Etkinlikler

Guns N' Roses: Çünkü istediğiniz ve elde ettiğiniz tamamen farklıdır

Adı üstünde “Because What You Want & What You Get Are Two Completely Different Things” isimli dünya turnelerinde Guns N’ Roses en iyi bildiğini yaptı, bol sürprizli bir konserle seyirciye beklediğinden çok farklı bir konser yaşattı.
Doğu Yücel - 4 Haziran 2025
post image

Beşiktaş Tüpraş Stadyumu’na girerken aynı konumda yer alan efsanevi İnönü Stadyumu’ndaki anılar hücum ediyor zihnime. En başta Metallica 1993 var tabii ki, bir dönüm noktası şüphesiz. En sonda ise Iron Maiden 2013, bir bölümü yıkılmış olan stadyumda gerçekleşen o jübile konseri. Stadyumun yapay çimlerine adım atar atmaz “Nerede o eski stadyum konserleri?” diye içimden geçiriyorum. Ama bu “Nerede o eski bayramlar” gibi bir serzeniş değil… Çünkü gerçekten de yerli sanatçılar/gruplar dışında epeydir stadyum konserleri yapılmıyor.

2 Haziran 2025 Guns N’ Roses’dan önceki son stadyum rock konserimiz 2014’te İTÜ Stadyumu’nda gerçekleşen Metallica konseri. Yani bir zamanlar normalimiz olan stadyum konserlerini resmen 11 yıldır yaşayamıyoruz. Eskiden yıldızlar geçidi olan İnönü’nün yerine yapılan Tüpraş Stadyumu’nda tek bir yabancı rock konseri bile yapılmadı. Bunun ekonomi başta olmak üzere birçok sebebi var elbette. Ama en büyük engellerden biri stadyum veya spor mekanlarındaki alkol yasağı. Stadyum konserleri organizatörler için ekstra külfetli işler. Gruba ödenenler dışında eklenen yüklü maliyeti çıkarmak için etkinlik esnasında alkollü içki satışı şart. Guns N’ Roses konser biletlerinin normalden yüksek oluşunun muhtemel sebebi de buydu.

Bu yasağın ardında spor ve alkolün yan yana gelmemesi, spor müsabakalarında taraftarlar arasındaki olası gerginliklerin önüne geçmek gibi gayet makul niyetler yatıyor olabilir. Fakat müzik sektörü de bu ülkenin önemli bir değeri. Son yıllarda her şeye rağmen ülkemizde gerçekleşen konser ve festivallere yurtdışından büyük bir katılım var, bunun ülkemize getirileri say say bitmez. Diğer ülkelerde de benzer yasalar veya yasaklar varsa bile, böylesi büyük müzik etkinliklerinde içki satışı yapılabiliyor. Bu konudaki serzenişimizi buraya bırakıp konsere geçelim.

Konser, yükselmekte olan karizmatik rock’n roll grubu Rival Sons ile başladı. Ben ön grup olarak turnenin diğer ayaklarındaki Public Enemy veya Sex Pistols’ı görmeyi tercih ederdim ama Rival Sons görevini, yani seyirciyi ısıtmayı ve Guns’a hazırlamayı fazlasıyla başardı.

Turnenin manidar adı!

Guns N’ Roses’ın turne adları hep çok ilginç oluyor. Slash ve Duff’ın geri döndüğü turnenin adı “Not in This Lifetime” idi. Sebebi Axl Rose’un çok uzun yıllar boyunca Slash ve Duff’ın geri dönmesiyle ilgili gelen sorulara bu umudu katiyen reddeden bu yanıtı vermesiydi, yani “Hayatta olmaz” demesiydi. Yeni turnenin adı da “Because What You Want & What You Get Are Two Completely Different Things Tour”, yani “Çünkü İstedikleriniz ve Elde Ettikleriniz Tamamen Farklı İki Şeydir Turu”. Bu da bence Axl’ın ve grubun kafa sesi. Yani dileklerinizi gerçekleştirdik ama dilediğiniz ve gerçekleşen hiçbir zaman aynı olmaz diyorlar. E biraz öyle, birkaç single şarkı dışında halen daha komple bir albüm göremedik, yayımladıkları şarkılardaki tarzları da hiç hayal ettiğimiz gibi çıkmadı, vb… Kariyerleri boyunca hem hayranlarını hem dinleyicileri hep ters köşeye düşüren Guns’dan bir şey dilemenin hata olduğunu söylüyorlar adeta. Ve pazartesi akşamki konser de biraz böyleydi!

