Röportaj

BASE 2025: Genç sanatçılardan “dönüşüm ve arada kalma hissi” temalı 200’e yakın eser

Türkiye’nin dört bir yanından yeni mezun sanatçıların yapıtlarını 26-30 Kasım 2025 tarihleri arasında sanatseverlerle buluşturacak BASE’in dokuzuncu edisyonunu ekiple konuştuk.
Halil Şimşek - 17 Kasım 2025
post image

“BASE”, ana misyonunu; yeni mezun sanatçıların yaratıcılıklarını ve üretme motivasyonlarını desteklemek ve onların sanat profesyonelleri ve sanat izleyicileri ile diyaloglarını geliştirmek olarak belirlemiş bir organizasyon. 26-30 Kasım sekansında düzenlenecek dokuzuncu edisyonunda da bu tavrından ödün vermiyor ve bu sefer 2025 mezunu sanatçıların eserlerini sanatseverlerle buluşturmaya hazırlanıyor. Trendyol Sanat ana sponsorluğunda, Bilgili Holding ana mekân sponsorluğunda ve Bilgili Sanat iş birliğiyle The Ritz-Carlton Residences, Istanbul B Blok’ta gerçekleşecek etkinlik; 36 şehirdeki 43 üniversiteden yeni mezun 156 sanatçıyı aynı çatı altında bir araya getirecek. BASE 2025’te; resim, fotoğraf, seramik, cam, heykel, video, yeni medya, grafik tasarım, geleneksel Türk sanatları gibi farklı disiplinlerde üretilmiş yaklaşık 200 eser yer alacak.

Etkinlik öncesinde “BASE Kurucusu Aslı Boduroğlu”, “BASE Kurucusu İdil Bilge” ve “BASE Küratörü Derya Yücel” ile bir araya gelerek bu yılki edisyonda bizi nelerin beklediğini ve çok daha fazlasını konuşma fırsatı buldum. Keyifli okumalar.

BASE her sene önemli bir misyonu üstleniyor. Geçen yıl gerçekleştirilen sekizinci edisyonu değerlendirecek olursanız neler söylemek istersiniz?

Aslı Boduroğlu: Geçtiğimiz sene Bilgili Holding ana mekân sponsorluğunda ilk kez Ritz Residences B Blok’ta gerçekleştirdiğimiz BASE’in sekizinci edisyonu, 3 bin 500 m² alanla bugüne kadarki en büyük sergileme alanına sahipti. Mekânın olanakları dahilinde biz de daha fazla genç sanatçıya alan açarak altı paralel sergi de gerçekleştirdik. 132 yeni mezun sanatçısının 150 eserine yer verdiğimiz BASE 2024 seçkisinin yanı sıra; ana sponsorumuz Trendyol Sanat’la “Konuk Ülke” programımızın ikincisini gerçekleştirdik ve Azeri genç sanatçıların eserlerine de yer verdik. Bilgili Sanat iş birliğiyle geçmiş BASE edisyonlarına katılmış 100’den fazla sanatçının güncel üretimlerini “BASELECTED” sergisinde bir araya getirdik.

BASE ve KTSM iş birliğinde “İyi Bak Dünyana” sergisinde sürdürülebilir bir geleceğe bakmanın yolları üzerine düşünen, geçmiş BASE edisyonlarında yer almış 14 seramik sanatçısının güncel üretimlerinden bir seçkiye yer verdik. BASE ve Jumbo iş birliğinde üçüncüsünü gerçekleştirdiğimiz “Zamanın İzinde” sergisi, geri dönüşüme estetik bir perspektiften yaklaşan dokuz sanatçının Jumbo tasarımlarına yeniden hayat verdikleri enstalasyonlarının yer aldığı; sürdürülebilir sanata ve çevre bilincine dikkat çeken bir sergi düzenledik.

