Bugün hayatınıza biraz heybet, biraz da coşku katacağız ve bu yazıda yine rotamızı Türkiye’den bazı işlere çevireceğiz. İşte senfoniyle birleşen 8 canlı performans.

Batıkan BAKSI/ [email protected]

Birbirinin içine geçen türlerin oluşturduğu projeleri çok severim. Çünkü benim için her müzik türü ayrı bir zenginlik taşır, içine eklendiği diğer müziklere farklı bir değer katar. Hatta farklı tarzlardaki müzisyenlerin sahnede bir ahenk içinde çalıp söylediği anlara şahit olmak tüylerimi diken diken eder. Anın büyüsünden midir bilinmez; gözlerimin dolduğu, bir çırpıda söyleyebildiğim şarkıları söyleyemediğim çok performans bilirim. Tabii bu, piyasa kaygısı gütmeyen ve müziği gerçekten birlikte paylaşmayı hedefleyen performanslar için geçerli. Sırf popüler olduğu için bir türün diğer türle ortak işler yapması genelde benim oradan koşarak uzaklaşmama sebep olur.

Klasik çalışmalar genelde elitlerin müziği gibi görülse de yukarıda bahsettiğim şekilde diğer tarzlarla iç içe geçtiğinde çoğunluğun tutkuyla bağlandığı bir müzik türüne dönüşüyor. Bir grup  ya da şarkıcı senfoni orkestrasıyla beraber konser veriyorsa bu onu hem prestijli bir konuma taşıyor, hem de konserlerin sold out olacak kadar ilgiyle karşılanmasına sebep oluyor. “Ben klasik müzik dinlemem, o ne öyle gıy gıy” diyen insanların bile kulak kabartıp performansı dinledikten sonra “Çok güzel olmuş be!” diyerek çıktığı konserler biliyorum. Çünkü senfoni orkestraları zaten yeterince heybetliyken, bir rock grubunun elektrik gitar notalarıyla birleştiğinde adeta salonu esir alıyor, gözümüzü sahneden bir an olsun kenara çevirmemize engel oluyor. Bu da müzikal birlikteliklerin ne kadar büyülü anlar yarattığının gerçek bir kanıtı.

Anladığınız üzere bugün hayatınıza biraz heybet, biraz da coşku katacağız ve bu yazıda yine rotamızı Türkiye’den bazı işlere çevireceğiz. Birazdan okuyacağınız ve dinleyeceğiniz şarkıları zaten yakından biliyor, seve seve dinliyor ya da eşlik ediyor olabilirsiniz. Çünkü anlatacağım ve size hatırlatacağım şarkılar hali hazırda albüm kayıtları olan ve yeniden düzenlenen şarkılar. Şimdi gözlerinizi kapatıp; bir oda dolusu yaylı enstrümanların, hep bir ağızdan eşlik eden koroların ve güçlü üflemelilerin arasında yolculuk yapma vakti. Karşınızda Türkiye’de senfoni orkestralarının eşlik ettiği 8 şarkı!

“Dalgasız deniz durgun, aldatır inanma!” / Şebnem Ferah – Fırtına (2007)

Bu listeye ilk olarak bu şarkıyla başlamak istedim. Şebnem Ferah’ın 1996’da çıkardığı ilk albümü Kadın’ın 6. şarkısı olan “Fırtına”, orijinalinde de senfonik bir yapı taşıyorken aksi düşünülemezdi zaten! Sözlerini Sezen Aksu ve Şebnem Ferah’ın yazdığı, düzenlemesini İskender Paydaş, Demir Demirkan, Tarkan Gözübüyük’ün üstlendiği şarkı hala her konserde hep bir ağızdan eşlik edilen bir şarkıyken; siz onu bir de senfoni orkestrasıyla dinleyin!
Ferah’ın tam 14 yıl önce 10 Mart 2007’de dönemin büyük konserlerinin mabedi Bostancı Gösteri Merkezi’nde İstanbul Symphonic Project ile verdiği konser hem kendi hayran kitlesi hem de Türk Rock Tarihi açısından çok büyük öneme sahip. 2500 kişilik kapasiteyi neredeyse ağzına kadar dolduran konserde Orhan Şallıel’in yönetimindeki senfoni orkestrasının Şebnem Ferah’ın rock sound’uyla olan uyumu konserin enerjisinin bir an bile düşmesinin önüne geçiyordu. Ben o dönem konserde bulunamasam da DVD’sini alıp evde izlediğim ilk anı hatırlıyorum. Gerçekten büyülenmiştim. Türkiye’deki rock müzik konserlerinin senfoni orkestralarıyla birleşmesinin de ilk örneklerinden olan konser, 2 saat 5 dakikalık bir müzik şöleni sunan işlerden.

