Ana SayfaMüzikAdnan Alper Demirci: “Ağır müzik, ‘hafif Batı müziği’ kavramına zıt olarak oluşturduğum...

Adnan Alper Demirci: “Ağır müzik, ‘hafif Batı müziği’ kavramına zıt olarak oluşturduğum bir kavram!”

11 yıl önce Facebook’ta oluşturduğu “Türkiye’de Ağır Müziğin Geçmişi” projesiyle Türkiye’deki ağır müzik tarihini bir arşiv niteliğinde açığa çıkaran Adnan Alper Demirci ile Karakarga Yayınları’ndan çıkan yeni kitabı hakkında söyleştik.

Batıkan BAKSI / [email protected] 

 

Türkiye’de Ağır Müziğin Geçmişi, benim uzun yıllardır arşivinde kaybolmaya bayıldığım ve bu senenin başında sunduğum yüksek lisans tezimde fazlasıyla yararlandığım bir portalken, kitabının çıkacağını duyduğumda nasıl mutlu olduğumu anlatamam! Bu sebeple Adnan Alper Demirci ile röportaj yapmak için de sabırsızlanırken çok kötü bir haberle hepimiz sarsıldık. Projenin kitap haline gelmesinin mimarı Tolga Akyıldız, ben soruları hazırlarken geçirdiği beyin kanaması sebebiyle hastaneye kaldırılmıştı. Röportajı yaptığımda ise artık aramızda değildi. Buruk şekilde yaptığımız bu röportaj da şimdi Tolga Akyıldız’ın kıymetli hatırasına ithafen sizinle…

 

“Türkiye’de Ağır Müziğin Geçmişi” projesine başlarken sizin için en büyük motivasyon kaynağı neydi? Türkiye’deki ağır müzik arşivine girişiniz nasıl oldu?

Cevaplamaya sondan başlayayım. Aslında kitapta da biraz bahsettim bundan; Çağlan Tekil’in “Deli Kasap” dergisinde 2004 yılında yazdığı Moda Sineması konseri ve ardından Metalium’un 1989 Şubat’ındaki konseriyle ilgili olan yazısı beni arşivciliğe başlattı. Bir anda oldu diyemem ama ilk tohumu bu attı. Sonrasında kendimi forumlarda eski belge toplarken buldum. Bir şekilde biriktiler. Günün birinde bu dağınık yığını bir tarihe göre sıralayayım dedim, ondan sonra o zamanlar Facebook’un meşhur olan zaman tüneli özelliği de bu döneme denk geldi. Noktalar böylece birleşti ve Türkiye’de Ağır Müziğin Geçmişi de doğmuş oldu. Arşivdeki belgeleri kronolojik sırayla bir zaman tünelinde sunmaktı benim amacım. Her olayın birbiriyle nasıl bir bağlantıya sahip olduğunu göstermeye çalıştım aslında.

 

Kitabı okuyanlar “Türkiye’de Ağır Müziğin Geçmişi” kitabının hikayesine aşina ama bir de henüz edinemeyenler için projenin kitaba dönüşmesinin özetini sizden duyabilir miyiz?

Kitapla ilgili ilk kıvılcım Koray Sarıdoğan’ın “Yeraltı Kütüphanesi” kitabını okurken çaktı. Orada ilk defa kendi yazımın referans verildiğini gördüm, hoşuma gitti. O bölümde kısa bir özet geçilmişti ve orayı okuduktan sonra bu hikayenin biraz daha geniş anlatılması gerektiğini düşündüm. “Acaba yapabilir miyim?” diye bir kendime sordum. En sonunda kitabı yazmaya önsözden başladım.

 

Bu projenin kitap haline gelmesinde Tolga Akyıldız’ın rolü çok büyük. Yollarınız nasıl kesişti?

Türkiye’de Ağır Müziğin Geçmişi’nin olası bir yazılı projesiyle ilgili Twitter’da bir anket başlattım. “Nasıl bir format tercih edersiniz?” diye sordum. O anketin ertesi sabahı Tolga Akyıldız’dan gelen bir mesajla uyandım. “Matbu bir proje var sanırım, yardımcı olabilirim, ilgilenirsen bir konuşalım” diyordu. Onun üzerine hemen iletişime geçtik. Zaten daha önce önsözünü yazmış ve planlamasını da yapmıştım, fiilen yazmaya başlamış oldum. Anketi çok ufak bir farkla dergi seçeneği önde tamamlamıştı fakat fırsat önüme düşmüşken sonucu görmezden gelip kitaba karar verdim.

 

Sosyal medyada 11 yıldır sürdürdüğünüz Türkiye’de Ağır Müziğin Geçmişi projesini kitaba çevirirken zorlandınız mı? Neticede kitap yazmak sosyal medyada bir tweet dizisi hazırlamak ya da arşiv paylaşmaktan daha kapsamlı bir sistem.

