Ana SayfaMüzikLeyan Senay: “Amacımız kadın davulcu yerine ‘davulcu’ denilen günleri görmek!”

Leyan Senay: “Amacımız kadın davulcu yerine ‘davulcu’ denilen günleri görmek!”

Bir sürü farklı projede mavi saçlarını uçuşturarak çaldığı davullara denk geldiğimiz Leyan Senay ile yeni çıkan single’ı ‘Bluetiful’u bahane ederek konuştuk. Kadın davulcu olmaktan, davulculuktan şarkı söylemeye varan yolculuğundan ve davul çalmak isteyip de cesaret edemeyen diğer kadınlara ilham veren “Hit Like a Girl” organizasyonunun Türkiye temsilciliğinden söz eden Leyan’ın müzik öyküsüne haydi beraber ortak olalım!

Batıkan BAKSI / [email protected]

Leyan hoş geldin! Biz seni hep davul çalarken gördük bu zamana kadar ama sen şimdi herkesi şaşırtan şekilde bir de şarkı söyledin. Üstelik davul çalıp şarkı söylemenin ne kadar zor olduğunu da biliyoruz. Şarkı söylemeye nasıl karar verdin ve Bluetifulun hazırlık süreci nasıl başladı, nasıl devam etti, nasıl sonuçlandı? Senden dinleyelim mi?

Merhabalar, hoş buldum! Aslında şarkı söylemek hep en çok sevdiğim şeylerden biriydi. Lise yıllarında piyano çalıp söylerdim. Üniversitede gruplarımla bar sahnelerinde müzik yaptığım zamanlarda da bir back vokal arayışı olduğu an hep koşarak atlardım ve davulun yanına mikrofon koymaya bayılırdım. Sanki kendimi daha tamamlanmış, daha özgür hissederdim. Şu an bu yönümü daha ön plana almaya kendimi hazır hissettim de diyebiliriz, hep içimde vardı. Tam tersi davul çalarken şarkı söylemek bana o kadar da zor gelmiyor, çünkü zaten hep kendi kendime farkında olmadan yaptığım bir şeymiş belki de o yüzden bu kadar doğal geldi bana. ‘Bluetiful’ iki yıl önce hayatımın zor dönemlerinin birinde bir dönüm noktası anında ortaya çıktı. Sanki evrenin bana ‘Leyan, toparlan kendine gel; sen çok güçlü ve çok güzelsin’ deme şekliydi. Ben de evrene teşekkürümü ettim, hediyemi aldım, cebime koyup yoluma devam ettim. İlk etapta bana aranje konusunda destek olabilecek bir profesyonel arayışına girdim. Sonra vokalimi daha iyi hâle getirebilmek için şan dersleri almaya başladım. Bir yandan da doğu ezgileri ve 9/8 ile resmen kafayı bozmuş haldeydim. Şarkı kendi kendini oluşturdu, duygularım öyle spontane aktı ki zaten iskeleti hazır halde geldi ruhumdan. Geriye işleyip süslemesi kaldı. Ve sonunda o uzun sürelik bekleyiş sona erdi ve şarkımın şu an dinlediğiniz hali vücut buldu, benden mutlusu yoktu.

“Türk ezgi ve ritimlerine hep zaafım vardı…”

Seni hiç tanımayanlar imajın sebebiyle seni çok Batılı görüyorlar benim kanımca, ki benim seni tanımam da metal müzik sebebiyle olmuştu çok önceleri. Ama sen genel kanının aksine doğu ve batı müziğini birleştirmeyi çok seviyorsun. Bluetifulda da bu var. Sence asıl zenginlik bu sentezi yapmak mı müzikte, tekdüzelik yerine?

