Ana SayfaÖzel DosyaBruce Willis’in kariyerine bir bakış: Yippee-ki-yay!

Bruce Willis’in kariyerine bir bakış: Yippee-ki-yay!

Geçtiğimiz sene kendisine afazi teşhisi konulmasından sonra oyunculuk kariyerini noktaladığını açıklayan Hollywood efsanesi Bruce Willis’e geçen haftalarda demans teşhisi konulduğunu da üzülerek öğrenmiştik. Gelin, aktörün onlarca unutulmaz filmle dolu kariyerinde hep birlikte bir saygı yolculuğuna çıkalım.

Uzun yıllar boyunca, Hollywood’un gişe canavarı filmlerinin aranan yüzlerinden ve “ünlü erkek oyuncu” tamlamasının ardına ilk gelen isimlerden biri oldu Bruce Willis. Kariyerinin başladığı 1980’ler ve yıldızlığının sefasını sürdüğü 1990’larda Hollywood sinemasının ihtiyacı olduğu her şeyi karşılayan bir poster adamıydı aslında. Öyle ki, izlemesi her daim keyif veren, ağzından sürekli eğlenceli replikler dökülen ve oradan oraya koşturan bir erkek güzeli olarak yapımcıların ve izleyicilerin gözbebeği olmasına rağmen kariyeri genelde meslektaşları kadar saygı görmedi. Ödül organizasyonlarının daha çok odağında olan dramatik roller bir şekilde Willis’i hep ıskaladığı için kariyerini süsleyen herhangi bir Oscar heykelciği (hatta adaylığı bile) bulunmuyor. Gerçi bugün artık emekliliğini açıklayarak noktaladığı kariyerine dönüp baktığımızda “dünyayı kurtaran adam”ın buna gerçekten ihtiyacı var mıydı, emin değiliz.

Dünyayı —defalarca— kurtaran adam

Evet, en basit haliyle Bruce Willis’in kariyerinin büyük bir çoğunluğunu kapsayan bir tanım bu. Dünyaya hakim olmak isteyenlere, dünyayı yok etmek isteyenlere, teröristlere, zombilere, uzaylılara karşı defalarca dünyayı kurtarmıştı usta aktör. Filmografisinin büyük bir çoğunluğunu oluşturan aksiyon türündeki filmler sebebiyle akıllara gelen en büyük aksiyon yıldızlarından biri olması tabii ki çok normal. Ancak Willis, “aksiyon filmleri yıldızları” denilince akıllara gelen imajdan ve diğer meslektaşlarından farklı bir jeste, duruşa ve mizaca sahip. Onun için, kötü adamın işini bitirmeden önce söylenen meşhur son repliklerinden, aralara sıkıştırdığı doğaçlama anlık tepkilerine kadar Hollywood’un gördüğü en “şakacı” jön demek mümkün. Aksiyon filmlerinin diğer jönlerine ve bu tarz kalıplara alışmış sinema izleyicilerine “cool” olmak için az konuşmaya, ciddi takılmaya ya da somurtmaya gerek olmadığını ispatlamıştı. Hatta öyle ki, kendisinin belki de en büyük imzası olan meşhur çarpık gülüşü bile tek başına bir marka değerine sahip.

Bir garip şeytan tüyü

Hollywood’un A sınıfı yıldızlarının birçoğu ardında birçok klasik film bırakmış bir kariyere sahiptir muhtemelen. Ama gerçekten, en son ne zaman durup Bruce Willis’in oynadığı filmleri düşündünüz? Neredeyse her döneminde, her tarzdan filmde, birbirinden farklı yönetmenlerin peşinden koştuğu bir isim olabilmek gerçekten nadide bir özellik. Peki bu şeytan tüyü ne zaman işe koyulmaya başladı?

1980’li yılların başında okulu bırakıp New York’a taşındığında Willis, bir yandan ufak rol seçmelerine girerken bir yandan barmenlik yaparak hayatını geçindiriyordu. Diyalogsuz figüran rollerle geçen beş yılın ardından kült dizi “Moonlighting”in (Mavi Ay) seçmelerinde başrolü kapması hayatının en büyük kırılma noktasıydı. Dürüst olmak gerekirse dizinin başarılı olup bugünkü efsane statüsüne erişmesinde de Willis’in payı oldukça büyük. Sonrasını zaten tahmin edebiliyorsunuz; üst üste gelen milyon dolarlık reklam teklifleri, kendisine özel yazılmış filmler, kırmızı halılar derken bugüne kadar posterlerden yüzü eksik olmamış bir kariyer başlamıştı.

Yetenekli Bay Willis’in klasiklerle dolu kariyeri

Tabii ki sinema perdesinde kendisiyle en çok özdeşleşen karakter “Die Hard” serisini sırtlanan John McClane olmuştu. Bugün neredeyse her bir repliği tişörtlere basılan efsane, hem aksiyon filmlerinin çehresini değiştirmişti hem de Bruce Willis’i birçok yönden dönemdaşı meslektaşlarının önüne geçirmişti. Birçok aktör böylesi bir başarıyı sağladıktan sonra muhtemelen arkasına yaslanıp hayatına devam edebilirdi. Ama görüyoruz ki zamane şehir kovboyu hiç durmadan filmografisine klasik filmler eklemeye devam etmiş: “Hudson Hawk”, “Death Becomes Her”, “Pulp Fiction”, “12 Monkeys”, “The Fifth Element”, “The Jackal”, “Armageddon”, “The Sixth Sense”, “Unbreakable”, “Sin City”, “Planet Terror”, “Moonrise Kingdom”, “Glass”… Unutulmaz performanslarını sıralamak istesek birkaç farklı yazıyı dolduracak kadar malzeme çıkaran bu kariyerden favorilerinizi siz seçin.

Özellikle son zamanlarda oynadığı filmlerde “seçicilik” kavramını tamamen yok sayarak bir kariyer yolu çizmeyi tercih eden Bruce Willis çok sayıda “ucuz” filmde de yer aldı. Eğer bu filmlerden büyük bir çoğunluğunu hiç duymadığınızı ya da izlemediğinizi fark edip şaşırıyorsanız durumun ciddiyetini şöyle ifade edelim: 2020 yılından bugüne dek Bruce Willis’in içinde yer aldığı (biri henüz yayınlanmamış) toplam 24 film bulunuyor. Afazi teşhisinden sonra konuşma bozukluğu başlayan aktör emeklilik kararını açıkladığında bu filmlerin yarısı henüz yayınlanmamıştı bile. Yine de bahsettiğimiz gibi onlarca modern klasiği sinemaseverlere hediye etmiş bir aktörün kariyerini bu filmler ya da hiç alamadığı büyük ödüller ne kadar etkiler tartışılır. Bize de ardında bıraktığı bu filmler için teşekkür edip Bruce Willis’e sağlıklı bir yaşam dilemek kalıyor. Yazıyı da kendisinin meşhur repliğiyle noktalayalım: Yippee-ki-yay, Bay Willis!

BENZER İÇERİKLER

EN ÇOK OKUNANLAR

ÖZEL DOSYALAR