Ana SayfaMüzikAktivist ve özgür ruhlu: Müzik dünyasında devrim yaratan kadınlar

Aktivist ve özgür ruhlu: Müzik dünyasında devrim yaratan kadınlar

Bir Dünya Emekçi Kadınlar Günü daha gelip geçiyor. Reklamlardan, sosyal medya mesajlarına kadar her yerde “kadınlar çiçektir, değerlidir, kıymetlidir” lafları uçuşurken aslında toplumsal kodlara yerleşen eşitsizliğin önüne “tatlı ve minik” bariyerler çekiliyor. Tarihi dönüştürenlerin çoğunlukla erkek odaklı olduğu hikayeleri bir kenara bırakıp bugün müzik tarihinde gerek aktivist gerekse modern ve özgür kadın kimliğini ön plana çıkararak devrim yaratan kadınlara göz atıyoruz.

Batıkan BAKSI / [email protected]

Tarih kitapları, hep erkek devrimlerinden bahseder. Bilirsiniz işte, biri imparatorluk kurmuştur; bir diğeri çılgın buluşlar yapıp insanlık tarihini değiştirmiştir, başkası da devrimleriyle toplumu dönüştürmüştür. Evet, bunları reddetmiyoruz. Ama bu tarz kahramanlıklar, ilham verici hareketler ya da devrim diyeceğimiz şeyler sadece erkeklere mi özel acaba? Büyük işleri sanki sadece erkekler yaparmış gibi konuşmaktan sıkılmadık mı? Hemcinslerimin de ağzından pek düşürmediği “sen işine bak, elinin hamuruyla erkek işine karışma” sözü artık eskimedi mi?

Ben açıkçası kendimi bildim bileli genel geçer cinsiyet rollerine pek de inanmayan biri olarak özellikle sosyal medya çöplüğünde son yıllarda gelişen cinsiyet ayrımına yönelik tutumlardan illallah etmiş durumdayım. Yıllardır insanların dilinden düşmeyen cinsiyet eşitliğini bir türlü gerçekleştirememiş olmamıza mı yanayım, kadınların başarılarını görmezden gelen eril tahakkümü yenememiş olmamıza mı? Sonuçta şüphesiz ki biz kadınlarla omuz omuza yürüyemezsek, bu tahakküm büyümeye ve hayatın her alanında yalnızca kadınları değil erkekleri de boğmaya devam edecek. Kadınlar sindirilirken, erkeklerin de omzuna saçmasapan roller eklenecek ve iş çığrından çıkacak. Neyse, madem ki mevzumuz emekçi kadınlar günü; ben de müzik tarihinde devrim yaratmış işler yapan ve duruşuyla ilham veren kadınlardan birazcık bahsetmek istedim. Sözü uzatmadan “you can do it” diyor ve sizi yazıya çağırıyorum.

Punk’ın Vaftiz Annesi: Patti Smith

Gençliği “beat” kuşağına denk gelen birisinin bu zehri dışarıya saçmaması imkansıza yakın. İşte Patti Smith de tam olarak bunu gerçekleştirmiş bir efsane. Punk Rock’ın doğuşuna direkt olarak katkıda bulunan Smith, kadın kimliğini ortaya koysa da aslında oyunu amiyane tabirle raconuna göre oynayıp kadınsılıktan uzak bir dille şarkılarını söylemeyi tercih etti. Zaten daha ergenliğinden itibaren asi bir kişiliğe sahip olan Smith, 70’lerin ortasında kendi müziğini yapmaya başladı ve fırtınaları kopardı. Beat kuşağı şiirlerini daha çok garage rock edasıyla dile getiren ve kitleleri kendine bağlayan Patti Smith, hayatındaki iniş çıkışlara rağmen popülaritesini hiç kaybetmedi. Protest tavrını 2003’teki ABD – Irak savaşında da gösteren Smith, 2004 yılında bu savaşı protesto turlarına çıkmış ve dönemin ABD başkanı George W. Bush’a karşı da eylemler gerçekleştirmişti.

patti smith

Onun hüznü bile rengarenk: Aysel Gürel

İsim sıralamasını yaparken en olmazsa olmaz diyeceğim isimlerin başında Aysel Gürel geliyordu. Onu sadece müzik olarak tanımlamak bana biraz haksızlık gibi geliyor çünkü o her şeyin başında harika bir şairdi. Çılgınlıklarıyla, vurdumduymazlığıyla, renkleriyle, erkek egemen topluma koyduğu başkaldırısıyla bence eşi zor gelecek insanlardandı Aysel Gürel. “Benim” diyen nice insanın yapamayacağı şekilde Trabzon’dan Sivastopol’a yüzmeye kalkışan, denizle arası çok iyi olduğu için şarkı sözlerinde bol bol vurgundan bahseden, erken cumhuriyet döneminin tüm modernitesini tek bedende toplayan Aysel Gürel, ölümünün ardından 20.000’e yakın şarkı sözü bırakmış düşünebiliyor musunuz? Tatlı-sert çılgınlığının karşısında o kadar kimsenin duramıyormuş ki Aysel Gürel, Garo Mafyan’a bir gecede meşhur ‘Abone’ şarkısını besteletmiş. Ülkenin popüler müzik tarihinden Aysel Gürel’i çıkarsak elimizde ne kadar şarkı kalır bilmiyorum ama iyi ki yaşamış ve dimdik bir duruşla aramızdan geçmiş demekten başka bir laf bulamıyorum.

