Ödüllü yönetmenlerin büyük övgüler alan filmlerinin ardına gizlenmiş, sınıfta kalan yapımlarını açığa çıkarıyoruz.
Sinema tarihine adını altın harflerle yazdırmış yönetmenlerin ortaya koyduğu işleri öve öve bitiremiyoruz. Peki ya başarısız olup gerçek anlamda (IMDB puanlarına istinaden) sınıfta kaldıkları işleri hatırlıyor musunuz? Buradaki önemli nokta başarısız olunsa da inandığınız yoldan vazgeçmemiz gerektiği ve azimli olup çok emek verirseniz, başarılı olacağınız gerçeği. Yani bir yandan da sizi hayallerinize ve yaptığınız işe dair motive edecek bir dosya konusuyla karşınızdayız.
Johnny Cash‘in de bir zamanlar dediği gibi, “Başarısızlığın üstüne kendini inşa ediyorsun. Bunu bir basamak taşı olarak kullanıyorsun”. Steven Spielberg‘ten James Cameron‘a, Kathryn Bigelow‘dan Coen Kardeşler’e… Sinema dünyasının önde gelen yönetmenlerinin pek de takdir edilmeyen bu işlerini görmek, onların kariyerlerinde nasıl bir yol aldıklarını ve sanatsal süreçlerine dair önemli ipuçları da taşıyor.
The Ladykillers – Coen Kardeşler
Oscar ödüllü yönetmenler Joel ve Ethan Cohen “Fargo”, “No Country for Old Men” gibi filmografilerinde çok güçlü yapımlara sahipler. Tom Hanks‘in başrolünü oynadığı 2004 yapımı “The Ladykillers” ise eleştirmenler tarafından Coen Kardeşler‘in yıldızlı beş dolu karnesindeki en kötü film olarak tanımlanıyor. Kara mizah türündeki bu filmde Hanks iyi bir performans sergilemiş olsa da maalesef filmi kurtarmaya yetmemişti.
1941 – Steven Spielberg
“Jaws” ve “Close Encounters of the Third Kind”la birlikte kariyerinde yükselmeye başlayan Steven Spielberg 1979 yılında İkinci Dünya Savaşı ile ilgili bir komedi filmi çekmeye karar verdi. Amacı görsel efektlerdeki kabiliyetinin yanı sıra iyi bir komedi filmi de çekebileceğini kanıtlamaktı, ancak sonuç hiç de beklediği gibi olmadı. “1941” vizyona girdiğinde eleştirmenler tarafından “komik” olmadığı gerekçesiyle ağır eleştirilere uğramıştı.
Piranha II: The Spawning – James Cameron
“Avatar” ve “Titanic” dendiğinde akan sular duruyorsa, nedeni bu filmlerin arkasında James Cameron gibi başarılı bir yönetmenin olmasıdır. Set işçiliğiyle kariyerine başlayan Cameron‘ın ilk filmi içine sinmediği için işi yarıda bıraktığını biliyor muydunuz? Yapımcı Roger Corman, James Cameron‘ın yeteneğini keşfettikten sonra ondan “Piranha” filminin devamı olan “Piranha Part Two: The Spawning”i yönetmesini istiyor, ancak Cameron yaptığı işe sürekli müdahale edilmesinden ötürü projeden çekilme kararı alıyor. Ancak bu karar, adının bu filmin yönetmeni olarak geçmesini tabii ki engellemiyor. Film kariyerinin başlangıcı kötü olsa da pes etmemesini ayakta alkışlıyoruz.
The Weight of Water – Kathryn Bigelow
“The Hurt Locker” filmiyle En İyi Yönetmen Oscar’ını kazanan ilk kadın yönetmen olarak tarihe geçen Kathryn Bigelow‘un da yıldızlı karnesinde sınıfta kaldığı bir film tabii ki var; o da “The Weight of Water”. “Point Break”ve “Strange Days” gibi filmleriyle kariyerinde sağlam bir şekilde ilerlerken 2000 yılında çektiği “The Weight of Water”, yönetmen adına tam bir fiyaskoyla sonuçlandı. Başrollerini Elizabeth Hurley ve Sean Penn‘in paylaştığı film, Rotten Tomatoes‘ta yüzde 35 onay aldı ve “çürük” listesine girmiş oldu.
Dune – David Lynch
Denis Villenueve‘den önce “Dune”u David Lynch‘in çektiğini biliyor muydunuz? Frank Herbert‘in aynı adlı romanını 1984 yılında beyazperdeye uyarlayan Lynch, bundan önce sinema tarihinin kült filmleri arasına giren “Eraserhead” ve “The Elephant Man”i çekerek filomgrafisinde güçlü bir çıkış yakalamışken, “Dune”la birlikte adeta yere çakılmıştı. Bu girişimin ardından Villenueve “Dune”u çekerken, Lynch‘in bu kadar kötü bir uyarlama yapmış olmasını kendi adına bir şans olarak gördüğünü itiraf etmişti.