Kitap yazarken 1991’in sonuna kadar zorlandığımı söyleyemem çünkü web sitesi çok yardımcı oldu bu konuda. Olaylar hali hazırda sıralanmıştı zaten. Birbiriyle ilişkisini kurabiliyordum. Dolayısıyla 92’den itibaren biraz zorlanmaya başladım. İşte kitabın da bizim Tolga Akyıldız ile planladığımız zamanın ötesine sarkması buralara denk geldi zaten. 1992, Türkiye’de Ağır Müziğin Geçmişi için çok yoğun bir yıl. 1993’ün ilk yarısı da öyle denebilir. Sonrasını iyi analiz etmek gerekiyordu, oralarda biraz zorlandım.

 

“Ağır müzik” kavramını sizin ürettiğinizi duymuştum. Bu “hafif müzik” kavramına karşı bir tutumla mı ortaya çıkmıştı? Sizce ağır müzik tam olarak ne?

“Ağır müzik” aslında “hafif Batı müziği” kavramına zıt olarak oluşturduğum bir terim. Yani amacı farklı tarzları bir arada tanımlayabilmesi. İşin içinde rock var, heavy metal var, punk var… Mesela “Türkiye’de Heavy Metal’in Geçmişi” desek bu sefer Kesmeşeker ile ilgili bir tweet attığımda alakasız olacaktı. Dolayısıyla çatı bir terim gerekiyordu. Bu konuda düşünürken “Hafif Batı Müziği”nin tersi olan “ağır müzik” kavramı aklıma geldi. Bunu da projenin ismi olarak belirledim, gördüğüm kadarıyla kabul de görüyor özellikle bu müziği üretenler tarafından.

Türkiye'de Ağır Müzik - Cumhuriyet Gazetesi (05.03.1984) - Adnan Alper Demirci
Cumhuriyet Gazetesi (05.03.1984)

 

Türkiye’deki “ağır müzik”i dönem dönem ayırmak mümkün mü sizce? Yoksa her 10 yıllık periyotlarda ortaya çıkan rock müzik türevleri birbirini takip eden bir silsile mi?

Kitabı biraz tesadüfen, biraz da elimdeki verilere göre 7-8 yıllık periyotlara ayırdım. Bir tek 2002 ile 2013 arasını 7-8 yıl arasında tutamadım, o da 2020’ye tamamlamak durumunda kalmamla alakalı bir sebeptendi. Bu süreçleri düşündüğümde her dönemin farklı karakterlere sahip olduğunu düşünüyorum. Mesela 1981-1988 yıllarında daha çekingen bir kitle var ve bu müziği dinlemeyenler tarafından “serseri gibi” görülmek istemiyorlar, mikrofon uzatıldığında efendilikten taviz vermemeye çalışıyorlar. Sonraki dönemde ise kendilerini dışavuran bir gençlik var. Dışarıdan ne söylendiğine pek takılmıyorlar. Türkiye’de rock müzikte dönemler birbirinden ayrı ve farklı görüşlere sahip gibi gözükse de ben birbirlerinden beslendiklerini düşünüyorum.

 

Yüksek lisans tezini 90’lar Türkiye’sindeki rock müzik üzerine yazmış ve TAMG’den de kaynak olarak fazlasıyla yararlanmış biri olarak merak ediyorum: Akademik literatürde Türkiye’nin rock müziğine dair çok fazla çalışma olmamasını neye bağlıyorsunuz?

Ben bunun sebebinin belge eksikliğiyle ilgili olduğunu düşünüyorum. Türkiye’de rock müzik ya da heavy metal üzerine yazılmış yüksek lisans tezleri var ki ben de yüksek lisans tezimi “Laneth” ve “Non Serviam”daki şok öğeleri üzerine yazmıştım. Bu sebeple birçok tezi elden geçirdim ama gördüm ki çok da derine inmiyor bu çalışmalar. Türkiye’de birçok alanda bir sonraki nesle belgeler taşınamıyor. Bu yüzden de soyut kavramlar üzerinden araştırmalar yapılıyor ve somut bir bilgi elde edilemiyor.

 

Son olarak Türkiye’de Ağır Müziğin Geçmişi projesinde (özellikle sosyal medya ayağında) yeni gelişmeler olacak mı?

Aslında kitap çıktığı zaman YouTube ve podcast yayınlarına ağırlık verecektik ama deprem gündeminden dolayı Tolga Akyıldız ile bir araya gelip bunu konuşamadık maalesef. Bir şekilde yayınlara başlasam fena olmayacak. Bir röportaj listesi oluşturdum, harekete geçebilirsem yeni bir yayın dönemi ilan edip bu röportajları gerçekleştireceğim. Öte yandan Twitter’daki “geçmişte bugün” konseptimiz de devam ediyor.

BENZER İÇERİKLER

EN ÇOK OKUNANLAR

ÖZEL DOSYALAR