Ana SayfaMüzikGalata'dan Taksim Meydanı'na; 7 şarkıyla Beyoğlu

Galata’dan Taksim Meydanı’na; 7 şarkıyla Beyoğlu

Taksim, İstiklal, Pera, Galata, Cihangir ve daha fazlası… Sizin aklınıza Beyoğlu denildiğinde ne geliyor bilmiyorum ama her şeye rağmen ben, adımımı ilk attığım anda bile hiç kaybolmayan büyüsünü yakından hissediyorum. Bu yüzden Galata’dan başlayıp Taksim Meydanı’na kadar birlikte müzikli bir yolculuk yapmaya karar verdim.

Batıkan BAKSI / [email protected]

Hadi bu yazıya mor ve ötesi’nin bir sorusundan yola çıkarak başlayalım: “Ne kadar mutlusun İstiklal’de?” Bence bu, herkesin farklı cevaplar verebileceği bir soru; çünkü şimdilerde her ne kadar eski tadını alamasak da hepimizin sayısız anıya sahip olduğu bir yerden bahsediyoruz. Kimimiz ilk içkisini Beyoğlu’nda içmiştir, kimimiz de ilk flörtüyle Taksim Meydanı’nda buluşmuştur. İşte bu tarz ilklere sebep olduğu için Beyoğlu’nun yeri herkeste çok ayrı. Geçmişte Beyoğlu’nda izlediğim konserlerin yeri bende çok farklı bir noktada mesela. Madem öyle ben de rock’tan elektroniğe, alternatif’ten pop’a yolunu Beyoğlu’nun çeşitli bölgelerinden geçirmiş şarkılara bir göz atayım dedim. Eğer hazırsanız, 7 Beyoğlu şarkısıyla Galata’dan yola çıkıp Taksim Meydanı’nda buluşalım!

Teoman / Galata’da Rıhtımda (2009 & 2018)

Bu şarkıyı seçerken hangi versiyonundan bahsedeceğimi gerçekten bilmiyordum, çünkü ilk olarak Teoman’ın 2009 yılında çıkardığı “İnsanlık Halleri” albümünde duyduğumuz ‘Galata’da Rıhtımda’, 2018 yılında çıkan “Koyu Antoloji” albümünde de adeta kasvetli ve yağmurlu bir kış Galata’sını yaşatıyordu. Sonuna kadar kışçı olduğum için de buraya 2018’i bırakıyorum. Arka vokallerini Melisa Uzunarslan’ın üstlendiği 2018 model ‘Galata’da Rıhtımda’, gerek müzikal altyapısı, gerekse de Teoman’ın adeta Leonard Cohen’leşen tavrıyla Beyoğlu’nu en iyi hissettiren şarkılardan birisi bana göre.

 

mor ve ötesi / İstiklal (2022)

Son yıllarda yapılmış en iyi Beyoğlu şarkılarından biri ne?” diye sorsanız, mor ve ötesi’nin 21 Ocak 2022 günü çıkardığı “Sirenler” albümünün son 3 şarkısını söyleyebilirim. Ama bu yazıya konu olacak şarkı o üçlemenin tam ortasındaki ‘İstiklal’den başkası değil tabii ki. ‘Tünel‘ ile başlayıp ‘Park’ta biten üçlemenin ortasında Harun Tekin, bize dönerek “Ne kadar mutlusun İstiklal’de?” diye soruyor ve aslında İstiklal’in eski haline karşı olan özlemimizi de dışarı vurmamızı sağlıyor. Ayrıca mor ve ötesi’nin Çiçek Pasajı’nda gerçekleştirdiği lansman konserinden alınan görüntülerle hazırlanan klibiyle baş döndüren şarkı, bu listede İstiklal’e karşı hissettiklerimizi en iyi anlatan parçalardan biri.

Şebnem Ferah / İstiklal Caddesi Kadar (2009)

Birini İstiklal Caddesi kadar sevmek ne kadar mümkün? Bunun cevabını sanıyorum ki en iyi Şebnem Ferah verebilirdi. Kendisinin 2000’leri uğurladığımız son sene çıkardığı “Benim Adım Orman” albümünde 4. şarkı olarak yer alan İstiklal Caddesi Kadar, Şebnem Ferah diskografisinde çok da hakkı verilmeyen parçalardan biri gibi geliyor bana. Albümü sırayla dinlediğimizde ‘Yalnız’ın bize yaşattığı İstiklal Caddesi atmosferinin devamı olduğunu fark ettiğimiz parça, lokasyonlarla ilişkilendirilen en duygulu aşk şarkılarından biri. Ferah’ın şarkı sözü yazarlığındaki hikaye anlatıcılığı, bu şarkıda da kendisini gösterirken; Metin Türkcan’ın epik soloları da bu şarkıyı güçlendiren bir diğer faktör.