BASELECTED X Norm Sanat iş birliğinde “Baselected Koleksiyoner Edisyonu: 11 Sanatçı / 11 Koleksiyon” adlı sergide yolu BASE’ten geçmiş 11 sanatçının özel koleksiyonlarda yer alan güncel üretimlerinden oluşan seçkiyi izleyicilerle buluşturduk. Bir Adım Var Vakfı alanında ise vakfın desteklediği 15 genç kadın sanatçının eserleri yer aldı.

Altı paralel sergiyle beraber 295 sanatçının 400 eserini 10 binden fazla sanatseverle buluşturmuş olduk.

BASE, adım adım onuncu yılına doğru yaklaşırken her geçen yıl üstüne koyup kapsamını genişletiyor. Bu durum kültür sanat alanındaki etkinliklerin sürdürülebilirliği açısından da emsal teşkil ediyor. Dünyanın içinden geçtiği belirsiz ve zorlu süreci de göz önüne alırsak BASE’in varlığını devam ettirmesinin başarısını neye bağlarsınız?

Aslı Boduroğlu: BASE’e 2016’da oldukça zor bir dönemde başladık. Bu süreçte ne kadar sürdürebileceğimizi öngöremiyorduk ama büyük bir boşluğu doldurduğumuzun ve BASE’in yeni mezunlara katabileceklerinin farkındaydık. İlk yıldan beri BASE’in başarısının arkasında dayanışma ve kolektif bir inanç var. Yol boyunca bize destek veren, inanan, kapı açan, ziyaret edip paylaşan, ekibimizde yer alan herkesin ortak sevgisiyle BASE’i büyütmeyi başardık. İstanbul gibi bir şehirde BASE boyutunda bir sanat etkinliğine mekân bulmak karşılaştığımız en büyük zorluklardan biriydi. Bilgili Holding ile 2019 yılında yollarımız ve misyonumuzun kesişmiş olması bizim için çok büyük bir şans oldu ve bu sene beşinci kez BASE onların ev sahipliğinde sanatseverle buluşmaya hazırlanıyor.

BASE’in sürdürülebilirliğinde konumlamamızın da önemli olduğunu düşünüyorum. Logomuzun da tasarımcısı, iletişim sektörünün değerli isimlerinden Cem Akar’ın da vizyonuyla BASE’i yılda bir gerçekleşen bir sergi olarak değil bir yeni nesil sanatçı platformu olarak konumlandırdık. Sanatçılarımızla farklı projelerde bir araya gelmeye devam etmek ve sanat alanında kreatif bir topluluk oluşturmak da BASE’i büyüten faktörlerden biri oldu bence.

İdil Bilge: BASE’in varlığını sürdürebilmesinin ardında en temel olarak bizim ekip olarak sanata ve sanatçıya olan hayranlığımız, yaptığımız işe duyduğumuz tutku, kararlılığımız ve çok çalışmak yatıyor diyebilirim. Gerçekten bu çapta bir organizasyonu, sınırlı kaynaklarla ve gerçekten küçücük bir ekiple yürütmek, büyük bir tutku ve emek gerektiriyor. Ama sanırım bizi asıl ve en çok motive eden nokta BASE’in genç sanatçıların hayatında bir fark yarattığını görmek. Çok sayıda yeni mezun sanatçının mezuniyet sonrası yönelimlerinde ister küçük ister büyük bir katkımızın olduğuna tanıklık ediyoruz. Türkiye’nin dört bir yanından gelen bu birbirinden yetenekli ve yaratıcı yeni mezunlara sunduğumuz eşit görünürlük imkânı çok kıymetli bir şey.

Burada edindikleri bağlantılar, kurdukları ağlar ve belki de sadece kazandıkları motivasyon, cesaret ve üretmeye devam etme dürtüsünü çok önemli buluyoruz. BASE’in bugüne kadar pek çok sanatçının hayatında yeni kapılar açtığını biliyoruz. Yolu BASE’ten geçmiş çok sayıda sanatçımızı karma ya da solo sergilerde, fuarlarda, galerilerde, kurum iş birliklerinde görmek, duymak; kısacası onların sanat ve yaratıcı endüstriler dünyasında aktif bir şekilde yer aldığını görmek bize büyük bir devam etme gücü veriyor ve bir sonraki mezunlara da aynı alanı açabilme motivasyonumuzu güçlendiriyor. Tabii ki böyle bir oluşumu bunca yıl sürdürebilmek sadece tutku ile olmuyor, gerçekten büyük bir dayanışma ve finansal destek gerektiriyor. Çok mutluyuz ki, bunun mümkün olmasını sağlayan; vizyonumuzu, hayallerimizi ve yapmak istediklerimizi anlayıp bizimle birlikte hayal eden destekçilerimiz var.

