Hayko Cepkin yolculuğunu ve ne yapacağını bildiği için bize sadece günü geldiğinde teslim olmak kalıyordu. Farkında değildik ve o değişmedi, biz ona alıştık. Yükünü çoktan aldığı heybesiyle karşımıza çıktığında afalladık, sonra da onunla beraber azıttık!
Hayko Cepkin’in ilk albümü “Sakin Olmam Lazım”ın üzerinden 20 yıl geçti. İlk albümünden itibaren, aşağıda kendisinin de söylediği gibi, Hayko Cepkin yolculuğunu ve ne yapacağını bildiği için bize sadece günü geldiğinde teslim olmak kalıyordu. Farkında değildik ve o değişmedi, biz ona alıştık. Yükünü çoktan aldığı heybesiyle karşımıza çıktığında afalladık, sonra da onunla beraber azıttık! O sahneleri yaktı, yıktı, biz bakakaldık. O stadı darmadağın etti, biz darmadağın olduk. Öfkemizi, aşkımızı, sevincimizi, içimizde ne varsa Hayko Cepkin’le birlikte döktük. Bizimle tanışmasının 20. yılında Hayko Cepkin’le kaseti başa aldık, ortalarda turladık, son durakta indik. Gerisini kendi anlatsın…
Geçenlerde Kemancı’nın Instagram sayfasında sizin “air guitaring” yaparken bir fotoğrafınıza denk geldim. Muhtemelen “Sakin Olmam Lazım” yeni çıkmış. “Fırtınam”ın klibi Dream TV’de günde 20 kere dönüyor ve milletin kafasında sizinle ilgili şöyle bir karışıklık var: “Kim bu Thom Yorke, Marilyn Manson karışımı özentisi adam?” Neler geliyor aklınıza, gözünüzün önüne o dönemden?
Mücadelem…
“Tanışma Bitti” albümünüzle ilgili röportajı EMI’ın ofisinde yapmıştık ve albümü ben ilk defa dinliyordum. O zaman şöyle düşünmüştüm: “Adam planını çoktan yapmış. İnce ince tufaya düşürecek bizi.” Çünkü bence “Tanışma Bitti”den sonra gerçekten “tanışma bitmişti” dinleyicinin kafasında. Var mıydı böyle bir durum?
O gün neyi planlıyorduysam ve röportajda da neyi atlattıysam görünen o ki canlı tanığısın. Ne dediysem eksiksiz yaptım.
Yukarıdaki soruyla alakalı olarak aslında sizin röportajlarınızda, konuk olduğunuz programlarda da bizi, size “alıştırdığınıza” dair söylemleriniz var. Aslında baştan itibaren siz bize karşı harbiydiniz, samimiydiniz. Dinleyici niye bir türlü kabullenmekte zorlandık sizi, sizce? Misal, sağlam metalci bir arkadaş anlatmıştı. Zeytinli Rock Festivali’nde bizim tayfa takılırken sahneden brutal bir ses geldiğini duyuyorlar. Git gide de sertleşiyor müzik. Merak edip sahne önüne gidiyorlar ve diyorlar ki, “Vay be. Hayko Cepkin’miş!” Kırılma ânınız, bize, “Hayko Cepkin’in konseri varmış,” dedirten albüm, konser vs. ne oldu? Ne zaman, “Tamamdır. Böyle ve el artırarak devam,” demeye başladınız?
Ben yolculuğumu ve ne yapacağımı bildiğim için size sadece günü geldiğinde teslim olmak kalıyordu. Farkında olmadığınız bu idi. Her zaman söylerim. Ben değişmedim. Siz bana alıştınız.
İşin sahne ayağı gelirsek… Sahne şovunuz ilk baştan beri şimdiki hâliyle şekillenmiş miydi kafanızda?
Hangi dönem, hangi imkânım var ise onu zorladım. Borç, harç, deneme, yanılma… Bunlardan hiç çekinmedim. İstekli ve bilinçli olsak da imkânlar sebebi ile deneme yanılma kısmı hep baki kaldı.
Artık tiyatroda da sizden başkası oynasa eğreti duracak performanslarla karşımızdasınız. Dracula mı, Dr. Jekyll ve Bay Hyde mı?
Net Jekyll and Hyde. Çok kıymetli bir oyun çok kıymetli müzikal partisyonlar içeren bir Broadway müzikali klasiği.
Yeni “The Crow” mu, ilk “The Crow” mu?
İlk.
Paraşütle İnönü Stadı konserine atlamak mı, Dracula veya Dr. Jekyll ve Bay Hyde’ın sahnesine atlamak mı?
Stat konseri tabii ki. Diğerleri alakasız olur.
Son olarak, “Tanışma Bitti” albümüyle ilgili yaptığımız röportajın başlığı, sizin cevabınızdan alıntıladığım hâliyle şöyleydi: “Polis beni sahnedeki kıyafetlerimle görse içeri alır!” Yakın zamanda T24’teki köşemde “Sizi Büyüten Şarkılar”la ilgili yazdığım yazıda, bu başlığı kullanıp şöyle devam etmiştim yazıya: “Muhtemelen polis, sevabına şimdi kapıda kalanları konsere alıyordur!” Haklılık payım var mı?
offffkkkooorrrZzzzzzz!