aysel gurel

İkon olmak kolay değil: Cher

Bazı kişilerin ne yaptığını net bir şekilde dile getirmek kolay değildir. İşte Cher’den bahsederken de onu hangi yönden ele almamız gerektiğini gerçekten bilmiyorum. Şarkıcı, ikon, oyuncu, televizyon yıldızı ve daha fazlası. Ama bildiğim bir şey var ki Cher, 60’lardan günümüze kadar birçok kişiye de ilham olarak onlara yepyeni yollar açmış. Şarkıcı kişiliğini anlatmak için uzunca bir yazı yazmam gerektiği için ben onun aktivist kişiliğine biraz değinmek istiyorum. Üstelik bu, tek bir aktivizm faaliyetinden de ibaret değil. Hasta çocuklardan, Afrika’daki yoksulluğa; Irak ve Afganistan savaşlarında etkilenen askerlerden yaşlı haklarına, çevre duyarlılığından LGBT haklarına kadar sayısız projede yer alıp ilhamın yanında aynı zamanda umut dağıtmaya da önem veren isimlerden biri. Pop ikonu olarak kendisinden sonra kim onun yerini alabilir kestiremesem de Cher, milyonlarca ismin gönlünde tek kalacak buna eminim.

cher

Burçak Tarlası’nda bir devrimci: Tülay German

Türkiye’nin erken dönemlerinde cazın böylesine rağbet görmesi, böyle bir devrimci yaratabilir miydi, bence kimse tahmin edemezdi. İyi bir eğitimle nefis caz parçaları söyleyen Tülay German; Ruhi Su, Aşık Nesimi Çimen ve Aşık Ali İzzet’ten öğrendiği halk türkülerini Batılı formda söyleyerek aslında yıllar önce Atatürk’ün de işaret ettiği müziği yapmaya başlamıştı. Feodalizmi eleştiren ve bu açıdan devrimci bir türkü olan Burçak Tarlasını eşi Erdem Buri ile düzenleyerek “Balkan Melodileri Festivali”nde en beğenilen şarkı haline getirmesiyle tüm dikkatleri üzerine çeken German, daha sonraları protest tavrını daha da güçlendirerek 1965 yılında TİP’in seçim şarkısı da olan ‘Yarının Şarkısı’nı da söylemiş, gençlik hareketlerinin en çok aranan kadın şarkıcılarından olmuştu. 1987 yılında beklenmedik bir karar alıp sahneleri terk eden Tülay German, Fransa’da hayatını sürdürüyor. Özellikle protest şarkılarıyla bir neslin devrimci yönünü de geliştiren German aynı zamanda 1981 yılında daha önce Jimi Hendrix, Moğollar ve Pink Floyd’un da aldığı “Grand Prix du Disque” ödülünü almıştı.

Genç ve protest: Billie Ellish

Belki de listenin en genç ismi Billie Ellish olacak. Zaten dönüştürücü ve aktivist olmak için de yaşın hiçbir önemi yok. 23 yaşındaki Billie Ellish, 2015’ten beri olan popülerliğini bugün de korumaya devam ediyor. Grammy ödüllerinde “Big Four” olarak da geçen ve içinde yılın albümü, yılın rekoru, yılın şarkısı ve en iyi sanatçı kategorilerini barındıran ödülü alan en genç şarkıcı olma unvanını taşırken, 21. yüzyılda doğarak akademi ödülünü alan ilk kişi olarak da anılıyor. Tabii bu durumda Ellish’in başarılarını görmezden gelmek de mümkün değil. Siyasi bir aktivist olarak protest tavrını da sık sık ortaya koyan Billie Ellish; iklim değişikliği, beden politikaları, kadınların üreme hakları / kürtaj, hayvan hakları / veganlık ve toplumsal cinsiyet eşitliği gibi konularda oldukça aktif rol oynuyor.