Derya Yücel: BASE’in sürdürülebilirliği sanırım öncelikle organizasyonel istikrar ve yenilenme kapasitesiyle ilişkili. BASE’in dokuz yıl boyunca varlığını koruyabilmesinin bana göre temel nedeni, bir “etkinlik”ten çok bir “ekosistem” olarak kendini inşa etmiş olması. Genç sanatçılar, akademi, sanat profesyonelleri, koleksiyonerler, kurumlar ve izleyiciler arasında kurulan bu ağ, her yıl yeniden şekillenerek devam ediyor. Bir yandan Türkiye’de genç sanat üretiminin enerjisini görünür hâle getiriyoruz diğer yandan güncel meselelerle düşünsel bağ kurabilen bir sanat üretiminin varlığına da işaret ediyoruz. Dünyanın bu kadar belirsiz, kırılgan ve hızlı değiştiği bir dönemde BASE’in sürdürülebilmesi, aslında kolektif bir kararlılığın sonucu.

Bu yıl bizi neler bekliyor?

İdil Bilge: BASE’in dokuzuncu edisyonu için çok heyecanlıyız. Neredeyse onuncu yılımıza geliyoruz. Bu yıl, jürinin değerlendirmesi sonucunda 36 şehirdeki 43 üniversiteden yaklaşık 150 yeni mezun sanatçının eserlerini sergileyeceğiz. Ziyaretçileri yine farklı medium’larda ve farklı malzemelerle üretilmiş çok güzel bir seçki bekliyor. Sergi alanında; ikinci, üçüncü ve dördüncü katlarda, 2025 mezunlarının resim, fotoğraf, seramik, cam, heykel, video, yeni medya, grafik tasarım, geleneksel Türk sanatları gibi farklı disiplinlerde ürettiği yaklaşık 200 eser yer alacak. Bu yıl başvuruları yine çok değerli bir jüri değerlendirdi. Sevgili Ani Çelik Arevyan, Canan Dağdelen, Canan Tolon, Derya Yücel, Ebru Yetişkin, Eda Kehale Argün, Ferda Dedeoğlu, Gürbüz Doğan Ekşioğlu, Guido Casaretto, İnci Furni, İrfan Önürmen, İsmet Doğan, M. Wenda Koyuncu, Necmi Sönmez, Pınar Öğrenci ve Selim Bilen’e çok teşekkür ediyoruz.

BASE’in en heyecan verici yanlarından biri şu ki orada, hiçbir piyasa kaygısı olmadan üretilmiş, yeni, özgün ve yepyeni fikirlerle dolu yaratıcı bir dünya ile karşılaşıyorsunuz. Türkiye’nin dört bir yanında doğmuş, büyümüş, sonra aynı dönemde sanat eğitimi almış, dönemdaş bu genç yeteneklerin çalışmalarını burada bir çatı altında birlikte izleme fırsatı bulmak çok heyecan verici. Hangi konularla ilgilenmişler, çevrelerinde olup bitenlerden nasıl etkilenmişler, nasıl eserlerine yansıtmışlar, neler düşünmüşler, bunları bir arada izlemek gerçekten çok keyifli. Ayrıca Türkiye’deki o yılki sanat eğitiminin de küçük bir çıktısını sunuyor. Sergi boyunca sanatçılar da bizlerle oluyorlar ve çalışmalarını bire bir ziyaretçilere kendileri anlatıyor. BASE bu açıdan da sanatçı ve izleyiciyi birbirine çok yaklaştıran bir sergi.

