Ana SayfaMüzikPentagram: "Dinleyicilerle beraber aynı duyguları paylaşmak işimizin temel motivasyonu!"

Pentagram: “Dinleyicilerle beraber aynı duyguları paylaşmak işimizin temel motivasyonu!”

9 Eylül’de çıkan “Makina Elektrika” albümüyle Türkiye’deki metal dinleyicilerini heyecanlandıran, yeni şarkılar duymayı özlediğimiz Pentagram ile keyifli bir röportaj gerçekleştirdik. Hadi, “Makina Elektrika”nın bilinmeyenlerini Hakan Utangaç, Tarkan Gözübüyük, Metin Türkcan, Demir Demirkan ve Ogün Sanlısoy’dan dinleyelim; grubun yeni albüm heyecanını birlikte paylaşalım!

Batıkan BAKSI / [email protected]

Öncelikle yeni albümünüz “Makina Elektrika” hem size, hem metal dünyasına hayırlı olsun. “Makina Elektrikanın kısa bir hikayesini duymak isteriz. Albüm hangi koşullarda doğdu?

Hakan Utangaç: Albüme başladığımız zaman pandemi de başladı. Kritik zamanlar geçirdik. Bir araya gelememek çok zorladı. Düşündüğümüz planlar uzun bir zamana yayıldı. Fakat bu arayı da iyi değerlendirdiğimizi düşünüyorum. Bu sayede akustik konser albümünü yayınladık.

Demir Demirkan: Albümün bir bölümü online, bir bölümü de birlikte kaydedildi. Ben Türkiye’de olduğumda stüdyoya gidip kayıtları yaptım, Türkiye’de değilken de dosya paylaşımı ile ilerledik.

Tarkan Gözübüyük: 30. yıl akustik albüm ve konserleri gruba çok iyi geldi. Özellikle Ogün, Murat ve Gökalp‘in kurduğu bağın bunda çok etkisi var. Aramızdaki dostluğun önemini ve değerini daha da iyi gördük. Bir sonraki albümü hep birlikte yapmak istedik. Herkes birikmiş fikirlerini paylaştı. Söz, müzik ve düzenleme olarak bitmeye en yakın demolara öncelik verildi. Kayıtlar, salgın döneminde Babajim İstanbul stüdyolarında gerçekleşti. Kısıtlamalar nedeniyle pek bir araya gelemedik. İletişim çoğunlukla internet üstünden yürüdü. Ekonomik koşullar işi geciktirse de bizim için çok özel bir albüm oldu. 

Albümün ismi açıklandığında, bu zamana kadar çok da alışık olmadığımız bir isme sahip olduğunu gördük. İsim fikri nereden çıktı?

Metin Türkcan: Herkes isim önerilerini yolladı ve sonra oylama yaptık.

D.D: İsim aslında son haftaya kadar farklıydı fakat son anda tekrar yaptığımız bir oylama ile “Makina Elektrika” oldu. Bir önceki akustik albümden sonra “Elektrik” kelimesini albüm isminde kullanmak istedik.

T.G.: Albümün ismi Türkçe olsun ama her dilde anlaşılsın istedik. Makina Elektrika”, bu iki sözcüğün geçtiği bilinen en eski Türkçe kaynaktan alıntı. 1792’de dönemin Viyana elçisinin yazdığı Nemçe Sefaretnamesi. Sondaki “a”nın yaptırdığı kısa devre hoşumuza gitti. Albümdeki Metallica yorumuna da küçük bir gönderme oldu. 

Albüm kapağında Pentagram’ın 1987-1995 yılları arasında kullandığı kült logosunu görüyoruz, bu değişiklik öze dönüşün bir sinyali mi?

H.U.: Öyle bir düşünce yok, öz derken neyi kastettiniz acaba, o dönem yapılan kayıtlar mı? Asla 🙂 Ama ilk albümü ve Trail Blazer”ı tekrar kayıt etmeyi çok istiyoruz.

T.G.: Logo tasarımı aslında bizim için çok büyük bir karar olmadı. Geçmişteki üyelerin tekrar katımasıyla bu seçim doğru hissettirdi. Öze dönüşten ziyade, özden ayrılmama ifadesi olabilir belki.

“Makina Elektrikada duyduğumuz kadarıyla Pentagram’ın ilk dönemlerindeki thrash esintileri çok fazla. Bu albümü Pentagram’ın 35 yılının bir özeti olarak adlandırmak mümkün mü?

