Ana SayfaMüzikAykan İlkan: "Günümüzde müzik yapmak kolay ama sanatçı olmak zor."

Aykan İlkan: “Günümüzde müzik yapmak kolay ama sanatçı olmak zor.”

Türkiye’nin rock sahnesinde bateri denildiğinde akla gelen ilk isimlerden olan Aykan İlkan, geçtiğimiz günlerde ilk teklisini dinleyicisiyle buluşturdu. İlk kez bir solo projeyle karşımıza çıkan Aykan İlkan, kendi projesini ve gelecek planlarını anlatırken, dört gözle beklediğimiz Şebnem Ferah’ın yeni albüm çalışmalarıyla ilgili de küçük tüyolar verdi. Haydi daha fazlası için Aykan İlkan’a kulak verelim!

Batıkan BAKSI / [email protected]

Öncelikle yeni tekliniz Kabusun Şehri’ hayırlı olsun. Röportajı okuyanlar da benim gibi merak edecektir: Kabusun Şehri” tam olarak neresi?

Öncelikle çok teşekkür ederim. “Kabusun Şehri, hepimizin içinde yaşattığı olumsuzluklarla dolu olan bir yer. Hepimizin bir iç dünyası var ve çoğu zaman da en güzel hayallerle doludur. Fakat peşinden koştuğumuz hayaller ummadığımız bir zamanda, ummadığımız bir şekilde bizlere hayal kırıklığı yaşatıp sonrasında “içinden nasıl çıkabilirim?” diye sorduran kabusları da yaratabilir. “Kabusun Şehri” de işte bu hayal kırıklıklarımızı bulunduran, “keşke yaşamasaydım” dedirten bir daha gitmek istemediğimiz bir şehir. Kısacası içinde kin, nefret ve korkularımızın yer aldığı ve çıkmaz sokakları olan karanlık bir yer diyebiliriz.

Genelde davulcuların solo projelerinde şarkı söylediğine pek de rastlamıyoruz. Şarkı söylediğiniz bir proje yapmak nasıl aklınıza geldi?

Aslında 37 yıldır aşık olduğum bir bateri hayatım var ve enstrümanımla kendimi çok iyi ifade ettiğimi düşünüyorum. 27 yıldır da yanımda en sıkı dostum ve müzikteki en büyük yol arkadaşım Şebnem Ferah ve birçok projede birlikte müzik yaptığım abim Murat İlkan var. İkisi de bana göre dünya çapında ve Türkiye’nin en iyi solistlerinden. Onlarla çalışma şansı bulmak benim için en büyük şans oldu. Gerek kuliste ya da provalarda olsun, şarkı söylerken her seferinde “haydi artık sen de şarkı söyle!” gibi övgüler sanırım benim en büyük cesaret kaynağım oldu. Ben de pandemiyi fırsat bilip, içimde kalanları ve anlatmak istediklerimi ekleyerek, bir köşede duran ara ara yazdığım sözlerimi ve evde elimden eksik etmediğim gitarımla dönem dönem yaptığım bitmemiş bestelerimi su üstüne çıkarmaya karar verdim.

“Şebnem ile 27 yıl birlikte çalıp, etkilenmemek imkansız…”

Bir grubun içerisinde enstrüman çalmasıyla tanınan isimler, solo bir proje hazırladığında sizce ortaya iki farklı kimlik çıkar mı? Yoksa tüm bu müzikal anlayışlar, birbiriyle iç içe geçip hibrit bir müzik çıkmasına mı yardımcı olur?

Birbirlerinden etkilenme mutlaka oluyor. Mesela Şebnem ile 27 yıl birlikte çalıp, beraber onlarca şarkı ve albüm yapıp, beraber gelişirken etkilenmemek imkânsız. Dünyadaki örneklerde de öyle değil mi zaten? Genelde solo çalışmalarda hep bir esinlenme duyarız. Kendi bireysel çalışmalarımıza dinlediğimiz, esinlendiğimiz deneyimlerle birlikte şekillenen kimliğimiz eklenince, bence çok güzel müzikal bir ifade doğmuş oluyor.

