
Emir Sağlam’ın senaryosundan çizimlerine ve başrol seslendirmesine kadar her adımda imzasını attığı “Feride”, ülkemizin ilk yetişkin animasyon dizisi olarak geçtiğimiz haftalarda HBO Max’te yayımlanmaya başladı. Yapımcılığını I-content’in üstlendiği dizi, geleneksel ve modern hayat arasında absürt bir şekilde sıkışmış bir kadının iş ve aşk hayatını dengelemeye çalışırken karşılaştığı zorlukları mizahi bir dille ele alıyor. Yalnızca mizahi yönüyle değil toplumsal meselelerle kurduğu ilişki ve kadın temsili konusundaki derinliğiyle de dikkat çeken dizide, Feride’nin en yakın arkadaşı Pınar’a Elit Andaç Çam, babasına Mahir İpek, annesine Veda Yurtsever, ablasına Derya Pınar Ak, sevgilisi İsmet’e Can Atak, karakter Kanzi’ye Can Kızıltuğ ve terapistine ise Nesrin Cavadzade ses veriyor. Kentli yaşamı ve duygusal tükenmişliğin özgün bir şekilde işlendiği diziye dair merak ettiklerimi öğrenmek için bir araya geldiğim sevgili Emir Sağlam ile yaratım süreci, karakterin anatomisi, günümüz dünyasında mizah yapma ve çok daha fazlasını konuşma fırsatı buldum.
2011’de Leman dergisinde karikatürist olarak başlayan bir kariyer. Sonrasında Görsel İletişim Tasarımı bölümünden mezuniyet, birçok dergide çizer/grafik tasarımcılık ve bugüne uzanan bir yolculuk. Çizgiyle olan bu yolculuğunuz ne zaman kesişti?
Kendimi bildim bileli insanları güldürmeyi çok seviyorum. 14 yaşıma kadar elime hiç kalem alıp bir şeyler çizmedim diyebilirim. Bir gün annemin ablam ve bana “Evde boş boş durmayın, bir dergi falan alın okuyun.” tavsiyesi üzerine mizah dergileriyle tanıştım ve insanları çizgi ile de güldürebilmenin mümkün olduğu bu dünyaya âşık oldum. Yapmak istediğim işe o gün karar verdim diyebilirim.
Bir zamanlar çokça alternatif arasında hangisini takip edeceğimiz konusunda kararsız kaldığımız mizah dergileri, yıllar içinde birer birer kapanarak adeta çölde bir vaha hâlini aldı. Türkiye’nin ve dünyanın içinde yer aldığı mevcut durum, mizahın yeniden eski günlerine dönmesini ne derece geciktirecek sizce?
Evet, maalesef mizah dergileri eski popülaritesini yitirdi. Az da olsa mizah dergilerinin tozunu yutmuş biri olarak bunun tek sebebinin ülkenin durumu ya da basılı medyanın dijitale ayak uyduramaması olduğunu düşünmüyorum. Elbette bunların da etkisi vardır fakat mizah dergilerinin eski kalitesini kaybetmesi, çizer yetiştiremez duruma gelmesi de bence bu duruma zemin hazırladı. Evet, artık çizerlerin bir arada çalıştığı dergiler yok ama bizim çok köklü bir çizgili mizah geleneğimiz ve çok yetenekli çizerlerimiz var. Bu geleneğin bir yolunu bulup tekrardan kendi kitlesini yaratacağı günleri görmeyi umuyorum.

Kariyeriniz için önemli dönüm noktalarından biri olarak Feride karakterini gösterebiliriz. Feride’yi yazmak, çizmek, hareketlendirmek ve seslendirmek Emir Sağlam için nasıl bir dönüşüm yarattı?
Severek çizdiğim bir karakterin sadık bir kitle tarafından bu denli sahiplenilmesi benim için tarifsiz bir mutluluk. Aslında Feride’yi çizmeden önce bir karakter yaratıp onun maceralarını çizme fikri aklımda vardı ama Feride’nin ilk hikâyesini çizerken bir çizgi karakter olacağını düşünerek tasarlayıp çizmemiştim. Sadece kötü bir date geçiren bir kızın saçını helikopter pervanesi gibi savurarak ortamı terk etmesi fikri komik gelmişti ve bunu çizip paylaştım. Bu animasyon çok beğenildi. Sonra ben de bir çocuğun oyuncak figürüyle oynaması gibi Feride’ye yeni yeni hikâyeler yazdım, insanlar da çok beğendi. Bir süre sonra sosyal medyadaki kısa bölümler Feride’nin kitlesini tatmin etmemeye başladı. Bir dizi olarak görmek istediler Feride’yi. Açıkçası bu benim de hayalimdi. Bu hayalim de Feride sayesinde gerçek oldu.