BASE bu yıl da ana sergiye paralel olarak eş zamanlı sergilerle genç sanat üretimini destekleyen ve görünür kılan bir platform olmayı sürdürecek. BASELECTED, farklı BASE edisyonlarına katılmış sanatçıların yeni ve güncel eserlerinden oluşan bir sergi olarak birinci katta izleyicilerle buluşacak. Bu alanda yaklaşık 50 sanatçının eseri yer alacak. BASELECTED, üretmeye devam eden sanatçılarımızı hem desteklemek hem üretimlerini görünür kılmaya devam etmek hem de sanatsal yolculuklarında, onlara tanıklık etmek ve yolculuğu izleyicilere göstermeyi amaçlıyor.

Giriş katında ise, geçen yıl ilkini gerçekleştirdiğimiz ve bu yıl ana sponsorumuz Trendyol Sanat desteğiyle ikinci kez hayata geçireceğimiz “Konuk Ülke Programı” kapsamında “Romanya Çağdaş Sanatına Bir Bakış” sergisi yer alacak. Bu sergide, son 10 yıl içinde mezun olmuş 13 çağdaş Romen sanatçının üretimlerini izleme fırsatı bulacağız.

Ayşegül Karababa / Var Gibi

BASE, her yıl sanat dünyasından değerli isimlerin yer aldığı çok sesli bir seçici kurula sahip. Kurulun çalışma ve eserleri belirleme prosedürü nasıl işliyor? BASE’in temel hedeflerini de yansıtacak biçimde seçkiyi oluştururken hangi noktalara dikkat ediliyor?

Derya Yücel: Her yıl farklı disiplinlerden gelen sanat profesyonelleri, akademisyenler, küratörler ve sanatçılardan oluşan geniş bir seçici kurul oluşturuyoruz. Seçici kurulun her yıl farklı isimlerden oluşması sayesinde her edisyon, yeni bakış açılarıyla şekilleniyor, farklı estetik duyarlılıklar, sanatsal yaklaşımlar ve değerlendirme biçimleri bir araya geliyor. Amaç, belli bir üslup, malzeme ya da düşünce biçimini öne çıkarmak değil; Türkiye’deki genç sanat üretiminin bütününü mümkün olduğunca çok sesli biçimde görünür kılmak. Seçki oluşturulurken teknik yeterlilik kadar fikrin özgünlüğü, kavramsal derinlik, ifade biçimindeki samimiyet ve dönemin ruhuyla kurduğu bağ da belirleyici oluyor. BASE’in en temel hedefi, sadece iyi işleri bir araya getirmek değil, aynı zamanda Türkiye’nin genç sanatçı kuşağının düşünme biçimini, duyarlılığını ve çağla kurduğu diyaloğu görünür kılmak.

İdil Bilge: Her yıl 1500’e yakın başvuru oluyor. Başvuru sayısı ve sergi mekân kısıtlarından dolayı bir seçki ile ilerlemek durumundayız.  Jürinin çok sesli olmasına, birbirinden çok farklı yaklaşımda profillerin yer almasına dikkat ediyoruz. Çünkü bizim BASE’teki amacımız, potansiyeli olan, gelecek vaat eden yeni mezun genç sanatçı adaylarına bir görünürlük fırsatı vermek ve mezuniyetleri sonrasında en azından bir süre daha sanat üretmeye devam etmeleri konusunda onlara heyecan ve motivasyon vermek. O yüzden de bu potansiyelleri tespit edebilmek ve gözden kaçırmamak için farklı göz ve deneyimde kişilerden oluşan bir jürinin başvuruları değerlendirmesini önemli buluyoruz. Jürideki isimler her yıl değişiyor. Seçici kurulu oluştururken dikkat ettiğimiz nokta, her disiplin özelinde uzman bir göz dahil etmek ve galeri, koleksiyoner, sanatçı, küratör, misafir sanatçı program yöneticisi gibi sanat dünyasının farklı aktörlerini de dahil etmek. Seçim kriterlerinde jürimiz; içerik, fikir, anlatım, malzeme ve tekniğini kullanma yetisi, estetik, özgünlük gibi pek çok farklı perspektif süzgecinden geçirerek başvuruları değerlendiriyor.