Rock müziğin günümüzde evrildiği alternatif noktaya rağmen, Kabusun Şehri”nde kulaklarımızın aşina olduğu bir sound ile dinleyicinin karşısına çıktınız. Bu tutum bir risk almayı da beraberinde getiriyor mu sizce?

Ben aslında tüm anlatmak istediklerimi samimiyetimle anlatmak için yola çıktım. Sound’umun aslında Türkiye’de çok da yapılmış bir sound olmadığını düşünüyorum, dünyada örnekleri var ama bunu ülkemizde de duymalılar bence. Asıl riskin, yapılmış bir şeyi tekrar etmek olduğunu düşünüyorum. Ben yaptığım bu şarkıları günümüzdeki birçok şarkı gibi “hemen tüket at” şarkıları gibi olmadan, “en iyi nasıl yapabiliriz? mantığıyla, aranjörüm İlkay Özboyar ve müzisyen arkadaşlarımın tüm özverileri ve samimiyetiyle yapıyorum ve bundan sonrakiler de hep öyle olacak. Müzik dinlerken duymak istediğim özeni, beni dinleyen tüm müzikseverler de her zaman duyacaklar.

“Bir dönem çok daha kolay müzisyen olunuyordu…”

İzinizden ilerleyen, sizin çaldığınız şarkıları dinleyerek birçok yeni davulcu yetişiyor. Peki Türkiyede yalnızca enstrüman çalarak müzik yapmak ne kadar zor?

Bir dönem çok daha kolay müzisyen olunuyordu ama enstrüman ve hocalara erişmek çok değerliydi. Şimdi ise herhangi bir enstrümana ulaşmak çok kolay, hele ki bateri öğrenmek için kursa bile gitmeden birçok bilgiye ulaşabileceğiniz bir internet var. Her şeye bu kadar kolay ulaşabildiğimiz, hemen tüketmeye dayalı bu dünyada değersizleşen müzik gibi sanatçıların da maalesef azaldığını düşünüyorum. Yani müzik yapmak kolay ama sanatçı olmak zor.

Uzun bir süredir sizi sahnede izleyemedik. Şebnem Ferah’ın da yeni bir albüm hazırlığında olduğunu duymuştum. Hazır konuşurken dinleyicilerin de dört gözle beklediği bir şeyi sormak istiyorum: Şebnem Ferah ekibiyle birlikte sizi ne zaman yeniden dinleyebileceğiz?

Gerçekten bizler de çok özledik! Ama seyircimizle kavuşmamız sanırım yeni albüm sonrasında olacak ve yeni albümün çıkması da önümüzdeki ilkbaharı bulur diye düşünüyorum. Belki biraz geç olacak ama bol bol vereceğimiz konserlerle ve yepyeni şarkılarımızla bu zamanın acısını telafi edeceğiz.

İlerleyen zamanlarda şarkılarınızın devamı gelecek mi? Ya da sektördeki diğer müzisyen arkadaşlarınızla bir albüm yapmayı da düşünür müsünüz?

Tabii ki gelecek. Şu sıralar 5. şarkımın kayıtlarına başladım bile. Temmuz ayında 2. teklim çıkacak ve sonraki her 45 günde yeni bir şarkım yayınlanacak. Plak şirketim Garaj Müzik ile bu şekilde anlaştık. Yayınlanmış 7-8 şarkıdan sonra, canlı performanslara başlayıp festivallerde ve kendi sahnelerimde şarkılarımı seyircimle paylaşıp, benim için yepyeni bir deneyim olan bu hayalimi gerçekleştireceğim. Tabii bir yandan yeni beste çalışmalarına da devam edeceğim. Bu arada yeni şarkılarda sürpriz düetler de olabilir.

BENZER İÇERİKLER

EN ÇOK OKUNANLAR

ÖZEL DOSYALAR