Ana SayfaMüzikAlternatif müziğe sahne olan İstanbul’un canlı performans mekanları

Alternatif müziğe sahne olan İstanbul’un canlı performans mekanları

İstanbul, her an bir noktasından ufak da olsa bir melodi duyabileceğimiz müzik dolu bir şehir. Birçok müzik türüne de ev sahipliği yaptığı için de adeta bir kesişim noktası. Peki İstanbul’un Türkiye’deki alternatif müzik sahnesine damga vuran canlı performans mekanlarını hatırlıyor muyuz? 

Batıkan BAKSI / [email protected]

Bir müziğin toplumsal alana yayılabilmesi için yalnızca o müziği dinleyen kişilerin varlığı yetmez bana göre. Çünkü zaten o müziği dinleyen insanlar, genellikle kendi aralarında bir komün yaratmış olurlar ve herkes bir yerden sonra yeterince kaynaştığı için dışarıyla olan iletişim genelde kopuk olur. “E ne olacak yani, medya aracılığıyla yayılır!” diye mırıldanacaklar olabilir ancak o işler maalesef öyle olmuyor. En büyük görevlerinden biri popüler kültürün çarkını döndürmek olan ana akım medya, alt kültürden herhangi bir müzik türünü çok da gündeme getirmez sonuçta. Getirirse de muhtemelen o müzik artık evcilleşmiş demektir. İşte medyanın da sisteme dahil etmediği durumlarda bir müzik türünün dinleyiciler arasında yayılmasını sağlayan başka bir faktör var ki onlar da canlı performans mekanları.

Hepimizin bildiği gibi müzisyenlerin albüm satışlarıyla (ya da şimdiki sistemde olduğu gibi dinleme sayılarıyla) hayatını idame ettirmesi neredeyse imkansız. Bu da beraberinde canlı performansların önemini gözler önüne seriyor. Özellikle yaz dönemlerindeki festivaller, açıkhava konserleri müzisyenlerin yeni döneme iyi bir başlangıç yapabilmesi için en önemli alanlardan. Günümüzde yasaklarla karşılaşsak da müzisyenler / gruplar elinden geldiğince çok konser vererek müzikal faaliyetleri devam ettirmeye çalışıyorlar. Çünkü ne kadar konser, o kadar gelir demek. Bu da müzikal üretimin en kilit faktörü. Neyse, yukarıda da belirttiğim gibi şimdi özellikle İstanbul’un yakın tarihine damga vurmuş, bazıları günümüzde hâlâ faaliyette olan ve Türkiye’nin müzik sahnesini oldukça derinden etkilemiş canlı performanslarına hızlıca bir bakış atıyoruz!

“Hadi gel buluşalım, eski köprünün altında…”

Kemancı’yı anlatmaya başlamadan önce tabii ki Duman’ın 1999 çıkışlı ‘Köprüaltı’ şarkısını pas geçemezdim. Çünkü Kemancı’nın “köprüaltı” dönemini en iyi tasvirleyen sözlerden biri bence. Hikayelerini dinleye dinleye bitiremediğimiz 1986 yılında kurulan Kemancı’nın ilk olarak Galata Köprüsü’nün altında yer alan bir kahvehane olduğunu birçok kişi bilmiyordur bence. İlk başlarda halktan insanların buluşma noktası olan Kemancı; sanatçıların, yazarların, şairlerin yolunun düşmesi ve akabinde alt kültür olarak kendisini gösteren rocker gençlerin uğramasıyla aslında çehresini değiştirme yolundaki ilk adımı atmıştı. 1992 yılında çıkan büyük Galata Köprüsü yangınıyla birlikte kapanmak zorunda kalan Kemancı, ilk başta Ali Poyrazoğlu Tiyatrosu’nun üst katına taşınmış ardından Sıraselviler’deki yerine taşınıp rock bar olarak bilinen haline dönüşmüştü. Alt, orta ve üst Kemancı olarak üç ayrı bölümü olan Kemancı Rock Bar’dan geçen gruplar ise bugünün rock sahnesinde hâlâ izlediğimiz isimlerden oluşuyordu: Volvox, Mad Madame, Indians, Pentagram, MFÖ, Erkin Koray, Kurban, Yavuz Çetin, Kargo ve daha birçok önemli isim Kemancı sahnesinden geçmişti.