Yeni mezun gençlerin yaptığı üretimlerinin sanatseverlerle buluşması neden kıymetli ve desteklenmeli? Bu konuda genç sanatçılar için ülkemizde yeterince görünürlük alanı mevcut mu?

Derya Yücel: Yeni mezun bir sanatçı hem eğitimin hem de hayatın dönüştürücü etkilerini üzerinde taşıyor. Bu geçiş dönemi, sanatçının kimliğini, dilini ve yönünü şekillendiren en zor ama en verimli zaman dilimi. BASE tam da sanatla yaşam arasındaki ilk karşılaşma alanı gibi işliyor. Çünkü genç sanatçıların üretimlerinin sanatseverlerle, kurumlarla ve profesyonellerle buluşması, onlara yalnızca görünürlük değil, diyalog, paylaşım ve gelişim imkânı da sağlıyor. Birçok genç sanatçı için BASE, ilk defa profesyonel bir izleyiciyle karşılaştıkları, işlerinin eleştirildiği, tartışıldığı, yankı bulduğu bir alan. Bu etkileşim, üretimi dönüştüren, sanatçının yönünü belirleyen çok kıymetli bir deneyim. Ne yazık ki Türkiye’de yeni mezun sanatçılar için bu tür görünürlük alanları hâlâ sınırlı. Sanat alanında kurumlar genellikle belli bir noktaya gelmiş isimlerle çalışıyor, genç sanatçılar ise mezuniyet sonrası görünürlük boşluğuna düşebiliyor. Oysaki paylaşmaya ve konuşmaya çok istekliler. BASE de onlara seslerini duyurabilecekleri bir mecra oluyor.

Nihan Karadeniz

İdil Bilge: Yeni mezun genç sanatçıların üretimlerinin sanatseverlerle buluşması gerçekten çok kıymetli çünkü yeni mezun olunan o zaman, sadece sanat değil farklı bölümlerden de mezun olmuş her yeni kişi için olduğu gibi hassas, biraz belirsiz, biraz belki korkutucu bir dönem. Üniversitedeki korunaklı alanımızın dışına çıktığımız, şimdi ne yapacağım diye düşündüğümüz, kendimize bir yön bulmaya, birtakım önemli kararlar vermeye çalıştığımız bir dönem. Sanat mezunları için belki bu belirsizlik duygusu biraz daha baskın olabilir. BASE’e başladıktan sonra, sanatla ilgili bölümlerden mezun sayısını gördüğümüzde çok büyük bir potansiyelin görünürlük sorunu yaşadığını fark ettik. Türkiye’nin dört bir yanında onlarca Güzel Sanatlar Fakültesi var, her yıl binlerce genç sanatçı mezun oluyor ancak görünür olmakta, sanat dünyasına adım atmakta ve “sanatçı” olarak kariyerlerini sürdürebilmekte güçlük çekiyorlar. Sanat üretimini sürdürmek zaten başlı başına zor bir süreç; görünürlük, bağlantılar, motivasyon ve destek olmadan bu yol daha da zor hâle geliyor.

Üstelik sanat dünyasının, özellikle İstanbul başta olmak üzere, büyükşehirlerde yoğunlaştığını düşündüğümüzde, yeni mezun sanatçılar için görünürlük, destek ve cesaret her zamankinden daha hayati olabiliyor. Genç sanatçıların mezuniyet sonrası boşluğa düşmeden, yaratıcı ruhlarını kaybetmeden, üretmeye devam etmeleri, görünür olmaları, sanat profesyonelleriyle temas kurabilmeleri, kariyerleri için önemli olacak kişilerle tanışmaları çok önemli. Hatta dönemdaş sanatçı arkadaşlarıyla tanışmaları, kurdukları diyalog ve tüm bu sergi deneyimi, onları sanat ekosistemine dahil ediyor; üretimlerini devam ettirme motivasyonu veriyor.