Belçika’da doğup büyüdüm, sonrasında Türkiye’ye geldim bunun belki ufak bir etkisi olabilir. Aslında bu iki kültürü, küçüklüğümden beri içimde sentezliyor olmam şu anki arayışımı ve sonucu açıklıyormuş, bu soruyu yanıtlarken fark ettim! Hep farklı bir şeyler peşinde oldum, ama neyin peşinde olduğumu keşfetmem vakit aldı. Sanatın her alanında deneysel ve grotesk şeyler deneyimlemek bana müthiş haz verdi. Özgün olmak, bir şey denemek yanılmak ama daha çok yanılmayı istemek, kendimi keşfetmek, hep kendimin iki yıl önceki haliyle yarışmak beni bu yola sürükledi ama ben sadece ruhumdaki müziği yansıttım özünde. Hayatım bu şarkı gibi karmakarışıktı hep, bir yandan oryantal 9/8 çalarken bir yandan gotik bir karanlık büyürdü, içimdekileri dışarı yansıtma cesaretini bulunca çıkan şey tezatların düzen bulmuş hâli oldu belki de… Türk ezgi ve ritimlerine hep zaafım vardı, anneannemden ötürü belki, hep bana şarkı söylerdi sanat müzikleri dinletirdi. Bu büyülü melodileri hep sevdiğim için gotik ve rock tarzlarında harmanlamak hiç zor olmadı, aslında sadece kendi dinlemek istediğim müziği yaptım.

Yine bu sentezden gitmek istiyorum. Seni çok fazla projede gördüm; metalde, rockta, marşlarda, türkülerde, popta… Senin için bu kadar farklı türlerde yer almak nasıl bir duygu? Hem kendini tanıtmak hem de müziğin aslında bir bütün olduğunu göstermek için iyi fırsatlar diye düşünüyorum bu zenginliğin.

Bu aslında bilinçli olarak seçtiğim bir yoldu. Evet, bir grubun davulcusu olup ölene dek aile gibi beraber anılabilirdim bu da çok tatlı bir senaryoydu. Ama farklı tarzlar deneyimleyip kendimi sürekli geliştirmeye başladıkça, sürekli farklı müzisyenlerden farklı şeyler öğrendikçe ne kadar ufkumun ve müzikalitemin genişlediğini farkettim. Ve bu öğrenme tutkusunun verdiği heyecana kapıldım. Birçok farklı tarzda çalışmalar ortaya koymama sebebiyet veren dürtüm tam olarak buydu. Ve ‘iyi ki’ diyorum, hepsine bana kattıkları her şey için teşekkür ediyorum. Çünkü şu an ortaya çıkardığım eserler tüm bu deneyimlerin bir sonucu.

Baktığımızda sen davulcu kimliğinle birlikte kadın kimliğini öne koyan bir müzisyensin. Zaten davul mevzusu da bambaşka bir konu, bilirsin hep kadınsan davul çalamazsın” gibi aslı astarı olmayan bir şehir efsanesi var. Bu kadın davulcu imajını yıkmak için nasıl mücadeleler verdin bu zamana kadar?

Bu konuda güzel bir farkındalık yarattığımı, hep birlikte yarattığımızı ve alan açtığımıza inanıyorum, değişimleri görüyorum ve çok mutlu oluyorum. Hit Like a Girl Türkiye ile beraber yüzlerce kadından oluşan bir aile olduk ve birbirimize ilham ve cesaret olarak artık bu mücadelemizde yalnız olmadığımızı fark ettik, fark ettirdik. Amacımız kadın davulcu yerine davulcu denen günleri görmek ve bence o günler artık hiç uzak değil! Farkındalık yaratmak; ilham, cesaret, güç olmak adına yıllardır çeşitli etkinlikler gerçekleştirdik, hem kendi aramızda sıkı irtibatta olduk hem de bireysel olarak Türkiye’de birçok farklı şehirde gerçekleştirdiğim söyleşi ve etkinliklerle bunu daha çok yaymaya topluluğumuzu hep büyütmeye daha çok kadının hayatına dokunmaya çalıştım. Ve başardık!

“Ne zaman bir genç kızdan uzun mesajlar alsam gözlerim doluveriyor!”

Türkiyede ve dünyada bateri çalıp şarkı söyleyen, gruplarda aktif rol oynayan çok başarılı kadın davulcular var. Bu yola girmek isteyen ama algılar yüzünden başlayamamış ve sizin atılımlarınız sonucunda davul öğrenmeye başlayan diğer kadınlardan nasıl geri dönüşler alıyorsun? Senden sonrakilere ilham olmak nasıl hissettiriyor sana?

