek yok. Karnınızı iyi doyurun” diyen bir baba lafı gibi. Üzerinden 26 yıl geçti ve bu albüm yolculuğunu molasız sürdürüyor.

1994 İkinci Albüm Önyüz

ZAMANDAKİ ETKİSİ

The Stone Roses henüz adına britpop denmeyen bir dönemde britpop temellerini oluşturdu. Kuzey Amerika’da, hatta Kıta Avrupası’nda bile İngiltere’deki gibi büyük harflerle bilinmediler. Onları görece dar çizgide tutan şey de bu oldu. Dünyaya açılamadılar ve müzikleri tam da bu nedenle İngiltere’ye has olarak değerlendirildi. Grubun lideri Ian Brown, The Stone Roses kariyerine başladığında 20 yaşındaydı. Şimdi tam 57 yaşında. Solo kariyerini sürdürüyor. Daha 3 yıl öncesine kadar The Stone Roses da konserler veriyordu. Şimdi tekrar bir ara dönemin içindeler. Kepenkler kapalı onlar için. Pandemi sürecinde her şeyde, her yerde, her ekipte kapalı olduğu gibi. Belki -sadece belki diyorum- pandemi sonrasındaki büyük rahatlama anında, o büyük enerji patlamasında The Stone Roses da kendisine bir pay çıkarır ve “Doğru zaman budur” diyerek tekrar ortaya çıkar. Bu defa bir albüm bile gelebilir. Neden olmasın? Harika olur. Ama en kötü senaryoda onlar bir daha geri dönmeyip, bir daha yeni albüm çıkarmasalar dahi üzülmeye gerek yok. The Stone Roses’ın hikayesi çoktan başarıya ulaştı. The Stone Roses çoktan yapacağını yaptı ve o 2 enfes albümü, birkaç bağımsız single çalışmasını bizlere bıraktı. Keşfedin. Dinleyin. Tekrar dinleyin. Bu müzik, bu enerji, bu gençlik akımının üst perdeden dışarı aktarılması hepimize iyi gelecek. The Stone Roses zamansız bir müzik yaptı. Gözlerinizi kapatın ve sadece dinleyin.