Ne yazık ki ülkemizde yeni mezun sanatçılar için bu anlamda yeterli görünürlük alanı hâlâ çok yok. Pek çok yeni sanat mekânı, galerisi, kolektifi hayata geçiyor. Ama tabii yeterli olmuyor. Genç sanatçılar kendi çabalarıyla ve kısıtlı imkânlarla var olmak için canla başla çalışıyor. O yüzden BASE ve bizim gibi oluşumların sürdürülebilirliği gerçekten önemli. Bizim için bu buluşma sadece bir sergi değil; genç sanatçılara “Üretmeye devam et.” diyebilmenin bir yolu. Ve umuyoruz ki bu destek, onların gelecekteki üretimlerine ve özgüvenlerine doğrudan yansıyor.

BASE, yeni mezun gençler için mesafeleri ve eşitsizlikleri ortadan kaldırmayı amaçlıyor. Nerede yaşadıkları, hangi okuldan mezun oldukları fark etmeksizin, tüm yeni mezunlara eşit bir görünürlük alanı sunuyor. Yeni mezunlar sergi sırasında pek çok önemli tanışıklıklar, bağlantılar, dostluklar kuruyorlar. Tabii BASE’e katılan herkes sanat üretimine devam etmeyebiliyor, kimisi yaratıcı endüstrilerin farklı alanlarında yaratıcılıklarını kullanmaya devam ediyor. Ancak BASE’e katılan sanatçıların önemli bir yüzdesinin sanat üretmeye devam ettiğini görüyoruz. Bizim için en önemlisi, BASE’in, onlara kariyerlerinin en başında, bir nebze de olsa, sanat üretmeye devam etme cesareti vermesi.

Mevlüt Sakarya / İki Kişilik Sessizlik

BASE, genç sanatçıların kariyerlerine nasıl dokunuyor peki? Eseriyle BASE’de yer alan sanatçılarla kurduğunuz ilişkilerin devamlılığı mevcut mu?

Aslı Boduroğlu: BASE’in kapsayıcı doğası Türkiye’nin farklı coğrafyalarından sanatçıları aynı ekosistemde bir araya getirerek güçlü bir etkileşim alanı yaratıyor. Daha önce bahsettiğim gibi BASE’in bir sergi değil platform olarak konumlanmasıyla da şu an 1000’e yakın sanatçımızla pek çok projede bir araya gelmeye ve beraber üretmeye devam ediyoruz.

İdil Bilge: BASE’e katılan sanatçıların önemli bir yüzdesinin de sanat üretmeye devam ettiğini görüyoruz. Onları ister bağımsız ister galeri sanatçısı olarak pek çok karma sergide görüyoruz. Kimisi solo sergiler açıyor, kimisi eğitimlerine Türkiye’de ve yurt dışında devam ediyor, kimisi de yurt dışında önemli başarılara imza atıyor. Kısacası üretme motivasyonlarının devam ettiğini görmek bizleri çok gururlandırıyor ve bunda ufak ya da büyük bir katkımız olduysa ne mutlu bize diyoruz. Onlarla bağımız hiç kopmuyor, BASE’e katıldıkları ilk günden bugüne sanatçılarımızın sanatsal yolculuklarını, üretmeye devam edip etmediklerini takip etmeye çalışıyoruz. Mümkün olduğunca farklı mekânlarda, farklı projerlerle yine ve yeniden bir araya geliyoruz. BASE sonrası güncel üretimlerini sergilediğimiz BASELECTED sergilerimiz de onlarla yeniden bir araya geldiğimiz, bizim için çok özel bir sergi dizisi. Sanatçılarımızın üretimlerinin nasıl olgunlaştığını, derinleştiğini, yeni ve farklıyı arayışlarını ve deneysel yolculuklarını izlemek bize büyük keyif veriyor. Ayrıca 2017 yılından beri her yılımızın bir WhatsApp grubu var ve o gruplar hiç kapanmıyor. Herkes birbirine sergilerini paylaşıyor; sırf ekip olarak bizler değil tüm sanatçılar da birbirlerinin güncel gelişmelerinden haberdar oluyor.