Orient Expressions / Beats of Pera (2004)

“Orient Expressions da ne gruptu be!” diye başlamak istediğim bir parçaya geldik. Elektronik müzikle çok haşır neşir olmasam da 2000’ler müziğine baktığımda Orient Expressions’ın bende çok ayrı bir yeri var. Etno-elektronik bir türe ait diyebileceğim grup, İstanbul’u ve İstanbul’a ait nüansları, etnik ve elektronik melodilerle o kadar iyi harmanlıyor ki ortaya tam da doğu ve batı arasına sıkışmış lezzetli bir müzik çıkıyor. Grubun 2004 yılında çıkardığı “Divan” albümünde yer alan ‘Beats of Pera’da tam olarak bu anlattığım çerçevede yaratılan bir çalışma. 7 dakikaya yakın süresiyle İstanbul’un oryantalist yapısını Avrupai bir yaklaşımla ortaya koyan ‘Beats of Pera’ bu listenin olmazsa olmazıydı. Ayrıca “İstanbul’u biraz daha yakından hissedelim” derseniz de aynı albümde yer alan ‘İstanbul 1:26 A.M’ parçasına da bi’ kulak verin derim.

Mirkelam / Beyoğlu (2013)

Yazının başında pop’a da gireceğimi söylemiştim ama aslında Mirkelam’ı çok da pop şarkıcısı olarak saymıyorum. Sesi çoğu türe uyan Mirkelam’ın 2013 yılında çıkardığı “Denizin Arka Yüzü” albümünde 8. sırada yer alan ‘Beyoğlu’da bu yorumuma uyuyor sanki. Surf bir gitar introsuyla başlayan parça, sabaha kadar Beyoğlu’nda sevdiği kişiye şarkılar söylemeyi arzulayan bir aşığın hikayesini anlatıyor. Nedense ben bu şarkıyı her dinlediğimde gerçekten de şakır şakır yağmur altında, İstiklal’in orta yerinde sevgilisine şarkılar söyleyen bir kişiyi hayal ediyorum. Bence çok eğlenceli!

Nadir Göktürk / Süslü Saksı Sokağı (2013)

Listenin en sevimli şarkısı bu olabilir, iddia ediyorum! ‘Süslü Saksı Sokağı’nı introsundan itibaren Ezginin Günlüğü şarkısı sanabilirsiniz ancak zaten çok da uzak değilsiniz. Ezginin Günlüğü’nün kurucusu ve kadim üyelerinden Nadir Göktürk’ün 2013 yılında çıkardığı aynı isimli solo albümü “Süslü Saksı Sokağı”, açılışıyla bize Beyoğlu’nun çok spesifik bir noktasından sesleniyor. Ben bu şarkının hikayesini Nadir Göktürk’ün konuk olduğu bir belgeselde dinlemiş ve Beyoğlu’nun merkezindeki en meşhur sokaklarından birinin bu şekilde film gibi anlatılabilmesine bayılmıştım. Listeyi sona götürürken, bir de meydana yaklaşmışken Süslü Saksı Sokağı’na uğramadan geçmeyin.

Bulutsuzluk Özlemi / PTT’nin Önünde Taksim’de (1986)

Bulutsuzluk Özlemi’nin müzikal macerasının başladığı ilk albüm, bu listenin de son şarkısına sahip. Grubun ilk albümü “Bulutsuzluk Özlemi”nde yer alan ‘PTT’nin Önünde Taksim’de, Taksim Meydanı ile en iyi özdeşleşen şarkılardan. Cep telefonu, internet gibi hızlı iletişim araçlarının olmadığı yıllarda, buluşacak kişilerin uğrak noktası olan Taksim Meydanı’ndaki PTT, Nejat Yavaşoğulları’nın gözünden dinleyiciyle 1986 yılında buluşmuştu. Meydanı ve meydanın insanlarını da ustalıkla anlatan Yavaşoğulları, şarkıyı bugün bile o yılların ruhunu yaşatarak sahnede söylüyor ve bize de eşlik etmesi kalıyor.

Ben nostalji kavramını hiç sevmem, o yüzden “Of eskiden ne güzeldi, nerede o eski Beyoğlu” sözünü de etmem. İçinde yaşanmışlıkların olduğu her yer, eski ya da yeni haliyle olsun benim için özel olma konumunu hep korur. Umarım size de bu yazıyla güzel bir Beyoğlu turu yaptırabilmişimdir, bir sonraki yazıda görüşürüz!

BENZER İÇERİKLER

EN ÇOK OKUNANLAR

ÖZEL DOSYALAR