Bu his en zor açıklayacağım şey sanırım. Ne zaman bir genç kızdan uzun mesajlar alsam gözlerim doluveriyor. İlk günkü gibi heyecanlanıyorum ve uzun ses kayıtlarıyla cevaplamaya başlıyorum. Bu heyecan içimde var oldukça her şeyle başa çıkma gücüm varmış gibi. Ve çok fazla mesaj alıyorum özellikle son iki yıldır kadınlardan, bunda Hit Like a Girl’ün de büyük payı var tabii. Hatta benden sonra davula başladığını söyleyen çok fazla kişi oluyor, insanların hayatlarına bu denli dokunabilmek çok büyüleyici değil mi!? Duygusal yapım bu konularda çok fazla mantıklı düşünmeme izin vermiyor ama bu hisleri dolu dolu yaşamaya bayılıyorum. Ve iki yıl önce öğrencilerimin %30’u kadınken şu an neredeyse %90’ı kadın, birbirimizin hayatlarına bu kadar güzel dokunuyor olmak çok farklı bir mutluluk sebebi.

Tüm bu mücadelelerle birlikte Tamam ya, ben artık hayatımı buradan kazanacağım” dediğin anı hatırlıyor musun? Ve davulla geçen yıllarında en unutamadığın iyi ki” dediğin şey neydi?

Üniversitede İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümünü okuyordum, gerçek Leyan’ı keşfetmeye başlamıştım, gruplarla yeni çalmaya başlamıştım ve çok amatördüm, sekiz sene önceydi. Şu anki stüdyomu kurma kararı aldım. O dönem başka bir şey yapmak istemediğimin kararını vermiş, emin adımlarla ilerlemeye başlamıştım bile, o kadar içgüdülerimle hareket ediyordum ki bunun farkında bile değildim. Sadece yapmak istediğim ve kafama koyduğum şey uğruna emek harcıyordum. Yıl 2016, her şeyin değiştiği yıl, en büyük ‘iyi ki’mdir; iyi ki risk aldım, iyi ki kendimi güvenli bölgemden çıkarıp hiç bilmediğim bir okyanusa cesaretle bıraktım ve iyi ki hiç bu tutkumdan vazgeçmedim. Çünkü bu karar benim sonraki tüm ‘iyi ki’lerimin mimarı oldu.

Az önceki soruyla bağlantılı bir de hareketin Türkiyedeki temsilcisisin. Global ölçekte, davul tutkunu kadınların bir araya geldiği Hit Like a Girl’ü 4 yıldır Türkiyede yaşatıyorsun. HLAG projesini senden kısaca dinlemek isterim, muhtemelen bu röportajı okuyacak çok fazla kişinin aklında da bu soru vardır 🙂

Hit Like a Girl yaklaşık 14 yıldır dünya çapında düzenlenen uluslararası bir davul yarışması ve kadın dayanışma topluluğu. Amacı da daha çok kadına eril bir enstrüman olarak görülen ve azınlık olan davul sektöründe ilham, cesaret olmak ve daha çok kadını müzik dünyasına, sahnelere kazandırmak. Ben dört yıl önce Türkiye temsilcisi seçildim ve ülkemizde güzel topluluğumuzu oluşturup o günden bu yana bu güzel amaca gönlümü verdim. İlk yıl Türkiye çapında sayımız 50 kişi bile değilken şu an tam tamına 400’ü geçmiş bulunmaktayız. Bu sayıyla dünya çapında diğer ülkelerin katılımcıları arasında hep en çok ilgi gören ve en çok katılımcıya sahip ülkelerin başlarında olup Türk kadınının gücünü hep birlikte tüm dünyaya duyurduk! Hepimizle gurur duyuyorum, bunu ben değil, beraber başardık!

“Sosyal medya gelişimimi ve sınırlarımı görmek açısından çok faydalı…”

Global ölçekte tanınan birisi olduğunu zaten dile getirmiştik, bu bahaneyle aslında yurt dışında da bir sürü etkinlikte yer aldın, workshoplar gerçekleştirdin. Hatta orada Türk ritimlerini gösterdiğin bir video çok hoşuma gitmişti. Nasıl tepkiler var duruşuna ve müziğine? Hem Türk, hem kadın hem de köklerini müziğine yansıtan bir müzisyen olman bence büyük ilgi çekiyordur yurt dışında.