billie ellish

90’lar Türkçe Pop ona emanet: Sezen Aksu

Sezen Aksu hayranlığımı bir kenara bırakıp hepinizin aklından geçecek kadar objektif bir şey söylemeliyim. 90’lar Türkçe Pop, Sezen Aksu’ya emanetti. Her şeyden önce bir pop ikonu olmak ve bunu sürdürmek Türkiye gibi dönemsel değişikliklerin çok sık yaşandığı bir yerde bence hayli zor. Çünkü Türkiye’nin sosyal ve kültürel yaşantısı meydana gelen gelişmelerden dolayı çok çabuk değişme potansiyeline sahip. Ancak Sezen Aksu, 70’lerin sonunda başladığı müzikal kariyerinde ivmeyi her seferinde yükseltmiş ve bu yükseliş sırasında etrafında olan yeni yeteneklerin de yükselmesine sebep olmuştu. Sadece yetenekli insanların çıkmasına sebep olmak bir yana dursun, mevcut isimlere de verdiği şarkılarla bir dönemin müziğinde ayrıksı bir noktaya taşımıştı Aksu’yu. Yalnızca müzikle de sınırlı kalmayan ve 90’larda Cumartesi Anneleri’ne, 2000’lerde okumak isteyen genç kızlara yani kardelenlere verdiği desteklerle toplumu dönüştürücü bir kimlik de taşıyan Sezen Aksu, güçlü kadın imajını gerek şarkılarıyla gerekse de dışarıya yansıyan görüntüsüyle her fırsatta göstermeyi başardı ve bugün bile buna devam ediyor.

Sezen Aksu

Tesadüfi olmayan bir devrimci: Joan Baez

Joan Baez deyince aklıma Bob Dylan ile yaşadığı uzun birlikteliğin yanında sahneleri kasıp kavuran devrimciliği geliyor. Zaten yaptığı şarkılar başlı başına sosyal mevzularla ilintili olduğu için Joan Baez’i bundan bağımsız düşünmek de mümkün değil. İnsan hakları aktivizmi, şiddet karşıtlığı, çevre koruma faaliyetleri için gösterdiği çabayla bir neslin aklına kazınan Baez, Türkçe de dahil olmak üzere 8 farklı dilde şarkılar da söylemişti. Joan Baez’in insanlar üzerindeki etkisi öylesine büyüktü ki Çekoslavakya Devlet Başkanı, Vaclav Havel bile ülkesindeki Kadife Devrimi’nde Baez’in şarkılarından ilham alındığını söylemişti. Saraybosna’daki Sırp katliamına karşı ve savaş sebebiyle yer değiştiren göçmenler için konserler de veren Joan Baez, 6 kez de Türkiye’de konser vermişti.

joan baez

Devlerin örnek aldığı bir diva: Müzeyyen Senar

Unvanı “Cumhuriyetin Divası” olan birisi için bu kelimeyi kullanmadan yazıya başlık atsam olmazdı. Daha çok küçük yaştan itibaren çok geniş bir müzik eğitimi alan Müzeyyen Senar, cumhuriyetin yarattığı modern Türk kadını imajını her fırsatta yansıtmasıyla ikonik bir yere sahipti. Spotify’ın EQUAL hareketinin Türkiye Ekim Ayı Elçisi olarak 2023’te New York’un Times Meydanı’nda da gördüğümüz Senar’ın sesi öylesine güçlü ve şarkıları öylesine layığıyla söylüyordu ki Atatürk tarafından bile yakın markaja alınmış, birçok kez Atatürk’ün karşısında şarkı söylemişti. Bu şerefi de Safiye Ayla ile paylaşıyordu. İstanbul ve Ankara Radyosu’nda söylediği şarkılar sayesinde geniş bir kitle tarafından tanınan Senar, 60 yılı aşan aktif bir müzik yaşamına sahipti ve hiçbir zaman vazgeçmediği şıklığı, inceliği ve güçlü kadın imajını da hep taşıdı. Kendisiyle alakalı ne zaman bir konu açılsa “Crossing the Bridge”te gösterdiği ‘Haydar Haydar’ performansının sonundaki afili rakı çevirme hareketi ilk akla gelenlerden. Zeki Müren, Behiye Aksoy, Bülent Ersoy gibi isimlerin de kendisine örnek aldığı Müzeyyen Senar, modern cumhuriyet kadınını layığıyla temsil eden bir isim olarak da hafızalarımızda kalacak.

muzeyyen senar 1331569

Kadınların üzerindeki toplum baskısı, geleneksel tutumlar, hayatın her anında karşılarına çıkan eşitsizlikler ne zaman biter; biz bununla ne kadar daha mücadele ederiz bilmiyorum ama kadınların emeği ve ilhamı yaşamı dönüştürmeye devam edecek. Bir şeyler için mücadele etmeyeceğimiz günlerin geleceği umuduyla 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kutlu olsun!

BENZER İÇERİKLER

EN ÇOK OKUNANLAR

ÖZEL DOSYALAR