Tüm silahlarıyla Guns N’ Roses

1993’te tek konserlik hakkımı Metallica’dan yana kullandığım için Slash ve Duff’lı Guns N’ Roses’ı izleyememiştim. 2006 ve 2012’de izlediğim grup ise bence sadece Roses’dı, asıl silahlar Slash ve Duff olmayınca deneyim eksik kalıyordu. Bu ukdemizi kapatacağımız ve tüm silahlarıyla Guns N’ Roses’ı izleyeceğimiz konser tam 21:00’de ‘Welcome to the Jungle’la başladı. 20.000 civarındaki seyirci çılgına döndü. Gerçekten hem Guns’ı hem böyle büyük bir stadyum konserini ne kadar özlemişiz ve şu son birkaç senedir yaşadıklarımızdan sonra böyle büyük bir etkinliğe ne kadar ihtiyacımız varmış diye düşündüm.

Herkesin farklı yanıtladığı soru: Axl nasıldı?

İlk birkaç şarkıda güneş gözlüğü takan Axl Rose -bence- seyirciyle samimiyeti asıl gözlüğü çıkardıktan sonra kurdu. 13 yıl öncekinden çok daha sağlıklı, enerjik ve janti görünüyordu. Gelelim vokaline… Hayatı turnelerde ve rock’n roll yaşam stiliyle geçmiş 63 yaşındaki birinden yirmili yaşlarındaki vokali 3 saat boyunca istikrarlı bir şekilde beklenmemeli bence. Üstelik Axl’ın vokal tarzı Janis Joplin’den Mick Jagger’a kadar birçok etki barındırsa da son derece kendine has ve zorlayıcı. Evet, bazı parçalarda, yüksek notalarda çok bocaladı, kulak tırmaladığı da oldu. Hatta ‘Civil War’un başında olduğu gibi kolay yerlerde bile zorlandığını duyduk. Ama ben şahsen Axl’ın karşısında şapkamı çıkarıyorum. Çünkü inanılmaz bir efor sarf etti. Fark edenler olmuştur mutlaka, göğüs kafesine yumrukla bastırarak bazı zor vokallerin altından kalkmaya çalışıyordu. Banttan destek almadı, 3 saat elinden geleni yaptı. Kısacası biz Axl’dan razıyız.

Slash ve Duff

Bir de Guns, Axl’dan ibaret değil ki, orada iki dev daha var ve her ikisi de gece boyunca daha da devleşti. Slash, ‘Double Talkin’ Jive’ın 3+ dakika süren solosunda, ‘Sweet Child O’Mine’ öncesinde Stevie Ray Vaughan’a selam çakan, aynı anda talkbox da kullandığı uzun emprovize solosunda gitar ziyafeti çekti hepimize. Sahnenin kondisyonu en sağlam, 80’lerdeki haline en yakın karizması ise Duff McKagan’dı. Gecenin sürpriz cover’ı Thin Lizzy’den ‘Thunder and Lightning’de ana vokale geçti, mikrofonda da hünerini gösterdi. Hazır elemanlara girmişken, yeni davulcu Isaac Carpenter’ın grubu ateşlediğini söylemeliyiz. Joe Perry ile Izzy’nin (Stradlin) miksi gibi görünen Richard Fortus gitarda, Melissa Reese ise keyboard ve geri vokallerde harikaydı. Ve tabii… Guns’ın gizli silahlarından Dizzy Reed, tuşlarda şovunu yaptı.

