Ana SayfaÖzel Dosyaİzleyici koltuğunun evrimi: İzleme alışkanlıklarımız nasıl değişti?

İzleyici koltuğunun evrimi: İzleme alışkanlıklarımız nasıl değişti?

Tarihi boyunca sinema birçok değişim geçirdi. Peki ya izleyici? Zaman içinde film izleme alışkanlıklarımız nasıl değişti?

Sinemanın en başından bugüne dek pek çok şey değişti belki. Ancak bunların arasında bu sanatın en temel iletişiminin iki öğesi olan filmler ve seyirciler oldukları yerde duruyorlar. Tabii ki değişen zamana ve gelişen teknolojiye bağlı olarak iki taraf da yıllar içinde farklı şekillere girip farklı deneyimlere büründüler ama varlıkları baki kaldı ve kalacak. Bu bekanın doğası gereği filmler seyirciyi yönlendirdi, seyirciler de filmleri… Büyük sahnelere gerilmiş dev perdelerden cebimize sığan küçük ekranlara dek “seyirci koltuğu” dediğimiz şeyin yıllar içindeki evrimi de üzerine konuşulması gereken ve ara ara tazelenmesi gereken bir konu başlığı. Biz de bu yazıda film izleme deneyimimizin yıllar içinde nasıl değiştiğine kısa bir bakış attık.

Deney odalarından sinema salonlarına: İlk yıllar

Bir sanat dalı olarak kabul görmesinden önce tabii ki yeni bir teknolojik gelişmeden ibaretti bugün adına sinema dediğimiz şey. Kapalı kapılar ardında, ileride nelere dönüşebileceği tahmin dahi edilemeden gerçekleşen deneyler sonucu ortaya çıkmış bir icat, bir oyuncak… Gerçek bir görüntünün kayıt altına alınıp hareket ettirilebilmesi bugünden bakınca hala tahayyülü zor olsa da akıldışı bir gelişmeydi. Dolayısıyla dünyanın her yerindeki sinema tarihçilerinin “sinema sanatı”nın doğuşu olarak kabul ettiği farklı tarihler bulunmakta. Kimisi için sinematografın ilk bulunuş tarihi, kimisi için ilk toplu gösterim, kimisi içinse kurgunun icadının tarihi bir doğum olarak görülüyor. Fakat çoğunluğun hemfikir olduğu “izlenmeyen film, sinema değildir” görüşünü takriben ilk toplu gösterim bugünkü anlamıyla sinema dediğimiz şeyin temelini oluşturmakta. Bu da en temel iletişimin ikinci öğesi olan “izleyici”nin devreye girmesi demek. Yıllar boyunca bir perdeye yansıtılan ışık hüzmesine şahit olmak için girdiğimiz mekanların ilki (ve en uzun süre hayatta kalanı) tabii ki sinema salonlarıydı.

İzleyici koltuğu

Bu yeni icada şahit olmak için insanlar kuyruklar oluşturmaya başlayınca iş hızlıca sektörleşmeye döndü. Sokaklarda meydanlarda yapılan ilk gösterimler hızlı bir şekilde olabilecek en konforlu alana dönüştü. Halihazırda var olan tiyatro salonlarının sahnelerine büyük perdeler gerildi ve izlenilecek şeyi herkesin aynı anda şahit olabilmesi sağlandı. Talep büyüdükçe salonlar büyüdü, içeriye girişler için tıpkı tiyatro gibi biletler kesildi ve koltuk sayısı arttıkça perdeler büyüdü. Kazanç arttıkça daha büyük maliyetler gözden çıkarıldı ve iş ciddiye bindi. Sinema denilen yeni oyuncak hızlıca büyüyen dev bir sektöre dönüştü. Talebe karşılık film üretimi hızlandı ve yine taleplere göre ne tür filmlerin üretileceği şekillenmeye başladı. İnsanların heyecandan kalp krizi geçirdiği ilk zamanlardan, sıkıntıdan uyuyakalınan günlere dek sinema salonları ayakta kaldı. Tabii ki buna, bir yandan hiç durmayan teknoloji gelişmeye devam ederek zaman içinde birçok yeni izleme alışkanlığı ve yeni ritüeller kattı.

Herkes için vazgeçilmez bir aktivite

Sinemanın tüm dünyada toplumun her kesiminden, her sınıftan, her yaştan insanın en büyük eğlencesi haline gelmesi hiç de şaşırtıcı değil. Mesai çıkışlarının, haftasonu planlarının, aile aktivitelerinin, ilk buluşmaların en iyi tercihi olma özelliğini ve kapsadığı alanın genişliğini hala sürdürmekte. Film başladıktan sonra salonun karanlığında herkesin tek suret olup aynı heyecanı ve aynı rüyayı çıt çıkarmadan takip ettiği oldukça garip bir diyar aslında sinema salonları. Patlamış mısırların, yer göstericilerin, “iki film birden” gösterimlerinin, yazlık açıkhava sinemalarının ve hatta arabalı sinemaların eklenmesiyle devasa bir kültür yaratılmıştı. Ve uzun bir süre için bir filmi izlemenin sinemaya gitmek dışında başka bir yolu bulunmamaktaydı. Ama sonra bir şey oldu, “şeytan doğurdu”: Televizyon!