Bu yıl sergilenecek eserlere hâkim olan belli temalar neler?

Derya Yücel: BASE 2025 seçkisi, önceki yıllara göre daha içe dönük, biraz karamsar ama düşünsel ve olgun bir karakter taşıyor. Genç sanatçılar, toplumsal gerçeklikleriyle hesaplaşırken aynı zamanda kendi iç dünyalarına da dönüyor. Tematik açıdan bakıldığında, 2025 seçkisini birbirine bağlayan ana damar, dönüşüm ve arada kalma hissi. Sanatçılar; doğa–insan, ben–öteki, beden–bilinç, organik–dijital gibi ikiliklerin arasında salınarak sabit kimliklerin ya da mutlak sınırların çözüldüğü yeni alanlar açıyorlar. Bellek, aidiyet, kimlik, görünürlük, sessizlik, kaybolma ve yeniden kurma temaları öne çıkıyor. Politik ya da toplumsal meseleler bu kez daha sessiz ama daha derin bir dille işleniyor Plastik olarak, geleneksel sanat formlarıyla yeni medya pratikleri arasında dikkat çekici bir geçiş alanı var. Resim, heykel, seramik, dokuma, cam gibi teknikler, fotoğraf, video, ses, enstalasyon ve dijital üretimlerle yan yana geliyor.

Bu yıl BASE’in çerçevesini çizerken “Sınırlar/Olasılıklar” kavramını da göz önünde bulundurmamız gerekiyor. Bir yandan teknolojinin gelişimiyle birlikte ortadan kalkan, diğer yandan da dünyanın içinde bulunduğu ve sürmekte olan savaşlar dolayısıyla kalın şekilde örülen sınırlar mevcut. “Sınırlar/Olasılıklar” bugünün dünyasında nasıl bir yerde konumlanıyor?

Derya Yücel: Bugün sınırlar, hiç olmadığı kadar görünür ama aynı zamanda hiç olmadığı kadar geçirgen. Bir yandan dijital teknolojiler, iletişim ağları ve yapay zekâyla birlikte sınırları kaldırdığımızı düşünüyoruz diğer yandan dünyada savaşlar, göçler, kutuplaşmalar ve dışlayıcı politikalar bu sınırları yeniden hem fiziksel hem duygusal olarak örüyor. Tam da bu çelişkinin içinde yaşıyoruz. Özgürlük ve kapatılma, açıklık ve tecrit, yakınlık ve uzaklık aynı anda var oluyor. “Sınırlar/Olasılıklar” teması, bu ikili gerilimi hem bireysel hem toplumsal düzlemde tartışmaya açıyor. Çünkü her sınır, yalnızca bir engel değil aynı zamanda yeni bir geçidin, yeni bir düşünme biçiminin ihtimali. Sınırların bu kadar sıkılaştığı bir dünyada, sanat hâlâ başka olasılıkların mümkün olduğunu hatırlatıyor. Bu karşıtlığı genç sanatçıların üretimlerinde hem bir direnç alanı hem de bir umut imkânı olarak görebiliriz.

Sümeyye Bıyıklı

Kültür sanat organizasyonlarının devam ve istikrarlılığı adına kurum ve kuruluşların destekleri ile sponsorlukları büyük önem arz ediyor. BASE’in de bu noktada önemli destekçileri mevcut. Bundan da söz edelim derim.