M.T.: Tüm dönemlerimizi kapsayan bir albüm oldu, keyifli bence.

H.U.: Özellikle bu düşünceyle yapmadık. Ortaya çıkan sonuç doğal olarak böyle bir izlenim yaratıyor.

D.D.: Ogün ve benim olduğum “Trail Blazer” albümünü andıran bir tarzın varlığı mevcut, evet. Böyle çıktı. Diğer parçalarda da farklı dönemlere ait sound ve tarzlar mevcut.

T.G.: Son yıllarda konserlerde kronolojik akışla her dönemden şarkılar çalıyoruz. Bu doğal olarak albüme yansıdı. Albümün üslubu 35 yılın bir özeti olarak görülebilir fakat şarkıların hikayeleri geleceğe sesleniyor.

Ogün Sanlısoy: Evet aslında Pentagram’ın tüm dönemlerini hissettiren bir albüm oldu. Herkes fikirlerini, düşüncelerini, performanslarını en samimi biçimde ortaya koydu. Akustik albümü birlikte yapmıştık ama elektrikli albümde de birlikte üretmek sanırım geçmiş albümlerdeki ruhu tekrar ortaya çıkardı. Dolayısıyla herhangi bir Pentagram albümünü seviyorsanız, bu albümde de seveceğiniz şarkılar olacaktır.

Bilindik müzikal anlayışlarının değiştiği bir dönemden geçiyoruz. Ancak siz duruşunuzdan ödün vermeyip ana akım bir metal grubu olarak “Makina Elektrika”da sertlik dozunu epey yükseltmişsiniz. Sizce böyle bir müzikal ortamda bu riskli bir seçenek mi? Yoksa “zaten bizim dinleyicimiz de bunu ve daha fazlasını istiyor” mu diyorsunuz?

D.D.: Akustik albümden sonra çok uzun süre birlikte birçok konser verdik ve sanırım o konserlerdeki izleyicinin de reaksiyonu bizi bu sound’a doğru itti. Konserlerdeki enerji albüme yansıdı.

O.S.: Pentagram için sert çalmak değil, yumuşak çalmak risklidir. Fakat onu bile akustik albüm ile aştığımızı düşünüyorum. Başta bazılarına tuhaf gelse de, sonrasında akustik albümün konserleri çok güzel geçti. Tabii ki asıl bu albüm merak ediliyordu. Görüyoruz ki dinleyenlerimiz fazlasıyla beğendiler, bu da bizi çok mutlu etti.

T.G.: Şarkıların kendiliğinden ortaya çıkmasına izin vermek gerekiyor. Bu şekilde, yapıldığı dönemin hissiyatını en güzel yansıtıyorlar. Çalışma öncesinde sertlik dozajı, risk maliyeti, dinleyicinin beklentisi vb. değerlendirmeler yapmıyoruz. Tersine, bu gibi düşüncelerin müziği etkilemesinden kaçınıyoruz.

Stüdyo albümlerinde genellikle cover çalmayı tercih eden bir grup değilsiniz normalde. Bu albümde bir adet Metallica, bir adet de Yavuz Çetin cover’ı duyduk. Bu iki covera nasıl karar verdiniz?

H.U.: “Trail Blazer”da Sex Pistols’tan ‘Holidays in the Sun’, “Anatolia”da Aşık Veysel’den ‘Gündüz Gece’, “Bir”de Aşık Dertli’den ‘Şeytan Bunun Neresinde’ bu zamana kadar yaptığımız cover şarkılar. Uzun zamandır ‘Seek and Destroy’u çalmak istiyorduk. Özel bir durumu var tabii bizim için, yola çıkarken sevdiğimiz gruplardan biridir. Yavuz Çetin de çok önemli bir müzisyen, o da bizdendir.

T.G: ‘Dünya’ ilk olarak, 2016’da yayımlanması planlanan Yavuz Çetin tribute albümü için kaydedildi. 2021’de Demir‘in de yer aldığı bazı ek kayıtlar yapılarak albümdeki halini aldı. ‘Seek and Destroy’ versiyonu da çok önceden provalarda çaldığımız bir takılmacaydı. Bu şarkıyla albümü çocukluk yıllarımıza dönerek bitirdik.    

Uzun zamandır dijitalleşmeyle birlikte albümler yerini single’lara bırakmaya başladı. Bu da ister istemez hızlı bir tüketime sebep oluyor. Sizce bir şarkının ya da albümün dinleyiciler tarafından iyice özümsenmesi için biraz sindirilmesi ve anlaşılması gerekiyor mu?