“Altı üstü beş metreydi, dertlerinin birikimi…” / Hayko Cepkin – Bertaraf Et (2020)

Öncelikle söylemem gereken bir şey var ki yakın zamanda “An Epic Symphony” adını biraz daha sık duyacaksınız. Zira bu özel oluşum son zamanlarda birçok sanatçıyla yaptığı ortak projelerle hayatımıza sıkı bir giriş yaptı. Bu ortaklıklardan en sevdiğim ve canlı canlı şahit olduğum bir parçayı da listenin ikinci sırasında paylaşıyorum. Yaptığı her yeni projeyle ağzımızı açık bırakan Hayko Cepkin, pandemi süreci hayatımıza girmeden kısa bir süre önce An Epic Symphony ile Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Salonu’nda harika bir konser vermişti. 31 Ocak 2020 tarihinde gerçekleşen konser; Cepkin’in özgün tarzı, elektronik yapısı ve sert müziğiyle An Epic Symphony’nin deneysel performansının birleşmesi sonucu o gün orada olanları adeta büyülemişti. Buna ben de dahil! Konserin ikinci şarkısı olan “Bertaraf Et”, 2007’de çıkan Tanışma Bitti albümüyle Hayko Cepkin’i çok geniş kitlelere tanıtmış ve Türk rock müziğinde kendisine çok özel bir yer edinmişti. Bu konserde de özellikle üflemeli enstrümanların ağırlığını duyduğumuz versiyonu şarkıyı farklı bir boyuta taşımış, geceye sıkı bir giriş yapmıştı. Tuluğ Tırpan’ın düzenlemeleri, Turhan Yükseler’in orkestra şefliğinde geçen gece yine Hayko Cepkin’in bis performansında ikinci kez “Bertaraf Et’”i söylemesiyle biterken, salondan çıkanlar rock müzik ve senfoni orkestrasının uyumuna bir kez daha şahit olmuştu.

“Üretmeliyim, üretmeliyim, üretmeliyim…” / Bulutsuzluk Özlemi – Beynim Zonkluyor (2004)


Hangimiz bazı zamanlarda “beynim zonkluyor” demeyiz? İşte bu şarkı da adından da belli olduğu üzere tam da o anların şarkısı. “Peki yazımıza konuk olmasının sebebi ne?” derseniz, 2000’lerin başına biraz göz atmamız gerekecek. Bulutsuzluk Özlemi’nin 2004 yılında Harbiye Açıkhava Sahnesi’nde Orhan Şallıel’in yönetimindeki bir senfoni orkestrasıyla verdiği “Bulutsuzluk Senfoni” konseri grubun tarihinde de ikinci canlı performans kaydı olma özelliği taşıyor. Şarkıların düzenlemelerini Orhan Şallıel ve Nejat Başeğmezler’in üstlendiği bu konser daha sonra hem canlı performans albümü hem de DVD olarak karşımıza çıktı. 7 dakika 24 saniyelik bir çalışma olan Beynim Zonkluyor, Bulutsuzluk Özlemi’nin diskografisinde de 1989 yılında çıkan Uçtu Uçtu albümünde yer alan ve benim en sevdiğim şarkılardan biri. Canlı performansında Sina Koloğlu, Serdar Öztop, Utku Ünal, Burak Güven ve Nejat Yavaşoğulları’nın yer aldığı çalışma Bulutsuzluk Senfoni’ye de en çok damga vuran şarkılardan!

“Ben değişmezsem, ben olamam ki…” / Bülent Ortaçgil – Olmalı mı Olmamalı mı? (2012)


Bence Bülent Ortaçgil seviyorsunuzdur. Şöyle bir akşam otururken arkadan “Olmalı mı Olmamalı mı” çalsa hoşunuza gitmez miydi? İşte ben de bunu tahmin ederek benim için en özel olan Bülent Ortaçgil şarkılarından birini seçip bu yazıya dahil ettim. Ortaçgil’in 2012 yılında Harbiye Açıkhava Sahnesi’nde verdiği “Sen”fonik adlı konserinin 2017’de dinleyicisiyle CD olarak buluştuğu albümde 40 kişilik bir senfoni orkestrasının eşliğiyle çalınan Olmalı mı Olmamalı mı aslında hepinizin bildiği gibi 1974’e uzanan bir şarkı. Ben orijinal halini çok daha sevsem de, klasik dokunuşların yer aldığı versiyonu da beni olduğum yerde hareketlendirmeye yetiyor. Ayrıca albümü sadece dinlemek istemeyenler için DVD’sinin de olduğunu ve YouTube üzerinden de izlenebildiğini buraya not düşeyim, sizi Ortaçgil’in sakin ritimleriyle başbaşa bırakayım.

“Gelme yanıma, sen başkasın ben başka…” / Mor ve Ötesi – Bir Derdim Var (2018)


