Ana SayfaMüzikViva Bruce Dickinson, viva Iron Maiden! 

Viva Bruce Dickinson, viva Iron Maiden! 

Her köşesinden çok güçlü seslerin yükseldiği, yıllar sonra ikonik olacak isimlerin dolanıp durduğu İngiltere sokaklarına ve 1970’lerin ikinci yarısına ışınlanıyoruz. Konuğumuz Iron Maiden.

Aybüke Ebinç

Rock müziğe aşina, metalin, hard rock’ın yankılarının da artık daha güçlü duyulduğu o sokaklarda The Who, Thin Lizzy, Uriah Heep, Genesis, Rolling Stones, Black Sabbath ve dahası eşliğinde dolaşılıyor o yıllarda. Bir yandan da tüm bu sokaklar yeraltından gelen muhteşem bir gürültüyle  sarsılıyor nihayet : punk. İşte tam bu günlerde, o sokaklarda dolaşan birileri daha var. 1975 Noel akşamında kendi müzik grubunu kurmaya karar veren Steve Harris gibi mesela. İzlediği bir filmden esinlenerek isim verdiği grubunda, bugüne dek yine izlediği filmlerden, okuduğu kitaplardan aldığı ilhamlarıyla şarkılar yazdı. Gruptaki isimler bu uzun yolda değişse de grubun metal tarihindeki ve kalplerimizdeki yeri hep aynı. Epik hikayelerini heavy metalle buluşturarak bize aktaran, belki de en usta anlatıcılar yani Iron Maiden, 1975’te Londra’da başladıkları müzik kariyerine hız kesmeden devam ediyor. Bugün de grubun 1982’den beri üyesi olan, efsanevi metal vokali Bruce Dickinson’ın doğum günü. Şimdi hep beraber iyi ki doğdun Bruce ve iyi ki varsın Iron Maiden derken gelin metal tarihinin temel taşlarından birinin hikayesine birazcık göz gezdirelim, yeniden parçalarını ve albümlerini hatırlayalım.

The Man with the Iron Mask  

1975 noelinde kurulan grubun ilk kadrosunda basta kurucu Steve Harris, gitarda Terry Rance ve Dave Sullivan, davulda Ron Matthews ve vokalde Paul Day vardı. Başlarda, Harris’in besteleriyle ve dönemin ünlü gruplarının parçalarıyla repertuar oluşturan grup ilk konserini 1 Mayıs 1976’da Londra’da verdi. Sonraki yıllarda da Londra’nın doğu yakasında barlarda, kulüplerde çalmaya devam ettiler. Yavaş yavaş adını duyurmaya, demolar kaydetmeye başlayan gruba adını da Steve Harris verdi. İzlediği “The Man with the Iron Mask” filminde gördüğü bir işkence aleti yani Iron Maiden.

İlk Albüm  

1978 yılının sonlarında doğru grup, buldukları parayla Cambridge Spaceward Stüdyoları’nı ayarladı ve ilk dört şarkılık demosunu burada kaydetti. Kaydedilen bu 5000 kopya, grubun Bandwagon Heavy Metal Soundhouse’ta sınırlarında duyulmasıyla kısa sürede tükendi. NWOBHM yani New Wave of British Heavy Metal janrasının doğduğu yer olarak bilinen bu kulübün listelerinde yer bulan Iron Maiden’ın yükselişi de böylece başlamış oldu. EMI Rod Smallwood’un albüm teklifiyle 1980 yılının ilk günlerinde Londra Kingsway Stüdyoları’na giren grup, böylece ilk albümünü Nisan 1980’de yayınladı.  Albüm çıktığı ilk hafta tam 60.000 kopya sattı. Grup da hemen albümü tanıtan konser serisine başladı. Ilk İngiltere turnesi, Reading Festivali’nde konserle son buldu. Bu serinin ardından Iron Maiden, KISS’in Avrupa turnesinde onlara ön grup olarak eşlik etti. Şimdi, gruba 1980 yılının ilk yarısında BBC’nin “Top of the Pops” programının da kapılarını açan, ilk stüdyo albümünün öncülü o parçayı bırakıyorum. İşte o ilk stüdyo albümünün kaydından, albüm çıkmadan hemen önce tekli versiyonuyla yayınlanan, Steve Harris ve Paul Di’Anno imzalı  ‘Running Free’.

Eddie

Grubun yolculuğunun en başından beri olan Steve Harris, onunla beraber tüm albümlerde imzası bulunan Dave Murray dışında; grubun diğer değişmeyen üyesi de Eddie. İngiliz sanatçı Derek Riggs tarafından çizilen bu maskot “Electric Matthew Says Hello“ yani “Eddie“ aslında ilk olarak bir punk albümünün kapağı için çizilmişti. Grubun Riggs’in tasarımları arasında görüp seçmesiyle artık tüm albümlerinin kapağında ve sahnelerde yer alacak vazgeçilmez bir üye olarak Eddie de katıldı Maiden’a. Steve Harris, Kerrang!’a verdiği röportajda Eddie için, “Barlarda sahne alırken dikkat çekmek istiyorduk, sahne şovlarında ilk olarak maske halinde seyirci karşısına çıkan Eddie de kısa sürede dinleyicilerin dikkatini çekmemizi sağladı.“ demişti.

666

Yani “The Number of the Beast“. Metal müzik dinleyen herkesin illa ki duyduğu çok etkileyici bir açılışla başlayan kült parça, Bruce Dickinson’lı ilk albüme de adını veren parça aynı zamanda. Prodüksiyonunu Martin Birch’ün yaptığı üçüncü stüdyo albümü 1982’de yayınladığında tarihte hemen Birleşik Krallık listelerine ilk sıradan giriş yapmıştı. O günden bugüne hala grubun diskografisinde üst sıralarda yerini koruyor. 4 dakika 50 saniyelik bu mis gibi metal parçasının korku filminden parçalar ve konser kesitleriyle  kurgulanmış klibini hatırlamak isterseniz buraya bırakıyorum.

 

Rock in Rio

Grubun 2001 Rock in Rio’daki 250.000 kişilik konserinin kaydı olarak yayınlanan beşinci konser albümü. Aynı zamanda DVD olarak da yayınlanan kayıt, Kevin Shirley prodüksiyonuyla Şubat 2002’de metalseverlerle paylaşıldı. Gelin o konserden ‘Brave New World’ performansını da dinleyip devam edelim.

Seventh Son of a Seventh Son

Bugüne dek 16 stüdyo albümü, 11 canlı albüm ve derleme albümlerle 40’a yakın albüm paylaşan Iron Maiden albümleri arasında bir sıralama yapmaya çalışıp bu yazıyı sayfalarca uzatmayacağım. Seçmek mümkün değil ama sonlandırırken bonus olarak bu albümü de ekliyorum. Seventh Son of a Seventh Son, beni Iron Maiden ile tanıştıran albüm olmasıyla özel bir yerde. 8 tane harika şarkıdan oluşan albüm Nisan 1988’de yayınlandığında Birleşik Krallık listelerine ilk sıradan giriş yapan bu mitlerle dolu konsept albümünden ‘Infinite Dreams parçasını’ buraya bırakıyorum. Kısacası iyi ki doğdun Bruce, iyi ki varsın Iron Maiden!

 

BENZER İÇERİKLER

EN ÇOK OKUNANLAR

ÖZEL DOSYALAR