Feride bana bir karakterin dünyasını oluşturmayı, geliştirmeyi, basit bir fikirden yola çıkarak bir çizgi dizi üretmenin mümkün olabileceğini öğretti. Bu süreçte kendimi hiç aklımda olmayan işleri yaptım. Konuşmayı çok sevmeyen biriyken kendimi dublaj stüdyosunda ana karakteri seslendirirken buldum. Tek başıma masa başında kâğıda bir şeyler karalarken birden büyük bir ekibi yönetme sorumluluğuyla yüzleştim. Yani belki de 10 yılda edineceğim tecrübeyi Feride bana çok kısa bir sürede kazandırdı diyebilirim.
Feride’nin yaratım sürecinde referans noktalarınız (günlük yaşantı, birebir tecrübe, gözlem vs.) neler oldu?
Hepsi diyebilirim. Kendi başıma gelen olayları da çizdim, bir arkadaşımın ofiste yaşadığı absürt bir olayı da çizdiğim oldu ama çoğunlukla oturup düşündüm ve hikayeler yazdım. Dediğim gibi konuşmayı seven biri değilim, konuşmayı sevmeyen biri olunca mecburen iyi bir dinleyici oluyorsunuz. İyi bir dinleyici olmak da sanırım ister istemez insanın gözlem yeteneğini geliştiriyor. Tabii bu kendiliğinden olan bir şey, “Dur insanları gözlemleyeyim de bir hikâye yazayım.” demiyorum.
Peki Feride’nin bu derece kısa sürede bunca kişi tarafından benimsenmesi beklediğiniz bir durum muydu? Yaptığınız çalışmaları takip edenler Feride’ye neden bu kadar bağlandı?
Feride ile ilgili aldığım en sık mesaj, “Feride aynı ben.” oluyor. İnsanların bu kadar bağ kurmalarının sebebi Feride’de kendilerinden bir şeyler görmeleri ve Feride’yi arkadaşı gibi görmeleri olabilir diye düşünüyorum. Dizi üretim süreci çok vakit aldığı için yaklaşık dokuz aydır Feride’yi sosyal medyada çizemedim. “Feride nerde?”, “Neden yeni bölüm gelmedi?”, “Feride’yi paylaş artık.” gibi çok sayıda mesaj aldım. Sanki arkadaşlarıyla aralarına girmişim gibi bir tepki gördüm. Bu da çok hoşuma gidiyor tabii ki. Neyse ki artık dizimiz yayında ve Feride’yi uzun uzun izleyebilirler.

Feride artık yepyeni bir yolculuğa başladı. Türkiye’nin ilk yetişkin animasyon dizisi Feride, kısa süre önce HBO Max’te izleyiciyle buluştu. HBO Max ile yollarınız nasıl kesişti?
Hem takipçilerim hem ben Feride’nin dizi olmasını çok istiyorduk fakat ben işe nereden başlayacağımı bilmiyordum açıkçası. Dizi sektörü bilgi sahibi olduğum bir alan değildi. Bu sektörde çalışan arkadaşım Ülkü Akkoyunlu ile iletişime geçip neler yapabileceğimizi sordum. Kendisi beni dizimizin yapım şirketi I-content ile bir araya getirdi ve birlikte HBO Max Türkiye’nin kapısını çaldık, kendilerine aklımızdaki Feride dizisini anlattık. HBO Max Türkiye de Feride’ye inanıp bu projenin gerçekleşmesine imkân tanıdı.
Feride, Türkiye’nin ilk yetişkin animasyon dizisi ünvanına sahip. Türkiye özelinde bu kulvarda bir referansın olmaması, dizinin yaratım sürecinde zorluk yaşattı mı? Tereddütleriniz oldu mu?
