Cadılar Bayramı, Anadolu topraklarından çıkmadı. Ama her geçen yıl kendimize biraz daha yakın buluyoruz bu adetleri. 2 bin yılı aşkın geçmişiyle siz deyin Cadılar Bayramı ben diyeyim Halloween ya da Samhain Festivali, internet ve neoliberal alışveriş merakıyla da kocaman bir partiye dönüştü. Fakat nasıl oldu da pek de “buradan” sayılmayan gelenekler hayatımızın yıllık bir geleneği oldu?

Uzun bir zamandır hakkıyla dinleyecek müzik bulmakta zorlanıyorum. Müzik derken; formu olan, imgesel, armonik ve ritmik fikirlerin sanatsal değerler ve estetik gözetilerek düzenlendiği büyük ölçekli müziklerden bahsediyorum. Bunun sebebinin neler olduğunu biliyorum ama hayatımın merkezinde duran, beni bunca senedir hayata karşı coşku içinde tutan bir eylemin önemini yitirmekte olduğunun da farkındayım.

Oscar ödüllü yönetmen Guillermo del Toro, yıllardır platonik hisler beslediği Frankenstein ile en sonunda kavuştu. Ünlü yönetmen, ünlü hikâyenin sinema tarihindeki en nihai temsiline imzasını attı.

“Ne kadar çok dopamin çağında yaşıyor olsak da ben tam tersini istiyorum.” diyerek yola çıktığı dördüncü albümü LUX ile Rosalía, pop müziğin geleceğini yeniden şekillendiriyor.

Victoria’s Secret’ın yalnızca kusursuzluk odağında ilerleyen bir defile değil, farklı kültürlerin, dillerin ve kadınlık deneyimlerinin buluştuğu kapsayıcı bir kutlamaya dönüşme sürecini mercek altına aldık.

Cadılar Bayramı’yla kapanan Ekim’in son haftasında, korku sinemasının karanlık evrenini sizin için ele aldık.

Konserlerin, mekânların ve kültür-sanat ortamının şekillenmesinde kritik rol oynayan booking kavramına yakından bakıyor; sektörün profesyonelleri Gökçe Güzel ve Duygu Mühürdar’a merak ettiklerimizi soruyoruz.

Sinematik, zamansız ve samimi bir albüm “The Dream”. Finneas ve Ashe’in ruhlarının derinlerinden çıkmış hikayelerden ve dünya bu kadar karmaşık bir hale gelmeden önceki nahifliği hatırlatan melodilerden oluşuyor. Tekrarının olmaması ihtimali onu daha da değerli kılıyor.

Müzik endüstrisinde “özgürlük” kelimesi çoğu zaman yalnızca bir pazarlama stratejisi, dinleyiciye satılan bir hayal gibi kullanılır. Ancak onun için bu kelime, uzun yıllar süren bir savaşın, yorucu bir direnişin ve en sonunda gelen, hak edilmiş bir zaferin adı. Alkışlarla karşınızda Raye!

Eskinin antik pratiği "büyücülük" günümüzde kolay bir internet alışverişine mi döndü?

Yeni ve çok değerli albümler keşfetmemizi sağlayan Mercury Ödülleri'ne sempati duymamak imkansız. Bir dergy klasiği olan Mercury rehberimizin 2025 edisyonu da hazır, aşağıda sizi bekliyor.

Bağımsız müzik, özgürlük ve ifade demek; ancak bu özgürlüğün ekonomik bir faturası var. Streaming gelirlerinden konser bütçelerine, merch satışlarından teliflere kadar, bir müzisyenin kazançları çoğu zaman görünenden çok daha sınırlı. Üstelik tek başına yol alan bir sanatçı ile bir grup halinde çalışan müzisyenin finansal denge kurma biçimleri birbirinden farklı. Türkiye’de bağımsız müzik sahnesinin gerçek yüzünü, hem bireysel hem grup perspektifinden inceliyoruz.

Bireyselleşen toplumlar ve tek kişilik yaşamlar… Bu durum ekonomiyi de etkiliyor tabii. Doğuştan dört kişilik sanılan ürünler de böylece nasibini alıyor ve her geçen gün daha da küçülüyor.

Müzik, sadece ruhun gıdası olmakla kalmıyor, büyük bir ekonomi yaratıyor. Küresel piyasayı incelediğimizde müzik endüstrisi artık “ciddi sektörler” karşısında küçümsenen bir alan değil. Peki müzik şehrin ve ülkenin ekonomisine nasıl katkıda bulunuyor?

Wednesday’in yeni sezonu, deyim yerindeyse yepyeni bir devir açıyor. Dizi, Wednesday’in biraz daha olgunlaşmış ancak ruhunun karanlık ateşinin daha da harlandığı ergenlik döneminde, tüm dışlanmışları kapsayacak ütopik bir lisede geçiyor.