“Türk rock tarihinde sizin için en özel şarkılardan biri hangisi” diye sorsam birçoğunuzdan “Bir Derdim Var” cevabını alacağıma eminim. 2004 yılında hayatımıza Dünya Yalan Söylüyor albümüyle giren şarkı, o dönem topladığı ödüllerin yanı sıra klibiyle de akıllara kazınmıştı. O dönem 10 yaşındaydım ve Kral TV’de bile ne kadar çok döndüğünü unutmuyorum. Daha sonrasında Çağan Irmak’ın çektiği “Mustafa Hakkında Her Şey” filminin de soundtrack parçası olan şarkı, her Mor ve Ötesi konserinde de en çok beklenen şarkılardan biri oldu. Nitekim grubun 2018 yılında Aya İrini’de verdiği konser, “Ah be, orada olmalıydım” dediğim konserlerden biri olma özelliği taşıyordu ki 2019’un Record Store Day’ine özel olarak plak formatında yayınlandı. Gruba Orçun Orçunsel’in şefliğindeki Avrasya Filarmoni Orkestrası ve Masis Aram Gözbek’in yönetimindeki Magma Filarmoni Korosu’nun eşlik ettiği bu özel konser, içinde barındırdığı “Bir Derdim Var” yorumuyla da kulaklarımızı bayram ettirdi. Özünün neredeyse hiç bozulmadığı, orkestra ve koroyla daha da heybetlenen şarkı, bu versiyonuyla listemizde 5. sıradan kendisine yer buluyor.

“Biraz bira, biraz şarap önceydi…” / Teoman – Paramparça (2008)


Hiç eskimeyeceğini düşündüğümüz şarkılar vardır ya, bir de onu ortaya çıkaran isimler. İşte Teoman da onlardan birisi. Bir de dillere pelesenk olan şarkısı “Paramparça”. Zamanında Müslüm Gürses’in bile “Bu şarkıyı kesin okumak istiyorum” diyerek Teoman’a ulaşmasına sebep olan o malum şarkı. Teoman’dan bu şarkıyı şimdiye dek sayısız farklı şekillerde duysak da yazıya konu olan versiyonu çok daha başka! 2008’de Harbiye Açıkhava Sahnesi’nde Şef İbrahim Yazıcı’nın yönetiminde gerçekleşen “Paramparça Senfoni” konseri hepimizin bildiği ve bağıra bağıra eşlik ettiğimiz şarkılardan oluşuyor. 2012’de de canlı performans albümü olarak dinleyicisiyle buluşan konserdeki şarkılar yalnızca klasik müzik enstrümanlarının kullanılarak TRT Caz Orkestrası üyesi Kamil Özler tarafından düzenlenmiş ve dinleyiciye bu şekilde sunulmuştu. Teoman’ın yırtıcı vokalinin eşlik ettiği orkestranın ne denli harika bir iş çıkardığını da hemen alttaki canlı performanstan hep beraber dinleyelim!

 

Cahit Berkay – Devlerin Aşkı (2014)


Kadir İnanır ve Türkan Şoray dediğimizde akla birçok film gelse de kulağımızda hemen Cahit Berkay’ın müzikleri çalmaya başlar. Gerçi Türk sinemasında ne izlesek, illa ki bir yerinde Cahit Berkay dokunuşu vardır ya, neyse… Senfoni meselesine girmişken benim için çok özel performanslardan birini de eklemeden geçemezdim. Yani her Moğollar konserinin de vazgeçilmezlerinden olan bir çalışmayı. Sinemamızın en unutulmaz filmlerinden “Devlerin Aşkı”nın tema müziğini Anadolu Senfoni Orkestrası’yla beraber yeniden çalan Cahit Berkay’ın bu harika performansını dinleyip hemen ardından bir de Devlerin Aşkı izleyebiliriz belki de!

“Öznesi kalan, süresi kısalan cümleler…” / Sertab Erener – Bu Böyle (2017)


Listemiz başladığından beri neredeyse tüm şarkılar rock üzerinden gitse de biraz da 2010’lar pop’una göz kırpalım diyorum. Hoş, Sertab Erener’in gerek 90’larda gerekse de çok yakın zamanda rock gruplarıyla beraber yaptığı çalışmalar onu rock müziğe yeterince yakıştırıyor. Tabii ben bu listede onun 2010 yılında çıkardığı Rengârenk albümünde yer alan ve çok popüler bir konumda olan “Bu Böyle” şarkısını kaleme alıyorum. Şarkının orijinalini zaten çok severdim, akustiğine ise hiç değinmiyorum bile. Ta ki Erener’in 2017 yılında İzmir Big Band ile yaptığı yeni düzenlemeyi dinleyene kadar. Sakin bir piyanonun eşlik ettiği grup, Sertab Erener’in şarkısını yaylılarla öyle etkileyici bir hale getirmiş ki, dinlerken farklı bir boyuta geçmek de mümkün. Ayrıca aşağıdaki performansın yer aldığı konser, diğer şarkılarla da Sertab Erener’in en iyi performansları arasında bana göre.

Geldik ağırlığı rock müzikten oluşan senfonik listemizin sonuna… Bu hafta farklı disiplinler arasında gidip gelen, müziklerini diğer türlerle iç içe geçirip daha da güçlendiren bazı grup ve sanatçılardan bahsetmek istedim. Her ne kadar bir şarkıdan, bir performanstan bahsettiğimde diğerinin hatrının kaldığını hissetsem de belki sonraki yazılarda bu tarz müzikal ortaklıklara bir kez daha değinirim. Ayrıca önümüzdeki günlerde de Türkiye’de yeni senfonik çalışmalar duyacağımızı da buraya not düşeyim, gelecek yazıya kadar bir müzik arası vereyim.

Yeni yazıda görüşmek üzere!