H.U.: Kesinlikle katılıyorum. Çıkan ilk 3 şarkı beni hep tedirgin etmiştir. Şu anda da ediyor. Ayrıca neredeyse herkes şarkı çıkartabiliyor, çok kalabalık ortalık.

T.G.: Şarkıların ve albümlerin değeri yıllar içinde oluşuyor. Yaşamaları için canlı olarak çalınıp söylenmeye devam etmeleri çok önemli. Hikayeleri, zaman içinde anılarımızla örülüyor.

Albüm çıkmadan önce duyduğumuz 3 şarkı ile birlikte kliplerini de izlemiştik. Özellikle grup üyelerini göreceğimiz yeni klipler bizi bekliyor mu?

H.U.: Bu konuda kesin bir şey söyleyemem, daha çok lirik video tadında grafik tabanlı videolar olacağı kesin. Konser görüntülerinden olabilir belki.

T.G.: Yakın tarihte yeni bir klip düşüncesi yok. İmkan oldukça canlı konser videoları hazırlamak isteriz. Aslında işin kalbi, ekibin sahneye koyduğu performans. Bunu geliştirmek ve yansıtmak grup için daha öncelikli.

Son stüdyo albümünüzün üzerinden 10 yıl geçti ve bu süre içinde hem Türkiyede hem dünyada büyük değişimler oldu. Bu değişimler Pentagram’ın müziğine ne ölçüde yansıdı?

D.D.: Bu geçen sürede bizim için gerçekleşen en büyük değişiklik grubun birçok elemanın solo işler de yaptıktan sonra tekrar bir araya gelmesi oldu. Her birey kendi yolculuğunu uzunca bir süre yaşadı ve böyle bir yol aldı. Tekrar bir araya geldiğimizde daha deneyimli, ne istediğini bilen ve birlikte müzik üretmenin değerini daha iyi anlayan bir grup olduk.

T.G.: Müzik albümleri, tıpkı fotoğraf albümleri gibi belli bir zaman dilimini yansıtır. Yaşananlar, hissedilenler kayda geçilir. Geçmişe ve geleceğe dönük bize iç görü sunar. Yeni albümün kadrosu, konuklarla beraber birçok müzisyenin duygusunu yansıtıyor. Bu yapımın hazırlanıp sunulmasını sağsalim görmüş olmak bizim için çok değerli.       

Sizi yeni şarkılar ve “Makina Elektrika” gibi yeni konsept albümler yaratmak için bir grup olarak bir arada tutabilen en büyük motivasyon kaynağınız nedir?

D.D.: Ben bu soruyu daha önce birkaç kez cevapladım ve cevabım hâlâ aynı; bu sadece bir müzik grubundan veya profesyonellikten öte bir buluşma, daha çok bir kardeşlik veya aile olmak gibi. Buna gerçekten inanıyorum ve hissediyorum.

H.U.: Bu bir inanç meselesi; müzik, hayatımızı pozitif anlamda yönlendirirken aynı zamanda her birimizin terapisi olmuştur. Bir araya geldiğimiz anlarda yani müzik yaptığımız anlarda özellikle konserlerde dinleyicilerle beraber aynı duyguları paylaşmak işimizin en temel motivasyonu.

O.S.: Hepimiz için müzik yapmaktan daha iyi ve bizi mutlu eden bir iş veya uğraş yok. Başka projelerden de keyif alsak, Pentagram ismi altında yapılan şeyler başka bir boyutta oluyor. 35 yıla dayanan tanışıklık, arkadaşlık, birlikte sahnede ve sahne dışındaki zamanlarda iyi hissetmemiz en büyük motivasyon sanırım.

Röportajın sonunda yeni albümü dört gözle bekleyen Pentagram dinleyicilerine ve dergy.com okuyucularına bir mesajınız var mı?

T.G.: Yaptığımız işe gösterdiğiniz ilgiden dolayı sonsuz teşekkürler. İlk fırsatta buluşmak üzere saygılar, sevgiler.

D.D.: Konserler başlıyor ve yeni parçaları da repertuara eklemiş olmaktan dolayı çok heyecanlıyız. Bu heyecanımızı ve yeni parçaları izleyicimizle bir an önce paylaşmak istiyoruz. Bu özlem hiç bitmiyor.

O.S.: Sevgiler, buluşmak üzere.

M.T.: Herkese selamlar.

BENZER İÇERİKLER

EN ÇOK OKUNANLAR

ÖZEL DOSYALAR