Daha önce TV’de bir iki deneme oldu diye hatırlıyorum fakat dijital platformlarda yayımlanan ilk yerli yetişkin animasyon dizisi Feride oldu, evet. Türkiye’de yetişkinleri çizgili bir yapımı izlemeye ikna etmek çok zor bir iş. Bunu sosyal medyada başardığımı düşünüyorum fakat artık bölümlerimiz 20 dakika civarında ve insanları o süre boyunca bir ekrana kilitlemek hiç kolay değil. Bu sebeple “Acaba izlenir mi? Sıkılırlar mı?” diye çekincelerim olsa da senarist arkadaşım Serdar Nalçakar ile birlikte dinamik bir senaryo kaleme aldık diye düşünüyorum. 20 dakikalık bölümlerle seyirciyi ekran başında tutmaya çalışmak benim için de yeni bir meydan okuma olacak.
Feride’nin bir animasyon dizi formatına uyarlanması nasıl işledi peki?
Her bölümümüz dört skeçten oluşuyor. Bu skeçler birbirlerinden farklı görünse de hepsi bir zaman akışı içerisinde organik bir şekilde bağlı bölümleri oluşturuyor. Yani günün sonunda sekiz bölüme yayılan bir hikâye göreceğiz. Hâlihazırda sosyal medyadaki bölümlerde kendi içinde devam eden bir akış vardı. Dizideki bölümler sosyal medyadaki bölümlerin devamı niteliğinde olacak. Tabii dizide sosyal medyada görmediğimiz birçok yeni karakter var. Feride’nin annesi, babası, ablasını tanıyıp biraz daha iç dünyasının derinliklerine gideceğimiz bölümler de var. Hatta Feride’nin çocukluğunu da göreceğiz zaman zaman.
Bugün sinemada ve televizyonda birçok animasyon projesi izliyoruz. Peki “yetişkin animasyonu” olarak adlandırdığımız türü özel kılan noktalar neler?
Yetişkinlere yönelik animasyonu özel kılan kilit nokta hikâye anlatma biçiminin sağladığı özgürlük alanı diyebilirim. Feride ve sevgilisini uzaya çıkarıp bir uzay mekiği içerisinde ayrılık konuşması yaptırabilmek çok tatlı bir lüks. Eğer canlı bir çekim yapıyor olsaydık böyle bir sahneyi yazarken maliyeti göz önünde bulundurarak bu sahneden vazgeçmem gerekebilirdi. Bu rahatlığın dışında ben özellikle çocukken çizgi film izlediğimde hissettiğim dünyadan uzaklaşma hissini hatırlattığı için çok seviyorum yetişkinlere yönelik animasyonları.
Feride, geleneksel ve modern hayat arasında absürt bir şekilde sıkışmış bir kadının iş ve aşk hayatını dengelemeye çalışırken karşılaştığı zorlukları mizahi bir dille ele alıyor. Dizinin takipçileri olarak bizi ilerleyen bölümlerde neler bekliyor?
Öncelikle sosyal medyadan bildiğimiz Feride’yi korumak için çok uğraştığımızı söylemem lazım. Hatta insanlar Feride’nin sesini çok benimsediği için dizide de Feride’yi yine ben seslendirdim. Bu konuda Feride’nin kitlesinin hassasiyetlerine özen göstermeye çalıştık elimizden geldiğince. Diziyle birlikte birçok karakter de Feride evrenine dahil olacak. Feride’nin yeni sevgilileri, eski sevgilileri ve aile ilişkilerini bolca göreceğiz. Daha fazla anlatıp spoiler vermek istemediğim için topu taca atmak istiyorum.

Feride’yi üç kelime ile anlatacak olsanız onu nasıl tanımlarsınız?
Tek kelimeyle anlatmayı tercih ederim: Neblym!
Feride, sadece mizahi yönüyle değil toplumsal meselelerle kurduğu ilişki ve kadın temsili konusundaki derinliğiyle de dikkate değer bir animasyon. Dizinin absürt dünyası içinde mizah ve toplumsal meseleler arasındaki dengeyi nasıl kurdunuz?
Mizah ve toplumsal meseleler arasında bir denge kurmaya çalışmadık açıkçası. Herhangi bir meselede pusulamız hep Feride’nin bakış açısı oldu. “Feride bu durumda ne yapar? Feride bu olaya nasıl tepki verir?” diye düşündüğümüzde zaten senaryo kafamızda oluşmaya başlıyordu.