Amerika’da ilk online canlı yayın workshop’umu yaptığımda Türk ritim ve groove’larıyla alakalı, Hit Like a Girl’den Türkiye temsilciliği teklifini almıştım, kendi ülkemi çok başarılı temsil ettiğimi düşünüp onları da temsil etmemi istemişlerdi. Geleneksel Türk ritimleri Avrupa’da hâlâ bilinmez bir okyanus gibi çok mistik çok gizemli ve her seviyeden müzisyenin ilgisini çekiyor. Çok güzel tepkiler aldım, dört farklı ülkede Türkiye’yi gururla temsil ettim. Bunları özgür ruhlu bir Türk kadını olarak yapıyor olmaksa çok başka bir duygu, yurt dışından aldığım tepkiler hayalimden de güzel… Şimdi ise oralarla ilgili daha büyük hayallerim de var!

Sosyal medyanın senin kariyer yolculuğunda çok büyük bir önemi var. 100 bin takipçiyi aştığın bir mecradan bahsediyoruz. Sosyal medya konusunda açık mısın? Yani bazı grupları ve sanatçıları bilirsin, bazı mecralara hiç girmeden yollarına devam ederler. Sen bu tarz yenilikleri nasıl karşılıyorsun?

2016 yılında yani davul serüvenimin bebek adımlarını yeni atarken bazı konularda çok katıydım, sekiz yıl önceye kadar ben cep telefonu kullanmaya karşıydım hiç telefonum olmamıştı ve son dört beş yıldır sosyal medyada içerik üreticisiyim! (Gülüyor) Hayat sürprizlerle doluymuş gerçekten. O sekmeyi aştıktan sonra diğer detaylara çok takılmadım. Instagram hep en aktif olduğum, en güzel topluluğumu oluşturduğum platform oldu, ardından tüm mecralarda biraz biraz elimden geldiğince var olmaya çalıştım. Bence sosyal medyada içerik üretmek hem zamanla kendi gelişimimi ve kendi sınırlarımı görmem açısından çok faydalı, videolarla günlük tutar gibi, hem de sanatımı müziğimi daha büyük kitlelere dünyanın diğer ucundaki müzikseverlere kadar çok rahat bir ulaştırma aracı. Bence tüm sanatçılar bu dönemde sosyal medyayı aktif kullanırsa kariyerlerinde irili ufaklı faydasını görebilirler.

2024te senin cephende neler olacak? Singlelar veya belki bir albüm dinleyecek miyiz senden? Hit Like a Girl tarafında yenilikler olacak mı? Belki yeni iş birlikleri de görürüz?

Öncelikle kendi şarkılarıma ve iç dünyama odaklandığım yepyeni bir dönem başladı benim için. Düzenli olarak yeni şarkılarımı paylaşacağım ve sonunda sürpriz bir şeyler de olacak. Hit Like a Girl’de elbette her yıl olduğu gibi daha çok kadına ilham olmak ve topluluğumuzu büyütmek adına çalışmalarım sürmeye devam ediyor. Konserler ve iş birliklerini saymıyorum bile, çok güzel sürprizli haberlerim var çok yakında!

Davula gönül vermiş ve bu alanda kendini ilerletmek isteyenlere, takipçilerine ve dergy.com okuyucularına mesajlarını da alalım son olarak 🙂

Davula, müziğe ya da herhangi bir şeye gönlünü vermiş herkese şunu diyebilirim; ne olursa olsun tutkunuzdan vazgeçmeyin. Bir şeyler sizi hep yıldırmaya çalışacak, evren hep sizin onu ne kadar istediğinizi zorluklarla karşılaştırarak sınayacak. Pes etmeyin, emek verin, kendinize zaman verin ve kendinize inanın. Her şey eninde sonunda düzlüğe çıkacak ve siz cebinizde kocaman ‘iyi ki’lerle yeni serüvenlere atılıyor olacaksınız!

BENZER İÇERİKLER

EN ÇOK OKUNANLAR

ÖZEL DOSYALAR