Sahne şovu

Açıkçası biraz daha şaşalı bir sahne bekliyordum. 90’larındaki konserlerde neredeyse tribünlere uzanan sahne yollarıyla sağa sola giderlerdi hani. Burada sahne, sağda ve solda muhtemelen kişisel kulisleri olan çadırlarla küçülmüş gibiydi. Aerosmith’in yaptığı gibi seyircinin içine uzanan catwalk platformu gibi bir uzantı da olabilirdi… Bilmiyorum, stadyum konseri olunca sadece dev ekranlar ve ışık şovundan fazlası olmalı gibi geliyor insana. Diğer yandan, Guns N’ Roses rock’n roll kökenlerinden gelen bir grup ve aslında bu renk cümbüşü bile fazla olabilir. Önemli olan sahneyi şarkılara doğru bir şekilde kullanmak, koreografileri doğal kılmak. Patlamalar çatlamalar değil de, kritik bir soloda Slash’in normalde çıkmadığı platforma çıkması gibi hareketler coşkuyu veriyor zaten.

Gecenin en duygusal ânı

Guns N’ Roses’ın resmi hesabı bir gün önce Mattia Ahmet Minguzzi için bir paylaşım yapmıştı. Ahmet’in annesi de kendi hesabında ‘November Rain’i piyanoda çalmıştı. Ahmet bir Guns N’ Roses hayranıydı, konsere biletini almıştı ve ideal bir dünyada pazartesi günü orada bizimle olacaktı. Axl, Mattia Ahmet’i harika bir konuşmayla andı ve onun için ‘Knocking on Heaven’s Door’u çaldı. Ekranda Matia Ahmet, stadyumda telefonlarının ışıklarını yakan on binler… Tüylerimiz diken diken, gözlerimiz nemliydi. Umarız Ahmet’in ruhuna ulaşmıştır bu inanılmaz sahne…

Şarkı seçimleri

3 saat boyunca 29 şarkı çalındığı için çalınmayan parçalardan bahsetmek daha mantıklı olabilir! İlginçtir, grubun en çok çaldığı, belki en demirbaş parçalarından olan ‘It’s So Easy’ çalınmadı. ‘Used to Love Her’ de gelmedi. “Chinese Democracy”den ‘This I Love’ bekliyorduk, olmadı. Ama bunlar dışında beklenen tüm büyük hit’ler ve klasikler çalındı. Ekstradan, bu turnede ilk defa İstanbul’da kült cover albümleri “Spagetthi Incident”ın öne çıkan yorumlarından UK Subs şarkısı ‘Down on the Farm’ çalındı. Akustik takıldıkları bölümde Jimmy Webb klasiği ‘Wichita Lineman’ı cover’ladılar. ‘Out ta Get Me’, ‘Coma’ gibi nispeten az çaldıkları parçalara uğradılar, Duff ve Slash’in grubu Velvet Revolver’dan ‘Slither’ı cover’ladılar, birleşme sonrasının tuhaf endüstriyel ürünü ‘Absurd’ü çaldılar. Ama tabii en büyük coşkular, o büyük hit’lerde, ‘Welcome to the Jungle’da, ‘You Could Be Mine’da, ‘Sweet Child o’Mine’da, ‘November Rain’de yaşandı. Ses yasağının başladığı 00.00’a sadece beş-altı dakika kala final şarkısı ‘Paradise City’e girdiler. Sahnede adım atmadıkları yer bırakmadıkları gibi, sahip oldukları 3 saati de adeta son saniyesine kadar kullandılar.

‘Cangıl’a Hoş Geldiniz’le başlayan dolu dolu bu rock’n roll maratonu ‘Cennet Şehri’yle sonlandı. Cangıl mı, cennet mi, karar veremediğimiz şehrimizde, yorgun bacaklarımızla, yüzümüzde gülümseme, kulaklarımızda dönmeye devam eden Guns melodileriyle evlerin yolunu tuttuk.

Yine bekleriz efendim, arayı bu kadar açmayın, burada size ihtiyaç duyan birileri var!

İlgili Yazılar
Development by Bom Ajans