Film yapma hayalinden Hayal Kahvesi’ne…

Adını duyduğumda beni en heyecanlandıran canlı performans mekanlarından birisi de Hayal Kahvesi. Bugün Türkiye’nin dört bir yanında görsek de asıl olarak Taksim’de 1992 yılında açılan ilk mekan, Türkiye’nin canlı müzik tarihinde çok önemli bir yere sahip. Sinemacı 3 ortağın oradan gelecek parayla film yapma hayali sonucunda açılan Hayal Kahvesi, 1993 yılında Savaş Ay tarafından A Takımı’nda “Beyoğlu’na yeni soluk” başlığıyla haberleştirilecek kadar da meşhurdu. Mekanın müdavimleri tarafından oldukça benimsendiğini ve açık olduğu her gece tıklım tıklım dolu olan bir yer olduğunu yakından biliyoruz. Ben şanslıyım ki Hayal Kahvesi’nin 2000’lerdeki dönemlerine yetiştim ve o kültürü de deneyimledim. Başta Bulutsuzluk Özlemi olmak üzere Nev, Teoman, Aylin Aslım, Özge Fışkın, Mercury, Indians, Blue Blues Band, Mirkelam, Redd, Hayko Cepkin gibi isimlerin sahnesinden geçtiği Hayal Kahvesi, bugün Türkiye’deki birçok şubesiyle canlı performans sahnelerinin aranan mekanlarından biri.

Dünya sahneleriyle köprü kuran Babylon!

Sahnesinden en çok yabancı isim geçen mekan neresidir diye düşünsek muhtemelen hepimizin aklından aynı mekan geçer. Evet, 1999 yılında Asmalımescit’te boy göstermeye başlayan Babylon. Ahmet & Mehmet Uluğ ve Cem Yegül’ün sahibi olduğu müzik şirketi Pozitif tarafından kurulan Babylon, yurt dışı ile ülkemiz arasında çok önemli bir müzikal köprü. Özellikle alternatif müzik bakımından sahnesine aldığı isimler, Türkiye’deki canlı performans sahnelerine de yön veren isimler oldu. 2014 yılında Asmalımescit’teki yerinden ayrılan (bugün yerinde Blind var) ve 2015 yılında Bomontiada’daki yeni yerine taşınan Babylon; İstanbul Caz Festivali ve Akbank Caz Festivali gibi önemli etkinliklere de sahne olmuştu. Patti Smith, Marianne Faithfull, Manu Chao, Jane Birkin gibi yabancı isimlerin konser verdiği Babylon, bugün benim de hâlâ içinde konser izlemeye bayıldığım yerlerden.

Kendi adında müzik yarışması da var: Roxy!

Bugünkü jenerasyonun daha çok RX olarak elektronik müzik dinlemeye gittiği Roxy, 1994 yılında Sıraselviler’de açılarak özellikle 90’lar ve 2000’lerin başında canlı müzik denildiği vakit akla gelen ilk mekanlardandı. Canlı performansların dışında konsept geceleriyle de eğlence severlerin uğrak yerlerinden biri olan Roxy, 1996 yılında başlattığı Roxy Müzik Günleri’yle de müzik dünyamıza her yıl yepyeni yetenekleri de kazandırmasıyla meşhur. 1996’dan 2016’ya kadar kesintisiz devam eden, 2022 yılında yeniden başlayan Roxy %100 Müzik Günleri; Nekropsi, Teoman, Kurban, Replikas, Direc-t, Ceylan Ertem, Hayko Cepkin, Deja-vu, Gevende ve birçok alternatif ismi sahnesinde ağırlamıştı. Başta dediğim gibi günümüzde elektronik müzik performansları yapılan mekan hâlâ Roxy Club adıyla bazı özel gecelerde, eski Roxy sevenleri bir araya getirmeyi de ihmal etmiyor.