Arabalı sinemalar izleyici

Aptal kutusu: Her eve bir sinema

İcatlar asrının bir diğer büyük mucizesi sinema da dahil olmak üzere birçok şeyi kökünden değiştirmişti. “Artık sinemaya gitmenize gerek yok, sinema ayağınıza geldi!” sloganlarıyla her eve bir sinema vadeden televizyon, sinema salonlarının karşılaştığı ilk büyük tehditti. Öncesinde, sinemada izlenilmiş bir filmi gösterimden kalktıktan sonra bir kere daha izlemenin normal izleyici için hiçbir imkanı yoktu. Sonra televizyon geldi onlarca yıl önce çekilmiş filmlerin tekrar ve tekrar yayınlanabileceği yeni bir platform ortaya çıktı. Bazı eski filmler sinema gösterimlerinde görmedikleri değeri ve önemi bu televizyon yayınları aracılığıyla görmeye başladı. Ve büyük perdeye yansıyan o değerli sahneler ve büyük yıldızlar evin içindeki kutuya sığmıştı. Artık süslenip giyinilip gidilen ve ortalama iki saat boyunca dik bir şekilde oturularak gerçekleşen izleme deneyimi evde pijamalarla yayılma imkanını kazanmıştı. Bu değişim her ne kadar sinema filmlerinin değerinden bir şey götürmese de “sinemaya gitme” aktivitesinin değişilmezliğine bir darbe vurmuştu. Yine de bunun bir yandan sinema salonlarına gitmeyi bir tık daha özel kıldığını söylemek gerek. Ne de olsa insanlar hala yeni çıkan bir filmi görmek için sinema salonlarına muhtaçlardı.

Video kültürü

Tabii ki teknoloji, alternatifler yaratmaya devam ediyordu. Sinema filmlerini televizyonda izlemeye imkan sağlayan video oynatıcıların piyasaya sürülmesiyle kocaman filmler video kasetlerin içine sığdırılmıştı. Artık bir filmi vizyondayken kaçırırsanız hemen ertesinde videosunu alıp evde izleyebiliyordunuz. Hatta sadece kaçırdıklarınız değil, bulunduğunuz coğrafyanın salonlarına hiç uğramamış, adını bile duymadığınız filmlerle dev bir seçenek kataloğu sunuyordu bu yeni video çağı. 1970’li yıllarda genel kullanıma çıkan video kasetler her yerde yalnızca video kaset dükkanlarının açılmasına sebep olmuştu. Zamanla yerini CD’lere ve DVD’lere bırakan video kaset çağı aslında sinemanın elle tutulabilen materyaller olarak var olabildiği nadide zamanları da temsil ediyordu.

Video kültürü izleyici

Dijital dönem

Sonra dijital çağ başlamış, sinemayla alakalı materyal olarak elle tutulabilir her şeyi içine alıp çok daha hızlı ve ulaşılabilir kılmıştı. Bu aslında en başından beri tüm sinema tarihinin geçirdiği en büyük değişime de tekabül ediyordu. Çünkü dijital formatın icadı film denilen şeyin aslında bir şerit olarak var olduğu gerçeğini neredeyse tamamen ortadan kaldırmıştı. Dolayısıyla artık bir sinema ürünü her türlü aracın içine sığdırılabilir ve izlenilebilir kılınabiliyordu. Belki bir bilgisayar, belki bir tablet, hatta telefon! Bunun sonucunda salonların sunduğu dev perdelere yansıyan hikayeler artık cebimize sığan ufak ekranlarda bile izlenebiliyordu. Televizyonun icadının getirdiği evde izleyebilme lüksünü hatırlarsak dijitalleşme sonrasının yarattığı sınırsız bir imkanlar denizi gibi görülebilir. Tabii ki bunun sonrası daha da hızlı gelişti ve özellikle pandemi dönemiyle birlikte birçok şey çevrimiçi yöntemlerle gerçekleşti. Buna film festivalleri de dahildi. Sinema sanatının en büyük şöleni olarak görülebilecek film festivalleri, dünyanın dört bir yanında en büyük organizasyonlar da dahil olmak üzere çevrimiçi şekilde gerçekleşmiş ve sinema izleyicileri bırakın festivalin gerçekleştiği şehre gitmek zorunda olmayı yataklarından dahi çıkmadan tüm etkinliği takip edebilir hale gelmişti.

Dijital izleyici

Tüm bu değişimler ve teknolojinin hızı düşünüldüğünde sinemanın başına daha tüm bu saydıklarımıza benzer birçok kırılma noktası gelecek. Ancak ta televizyonun icadında anılmaya başlandığından beri devam eden “sinema ölecek” kehaneti bir şekilde tutmamaya devam ediyor ve sinema da seyirci de şekil değiştirerek varlığını sürdürüyor. Ne filmler değerlerinden bir şey kaybediyor ne de izleyici onlardan vazgeçebiliyor. Zaman ne kadar değişse, teknoloji ne kadar gelişse de, en başından bu yana hiçbir coğrafya ya da sınıf tanımadan herkes için en eğlenceli aktivite olma görevini sürdüren sinemanın ölmeye hiç niyeti olmadığını söyleyelim.

BENZER İÇERİKLER

EN ÇOK OKUNANLAR

ÖZEL DOSYALAR