Dizide Feride’nin en yakın arkadaşı Pınar’a Elit Andaç Çam, babasına Mahir İpek, annesine Veda Yurtsever, ablasına Derya Pınar Ak, sevgilisi İsmet’e Can Atak, karakter Kanzi’ye Can Kızıltuğ ve terapistine Nesrin Cavadzade ses veriyor. Bu görkemli seslendirme kargosuyla aynı projede yer almak nasıl bir deneyim oldu?
Bu değerli sanatçılarla çalışmak benim için hem çok heyecan verici hem de stresliydi. Birbirinden yetenekli ses sanatçıları ve bu yıldız isimlerle çalışmak her zaman yakalayabileceğim bir fırsat değildi. Hepsi de benim kafamdaki Feride evrenine uygun bir performans göstermek için çok uyumlu çalıştılar. Burada bir parantez açıp dublaj yönetmenimiz Ali Seyitoğlu’nun da hakkını vermem gerek. Kendisi hem seslendirme ekibimizi harika yönetti hem de benim dublaj konusundaki eğitimsiz sesimi en iyi şekilde kullandı.
Feride’nin HBO Max’teki yolculuğu ne kadar sürecek? İlk sezonun ardından yeni sezonları da gelecek mi?
Ben kendi adıma elimizdeki imkanlarla çok kısa sürede iyi bir iş çıkardığımızı düşünüyorum. Devam sezonunun kararında, Feride’nin dizi olmasını isteyen kitlesi ve Feride’nin dünyasına yeni dahil olan izleyicilerimizin ilgisi belirleyici olacaktır diye düşünüyorum.
Yaşamlarımızın boğucu ve birçok dertle şekillenen süreci içinde kahkahayı ve gülmeyi her geçen gün daha çok unuttuğumuz bugünlerde, mizah daha büyük anlam kazanıyor. Gülmek ve kahkaha atmak sizin yaşamınızın neresinde bulunuyor?
Günlük hayat hepimiz için fazlasıyla yorucu, sürekli kötü haberlere uyanıyoruz. Bu olumsuzlukların içinde mizah benim için hem bir kaçış hem de bir denge unsuru. Canımı sıkan bir şey üzerine şaka yaptığım anda onun üzerimdeki negatifliği azalıyor. Gülmek bir savunma mekanizması gibi aslında. Zorlanınca da gülmeye çalışıyorum, rahatlayınca da.
Komedinin ve mizahın varlığını toplumlar için bir direniş olarak nitelendirmek mümkün mü?
Elbette. Özellikle kendi coğrafyamız için söyleyebilirim bunu. Yine aynı şeyi söyleyeceğim ama mizah toplumun da savunma mekanizmasını oluşturuyor aslında. Yaşadığımız coğrafyanın dinamikleri gereği tarih boyunca sürekli bir aksiyon içinde olmuşuz. Mizahımızın bu denli gelişmiş olmasının sebebi de büyük ölçüde bu bence.
Sizce mizah, yaşama ve umutsuzluğa bir alan açar mı?
Kesinlikle. İlginç bir örnek vereceğim: Hatay depremi olduktan sonra tüm ülke yasta olduğumuz için 40-45 gün boyunca hiçbir şekilde mizahi bir içerik paylaşmamıştım. 45 günün sonunda aklıma geldi ve hesabımın istatistiklerine baktım. 45 gün boyunca hiçbir şey paylaşmadığım hâlde bir ay içinde profilime giren insan sayısı iki milyondu. Benim 35 bin takipçili hesabım için bu çok yüksek bir görüntülenme sayısıydı. Ben o zamana kadar böyle bir görüntülenme sayısı elde etmemiştim hiç. Yani demek istediğim insanlar en mutsuz, en karamsar olduğu anlarda en çok mizaha sarılma ihtiyacı duyuyorlar. Bence bu çok insani bir refleks, psikolojik bir kaçış rampası.
Son olarak Feride dizisini izleyecek ve Feride ile ilk kez tanışacak olan izleyiciler için vereceğiniz mesajla röportajımızı noktalayabiliriz.
Feride’nin yeni macerasına hoş geldiniz, neblym.