Aslı Boduroğlu: İlk yılımızdan beri BASE’in misyonuna ve etkisine inanan ve Türkiye’de sanatı desteklemek adına çok değerli iş birlikleri yapan kuruluşların desteğiyle BASE’i büyütüyoruz. Aslında ilk yılından bu yana BASE kolektif bir sevgi, emek ve inançla büyüdü diyebilirim. BASE’in bilinirliği, bugün geldiği nokta ve pek çok sanatsever tarafından her yıl heyecanla bekleniyor olmasında çok fazla ismin ve kuruluşun çok değerli katkıları var. Sıfır noktasından başladığınız ulusal çapta bir projede, yol boyunca yanınızda olanlarla beraber ilerlemek ve büyümek çok değerli. BASE’in geçmiş dört edisyonunda bize ev sahipliği yapan Bilgili Holding ve Bilgili Sanat ile yaklaşık yedi yıl önce yollarımızın kesişmesi de kuşkusuz için bizim için çok büyük bir şans oldu. Türkiye’de sanata içtenlikle çok değerli katkıları var. BASE’in de gerçekleşebilmesi için bize alan açarak ev sahipliği yaptıkları ve her sene gelişen iş birliğimizden dolayı çok mutluyuz.

Ana sponsorumuz Trendyol Sanat’la da pandemiden bu yana bir iş birliğimiz vardı. Lansmanlarında bizlere güvenerek Trendyol Sanat’ı bizimle beraber açtılar. BASE’in de son dört senedir destekçisi, üç senedir de ana sponsoru olarak serginin hayat bulmasında çok önemli katkıları var. Bu sene de konuk ülke sergimizi onlarla birlikte gerçekleştirmenin heyecanı içindeyiz. Romanya’dan genç sanatçılar ve eserleri de BASE kapsamında bizlerle olacak. BASE’in ilk yılından bu yana bizimle olan, hatta BASE fikrini Türkiye’de ilk paylaştığımız kurum olan Kale Grubu ile de dokuz senedir yan yana olmaktan ve seramik sanatçılarımıza yıl içinde de KTSM (Kale Tasarım ve Sanat Merkezi) iş birliğiyle farklı projeler üretebilmekten, birlikte seramik sanatını yaygınlaştırmak için çalışabilmekten dolayı çok mutluyuz.

Sanatçı ve tasarımcıları her fırsatta destekleyen Jumbo ile de iş birliğimizin dördüncü senesi. Birlikte hayata geçirdiğimiz ve her sene açık çağrıyla tüm Türkiye’deki sanatçılardan harika başvurular aldığımız “Zamanın İzinde” sergimiz her sene çıtayı yükseltiyor ve sanatçılarımızın bakış açısı ve yaratıcılığı tüm sergi izleyicilerini çok etkiliyor. Yine ilk senemizden beri beraber yol aldığımız, BASE’e ilk günden beri inanan ve destekleyen TEB Özel Bankacılık da BASE yolculuğunun çok değerli partnerlerinden biri. Yol boyunca farklı fikirlerimizde ve projelerimizde de bize hep kapılarının açık olduğunu, yanımızda olduklarını bilmek bize her zaman güç veriyor.

BASE’in önümüzdeki yıl onuncu edisyonu gerçekleştirilecek. 10’uncu edisyona dair özel projeleriniz olacak mı? Sonraki edisyonlar için BASE’i farklılaştıracak, kapsamını genişletecek, yeni alanlar yaratacak stratejileriniz mevcut mu?

Aslı Boduroğlu: Onuncu yıla ulaşmak ve geçmiş edisyonlardaki sanatçılarımızın bugün geldikleri noktaya tanıklık etmek bizim için çok heyecan verici. Onuncu yıl için aklımızda farklı fikirler var, sanatseverlere yine heyecanla bekleyecekleri bir edisyon hazırlamanın yanı sıra, BASE platformundaki sanatçılarımızla belki farklı ülkelerde de sergi imkânları yaratmak üzerine fikirlerimiz var.

Son olarak BASE ziyaretçilerine vereceğiniz mesajla noktalayalım röportajımızı. Derya Yücel: Genç sanatçıların işleriyle karşılaşmak, bugünü anlamak ve geleceğin olasılıklarına tanıklık etmek benim için. Siz de bu sergiyi gezerken sadece işleri değil, o işlerin arkasındaki sezgiyi, endişeyi, mücadeleyi, cesareti, umudu ve o biricik iç sesi de duymaya çalışın.

İlgili Yazılar
Development by Bom Ajans