Ana SayfaÖzel DosyaGözyaşlarımızı bitti mi sandın? En iyi dram filmleri

Gözyaşlarımızı bitti mi sandın? En iyi dram filmleri

Bu haftaki dosya konumuzda mazoşist tarafımızı açığa çıkarıyor ve her izlediğimizde gözyaşı döktüren dram filmlerinden bir seçki sunuyoruz. 

Zeynep SİPAHİ / [email protected]

“Hayatımız zaten sıkıntı içinde, gün yüzü görmedik, şimdi drama ne gerek var?” diyenleriniz mutlaka olacaktır. Ama gülmek kadar ağlamak da doğal ve en az kahkaha atmak kadar arındırıcı özelliğe sahip. Sizler için öyle bir seçki hazırladık ki içinde aşk acısı da var, hastalık da, İkinci Dünya Savaşı’nda yaşanan soykırımın parçası olan hayatlar da… Bunlar her ne kadar dram filmi olsa da yüreğinizi ısıtacak, insani duygularınızı açığa çıkaracak türde olmalarına özen gösterdik, yani izlerken başından sonuna ağlamak yerine yüzünüzde ufak bir gülümseme yaratırken yüreğinize de değmelerini istedik. Gelin çoğu ödüllü yapımlar arasından seçtiğimiz en iyi dram filmleriyle birlikte bambaşka hayatlara misafir olalım.

Still Alice

Julianne Moore ve Alec Baldwin‘in başrollerini oynadığı “Still Alice”, çok genç yaşta Alzheimer’a yakalanan bir dilbilim profesörü olan Alice Howland karakterinin yaşadıklarına odaklanıyor. Aile bağlarının bu hastalığın ilerlemesiyle birlikte sınandığı filmdeki performansıyla Moore, en iyi kadın oyuncu Oscar’ını kazandı.

Brokeback Mountain

Heath Ledger ve Jake Gyllenhaal‘ın canlandırdığı Ennis ve Jack adlı iki çobanın arasındaki duygusal ilişkiyi odağına alan “Brokeback Mountain”, toplumsal baskının eşcinsel ilişkiler üstündeki etkisini gözler önüne seriyor. İkilinin ilişkisi her ikisinin de kız arkadaşlarıyla evlenmesiyle birlikte karmaşık bir hal alıyor. Bu filmdeki performansıyla en iyi erkek oyuncu Oscar’ını alan Ledger ise 29 yaşında hayatını kaybetmişti.

Life is Beautiful

En kötü şartlar altındayken dahi mizah anlayışını ve daha da önemlisi umudu koruyabilmek büyük meziyet. 1999 yılında Oscar’lara yedi dalda aday gösterilen ve en iyi erkek oyuncu, en iyi yabancı dilde film ve en iyi müzik ödüllerini alan “Life is Beautiful”, yüreğinize değmekten ziyade delik deşik eden türde. Roberto Benigni‘nin başrolünü üstlendiği film, açık görüşlü bir yahudi garsonun İkinci Dünya Savaşı sırasında soykırım kurbanı olmasını ve oğlunu umut, mizah ve hayal gücünü kullanarak kamptaki tehlikelerden korumaya çalışmasını konu ediniyor.

Blue Valentine

Söz konusu dram olduğunda ikili ilişkiler başrolü oynuyor. Bazen birini ne kadar çok severseniz sevin, ilişkiyi ayakta tutmak mümkün olamayabiliyor. İşte tam da bunu konu edinen “Blue Valentine” sıra dışı senaryosuyla dikkat çekiyor. Ryan Gosling ve Michelle Williams’ın başrollerini oynadığı film, çok genç yaşta tanışıp aşık olan bir çiftin yaş aldıkça ilişkiyi ayakta tutmak için sadece aşkın yeterli olmadığını anlamasını konu ediniyor.

Amour

Dram filmleri dendiğinde, Michael Haneke eğer işin içindeyse, akan sular duruyor. Nitekim kendisinin hem senaristliğini hem de yönetmenliğini üstlendiği “Amour”, 2013 yılındaki Akademi Ödülleri’nde yabancı dilde en iyi film Oscar’ını ve 2012 Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye’yi aldı. Her ikisi de emekli müzik öğretmeni olan Georges ve Anne‘nin hayatlarının son döneminde sağlıkla sınanmalarını konu edinen film, Anne‘nin hem Alzheimer olması hem de felç geçirmesiyle daha da zorlu bir hal alıyor.

Marley & Me

Her ne kadar romantik komedi tadında bir film olsa da “Marley & Me” hem kadın-erkek ilişkilerine hem de hayvanlara dair duygu yüklü bir film. Jennifer Aniston ve Owen Wilson‘ın başrollerini oynadığı filmde, çocuk sahibi olmak yerine köpek sahiplenmeyi tercih eden bir çiftin, köpeğin hiç söz dinlememesi ve yaramazlık peşinde olmasıyla yaşadıklarını konu ediniyor. Aslında Marley adlı köpek üstünden bir ilişki okuması da diyebiliriz bu film için. Hayvanlarını çocukları gibi görenler için izlemesi zor bir film diye de ekleyelim.

The Fault in Our Stars

John Green‘in aynı adlı romanından uyarlanan “The Fault in Our Stars”, kanserle savaşan iki gencin arasında gelişen romantik ilişkiyi odağına alıyor. Shailene Woodley ve Ansel Elgort‘un başrollerini oynadığı film, aşkın gücünü, yaşama tutunma çabasını ve tutkuların peşinden gitmenin hikayesini duygu yüklü bir şekilde ele alıyor.

Schindler’s List

Böyle bir dosya hazırlayıp da “Schindler’s List”e yer vermeseydim ayıp olurdu. 1993 yılında yayınlandığında büyük ses getiren ve 1994 yılında düzenlenen Akademi Ödülleri’nde tam yedi ödül ile taçlandırılan film, İkinci Dünya Savaşı’nda soykırım sırasında işgal altındaki Polonya’daki bin 200 Yahudi’nin yaşamını kurtarmış Nazi Partisi üyesi bir Alman sanayici olan Oskar Schindler‘ın yaşadıklarını gözler önüne seren en iyi dram filmlerinden.

The Green Mile

Dram filmleri dendiğinde ilk beşte yerini alan “The Green Mile”, insani duyguları çok güçlü bir şekilde izleyiciye aktaran bir dram filmi. Dilimizi “Yeşil Yol” olarak çevrilen ve Stephen King‘in romanından uyarlanan film, bir hapishane görevlisi ile idam mahkumunun hikayesini konu ediniyor. İnsanları dış görünümüne ya da ırkına göre yargılamamaya dair oldukça dokunaklı bir film.

The Notebook

Ve bir klasikle dosyamızı sonlandırıyoruz. Romantik dram filmleri arasında başı çeken “The Notebook”, yine İkinci Dünya Savaşı’nda parçalanan hayatlardan birini merkezine alıyor. Film, bakım evinde yaşayan yaşlı bir adamın bir not defterine yazılan aşk hikayesini okumasıyla başlıyor. Başrollerde ise Ryan Gosling ve Rachel McAdams yer alıyor.

BENZER İÇERİKLER

EN ÇOK OKUNANLAR

ÖZEL DOSYALAR