Yeni şarkısı “İhtimal”le dikkatleri çeken Taha Gürbüz’le şarkılarından yeni planlarına, üretim süreçlerinden ilk konserinde başına gelenlere uzanan bir sohbette buluştuk.

Sebla KOÇAN / [email protected]

Kontrbası ön planda tuttuğu, sade bir düzenlemeyle seslendirdiği yeni şarkısı “İhtimal”le dikkatleri çekti, Taha Gürbüz. Tek şarkısı da bu değil. Daha önce Manyak adında bir solo albüm yayınladı. Sonrasında “Söz Mü?”, “Karanlıklar” ve “Öldür Beni” şarkıları geldi. Aslında çok daha öncesinde, Türk rock dünyasında çok önemi bir yeri olan Roxy Müzik Günleri’ne katılmış ve birinci olmuştu. Yetenekli müzisyen, “Eskiden çok daha fazla kaygılanırdım. Hala kaygılanıyorum belki ama artık daha çok müziğime, anlatmak istediğim hikâyeye odaklanıyorum” diyor. Taha Gürbüz’ü daha yakından tanımak için ona mikrofonu uzattık.

Son şarkınız “İhtimal” daha çok yeni yayınlandı. Neydi sizin için bu şarkıyı diğerlerinden farklı kılan şey? Hikâyesini anlatır mısınız biraz?
İhtimal’i özellikle müzikal açıdan diğerlerinden farklı kılan en önemli şey daha sade bir aranje yaptığım ve kontrbası öne çıkardığım bir şarkı olması. Bunun dışında kendi hikayelerimi, yaşadıklarımı anlatmaya devam ediyorum. ‘İhtimal’, geçtiğimiz ocak ayında bestelediğim çok taze bir şarkı. Oldurulamayan ilişkiyi oldurtmaya çabalarken, sonunu hissederek yazdığım bir şarkı. Nitekim ilişki bittikten sonra bu çıkarıma vardım. Demek ki hissetmişim 🙂 Zira dönüşü olmayan bir final oldu. Yani; yoktu bir ihtimal 🙂

 

14 yaşında ilk bestenizi yaptınız, lisede de müzik okudunuz. Kontrbasa nasıl başladınız, Sizi müziğe aileniz mi yönlendirdi? Neler dinlenirdi evin içinde? 
İlk bestemi, Orhan Veli’nin ‘Masal’ isimli şiirine yapmıştım. Neden o şiiri seçmiştim onu da bilmiyorum. Bir içgüdü işte 🙂 Müzik çocukluğumdan beri en çok konsantre olduğum şey. Ortaokulda dersleri çok kötü olan bir öğrenciydim. Orta sonda annemlerin okul panosunda güzel sanatlar lisesi tanıtım broşürünü görmeleriyle başlıyor aslında hikayem. Onların bilmeden ‘en azından bari burası olsun’ diyerek gönderdikleri, sınavına sadece 1 ay içinde hazırlandığım, benim hayatımın olumlu manada kökten değiştiği bir dönüm noktası. Konrtbasa da İstanbul Avni Akyol Güzel Sanatlar Lisesi’nde başladım. Sonra Marmara Üniversitesi Müzik Öğretmenliği bölümünde de devam ettim. Ben lisede yatılı ayrıldım evden. Çocukluğumda da Türk Sanat Müziği çok dinlenirdi evde.