Rock müzik buralardan sorulurdu!

Tabii çoğunlukla 90’larda kurulan mekanlardan bahsedince (çünkü 80’lerin karanlık atmosferi, yerini daha eğlence toplumuna bırakıyordu) diğer rock ve alternatif müzik mekanlarını pas geçmemek gerekiyor. Mesela oyunculuk okulu olması amacıyla Mustafa Kemal Ağaoğlu tarafından 1984 yılında Taksim’de kurulan BİLSAK, bir katında bulunan rock bar ile alternatif dinleyicileri bir araya getiriyordu. Hatta öyle ki 1980’lerin sonunda “Türkçe Rock yapılır mı?” sorusuna cevap aranan bir panelinde düzenlendiği BİLSAK; Kesmeşeker, Erkin Koray, Bulutsuzluk Özlemi, Kramp gibi isimlerin de sahnesinden geçtiği bir mekandı. Yazı genelinde İstanbul’un Avrupa Yakası’ndan bahsetsem de Kadıköy’ün de çok önemli bir mekanı vardı. Hep bir ağızdan söylüyoruz: SHAFT! Bugün yerinde Ağaç Ev’in faaliyette olduğu Shaft, 1999 yılında kurulan bir caz ve blues mekanı olsa da daha sonraları rock dinleyicilerine kucak açmıştı. Neşet Ruacan, Sarp Maden, Emin Fındıkoğlu, Cengiz Baysal gibi caz müzisyenlerinin yanı sıra Yavuz Çetin Group, Kerim Çaplı, Fatih Erdemci, Hayko Cepkin, Cem Karaca, Kurtalan Ekspres, Bulutsuzluk Özlemi, Grizu, Pilli Bebek gibi isimler de sahnesinden geçmişti Shaft’ın. Büyük bir hızla yeniden Avrupa Yakası’na geçip biraz daha 2000’lere geliyor ve yazının da sonlarına ulaşıyorum yavaş yavaş. 2000’ler demek hiç kuşkusuz rock ve metal müziğin en sükse yaptığı yıllar demek. İşte bu arada rock müziğin merkezi olmuş durumdaki Taksim’de bir bir açılan rock ve metal barların en bilinenlerinden biri de Dorock Heavy Metal Club olmuştu. 2005 yılında İmam Adnan Sokak’ta açılan Dorock, gerçek anlamda bir heavy metal kulübüydü ve yeni metal gruplarının bir bir boy gösterdiği bir alt kültür mabedi haline gelmişti. Daha sonraları Dorock XL olarak alternatif müziğe de yer vermek için İstanbul’un iki yakasına yayılan Dorock’ın sahnesinden Murder King, Razor, Collateral Damage, Kronik, Kırmızı, Electric Circus gibi kendisiyle anılan gruplar geçmişti ve bugün hâlâ tüm performanslar tıklım tıklım dolmakta.

20 milyonluk bir şehrin eğlence ve canlı performans sahnelerinden bahsetmek tabii ki tek yazıyla sınırlandırılabilecek bir durum değil. Peyote, Mojo, Studio Live, Balans gibi daha birçok mekan, Türkiye’de alternatif müziğin gelişmesi ve yeni isimlerin dinleyicileriyle buluşması için çok önemli bir imkan sağladı. Bugün belki hepsi hayatımızda yok ama günümüzde iyi müzik dinleyebiliyorsak onlara çok şey borçluyuz.

hayal kahvesi

BENZER İÇERİKLER

EN ÇOK OKUNANLAR

ÖZEL DOSYALAR