Plaket grubunuzla birlikte Roxy Müzik Günleri’ne katıldınız. Roxy Müzik Günleri bir dönem Teoman, Kurban, Aylin Aslım, Hayko Cepkin gibi isimleri müzik dünyasına kazandıran çok önemli bir yarışmaydı. Nasıl bir anısı var sizde? 
İlk tecrübe. İlk defa şarkılarımı sahnede seslendirmem. Birinci olmak. Havalara girmek. Toy olduğum bir zaman 🙂

Sonrasında da Jilet’le devam eden bir döneminiz var. Grup müziği yapmakla solo çalışmanın ne gibi avantaj ve dezavantajları var? Neden solo olarak devam etme yolunu seçtiniz?
Jilet bir proje grubuydu. Müzik üretmekten ziyade daha proje odaklı ilerlemeyi tercih eden bir gruptu. Bu, benim ‘ben’ olarak yaptığım müzikten ve bakış açısından çok çok uzak. Bu yüzden devam etmek istemedim. Dışarıdan solo olarak gözüksem de sıklıkla iş birliği içinde olduğum müzisyen dostlarım var. 

“İDOLÜM DİYEMEM AMA BARIŞ MANÇO’YU ÇOK SEVERİM”

İlk sahne performansınızı hatırlıyor musunuz, nasıl geçmişti, neler yaşamış, neler deneyimlemiştiniz?
Lise ve üniversitedeki koro, orkestra performanslarını saymazsak, ilk kendi şarkımı söylediğim, sahne aldığım ilk an, az önce de söylediğim gibi Roxy Müzik Günleri’dir 🙂 Acayip bir heyecandı. Okuldan desteğe gelen çok arkadaşımız olmuştu, yani kalabalık bir seyircimiz vardı. Bu bir rahatlık yaratmıştı. Ama o performansımın videosunu izlediğimde komik dans figürlerimden ötürü kendime çok gülüyorum :))

 

Yaptığınız müzik türünü nasıl adlandırıyorsunuz? Günümüzde müziğin sınırı yok, her şey iç içe geçmiş durumda. Siz kendinizi nasıl tanımlıyorsunuz? 
Alternatif / İndie bir müzik yapıyorum diye düşünüyorum. Ama yanına pop, rock da gelebiliyor. Akustikten tamamen uzaklaşmadan, elektronik öğelerin de yer aldığı bir müzik. 

Yaş aldıkça hepimizin dinlediği şarkılar kadar, ilişkileri ve hayat tarzları da değişiyor. Siz yaş aldıkça ne gibi deneyimler edindiniz, bunlar müziğinize nasıl yansıdı? 
Kesinlikle önceden çok sevdiğim şeyler artık başka resimler çağrıştırıyor bende. Daha başka düşünmeye başladım. Mesela müzik sektörü o kadar zor ki. Yığınla müzik var. Bunların arasında çok güzel olan işler de var, boşlukta sürüklenen işler de. Eskiden çok daha fazla kaygılanırdım. Hala kaygılanıyorum belki ama artık daha çok müziğime, anlatmak istediğim hikayeye odaklanıyorum. 

Müziği bir tutku olarak hissetmenizi sağlayan, her dinlediğinizde sizde yeri özel olan bir idolünüz var mı? 
İdolüm diyemem belki ama Barış Manço’yu çok severim. Onu dinlemek her yaşımda bir tutku oldu bende.

“İhtimal” sonrasında yayınlamayı planladığınız neler var, bir albüm kaydı planlıyor musunuz yoksa bir süre daha single mı yayınlamayı istiyorsunuz?
Albüm mü, EP mi, single mı konusu sevgili menajerim İnci ile düşündüğümüz bir konu. Bu arada hazırladığım yeni bir şarkım var. Şimdiye kadar yayınladıklarıma göre daha sivri bir şey. Ama göreceğiz süreci 🙂

En çok hangi zamanlarda, nasıl şartlarda üretim yaptığınızı düşünüyorsunuz? Size kalemi aldıran, besteyi yaptıran, sizi tetikleyen şeyler neler? 
Değişiyor. Açıkçası beste yapmayı formülize etmekten hep kaçınıyorum. Sanki büyüsü kaçarmış gibi. O kendisi geliyor bazen motor sürerken, bazen bilgisayar başında. En çok tetikleyen şey ise kendimi ifade etmekte zorluk hissettiğim ve zorlandığım anlar herhalde.